Tarih:

Paylaş:

Yeni Özbekistan ve Trans-Afgan Koridoru

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Uluslararası politikanın değişen jeopolitik ortamında ulaştırma ve enerji koridorlarının önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Zira pek çok aktörün kendi ulusal çıkarları doğrultusunda hırslı politikalar uyguladığı ve bu nedenle bölgesel-küresel düzeyde barış ve istikrar ortamını tehdit ettiği bir dönemde koridorlar, devletler arasındaki işbirliğini mümkün kılmakta ve aslında tüm ülkelerin çıkarlarına hizmette bulunarak barış ortamlarının tesis edilmesine kapı aralamaktadır. Bu anlamda koridorlar, yalnızca devletlere değil; ekonomik fırsatlar sunması hasebiyle güzergâhta yer alan halklara da müreffeh bir gelecek vadetmektedir.

Bu anlamda bölgesel-küresel barışa yapıcı katkıda bulunan devletlerin başında Özbekistan gelmektedir. 2016 yılından itibaren Sayın Şevket Mirziyoyev’in liderliğinde gerçekleştirdiği reformlar ve kalkınma atılımlarıyla Yeni Özbekistan, Üçüncü Rönesans dönemini yaşamaktadır. Üçüncü Rönesans döneminde Taşkent yönetimi, bu sürecin bölgesel bir Rönesans devrine evrilmesine de çağrı yapmaktadır. Çünkü günümüzde koridor oluşturmak isteyen devletlerden biri de Özbekistan’dır.

Söz konusu ülke, denize erişimi olmayan aktörlerin transit koridor oluşturma veya üzerinde yer alma gayretleri kapsamında İran ve Pakistan merkezli projelere büyük önem vermektedir. Bu bağlamda ekonomik olarak bölge ülkelerine nispetle üretimi yüksek seviyede olan Özbekistan, altyapı ve finans sorunları bulunan Afganistan’la yakın temasını sürdürmektedir. Özellikle de Trans-Afghan Transport Corridor/Trans-Afgan Ulaştırma Koridoru (TATC), Özbekistan’ın denizlere ulaşması noktasında ön plana çıkmaktadır.

Orta Asya ülkelerinin de Afganistan üzerinden açık denizlere bağlanmasını sağlayacak projenin Afganistan’dan İran ve Pakistan’a olacak şekilde iki kolunun bulunması planlanmaktadır. İran üzerinden geçen kısım, Özbekistan-Afganistan-İran (Bender Abbas ve Çabahar limanları) güzergahı sayesinde Basra Körfezi’ne erişimi içermektedir. Tirmiz-Mezar-ı Şerif-Kabil-Peşaver Demiryolu Hattı olarak bilinen proje ise Pakistan’ın Gwadar Limanı’na; dolayısıyla Hint Okyanusu’na ulaşmayı amaçlamaktadır. Özellikle de Pakistan üzerinden gerçekleştirilecek olan koridor, Özbekistan’ı ve diğer Orta Asya ülkelerini en kısa yolda denize ulaştırmayı hedeflemektedir. Ayrıca bu projelerle Orta Asya’nın transit kapasitesinin arttırılması, bölge ülkelerinin ekonomik açıdan gelişmesi ve entegrasyonun güçlenmesi arzulanmaktadır. Bu sayede projenin bölgesel istikrara katkıda bulunacağı öngörülmektedir. Öte yandan Orta Asya ülkeleri de ulaşım koridorlarının çeşitlendirilmesi ve ulaşım ücretlerinin düşürülmesi konusunda yoğun çaba sarf etmektedir.

Afganistan; Güney Asya, Orta Asya, Çin ve Ortadoğu bölgeleri arasındaki konumu itibarıyla, bahsi geçen bölgeler arasındaki bağlantıyı sağlayan jeostratejik bir konuma haizdir. Bu nedenle de tüm işbirliği süreçlerinde ön plana çıkan ülke durumundadır. Ayrıca kuzey-güney hattında Afganistan üzerinden bağlanmayı sağlayan bir diğer ülke Özbekistan’dır. Afganistan ile Özbekistan’ın coğrafi açıdan avantajlı konumda bulunmaları sayesinde bölgeler ve kıtalar arası ulaşım koridoru oluşturma ve geliştirme imkânına sahip oldukları söylenebilir.

Özbekistan, Afganistan ve Pakistan arasında kurulacak olan bağlantının ayrıca enerji boyutu da bulunmaktadır. Özbekistan, 2016 yılını Mayıs ayında başlatılan ve Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan ile Pakistan arasında hayata geçirilmesi planlanan CASA-1000 Projesi’ni (Central Asia South Asia Electricity Transmission and Trade Project) Afganistan ekonomisinin istikrar kazanması için desteklediği bilinmektedir. Diğer yandan Özbekistan, Afganistan’a elektrik sağladığı Surhan-Puli Humri Elektrik Hattı’nı CASA-1000 Projesi’ne bağlayarak Orta Asya ile Güney Asya arasındaki bağı güçlendirmek istemektedir. Söz konusu projelerle birlikte Güney Asya’nın artan enerji ihtiyacı karşılanırken, genelde Orta Asya, özel de Özbekistan bir enerji üssüne dönüşecektir.

Hayata geçirilmesi planlanan girişimlerdeki en büyük sorun, Afganistan’daki istikrarsız durumdur. Bu sebeple Özbekistan Dışişleri Bakanı Sayın Abdulaziz Kamilov’un Taliban liderlerinden Molla Birader’le 2021 yılının Nisan ayında Katar’da bir görüşme gerçekleştirdiği, Birader’in Taliban’a uluslararası arenada meşruiyet tanıyacak tüm projelere olumlu yaklaşacaklarını belirttiği ve bahse konu olan projeyi gerek komşu ülkelerle iyi diyalog kurmak gerekse de maddi kazanç elde etmek amacıyla desteklediği belirtilmektedir. Dahası Pakistan’ın da Taliban’la ılımlı ilişkilerinin bulunduğu bilinmektedir.

Özbekistan’ın İran üzerinden denize erişim konusundaki niyetini ilettiği ve Afganistan aracılığıyla Pakistan limanlarına ulaşma konusunda alternatif arayışlar içerisinde olduğu söylenebilir. Bu kapsamda açık denizlere erişim sağlamak amacıyla Taşkent’in önünde bulunan İran’ın Bender Abbas ve Çabahar limanlarına erişimi ile Pakistan’ın Gwadar Limanı’na erişimi seçenekleri düşünüldüğünde, halihazırda gerçekleşme olasılığı daha yüksek olan ihtimale odaklanmanın makul olacağı söylenebilir.

Söz konusu projelerin Özbekistan’a ve Orta Asya’ya sağlayacağı faydalara bakıldığında, öncelikle okyanuslara ulaşma konusunda önemli bir imkân elde edileceği öne sürülebilir. Böylelikle diğer pazarlara ulaşma konusundaki büyük bir engel aşılacaktır. Buna ek olarak Pakistan’la kurulması planlanan koridor sayesinde Orta Asya ile Güney Asya arasında aktif bir bağ tesis edilebilecek ve bölgeler arası ticaret ve etkileşim artacaktır.

Diğer yandan hem Özbekistan hem de Orta Asya ülkeleri için günümüzdeki en önemli güvenlik sorunu, Afganistan merkezli istikrarsızlık ve şiddettir. Zira istikrarın sağlandığı bir Afganistan, Orta Asya’nın dünyaya açılan kapısı olacak ve güvenlik sorunu olmaktan çıkacaktır. Mevzubahis projelerle kazan-kazan anlayışı çerçevesinde Afganistan’ın ekonomisine ve istikrarına katkı sunulabilir. Buna ek olarak Özbekistan ve Orta Asya, Rusya gibi güneye ulaşmak isteyen kuzey ülkeleri ve Pakistan (hatta Hindistan) gibi kuzeye ulaşmak isteyen güney ülkeleri için bir lojistik ve ulaştırma merkezi haline gelebilir.

Bu bağlamda somut bir şekilde ifade etmek gerekirse, Taşkent’in üzerinde ağırlıklı olarak durduğu Trans-Afgan Ulaştırma Koridoru, Tirmiz-Mezar-ı Şerif-Kabil-Peşaver Demiryolu Hattı olarak da bilinen proje, sadece Orta Asya-Güney Asya’yı değil, sahip olduğu potansiyel ve güzergâh avantajları boyutuyla Hazar-Orta Koridor üzerinden Avrupa’ya kadar uzanacak, dolayısıyla da Asya-Avrupa bağlantısını, entegrasyonunu daha güçlü ve karlı kılacak bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu proje bölgenin ekonomik canlanmasını sağlamak suretiyle, Asya-Avrupa bölgelerinin iktisadi-kültürel etkileşimini, işbirliğini de arttıracak ve böylece bölgesel-küresel barışa çok daha somut bir ivme-katkı sağlayacaktır.

Sonuç olarak, son beş yıldır Orta Asya ülkelerinin çok yönlü bir dış politika izledikleri görülmektedir. Özbekistan üzerinden okyanuslara ve Avrupa’ya açılabilecek olan bölge ülkeleri, güçlü ilişkiler tesis ederek bu politikalarını kuvvetlendirebilir. Dolayısıyla söz konusu proje her ne kadar Kuzey-Güney bağlamında ön plana çıksa da Avrupa boyutuyla Batı ile eklemlenme potansiyeline de sahiptir. Kuzey’in Güney’e, Güney ve Kuzey’in Batı’ya ulaşmasında bir merkez haline gelecek olan Özbekistan, zikredilen koridorlar sayesinde dış politikasında öncelik olarak belirlediği Orta Asya’nın ve komşusu Afganistan’ın başta iktisadi olmak üzere, çok boyutlu kalkınmasına ve istikrarına katkı sunabilir. Artan ekonomik kapasitesi vesilesiyle bölgede güçlü bir aktöre dönüşen Taşkent, Temmuz 2021’de gerçekleştirilen uluslararası konferans ile tüm dünyaya deklare ettiği Orta-Güney Asyalar bağlamındaki barış misyonuna ve bu bağlamda Afganistan başta olmak üzere, bölgedeki mevcut-potansiyel krizlerin, istikrarsızlığın çözülmesine de bu projeler vesilesiyle destek olacaktır. Bu husus hem Orta ve Güney Asya’nın hem de Avrasya’nın istikrarı anlamına gelecektir. Tüm bu gelişmeler, hiç kuşkusuz Üçüncü Rönesans’ın Mimarı ve Yeni Özbekistan Hareketi’nin lideri Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Miramanoviç Mirziyoyev’in yüksek vizyon ve misyon anlayışının bir sonucudur.

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.