Tarih:

Paylaş:

S/İHA’ların Yeni Dünya Düzeninde Artan Çok Boyutlu Etkisi ve Orta Asya

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Soğuk Savaş sonrası dönemde liberal değerlerin hâkim olacağı ve devletlerin güvenliğinden ziyade; insani güvenliğin öne çıkacağı düşünülmekteydi. Lakin 11 Eylül 2001 tarihli terör saldırıları, bu süreci sekteye uğratmıştır. Böylece insani güvenliğin yerine yeniden askeri güvenlik ya da bir diğer ifadeyle devletlerin güvenliği geçmiştir. Terörizmle mücadelenin yoğunluk kazandığı bu süreçte devletler, savunma sanayilerine ağırlık vermeye başlamıştır. Çünkü terör, belirsiz bir tehdit olduğu için devletler de bu konuda daha dikkatli davranmak zorunda kalmıştır.

Diğer yandan Batı ile Doğu arasında yaşanan rekabet ve silahlanma da dünyada ister istemez bir güvenlik ikilemine yol açmıştır. Bu kapsamda küresel güçler arasındaki rekabetten zarar görmek ve egemenlikleri ile bağımsızlıklarından taviz vermek istemeyen ülkeler, kendi savunma sanayilerini geliştirmeye ve tehditleri bertaraf etmeye odaklanmıştır. Bu süreçte öne çıkan ana teknolojilerden biri de silahlı ve insansız hava araçları (S/İHA) olmuştur.

S/İHA’ların Çok Boyutlu Etkisi

Devletler açısından bakıldığında, S/İHA’lar önemli bir araca dönüşmüştür. Bu süreçte üç tür devletten bahsetmek mümkündür. Bunlar üretenler, kullananlar ve bu silah sistemlerini başarılı bir şekilde kullanan devletlerdir. Bu noktada bir silah sistemine sahip olmanın yanı sıra onu başarılı ve etkili bir şekilde kullanılabiliyor olmanın sadece askeri alanda değil; siyasi/diplomatik, ekonomik ve kültürel boyutta etki ve sonuçlar itibarıyla değerlendirilmesi büyük bir ehemmiyet arz etmektedir. Dolayısıyla bu konuda lider ülke olmanı temel kriteri, sadece bu sistemleri üretmek ya da ona sahip olmaktan geçmemektedir. Lider ülke olmak için büyük bir tecrübeye ve askeri yeteneğe de sahip olmak önemlidir.

Askeri çerçeveden bakıldığında, Soğuk Savaş sonrasında yaşanan vekalet savaşları, ülkeleri birçok açıdan tehdit etmektedir. Konvansiyonel savaş yerine vekil aktörler üzerinden yürütülen vekalet savaşları, çeşitli güvenlik sorunlarını beraberinde getirse de S/İHA’lar sayesinde durumun değiştiği görülmektedir. Zira artık terörizmle mücadelede S/İHA’lar, önemli bir silah sistemi olarak kabul edilmektedir. Terör örgütleri kalaşnikof anılırken; devletlerin terörizmle mücadelesinde S/İHA’lar en önemli simgelerden birine dönüşmüştür. Dolayısıyla coğrafyayı bir avantaj olarak kullanan terör örgütlerinin bu özellikleri, S/İHA’lar sayesinde altüst olmuştur.

Konvansiyonel ve yeni nesil savaşlarda, başta ordular olmak üzere güvenlik güçlerinin en etkili silahlarından birine dönüşen S/İHA’ların önemi artmaktadır. İkinci Karabağ Savaş’ında da görüldüğü üzere S/İHA’lar, ortaya koydukları performanstan ötürü savaşın ve zaferin kaderini belirlemiştir. Bu süreçte savaşa dair konuşulan konuların başında S/İHA’ların gösterdiği başarı gelmiştir. Adeta S/İHA, söz konusu savaşla özdeşleşmiştir.

Ayrıca S/İHA’lar aracılığıyla elde edilen istihbarat ve söz konusu sistemlerin tespitinin ve imhasının zor olması da ülkelere daha büyük avantaj sağlamaktadır. S/İHA’ların yarattığı etki, bölgesel aktörleri çeşitli askeri tatbikatların ana gündemlerinden biri haline gelmiştir. Ülkeler, tatbikatlarında S/İHA’ları engelleyebilmek için çeşitli yöntemler geliştirmeye çalışmaktadır.

Siyasi/diplomatik etkisiyle S/İHA’lar, bir çatışma ya da kriz sahasındaki birçok dengeyi, denklemi ve dinamiği etkileme kapasitesine sahip olduğunu göstermiştir. Örneğin orta ölçekli devletler, geliştirdikleri S/İHA teknolojisi sayesinde küresel aktörler karşısında etkili birer güce dönüşebilmiştir. Söz konusu denge ve denklem değişiklikleri, sadece karada ve havada değil; denizlerde de geçerlidir. Zira günümüzde artık çeşitli deniz kuvvetlerinin S/İHA kullandıkları bilinmektedir. 

Bölgesel bir aktörün S/İHA’lar üzerinden ortaya koyduğu etki, geniş bir coğrafyanın dinamiklerini ve söz konusu coğrafyada etkili olmaya çalışan aktörlerin dış politikalarını etkilemektedir. S/İHA’lar, devletler tarafından hesaba katılması gereken araçlardan biri haline gelirken; Akdeniz’deki gelişmeler, dengeler ve denklemlerde yaşanan değişim de bunun önemli örneklerindendir.

S/İHA’ları etkili bir şekilde kullanabilen devletler, sahada elde edilen başarının bir benzerini masada da kazanmaktadır. S/İHA’ları kullanan devletler, diğer devletler tarafından iradenin kabul ettirileceği bir aktörden ziyade; ittifak geliştirilecek ve stratejik ortaklılar kurulabilecek bir ülke olarak görülmektedir. S/İHA’ların sahadaki belirleyici rolü, diplomasi masasında da etkisini artık daha net göstermeye başlamıştır. Nitekim bu durum, ülkelerin stratejik işbirlikleri, müttefiklik ilişkileri ve çeşitli ittifaklar kurmasının ve geliştirmesinin önünü açmaktadır. Bu bağlamda S/İHA ihracatı, ülkelerin birbirleriyle yakınlaşmasını da teşvik ederken; çok boyutlu ilişkiler kurulmasına ön ayak olmaktadır.

Ekonomik açıdan S/İHA’lar, birer ihraç aracı olduğu için önemli bir kazanç unsurudur. Dünya silah ticaretinde hala çeşitli teknolojiler egemen konumunu sürdürse de S/İHA’ların payının arttığını söylemek mümkündür. Dünya ticaretinin küçük bir dilimine hapsolan ülkeler, silah sistemleri ihraç ederek söz konusu sınırlılıklarını kırabilmektedir. Ayrıca S/İHA ihracatı hem prestij kazanılması hem de kamu diplomasisi açısından oldukça önemlidir. S/İHA üreten ve etkili bir şekilde kullanan aktörlerin, dünya siyasetinde daha çok dikkate alındıkları söylenebilir. Bununla birlikte belirlenen tehditler, çok düşük bir maliyet, oldukça az bir çaba ve en az kayıpla gerçekleştirdiği gibi, gerçekleştirilen nokta operasyonlarla birtakım beklenmeyen risk/sonuçların önüne geçilebilmektedir. 

S/İHA teknolojisine yapılan yatırımlar, ülkelerin askeri ve sivil teknoloji konusunda gelişimine katkıda bulunmaktadır. Küçük ve basit bir silah olarak görülebilen S/İHA’lar, aslında önemli bir komplike teknolojiyi içinde barındırmaktadır.Bu sayede ülkeler için gökyüzünün ve uzayın öneminin daha da arttığı günümüzde S/İHA’lar, yeni teknolojik adımlar için de teşvik edici olmaktadır. Özellikle de S/İHA üreten ve farklı ülkelere ihraç eden bir devlet, geliştirdiği teknolojinin başarısı sayesinde daha özgüvenli hareket ederek daha etkili teknolojik yatırımlar yapabilmektedir.

S/İHA’ların kültürel boyutuna bakıldığında ise bir ülkeye S/İHA ihraç etmek, bir nevi güvenliğine katkıda bulunmak olarak kabul edileceği için ithalatçı ülkenin toplumunda önemli bir sempati kazanılmasının önünü de açmaktadır. Günümüzde devletler, etkilerini daha geniş bir alana yayabilmek amacıyla çok boyutlu anlaşmalar yaparak prestijlerini ve yumuşak güçlerini arttırmaya çalışmaktalar. Bu noktada S/İHA ihracatı da bu amaca hizmet ederek, yumuşak gücün arttırılmasına katkı sağlamaktadır. Ayrıca ithalatçı ülke, sadece S/İHA değil; ihracatçı devletin askeri doktrini ve yapılanmasından da etkilenebilmektedir. 

Orta Asya’nın S/İHA Politikası

Günümüzde Avrupa, S/İHA üretimi konusunda geri kalmıştır. Buna karşılık Asya bölgesi, Ukrayna da dahil olmak üzere çeşitli devletler ise bu konuda çeşitli stratejiler geliştirmekte ve üretim kapasitelerini arttırmaktadır. Orta Asya’da da S/İHA açısından önemli adımlar atılmaktadır. Bölgede Özbekistan ve Kazakistan, konuya ilişkin atılımlar yapan öncü ülkeler olarak ön plana çıkmaktadır. 15 Ocak 2022 tarihinde Özbekistan, bir S/İHA üretim tesisi açmıştır. Kazakistan da bir süredir bağımsız bir şekilde S/İHA üretebilmek için çeşitli çalışmalar gerçekleştirmektedir. Yine Orta Asya’ya bakıldığında, her ülkenin S/İHA’lara sahip olduğu görülmektedir. Bunu envanterine en son katan ülke ise Kırgızistan’dır. Türkmenistan da Bağımsızlık Günü’nün 30. yılındaki kutlamalarda  S/İHAlarını sergilemiştir. Daimi Tarafsızlık Statüsü’ne sahip olan Türkmenistan, başta terör olmak üzere bağımsızlığına, egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve üniter yapısına karşı her türlü tehdidi bertaraf etmek için savunma sistemlerini güçlendirmede S/İHA’ları önemli bir araç olarak görmüştür.

Orta Asya ülkelerinin önemli bir kısmı, neredeyse bağımsızlıklarından bu yana, özellikle de Afganistan merkezli güvenlik sorunlarından, radikalleşmeden ve ayrılıkçı hareketlerden doğrudan etkilenen bir coğrafyadır. Bu kapsamda S/İHA üretimi ve etkili bir şekilde kullanılması, bölge ülkeleri için mühim bir askeri gereklilik haline gelmiştir.Bilindiği üzere, günümüzde küresel güçlerin emperyalist amaçlarla çeşitli bölgelere müdahalesi söz konusudur. Bu anlamda Orta Asya’nın da “Yeni Büyük Oyun”un bir çatışma sahasına dönüşmemesi için kendi güvenliğini sağlayabilecek kapasiteye ulaşması gerekmektedir.

Orta Asya’da S/İHA teknolojisine yatırım yapan ve söz konusu teknolojiyi üretme noktasında stratejik adımlar atan Kazakistan ve Özbekistan, ekonomik kazanç elde etmek için de önemli bir imkân yakalamıştır. Zira Libya ve İkinci Karabağ Savaşı gibi vekalet savaşlarında da görüldüğü üzere, S/İHA’ların gösterdiği performans, bu araçlara olan talebi arttırmıştır. Mevzubahis talebin artması, Orta Asya ülkeleri için yeni ihracat kalemlerinin açılmasını sağlarken; teknoloji sayesinde artan kazanımlarla birlikte bölge ülkelerinin hem refah seviyelerinin daha da yükseleceği hem de yeni teknolojik yatırımlara daha özgüvenli bir şekilde kaynak ayıracakları ve dolayısıyla bölgede güçlü olan devlet inşası ve bölgesel işbirliğinin genişleyeceği-derinleşeceği anlamına gelmektedir. 

Özbekistan ve Kazakistan’ın çok yönlü dış politika uyguladıkları ve farklı aktörlere ortak çıkar ve karşılıklı saygı çerçevesinde ilişki kurdukları görülmektedir. Siyasi bazda oluşturacakları etki ve diplomatik çerçevede kuracakları ilişkiler vesilesiyle S/İHA üretimi, Orta Asya’yı daha güçlü bir şekilde işbirliği ve refah merkezi haline getirecektir. Bölge ülkelerinin çeşitli aktörlerle geliştirecekleri ilişkiler, S/İHA sayesinde siyasi, ekonomik ve kültürel boyutun da ötesinde daha derin ve geniş bir özellik kazandıracaktır. Kendi bağımsızlıklarını, egemenliklerini, toprak bütünlüklerini ve üniter yapılarını koruma noktasında tavizsiz bir politika izleyen bu ülkeler, diğer devletlerin de güvenliklerine büyük katkıda bulunarak uluslararası alandaki saygınlıklarını ve etkilerini arttıracaktır.

Sonuç olarak Yeni Dünya Düzeni, halen değişim ve gelişim sürecindedir. Soğuk Savaş döneminden farklı olarak geliştirdikleri teknolojiler, kurdukları işbirlikleri, güçlü ekonomileri ve etkili silah teknolojileri sayesinde büyük güçlerin dışındaki aktörler de etkili hale gelmektedir. Bu süreçte S/İHA’ların sağladığı avantajları; siyasi/diplomatik, askeri, ekonomik ve kültürel açıdan değerlendirmek mümkündür. Orta Asya ülkeleri olan Özbekistan ve Kazakistan da bahse konu olan araçların sağladığı avantajlardan faydalanabilmek ve kazanımlarını arttırabilmek için S/İHA üretimine yönelmiştir. Tüm bu bilgilerden hareketle, bölge devletlerinin kendi güvenliklerini sağlama ve bölgesel-küresel işbirliği ve barış ortamını tesis etme noktasında S/İHA’lara olan ilgisinin artarak devam edeceği söylenebilir. 

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.