Tarih:

Paylaş:

“Sudanlar”da İstikrar Çabaları

Benzer İçerikler

Gerek Sudan ve Güney Sudan arasında gerekse her iki ülkenin iç siyasetinde yaşanan kimi gelişmeler Afrika’nın bu coğrafyasına istikrarın ne zaman geleceği sorusunun bir kez daha sorulmasına neden olmuştur. Yaşanan gelişmeler Güney Sudan’a bağımsızlık yolu açan Kapsamlı Barış Antlaşması’nın (KBA) hayata geçirilmesinden sonra “Sudanlar”da durumun çok fazla değişmediğine işaret etmektedir.

Sudan lideri Ömer el-Beşir’in Güney Sudan’ı bağımsızlığını kazanmasından bu yana ilk defa ziyaret etmesi istikrarsızlık yaratan sorunların çözülmesi için önemli bir gelişme olarak değerlendirilmiştir. El-Beşir ve Güney Sudan lideri Salva Kiir 12 Nisan’da Güney Sudan’ın başkenti Juba’da bir araya gelmiş ve istişarelerde bulunmuşlardır. Görüşmeler iki ülke ilişkilerinin gerilmesine hatta silahlı çatışmanın yeniden başlamasına kadar giden ve KBA’nın “kapsamı” dışında bırakılan sorunların çözümünde olumlu fakat küçük bir adım olarak yorumlanabilinir. Bir başka deyişle çözüm için çeşitli kararlar alınsa da 12 Nisan görüşmesi iki ülke arasındaki sorunların bittiği anlamına gelmemektedir.

El-Beşir-Kiir görüşmesinin olumlu noktaları arasında iki ülke sınırlarının açılması kararı bulunmaktadır; 8 sınır kapısının açılacağı ve giriş-çıkışların kolaylaştırılacağı açıklanmıştır. Abyei bölgesinin sınırları ve hangi ülkeye bağlanacağı gibi sorunların devam etmesi sebebiyle iki lider ortak bir komisyon kurulması kararını almıştır. Başka bir deyişle Abyei’nin çözümü yine ertelenmiştir.

Ayrıca önceden imzalanan işbirliği antlaşmalarının uygulanacağı bizzat Güney Sudan lideri Kiir tarafından açıklanmıştır. Çözülemeyen konulara ilişkin 27 Eylül 2012’de imzalanan Addis Ababa İşbirliği Antlaşması’nın bölümleri hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Petrol akışının başlatılmasına dair antlaşmalar örnek olarak verilebilir. Güney Sudan, kapattığı petrol rafinelerini açmış ve petrol akışı yeniden başlamıştır. Ayrıca çözüme kavuşturulmaya çalışan bir başka konu da diğer ülkenin vatandaşlarının hayatlarını komşu ülkede kolaylaştıracak düzenlemelerdir. Özellikle; seyahat etmeleri, diğer ülkede yerleşebilmeleri ve burada ekonomik faaliyetlerde bulunabilmeleri konularında anlaşma sağlanmaya çalışılmıştır. Silahlı çatışmaların da şimdilik durması işbirliğinin en azından orta dönemde devam edebileceği izlenimini vermektedir.

Öte yandan Abyei’de gerginlik ve çatışmalar devam etmektedir. KBA dışında bırakılan bu bölgenin geleceği petrol kaynakları sebebiyle gerginlik teşkil etmektedir. Bunun yanı sıra petrol ve toprak gibi kimi noktalarda iki tarafın uzlaşmaz tutumu devam etmektedir. Kiir, çözümsüzlükte adres olarak Sudan’ı göstermekte ve ancak Hartum’un Afrika Birliği’nin Abyei ile ilgili planını kabul ettiği takdirde çözülebileceği iddiasında bulunmaktadır. Söz konusu plana göre bölgede referandum düzenlenecek ve Sudan’a mı yoksa Güney Sudan’a mı bağlanılacağına karar verilecektir.

Güney Sudan ile atılan bu adımlar Hartum yönetimi tarafından Sudan iç siyasetine de yansıtılmaya çalışılmaktadır. Güney Sudan’ın destek verdiği isyancı gruplar sorununu Hartum sınırları içerisinde çözmek için girişimde bulunmuştur. Bu noktada Mavi Nil ve Güney Kordofan eyaletlerinde faaliyetlerde bulunan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (Sudan People’s Liberation Movement-North, SHKH-K) ile hükümet arasında 24 Nisan’da başlayan müzakereler önem arz etmektedir. Mevcut dönemde görüşmelerden bir sonuç elde edilememiştir. Baştan müzakerelerin hangi koşullarda ve hangi temellerde gerçekleşeceği üzerinde anlaşma sağlanamaması sürecin sancılı geçeceğini göstermiş idi. SHKH-K, anayasanın hazırlanma sürecine dahil olmayı istemekte; Hartum ise görüşülecek konuların Kordofan ve Mavi Nil ile sınırlı kalmasını; herhangi bir ulusal konunun gündeme alınmasına karşı çıkmaktadır.

2011’den beri Mavi Nil ve Güney Kordofan eyaletlerinde silahlı çatışmalar yaşandığı için görüşmelerin başlaması önem arz etmektedir. Görüşme haberlerinin gündeme düştüğü sırada bile Güney Kordofan eyaletinde çatışma yaşanmıştır. Son olarak çeşitli isyancı gruplardan oluşan Sudan Devrimci Cephesi (Sudan Revolutionary Front) Kuzey ve Güney Kordofan eyaletlerinin çeşitli bölgelerinde saldırılar düzenlemiştir. SHKH-K’nin yanı sıra Cephe’de Darfur’un önemli silahlı gruplarından Adalet ve Eşitlik Hareketi (Justice and Equality Movement) ve Sudan Kurtuluş Hareketi/Ordusu (Sudan Liberation Movement/Army) da bulunmaktadır.

El-Beşir siyaset yelpazesinin tüm gruplarıyla diyalog başlatılması yönündeki isteğini dile getirmiştir. Söz konusu adım ülkede istikrarın sağlanmasına yönelik bir başka gelişme olarak değerlendirilmektedir. Bu nispeten olumlu tablo kendini Sudan-ABD ilişkilerinde göstermiş; Washington yönetimi iktidardaki Ulusal Kongre Partisi ile ilişkilerini geliştirmek istediğini açıklamıştır.

Son zamanlarda Darfur sorununun Sudan gündemindeki yerini arttırmasına rağmen ABD’den gelen Hartum ile görüşme talebi konunun başka bir boyutunu gözler önüne sermektedir. Gerek Güney Sudan ile görüşmelerde bulunup çeşitli alanlarda ilerlemenin sağlanması gerekse Hartum’un bazı isyancı gruplara görüşmeye oturması Amerikan yönetimi tarafından olumlu algılanmış ve desteklenmiş olabilir. Bu noktada ABD ile yapılacak görüşme yukarıda bahsedilen uzlaşı/işbirliği adımların devamının gelmesini ve Darfur’da da benzer açılımların yapılmasını gündeme getirebilir. Görüşme için tarih henüz belirli olmamasına rağmen Sudan-ABD arasındaki düşük gerginlikte seyreden ilişkiler düşünüldüğünde görüşme talebi olumlu bir adım olarak yorumlanabilinir. Sudan, 1993’ten beri ABD’nin teröre destek veren ülkeler listesinde bulunmaktadır. Ayrıca ABD,  1997’de de insan hakları ihlalleri ve terörizme destek verdiği gerekçesiyle Sudan’ı yaptırımlar uygulamaya başlamıştır. 2003’de ise Darfur sorununun patlak vermesinden sonra silah ambargosu uygulanmaya başlamıştır.

Güney Sudan’ın gündeminde ise Hartum ile ilişkilerin yanında iç siyasetindeki sorunlu ilişkiler bulunmaktadır. Silahlı gruplara af sağlanması ve etnik gruplar arasında uzlaşma sürecinin başlatılması olarak iki ayrı başlık altında değerlendirilebilinir. Fakat iki sürecin başlangıcında sorunlarla karşılaşması çözümün sancılı geçeceğini düşündürmektedir.

Uzlaşma konusunda ilk göze çarpan unsurlar süreci yürütecek olan Ulusal Barış ve Uzlaşma Komisyonu’nun feshedilmesi, uzlaşma konferansının ertelenmesi ve gündemde hangi konuların yer alacağının belirsizliğini korumasıdır. Normalde 18 Nisan 2013 tarihinde başlaması gereken süreç, yeterli hazırlıkların yapılmadığı gerekçesiyle ertelenmiştir. Fakat sonradan Komisyon tekrar kurularak ve yeni isim atanarak yeniden faaliyet göstermeye başlayacağı açıklanmıştır.

Uzlaşma komisyonun yeniden kurulması ve çalışmalara başlayacak olması istikrarın sağlanması açısından önemli gelişmeler olarak düşünülmektedir. Çünkü farklı gruplar arasındaki geçmişe dayanan gerginliklerin uzlaşma ile sonlandırılması Güney Sudan’da sağlanmak istenen demokratik ve istikrarlı yönetim için önem arz etmektedir. Fakat Devlet Başkanı Yardımcısı Riek Machar’ın yetkilerinde kısıtlamaya gidilmesi ve uzlaşma komisyon başkanlığından alınması Güney Sudan iç siyasetinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Machar’ın yetki ve görevinde değişikliğe giden Devlet Başkanı Kiir imzalı kararda herhangi bir gerekçe belirtilmemişti. Ayrıca Machar’ın Kiir’in lideri olduğu Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin başkanlığına oynayacağı; yani Kiir’e karşı rakip olacağı yorumları yapılmaktadır. Böylelikle Kiir’in bir şekilde Machar’ı tasfiye ettiği ve iki isim arasında gizliden bir rekabet olduğuna dair yorumlar yapılmaktadır. Hükümete yakın kaynaklar ise Machar’ın yürüttüğü ulusal uzlaşma projesinden Kiir’in haberdar olmadığını; bakanlar kurulu toplantısında öğrendiğini kaydetmektedir. Kiir’in bu kararından sonra etnik gerginliğin çıkmasından endişe edilmektedir. Ülkenin ikinci büyük etnik grubu Nuer toplumunun önde gelenlerinden olan Machar, aynı zamanda Güney Sudan siyasetinde tartışmalı bir isimdir; iç savaş esnasında hem Sudan ile hem de Güney Sudan ile işbirliği yapmıştır.

Öte yandan Kiir, isyancılara af uygulanacağını fakat söz konusu kesimin aftan yararlanabilmesi için hiç bir koşul öne sürmeden silahlarını bırakmaları gerektiklerini ifade etmiştir. Uzlaşma komisyonunun liderliğine ikinci bir ismin atandığı ve toprak paylaşımı gibi konuların ele alınıp alınmayacağının belirsizliğini koruduğu bu dönemde komisyonun başarılı olacağına dair beklentiler düşük tutulmaktadır.

Sonuç olarak, El-Beşir ve Kiir görüşmeleri beraberinde olumlu gelişmeler de getirmiştir. İki ülke arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesinde ilerleme sağlanmasının kendi iç sorunlarını çözme fırsatı olarak algılandığı görülmektedir. Fakat Güney Sudan’daki gelişmeler siyasi istikrara kavuşmasının önünde engeller bulunduğunu göstermektedir. İç savaşın devam ettiği günlerde dahi Güney Sudan’ın bağımsızlığını kazanmasının sorunların çözümünde ne kadar etkili olacağı; istikrarı, kalkınmayı ve gelişmeyi getirip getirmeyeceği sıklıkla sorulan sorular arasında idi. Oysa mevcut dönemde etnik kimliğe dayalı politikaların üretilmeye ve şiddetin bir araç olarak kullanılmasına devam edildiği görülmektedir. Sudan’da ise Darfur sorununun yeniden gündemin üst sıralara oturabileceği düşünülmektedir. Ayrıca muhalefetle görüşmenin ortak paydada anlaşılamaması takdirde yine ertelenebilinir.

Bahse konu Antlaşma’da sınırların belirlenmesi, güvenliğin sağlanması, petrol akışı, diğer ülkede ikamet eden ülke vatandaşlarının haklarının verilmesi ve ekonomik konularda bir takım düzenlemelere gidilmiştir.

Dr. Ceren GÜRSELER
Dr. Ceren GÜRSELER
ANKASAM Uluslararası Hukuk Danışmanı