Sovyetler sonrası süreçte ortaya çıkan, 11 Eylül olaylarıyla zirve yapan uluslararası sistemdeki belirsizlik süreci “Covid-19” ile yeni bir döneme girmiş durumda. En azından mevcut gidişat, 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğini “Felaketler Çağı’nın İlk Çeyreği” olarak adlandıracak. Zira tüm değerlerin yerle bir olduğu bu felaketler yüzyılında insanoğlu neredeyse tüm krizleri bir anda yaşıyor.
Korkuyu iliklerinize, hücrelerinize kadar hissettiren bu yeni dönemde tüm ulus devletler açısından önlerindeki en temel endişe “beka”. Bu husus en güçlüsünden en zayıfına kadar tüm devletler için geçerli. Bu yeni gerçekliğe ayak uyduramayanların tarihin çöplüğünde yerini alması ise kaçınılmaz.
Sınırların yeniden çizildiği, değerlerin erozyona uğradığı, kaba gücün, zulmün zirve yaptığı bu “felaket çağında” devletlerin en büyük sermayesi ise, hiç kuşkusuz sahip oldukları “insan faktörü” ve “kökler”. Güçlü bir kültür-medeniyet arka planı olmayan, gücünü tarihinden almayan ulusların geleceğinin olmadığı bu dünyada “yeni gerçekler”-“yeni tehditler” ile yüzleşebilmek ve ona göre tedbirler almak oldukça önemli.
Bu kapsamda Kazakistan Cumhurbaşkanı Kassym Jomart Tokayev’in 1 Eylül 2020 tarihinde yaptığı “Yeni Bir Gerçek Karşısında Kazakistan: Eylem Zamanı” başlıklı konuşmasında verdiği mesajlar oldukça önemli. Konuşma, her ne kadar “Ulusa Sesleniş” başlığı adı altında yayınlansa da, sorunun evrenselliği ve konunun ele alınışı onu ulus devletin sınırları dışına taşıyor ve bir “Dünyaya Sesleniş” olarak karşımıza çıkarıyor.
Kazakistan’ın Kurucu Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’den bu yana Kazakistan Devleti’nin ortaya koyduğu duruş, krizler-sorunlar karşısındaki yapıcı ve çözüm odaklı izlediği politika göz önünde bulundurulduğunda burada bir tarihsel sürekliliği ve gerçekçiliği esas alan, “insan” odaklı “güçlü devlet” ve “toplum” anlayışını görüyoruz.
Nitekim Cumhurbaşkanı Kassym Jomart Tokayev’in yaptığı konuşmada da yapılan vurgular bu hususu fazlasıyla teyit ediyor. Örneğin, Büyük Abay’ın “Yalan ve dolan gerçeğin yüzüne boya sürer” sözü, burada “tehditler-yeni gerçeklikler” karşısında “şeffaf devlet” ve halkıyla barışık, halkıyla iç içe “sorumlu bilge liderlik” anlayışını ön plana çıkartıyor.
Gerçeklerden kaçmanın, onları saptırmanın ağır maliyetlere yol açacağına vurgu yapılan konuşmada Kazakistan için yeni bir yapılanmanın kaçınılmaz olduğuna dikkatler çekiliyor. “Sorumlu devlet – sorumlu toplum – sorumlu kişi” şeklinde formüle edilen bu yeni sistemin sağlam bir şekilde kurulması gerektiğine dikkatler çekiliyor.
“Stratejik istikametimiz net. Sorunlarımızın ve eksikliklerimizin farkındayız.” sözleriyle Cumhurbaşkanı Tokayev, bu formülün nasıl hayata geçirileceğini, hangi sacayaklar üzerine inşa edileceğini, kısacası uygulanabilir, gerçekçi bir yol haritasının çerçevesini de söz konusu konuşmasında ortaya koyuyor.
Bu kapsamda, güçlü ve modern bir devlet-toplum inşası ve onu oluşturan ulusun kalitesini arttırmayı (dolayısıyla da insanı) “yeni ilkeler” ve “yeni yönelimler” çerçevesinde esas alan “yeni sistem” inşası şu 11 başlık altında ele alınıyor: Devlet Yönetiminin Yeni Modeli; Yeni Şartlarda Ekonominin Gelişimi; Bölgelerin Dengeli Kalkınması; Vatandaşların Sosyal Refahı, Önceliktir; Ulaşılabilir ve Kaliteli Eğitim; Sağlık Sektörü; Çevre Sorunları; Adaletli Devlet; Dijitalleşme, Tüm Reformların Temel Bir Unsurudur; Vatandaşların Devlet Yönetimine Katılımı; Ulusun Yeni Kimliği.
Tüm bunlar için güçlü bir kimlik etrafında ulusun ortaya koyacağı birlik, devletine ve liderine olan güven burada oldukça önemli bir yere sahip, aynen geçmişte olduğu gibi. Nitekim Cumhurbaşkanı Tokayev de konuşmasında hususen buna dikkatleri çekiyor ve şunu söylüyor: “Önümüzde büyük ve çetin görevler var. Onları başarılı bir şekilde uygulamak için yeni bir yaklaşım, yenilikçi düşünce, ulusal dayanışma ve karşılıklı destek gerekmektedir.”
Cumhurbaşkanı Tokayev konuşmasında, “Sadece yenilenmiş ve modernleşmiş bir ulus başarılı olabilir.” demek suretiyle de dünyanın yeni gerçekleri ve tehditleri karşısında Kazak halkını uyarıyor ve “Birlik ve dayanışma içinde olduğumuz sürece tüm zorlukların üstesinden gelir ve hedeflerimize ulaşırız.” diyor.
“Yeni Bir Gerçek Karşısında Kazakistan: Eylem Zamanı” başlıklı konuşmasında sadece Kazakların değil, tüm Türklerin aksakalı olan Ahmet Baytursınulı’nın “Bilgili olmak için okumak gerekir. Zengin olmak için meslek gerekir. Güçlü olmak için birlik gerekir. Bu gereklerin üzerinde çalışmak gerekir.” sözünü bir kez daha hatırlatan Cumhurbaşkanı Tokayev Türk-İslam dünyasını uyarıyor ve Bilge Kağan’ın şu sözlerinin sadece taş üstünde kalmamasını, hayata geçirilmesini istiyor: “Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer yarılmadıkça senin ilini senin töreni kim bozabilir?”
Türk milleti köklerine döndüğünde, bunları sahiplendiğinde birliğini sağlayacak ve tüm insanlığa bir kez daha umut olacaktır. Dolayısıyla şimdi “eylem zamanı”!