Tarih:

Paylaş:

Sri Lanka Saldırıları ve “Dinler Çatışması”

Benzer İçerikler

Sri Lanka’da Paskalya kutlamaları sırasında üç kilise ve üç otelde düzenlenen terör saldırıları sonucunda ikisi Türk vatandaşı olmak üzere toplamda 290 kişi hayatını kaybetti ve 500’e yakın kişi de yaralandı. Bombalı saldırıları şimdiye kadar üstlenen bir grup olmamakla birlikte şüpheli 24 kişi hükümet tarafından göz altına alındı ve ülke genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Geçtiğimiz ay Yeni Zelanda’da ve en son Sri Lanka’da, sırasıyla cami ve kiliseler üzerinden gerçekleşen tüm bu saldırılar dünyadaki küresel terör tehdidinin tırmanmakta olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), 21 Nisan 2019 tarihinde Sri Lanka’da yaşanan son terör saldırılarının nedenlerini ve bölge üzerindeki olası etkilerini değerlendirmek üzere alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Prof. Dr. Sencer İMER (ANKASAM Başdanışmanı)

Prof. Dr. Sencer İmer, yaşanan saldırılardan duyduğu üzüntüyü dile getirerek söz konusu saldırıların temel amacının Sri Lanka’da on yıl önce durmuş olan iç savaşın tekrar başlatılması olduğunu belirtti. Bundaki asıl maksadın ise Çin öncülüğünde gerçekleştirilen Kuşak-Yol Projesi’nin sekteye uğratılması olduğunu ifade eden İmer, “Yeni Zelanda’da Müslümanlara karşı yapılan saldırıları ve Sudan’da yaşanan darbeyi Kuşak-Yol Projesi bağlamda okumak oldukça faydalıdır. Bununla birlikte Türkiye saldırı karşısında çok bilinçli ve yerinde bir tepki vermiştir.” diye konuştu.
Saldırıların Müslüman bir terör örgütü tarafından yapıldığına dair söylentilerin tamamının ana kaynağının Samuel Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” tezine dayandığını belirten İmer, “Dünyada hiçbir zaman medeniyetler çatışmamıştır. Aksine tek bir medeniyet var olup yüzlerce kültür bulunmaktadır. Eskiden hedef komünizm ve sosyalizm iken Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bunun yerini Batı’nın deyimiyle ‘İslami terörizm’ almıştır ve günümüzde bunun etkileri görülmektedir. Bu çirkin hesapları yapanlar insani boyutu düşünmemektedir.” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Mesut Hakkı CAŞIN (İstinye Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı)

Prof. Dr. Mesut Hakkı Çaşın, “Saldırıların yapıldığı ülke ve zamanlama oldukça önemli. Hristiyanlar için kutsal olan Paskalya Bayramı’nın seçilmesi ve kozmopolit bir ülke olan Sri Lanka’da gerçekleşmesi, saldırının zaman ve mekanının özel olarak seçildiğini göstermektedir. Bunlar rastgele değildir, önceden planlandığı anlaşılmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu. Burada özellikle Müslümanlara karşı dünya çapında artan şiddetin dikkatlice ele alınması gerektiğini belirten Caşın, “Din odaklı sabotajlar giderek artmaktadır. Fakat bu saldırıda ölen sayısının çok olması ve etkisinin büyük olması itibariyle önceki saldırılardan ayrılmaktadır.” dedi.
Konuyla ilgili Caşın, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yaşananları insanlığa karşı bir saldırı suçu olarak ifade etmesi, terörün din ve mezhebinin olmamasıyla ilgili teorik kalıpları güçlendirmektedir. Yaşananlara bu saldırılara Türkiye oldukça net olarak tepkisini göstermiştir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus ise terör saldırılarının değişen boyutudur. Huntington’ın ‘Medeniyetler Çatışması’ tezi günümüzde dinler çatışması olarak farklı bir versiyonla ortaya çıkmıştır.” ifadelerini kullandı. Son olarak Caşın, Sri Lanka’daki hadiselerin iç savaşa sebebiyet verebileceğini ve dünyada eksen kayması yaşandığını dile getirdi.

Dr. Barış ADIBELLİ (Araştırmacı-Yazar)

Dr. Barış Adıbelli, Sri Lanka’daki vahim saldırıların büyük bir üzüntüye neden olduğunu belirtti. Sözlerinin devamında Adıbelli, “Saldırının üzerinden 24 saatten fazla bir süre geçmesine rağmen hala üstelenen bir grubun çıkmaması, yaşanan hadiseyi yorumlamamızı zorlaştırmaktadır. Özellikle saldırının gerçekleştiği ülke olan Sri Lanka’da Hindistan destekli Tamil Kaplanları ile hükümet arasında gerçekleşen iç savaşın bitmesinin üzerinden 10 yıl geçmesini göz önünde bulundurusak, eylemin arkasında Hindistan’ın olabilme olasılığının olduğu varsayımları vardır.” dedi. Fakat bununla birlikte Adıbelli, Hindistan’da genel seçimlerin devam etmesi nedeniyle bu fikre katılmadığını ve bunun oldukça düşük bir ihtimal olduğunu belirtmiştir.
Bu terör saldırısının Yeni Zelanda’da Müslümanlara yönelik gerçekleşen saldırıya misilleme olarak yapıldığına dair olan varsayımların da olayı herhangi bir örgütün üstlenmemesi sebebiyle çok da inandırıcı olmadığını belirten Adıbelli, “Saldırının motiflerini üst üste koyduğumuz zaman Müslümanların üzerine saldırılar yıkılmaya çalışılmaktadır. Bunu, Sri Lanka Başbakanı’nın deniz aşırı yardımlara yaptığı vurgudan anlamaktayız.” yorumunda bulundu. Asıl amacın Kuşak-Yol Projesi’ni sabote etmek olduğunu belirten Adıbelli, bunun en kuvvetli delili olarak ise Kuşak-Yol Forumu’nun gerçekleşeceği günlerde böylesine büyük çaplı bir saldırının meydana gelmesini gösterdi. Bu kapsamda Adıbelli, söz konusu saldırı sayesinde Çin tarafından desteklenen Sri Lanka’nın istikrarsızlaştırılmasının ve proje kapsamında devre dışı bırakılarak Afrika etabında sorunlara neden olmasının hedeflendiğini vurguladı.

Abdullah AĞAR (Terör ve Güvenlik Uzmanı)

Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, Sri Lanka’da gerçekleşen saldırıların 4. nesil savaş türünün Uzak Doğu uygulamaları olduğunu belirtti. Yaşanan olayı Myanmar’daki sürece benzeterek Müslümanlara yönelik olumsuz sonuçlar doğurabileceğine işaret eden Ağar, “Ülkelerin dinsel, mezhepsel, meşrebi, siyasi, ideolojik yaşam tarzı farklılıklarından kaynaklanan fay hatlarının aktif hale geçirildiği ve bunlardan iç savaşların çıkartıldığı, baskıların ortaya çıktığı ve buralardan birilerinin dünyayı yeniden şekillendirmekle ilgili, kendi hedeflerine ulaşmakla ilgili kurulmuş çok karanlık bir denklem var.” diye konuştu.
Sözlerinin devamında Uzak Asya ülkelerindeki artan terör eylemlerine dikkat çeken Ağar, Tamil Kaplanları’nın dünyada en çok canlı bomba kullanan örgüt olduğunu ifade etti. Saldırıların “Kuşak-Yol Projesi” ile olan bağlantısıyla ilgili olarak Ağar, “Coğrafi olarak Asya’da çıkabilecek istikrarın bozulmasıyla ilgili başka bir fotoğraf vardır ve Ortadoğu’da yaşanan hareketlilik Endonezya ve Malezya gibi ülkelere doğru kaymaktadır. Geleceğin dünyası olarak tanımladığımız Asya’nın istikrarsızlaştırılmasıyla ilgili çok ciddi denklemler var ve bu denklemler içinde Kuşak-Yol Projesi’ni de görebiliriz.” yorumunu yaptı.

Turan KIŞLAKÇI (Gazeteci-Yazar)

Gazeteci Yazar Turan Kışlakçı, Sri Lanka’nın çok kadim bir medeniyete sahip olduğunu, ülkede Hindistan destekli Tamil gerillalarıyla hükümet arasında 26 yıl boyunca iç savaşın yaşandığını ve bu kanlı savaşın 2009 yılında son bulduğunu belirtti. Dolayısıyla bu ateşkesin üzerinden tam on yıl geçmesinin ardından yaşanan bu saldırıların tesadüf olmadığını ifade eden Kışlakçı, “Hindistan’da seçimler devam etmekte ve seçimlerde oyları arttırmak amacıyla Sri Lanka’ya bir müdahalede bulunulabileceğini da olası ihtimallerden biridir. İkinci husus olarak Çin ile Sri Lanka, İpek Yolu Projesi kapsamında çok iyi ilişkiler geliştirmiştir. Bu sebeple de (Sri Lanka) bölge ülkeleri tarafından tehdit olarak algılanmaktadır. Sri Lanka’da istikrarsızlığı isteyen aktörler de söz konusudur. Son olarak saldırının gerçekleştiği Sri Lanka’da ve bölgede bulunan diğer ülkelerde uzun yıllar yaşadım ve bu nedenle açıkça belirtebilirim ki bölgede bulunan Müslümanların bu tarz bir eyleme girişme ihtimalleri bulunmamaktadır.” Diye konuştu. Saldırıların oldukça iyi planlandığını belirten Kışlakçı, bölgedeki küçük çaplı Müslüman örgütlerin bu kadar organize bir saldırıyı gerçekleştiremeyeceğini, arkasında daha derin nedenlerin olduğunu ve saldırının Müslümanların üzerine yıkılmaya çalışıldığını söyledi.

Ayşe Gülsüm ÇALIK
Ayşe Gülsüm ÇALIK
Ayşe Gülsüm Çalık, İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olup, yüksek lisans eğitimini güvenlik alanında Brunel University of London’da tamamlamıştır. Yurt içi ve yurt dışında çeşitli düşünce kuruluşlarında birçok konferans ve seminere katılan Çalık, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ndeki Uluslararası İlişkiler doktora programlarının ilgili derslerine katılmaya devam etmektedir. İyi derecede İngilizce ve orta derecede Almanca bilmektedir. Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’ndeki stajını sürdürmektedir.