Analiz

Shangri-La Diyaloğu’nda Gündem: ABD-Çin Rekabeti

ABD, Rusya-Ukrayna Savaşı meselesini Asya-Pasifik’e taşıyarak müttefiklerinden Kiev’e destek beklemektedir.
Batılı aktörlerin Asya-Pasifik’teki ayak izlerini artırmaları, Çin tarafından endişe ve tepkiyle karşılanmaktadır.
ABD-Çin ilişkilerinde açık bir güven sorunu vardır ve bu durum, bölgede olası bir savaş riskini artırmaktadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, 31 Mayıs 2024 tarihinde Singapur’da düzenlenen 21. Shangri-La Diyaloğu’nun oturum aralarında Çin Savunma Bakanı Dong Jun ile yaklaşık 18 ay aradan sonra ilk yüz yüze görüşmesini gerçekleştirmiştir. Austin, en son Kasım 2022 tarihinde dönemin Çin Savunma Bakanı Wei Fenghe ile Kamboçya’da görüşmüştü.

Çin Savunma Bakanlığı’na göre Dong, Austin’e “Tayvan meselesi tamamen Çin’in iç işleriyle ilgili ve dış güçlerin müdahale etme hakkı yok” ifadelerini kullanmıştır. Pentagon ise toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, Austin’in Çin Ordusu’nun Tayvan Boğazı çevresindeki faaliyetleriyle ilgili “endişesini” dile getirdiğini aktarmıştır.[1]

Tayvan’daki seçimlerden galip çıkan Lai Ching-te’nin göreve başlamasının ardından Çin, ada çevresinde iki gün boyunca askeri tatbikatlar düzenlemişti. Diğer yandan ABD, Lai’nin göreve başlamasına katılmak üzere “gayri resmi” bir heyet göndermişti. Dolayısıyla Shangri-La Diyaloğu çerçevesinde gerçekleşen ABD ve Çin heyetleri arasındaki görüşmeler, temel olarak Tayvan Boğazı ve çevresindeki güvenliğe odaklanmıştır. 

Shangri-La Diyaloğu çerçevesinde ABD, Japonya ve Güney Kore savunma bakanları arasındaki temaslarda da önemli kararlar alınmıştır. Taraflar, 2023 yazında yapılan üçlü ortak tatbikatların yenisini düzenleme konusunda anlaştıklarını duyurmuşlardır. Ayrıca görüşmelerin kurumsallaştırılması adına “Üçlü Güvenlik İşbirliği Çerçevesi”nin oluşturulması kararlaştırılmıştır.[2]

Bu adımların ardından Çin Ordusu’ndan Korgeneral Jing Jianfeng, ABD’yi “NATO’nun Asya-Pasifik versiyonunu” inşa etmeye çalışmakla suçlamıştır.[3] Jing şu ifadeleri kullanmıştır: “ABD’nin asıl amacı, kendi öncülüğündeki hegemonyasını sürdürebilmek için, küçük çevreleri büyük bir çember, yani NATO’nun Asya-Pasifik versiyonu halinde birleştirmektir.”[4]

ABD-Çin rekabetindeki önemli sahnelerden biri de Güney Çin Denizi’dir. Bu denizde, özellikle Filipinler ve Çin arasındaki gerginliğin tırmanması, ABD tarafından yakından izlenmekte ve bölgeye müdahil olma gerekçelerinden biri haline dönüşmektedir. Shangri-La Diyaloğu’ndaki temaslar esnasında ABD Savunma Bakanı Austin, Pekin’in söz konusu denizde Manila’ya yönelik eylemlerini eleştirmiştir.

Bu meseleyle ilgili Shangri-La Diyaloğu çerçevesinde açıklamalarda bulunan Filipin Devlet Başkanı Ferdinand Marcos Jr., Çin’in eylemleri sonucunda eğer bir Filipin vatandaşı hayatını kaybederse bunu “savaş nedeni” olarak değerlendirecekleri uyarısında bulunmuştur.[5]

Washington’un Manila ve Tokyo’ya olan desteği, bu aktörlerin Pekin karşısında daha iddialı hale gelmesine katkıda bulunmaktadır. Manila’nın Pekin’e karşı son dönemdeki proaktif söylem ve eylemlerini buna bağlayabiliriz. Her ne kadar Pekin, komşu devletlere itidal ve diyalog çağrısında bulunsa da Washington’un müttefikleri üzerindeki nüfuzu giderek artmaktadır.

Çin’le yapılan savunma-güvenlik görüşmelerinde ABD’li yetkililer, “uluslararası hukukun izin verdiği her yerde güvenli ve sorumlu bir şekilde faaliyet göstermeye devam edeceklerini” yinelemektedirler. Batılı aktörlerin Asya-Pasifik’teki ayak izlerini artırmaları, Çin tarafından endişe ve tepkiyle karşılanmaktadır. Singapur’da gerçekleşen son Shangri-La Diyaloğu’na Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski’nin katılımı da bu anlamda “provokatif” ve “kutuplaştırıcı” bir hamle olarak görülmektedir.[6]

Bir yandan Çin’le savunma-güvenlik diyaloğunu sürdüren ABD, diğer yandan Asya-Pasifik’teki müttefik bağlarını bir adım öteye taşımaktadır. ABD, Rusya-Ukrayna Savaşı meselesini Asya-Pasifik’e taşıyarak müttefiklerinden Kiev’e destek beklemektedir. Bugüne kadar denge siyaseti izlemeye özen gösteren Güneydoğu Asya ülkeleri ise Ukrayna Krizi’yle ilgili taraf olmaktan olabildiğince kaçınmışlardır. Çin, Asya-Pasifik’teki komşularının söz konusu dengeli siyasetlerini takdir etmekte ve desteklemektedir. 

Nitekim ABD’nin Asya-Pasifik’teki müttefikleriyle yeni güvenlik mekanizmaları kurması ve askeri işbirliklerini genişletmesi, Çin’i çevreleme stratejisinin birer parçasıdır. Diğer taraftan Pekin, Washington’la ilişkilerde diplomasi ve diyaloğun önemine dikkat çekmektedir. Genel itibariyle Pekin, kutuplaşmaya ve ittifaklara karşıdır. Bu yüzden ABD’yle diyalog kanallarının açık tutulmasına önem vermektedir. Fakat buradaki asıl tehlike, ABD’nin bunu fırsat bilerek Çin’in kırmızı çizgilerini zorlamasıdır.  

Asya-Pasifik’teki bölgesel aktörlerin giderek Batılı güçlerle işbirliği yapması, Çin’in tepkisini çekmektedir. Tüm bu gerginliğe rağmen Çin, ABD’yle ilişkilerde diyaloğa her zaman açık kapı bırakmaktadır. Fakat bu diyaloğun hangi tarafın yararına olduğu tartışmalıdır. Esasına bakılırsa ABD bu ılımlı ilişkilerden fayda sağlamaktadır. Çünkü Washington, bölgedeki istikrarsızlığı ve güvenlik açığını gerekçe göstererek kendi koalisyonlarını kurmaktadır.

Sonuç olarak ABD, Asya-Pasifik’teki müttefikleriyle ilişkilerini geliştirmek suretiyle Çin’in üzerine daha fazla gitmektedir. Taraflar, San Francisco Zirvesi’nde ilişkilerin rayına oturtulması konusunda uzlaşmasına rağmen Washington, daha da ileri giderek Tayvan, Filipinler, Japonya ve Güney Kore gibi aktörlerle bağlarını güçlendirmektedir. ABD-Çin ilişkilerinde açık bir güven sorunu vardır ve bu durum, bölgede olası bir savaş riskini artırmaktadır.


[1] “Chinese defense chief pushes back US ‘concern’ on Taiwan”, AA, https://www.aa.com.tr/en/asia-pacific/chinese-defense-chief-pushes-back-us-concern-on-taiwan/3236146, (Erişim Tarihi: 05.06.2024).

[2] “U.S., S Korea and Japan agree to hold joint military exercises”, Japan Today, https://japantoday.com/category/politics/us-s.korea-and-japan-agree-to-hold-joint-military-exercises, (Erişim Tarihi: 05.06.2024).

[3] “China accuses US of seeking ‘Asia-Pacific Nato’”, FT, https://www.ft.com/content/b889d33c-7745-48b7-b847-64f2b3003409, (Erişim Tarihi: 05.06.2024).

[4] Aynı yer.

[5] “Philippine president warns China against ‘acts of war’”, BBC, https://www.bbc.com/news/articles/c7223knz3ezo, (Erişim Tarihi: 05.06.2024).

[6] “Zelensky attends Shangri-La Dialogue; Asian states should ‘avoid similar confrontation trap’”, Global Times, https://www.globaltimes.cn/page/202406/1313495.shtml, (Erişim Tarihi: 05.06.2024).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler