16 Mayıs 2019 tarihinde Pekin’de gerçekleşen ve Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) arasında bölgesel ve uluslararası konuların ele alındığı siyasi istişareler sona erdi. Toplantı kapsamında Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal ve beraberindeki heyet, Çin Devlet Müşaviri ve Dışişleri Bakanı Vang Yi ile bir araya geldi. Toplantının basına açık gerçekleşen kısmında iki ülkenin ortak çıkarlarına vurgu yapıldı ve taraflar arasında stratejik koordinasyon ve işbirliğinin önemine dikkat çekildi.
Bu gelişmeler ışığında Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Türkiye-Çin ilişkilerinin geleceğini ve bu doğrultuda Pekin’de gerçekleşen temasların küresel ve bölgesel etkilerini değerlendirmek üzere alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA (İstanbul Aydın Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)
Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmekte olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye ile Çin arasında son dönemde çok yoğun bir siyasi ilişki trafiği var ve bu ilişkiler giderek artmaktadır. Fakat siyasi ilişkiler ekonomik ilişkilere ve halklar arasındaki ilişkilere yansımamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ve Çin’in ticaret piyasasında rekabet eden ülkeler olduğunu söyleyen Karaca, “Türkiye ve Çin’in ekonomik büyüklükleri arasında farklılıklar bulunmaktadır. Bu ise doğrudan iki ülke arasındaki ticaret hacmine yansımaktadır. Dolayısıyla ekonomik anlamda dezavantajlı bir Türkiye olduğu görülmektedir. Çünkü dış ticaret açığının %20’sinin Çin’e karşı verilmesi, ekonomik ilişkilerin Pekin lehine olmak üzere tek taraflı seyretmesi anlamına gelmektedir. Bu açığın kapatılması için Çinli şirketlerin ülkemize daha fazla yatırım yapması gerekmektedir.” diye konuştu. Çin’in tüm ilişkilerini ekonomi üzerinden yürütmek istediğini ve Türkiye’nin de buna uymak zorunda kaldığını ifade eden Karaca, Çin’in ekonomi aracılığıyla yürüttüğü politikalar sayesinde her ülkenin dış siyasetinde önemli bir yer edinme fırsatını elinde bulundurduğunu söyledi.
Türk ve Çin halklarının birbirini anlaması hususunda da ciddi sıkıntıların olduğunu belirten Karaca, “Bunun en temel noktası, Çin’in eğitim kampı olarak nitelendirdiği asimile kamplarında Türklere yapılan muamelelerdir. Türkiye orada yaşanan olaylara düşük perdeden tepki göstermiştir. Dolayısıyla, iki ülke arasındaki en büyük sorun olarak karşımıza Çin’in Müslümanlara uygulamakta olduğu kötü faaliyetler çıkmaktadır.” sözlerini sarf etti.
Dr. Dinmuhammed AMETBEK (ANKASAM Avrasya Masası Başkanı)
Dr. Dinmuhammed Ametbek, gerçekleştirilen görüşmenin Türkiye-Çin arasındaki ilişkiler açısından önemli bir adım olduğunu belirterek, “Türkiye, Çin’in Kuşak-Yol Projesi’nde önemli bir rol oynamaktadır. Hazar üzerinden geçen ve Orta Koridor olarak adlandırılan hat, Tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması bakımından en önemli hatlardan biridir. Pekin’de yapılan görüşmede Kuşak-Yol Projesi’ne de yer verilmiştir.” şeklinde konuştu.
Nisan 2019 tarihinde Pekin’de gerçekleşen Zirve’ye Türkiye tarafından liderler düzeyinde katılım sağlanmamasına ilişkin olarak, “Jeopolitik açıdan Rusya ve Çin’in çıkarları Avrasya’da çatışmaktadır. Kuşak-Yol Projesi’nin ana hattını, Rusya’yı saf dışı bırakan Çin-Orta Asya-İran-Türkiye rotası oluşturmaktaydı. Son dönemlerde ABD-İran arasında yaşanan krizler, Çin-ABD ilişkilerine de yansımıştır. Dolayısıyla ana hat askıya alınmış, bu sebeple de Türkiye ve İran ikinci planda kalmıştır. Bu da ikili ilişkileri olumsuz yönde etkilemiştir. Fakat gerçekleşen görüşme, ilişkilerin kaldığı yerden devam ettiğini göstermektedir.” yorumunda bulundu.
Ankara-Pekin arasındaki siyasi ilişkilerin iyi düzeyde olduğunu söyleyen Ametbek, “İki ülke arasındaki ilişkilerde ekonomi ön plana çıkarılmasına rağmen Türkiye ve Çin siyasi açıdan birçok ortak noktaya sahiptir. Buna örnek olarak Venezuela olaylarında iki ülkenin takındığı durum gösterilebilir. Suriye Meselesi’nde de özellikle toprak bütünlüğü bağlamında Çin’in tutumu Türkiye ile aynıdır. Dolayısıyla gerçekleştirilen görüşmenin siyasi istişare adı altında yapılması, iki ülkenin önümüzdeki süreçte uluslararası meselelerde ortak paydada buluşabileceğini göstermektedir.” şeklinde konuştu.
Dr. Barış ADIBELLİ (Araştırmacı-Yazar)
Dr. Barış Adıbelli, son yıllarda Türkiye-Çin ilişkilerinin iniş çıkışlı bir grafik izlediğine dikkat çekerek, “26 Nisan 2019 tarihinde Pekin’de düzenlenen Kuşak-Yol Projesi’nin İkinci Zirvesi’ne 37 ülkeden Başbakanlar ve Dışişleri Bakanları düzeyinde katılım sağlanırken, Türkiye’yi temsilen Ulaştırma Bakanı orada bulunmuştu. 2018 yılında yapılan Birinci Zirve’de ise açılış konuşmasını yapan üç liderden biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Bu ise ikili ilişkilerdeki temsil düzeyinde bir düşüşün yaşandığının göstergesidir.” yorumunda bulundu.
İki ülkenin siyasi ilişkilerinde birtakım sorunların olduğunu belirten Adıbelli, “Yapılan görüşmede iki ülkenin yükselen ekonomiler ve gelişmekte olan önemli ülkeler olduğu vurgulandı. Türk-Çin ilişkileri ekonomik açıdan iyi durumdadır. Fakat Türkiye için önemli olan siyasi ilişkilerdir. Siyasi ilişkiler açısından rayına oturtulamayan bazı sorunlar mevcuttur. Siyasi ilişkilerdeki sorunların yarattığı istikrarsızlık Çin’i memnun etmemektedir. Çünkü Çin dış politikası dalgalı diplomasi üzerinde kurulu değildir. Türkiye ise Çin’le olan ilişkilerini sadece ekonomi üzerinden değerlendirmektedir. Bu sebeple siyasi ilişkiler istenilen düzeyde değildir.” diye konuştu.
Günümüzde jeopolitik eksenin Türkiye’den güneye kaydığını ifade eden Adıbelli, “Türkiye, Kuşak-Yol Projesi’nin önemli bir ayağı iken, yapılan müzakereler sonucunda Proje’nin Körfez Ülkeleri’nden Akdeniz’e ve oradan da İtalya’ya yani Avrupa’ya kaydığı görülmektedir. Eğer Ankara, her açıdan Pekin ile iyi ilişkiler kurmak istiyorsa, kendi jeopolitik önemini daha iyi anlatması ve ikili ilişkilerin gözden geçirilip yeniden inşa edilmesi gerekmektir. Yapılan görüşme ise bu yolda atılan bir adım olması açısından önemlidir.” yorumunda bulundu.
Umut ARIK (Emekli Büyükelçi)
Emekli Büyükelçi Umut Arık, yapılan görüşmenin gelecek dönemde yapılacak zirveler için bir hazırlık olabileceğini belirterek, “Türkiye ve Çin arasında bir ilgi ilişkisi vardır. Bu ilgi ilişkisinin temeli ise Avrasya bölgesine dayanmaktadır. Bu çerçevede Çin’in Kuşak-Yol Projesi kapsamında Türkiye’nin dışarıda kalması söz konusu değildir. Ancak Nisan 2019 tarihinde Kuşak-Yol Projesi’nin liderler seviyesinde düzenlenen zirvesine Türkiye’nin bakan düzeyinde temsilci göndermesi ikili ilişkilerde zedeleyici bir rol oynamıştır. Pekin’de gerçekleşen bu toplantı ise kötü sonuçların giderilmesi amacıyla gerçekleşmiştir.” yorumunda bulundu.
Avrasya bölgesinin önemine vurgu yapan Emekli Büyükelçi, “Bölgede dikkat edilmesi gereken nokta, karadan ve denizden yapılacak bağlantılarda Türkiye’nin dışlanmamasıdır. Türkiye’nin Kuşak-Yol Projesi kapsamında ana nokta olma özelliğinin kaybedilmemesi gerekir. İki ülke arasında Avrasya’da ortak çıkarlar belirlenmeli ve ilişkiler buna göre yürütülmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Görüşmelerin gündem maddesinin ağırlıklı olarak ekonomi olduğunu söyleyen Arık, “Ticarette ülkelerin kendi para birimlerinin kullanılması konusu iki ülkenin ortak paydalarından biridir. Diğer bir ortak payda ise Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) hem Türkiye hem de Çin’e karşı ortaya koyduğu yaptırımlardır. Bu konunun da Pekin’de yapılan toplantıda görüşüldüğünü düşünüyorum.” şeklinde yorumladı. Görüşmede ele alınan diğer bir önemli konunun, Doğu Türkistan Meselesi kapsamında Türk varlığının maruz kaldığı baskılar olduğunu belirten Arık, bu görüşmenin ikili ilişkilerde ılımlı bir havaya geçildiğinin göstergesi olduğunu belirtti.
İrfan SAPMAZ (Gazeteci-CNN Türk Haber Koordinatörü)
Gazeteci İrfan Sapmaz, son yıllarda Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin ivme kazandırılması noktasında çaba sarf edildiğini belirterek, “Çin’in Türkiye merkezli İslam ülkelerinde ekonomik, siyasi ve askeri ilişkilerini geliştirme yönünde çabalarının olduğu bilinmektedir. Türkiye’nin Çin’e Uygur Türkleri ile ilgili zaman zaman rahatsızlıklarını bildirmesine karşılık Çin’in Türkiye gibi bölgesel bir güçle özellikle ABD’ye karşı daha aktif bir politika izleme düşüncesi bulunmaktadır. Bu düşünce ABD’nin de merkezindedir.” şeklinde konuştu.
Sapmaz, “Türkiye, ABD’nin PKK-PYD gibi terör unsurlarına destek vermesi karşısında elini güçlendirmek için Çin ve Rusya ile yakın ilişkiler geliştirmek istiyor. Bu açıdan bakıldığında, Çin ile ilişkilere daha fazla önem vermeliyiz. Dolayısıyla Pekin’de gerçekleştirilen görüşme iki ülke arasındaki ilişkiler açısından büyük önem teşkil etmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.