2 Eylül 2019 tarihinde Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Jomart Tokayev, Anayasa’nın 44. maddesi uyarınca Kazakistan Parlamentosu’nun alt ve üst kanatlarının ortak toplantısında ilk “Ulusa Sesleniş” konuşmasını gerçekleştirmiştir.[1] Bilindiği gibi Kurucu Cumhurbaşkanı Elbaşı Nursultan Nazarbayev’in yaptığı “Ulusa Sesleniş” konuşmaları, ülkenin iç ve dış politikasını belirleyen temel bir belgeye dönüşmekteydi. Bu yüzden de Tokayev’in “Ulusa Sesleniş” konuşması, sadece Kazakistan’da değil; bütün dünya kamuoyunda yakından takip edilmiştir.
Tokayev’in “Ulusa Sesleniş” konuşması, “Yapıcı Toplumsal Diyalog, Kazakistan’ın İstikrarı ve Kalkınmasının Temeli” başlığını taşımaktadır. Bu durum, Kazak liderin Nazarbayev döneminde başlatılan “sosyal devlet inşasını” devam ettirmeyi arzuladığını göstermektedir. Nitekim Tokayev, konuşmasının başında ulusal kalkınma yöntemi olan Nazarbayev Modeli’ne de vurgu yapmıştır. Konuyla ilgili olarak Tokayev, “Bugün biz bağımsızlığımızın kazanımlarını ikiye katlayabilme ve ülkemizi yeni gelişim aşamasına geçirebilme imkânına erişmekteyiz. Bunu, “Elbaşı Politikası”nın sürekliliğini koruyarak ve sistematik reformlarla başarabiliriz.” ifadelerini kullanmıştır. Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın bu sözleri, Kazakistan’ın geçmiş tecrübelerinden faydalanarak yeni bir atılım yapmaya hazırlandığını gözler önüne sermektedir.
Bu atılımın gerçekleşmesi için Tokayev, beş öncelik belirlemiştir. Bunlar; “Modern Etkili Devlet”, “Vatandaşların Hak ve Güvenliğinin Sağlanması”, “Hızlı Gelişen Kapsayıcı Ekonomi”, “Sosyal Modernizasyonun Yeni Dönemi” ve “Güçlü Bölgeler ve Güçlü Ülke” şeklinde sıralanabilir. Bu önceliklere ulaşılması halinde Kazakistan, sadece iç politikada değil; aynı zamanda dış politikada da Nazarbayev döneminde elde edilen saygınlığını daha ileri seviyelere taşıyacaktır. Çünkü etkin dış politika yürütmek için ülke içinde istikrar, huzur ve refahın devam ettirilmesi önemlidir. Bir diğer ifadeyle, Kazakistan’ın sosyal devlet kimliğinin güçlenmesi, onun bölgedeki yumuşak gücünü de arttıracaktır. Bu çerçevede Tokayev’in belirlediği beş önceliğin analiz edilmesi gerekmektedir.
“Modern Etkili Devlet” prensibi kapsamında Tokayev, iktidar ile toplum arasındaki diyalog ve işbirliğinin önemine dikkat çekmektedir. Konuşmasında “Halkın sesini duyan devlet” ifadesini kullanan Tokayev, güçlü bir devletin temellerinin sivil topluma dayandığını dile getirmiştir. Bu bağlamda Kazakistan Cumhurbaşkanı, “Sivil toplumu desteklemek ve potansiyelini güçlendirmek gerekir. Hükümetin karşılaştığı kritik zorlukların ele alındığı tartışmalarda sivil toplumun tam kapasitesini kullanmak önemlidir.” açıklamasında bulunmuştur. Bahsi geçen söylem, devlet ile milletin kucaklaşma zamanının geldiğine de işaret etmektedir. Bu kucaklaşma, Kazakistan’ı uluslararası politikada da güçlendirecektir. Bu çerçevede Tokayev’in “Sadece iktidar ve toplum arasında kalıcı bir diyalog kurarak mevcut jeopolitik durumla uyumlu bir devlet kurulabilir.” şeklinde değerlendirme yapması da oldukça anlamlıdır. Yani güçlü Kazakistan için güçlü Kazak toplumuna ihtiyaç duyulmaktadır. Bu doğrultuda iktidar ile halkın işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan “Toplumsal Güven Ulusal Konseyi”nin Tokayev’in girişimiyle kurulması ve 6 Eylül 2019 tarihinde ilk toplantısını gerçekleştirmesi de mevzubahis politikanın en somut örneğidir.
“Vatandaşların Hak ve Güvenliğinin Sağlanması” başlığında ise Tokayev, halkın özgür ve güvenli yaşamasının önemine vurgu yapmıştır. Bu çerçevede ülkenin kolluk kuvvetlerinin tam teşekküllü reformunu gündeme getiren Tokayev’in “Polisin, devletin bir güç aracı olduğu yönündeki inanış giderek geçmişte kalacaktır. Onlar, vatandaşların güvenliğini sağlamak için hizmet eden bir organ haline gelecektir.” şeklindeki ifadesi de dikkat çekicidir. Bu doğrultuda 2020 yılı sonuna kadar İdari Polis Komitesi’nin çalışmalarının yeniden düzenlenmesi hedeflenmektedir. Söz konusu reformların “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla gerçekleşeceği ifade edilebilir.
“Hızlı Gelişen Kapsayıcı Ekonomi” başlığından ise Tokayev’in ülke ekonomisindeki kamu şirketlerinin payını azaltmak istediği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda Kazak lider, kamu şirketleri ve Ulusal Refah Fonu’nu şu sözlerle eleştirmiştir:
“Devlete ait şirketlerimizin uluslararası rekabet gücü düşük olan hantal şirketler haline geldiği kabul edilmelidir. Devletin ekonomideki varlığını azaltmak için kamu şirketlerinin kurulmasına ilişkin bir moratoryum kararı aldım. Ulusal Refah Fonu’nun kuruluşunun üzerinden geçen 14 yıl boyunca, halkın refahının artmasına ne kadar katkıda bulunduğunu bilmemiz gerekir.
Böylece Tokayev, ekonomik kalkınmanın halkın refahına hizmet etmesini istemektedir. Ayrıca Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın halkın girişimciliğini arttırmak istediği de anlaşılmaktadır. Kazak lidere göre, küçük ve orta ölçekli işletmeler, şehirler ve köylerin gelişiminin en önemli aracıdır. Özellikle mikro işletmeler, ülkenin sosyo-ekonomik ve politik yaşamında mühim bir yere sahiptir. Her şeyden önce kırsal kesimde yaşayan insanlar için istikrarlı bir istihdam ortamının sağlanması, ülkedeki işsizliği azaltacaktır. Aynı zamanda vergi tabanını oluşturmak, yerel bütçeyi de güçlendirecektir. Dahası kitlesel girişimciliğin gelişimi, himayeci kastın ve tembelce davranışların üstesinden gelinmesine de yardımcı olacaktır. Bu nedenle devlet, gelecekte de iş insanlarını desteklemeye devam edecektir.
“Sosyal Modernizasyonun Yeni Dönemi” başlığında ise Kazak liderin öncelikleri; “Eğitim kalitesinin iyileştirilmesi”, “Aile ve çocuk enstitülerinin desteklenmesi ve kapsayıcı toplumun oluşturulması”, “Sağlık hizmetlerin kalitesinin artırılması ve erişilebilirliğinin sağlanması”, “Kültür alanı çalışanlarının desteklenmesi”, “Sosyal destek sisteminin geliştirilmesi” ve “Emeklilik sisteminin geliştirilmesi” olarak belirlenmiştir. Buradan hareketle, Kazakistan’ın sosyal devlet kimliğinin daha da güçleneceği öngörülebilir. Kısacası Tokayev’in sosyal politikası anlayışı, “önce insan” ilkesi üzerinden şekillenecektir.
“Güçlü Bölgeler ve Güçlü Ülke” prensibi ise Kazakistan’ın büyük şehirlerindeki refah seviyesinin diğer bölgelere de aktarılmasını ve böylece tüm bölgelerin kalkınmasını öngörmektedir. Bu yöntemle büyük şehirlerdeki nüfus yoğunluğunun önlenmesi ve Pavlodar ile Petropavlovsk gibi şehirlerde uygulanan yeni iskân ve istihdam politikalarıyla işgücü eksikliğinin giderilmesi hedeflenmektedir. Bu bağlamda Kazakistan Cumhurbaşkanı, göç süreçlerini yönetmek için etkili önlemler alınmasını istemektedir. Zira Tokayev’e göre bölgelerin güçlenmesi, ülkenin de güçlenmesini sağlayacaktır. Bu yöntemle bölgeler arasındaki gelir dağılımı farklılığı azalacak ve merkez ile çevre arasındaki ilişki güçlenecektir.
Sonuç olarak Tokayev’in ilk “Ulusa Sesleniş” konuşması, toplumdaki dinamizmin ülkenin atılım yapması yolunda değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Çünkü bağımsızlığının 30. yılına girerken Kazakistan, dünyanın en kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerini veren ülkelerden biri haline gelmeyi amaçlamakta ve Kazak halkının refah içinde yaşadığı bir ortam yaratmayı arzulamaktadır. Nazarbayev döneminde sadece bölgenin değil; dünyanın saygın ülkelerinin biri haline gelen Kazakistan, Tokayev döneminde ise Ulusa Sesleniş çerçevesinde belirlenen hedefler üzerinden ikinci bir atılım yapmaya hazırlanmaktadır.
[1] “Yapıcı Toplumsal Diyalog-Kazakistan’ın İstikrarı ve Kalkınmasının Temeli”, Kazakistan’ın Ankara Büyükelçiliği, http://www.mfa.gov.kz/tr/ankara/content-view/yapici-toplumsal-diyalog-kazakistanin-istikrari-ve-kalkinmasinin-temeli, (Erişim Tarihi: 07.09.2019).