Avrupa Birliği’nin (AB) 2021 yılında sunduğu Yapay Zekâ (AI) Yasası, küresel yapay zekâ kullanımını düzenleme ve standartlaştırma çabalarının önemli bir parçası olarak uluslararası camiada büyük yankı uyandırmıştır. AB, bu yasa ile yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanması sırasında etik, güvenlik ve insan haklarını ön plana çıkararak uluslararası düzeyde insan merkezli bir teknoloji anlayışını teşvik etmeyi hedeflemektedir. AB, düzenleyici çerçevesini yalnızca iç pazarda değil, aynı zamanda küresel teknoloji pazarında da etkili bir araç olarak kullanma stratejisi izlemektedir.
Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), yapay zekâ yasasının küresel etkilerini değerlendirmek üzere Woxsen Üniversitesi Liberal Sanatlar ve Beşeri Bilimler Fakültesi Gazetecilik ve Medya Çalışmaları Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Dr. Afaq Ahmad’dan almış olduğu görüşleri aşağıda dikkatlerinize sunmaktadır.
Yasanın Yapısı ve Kapsamı
AI Yasası, yapay zekâ sistemlerini dört farklı risk kategorisine ayırarak bu sistemlerin potansiyel risklerine göre düzenleyici önlemler belirlemektedir. Kabul edilemez risk taşıyan sistemler tamamen yasaklanırken; yüksek riskli sistemler, özellikle sağlık, ulaşım, güvenlik gibi kritik sektörlerde daha sıkı denetim ve uyumluluk süreçlerine tabi tutulacaktır. Örneğin biometrik gözetim sistemleri gibi yüksek riskli uygulamalar, yalnızca sıkı düzenleyici kontrol altında kullanılabilecek ve sürekli olarak denetlenecektir. Sınırlı ve minimal riskli sistemler içinse daha hafif düzenlemeler öngörülmektedir.
Yasanın getirdiği bu düzenlemeler, yapay zekâ teknolojilerinin insanların temel haklarına, güvenliğine ve toplumsal değerlere olası etkilerini minimize etmeyi hedeflemektedir. Bu, AB’nin AI teknolojilerinde yalnızca yeniliği değil, aynı zamanda etik sorumluluğu da ön planda tutarak küresel bir standardı teşvik etme amacını göstermektedir.
Uyumluluk ve Cezai Yaptırımlar
AI Yasası, yalnızca düzenleme değil, aynı zamanda katı uyumluluk ve yaptırım mekanizmaları da içermektedir. Yasanın ihlali durumunda yıllık küresel cironun %6’sına kadar veya 30 milyon Euro’ya varan cezalar öngörülmüştür. Bu, yasa kapsamında faaliyet gösteren şirketlerin AB’nin belirlediği standartlara uyması için güçlü bir teşvik oluşturmaktadır. Özellikle uluslararası teknoloji firmaları, AB pazarında varlıklarını sürdürebilmek için bu düzenlemelere uygun hale gelmek zorundadır.
Küresel Düzeyde Etkileri
AB’nin AI Yasası’nın küresel etkileri, AB’nin ekonomideki ve teknolojideki geniş kapsamlı etkisi göz önüne alındığında oldukça derin olacaktır. Özellikle, büyük uluslararası teknoloji firmalarının Avrupa pazarına erişimlerini sürdürmek için bu standartlara uymak zorunda kalması, küresel çapta düzenleyici bir baskı yaratacaktır. Örneğin Çin ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli teknoloji devlerinin bu standartlara uyum sağlayarak, Avrupa’ya yönelik AI ürünlerini yeniden yapılandırması muhtemeldir. Bu durum, uzun vadede dünya genelinde benzer düzenlemelerin benimsenmesini teşvik edebilir.
Teknolojik Yenilik ve Etik AI
AI Yasası, sadece düzenlemeler getirmekle kalmayıp aynı zamanda etik AI geliştirme konusunda da bir katalizör görevi görmektedir. Yasanın odaklandığı temel noktalar arasında algoritmik şeffaflık, yapay zekâ sistemlerinin açıklanabilirliği ve önyargıların azaltılması gibi hususlar bulunmaktadır. Bu faktörler, yapay zeka sistemlerinin güvenilirliğini artırırken, aynı zamanda bu alanda yeni teknolojik gelişmeleri teşvik edici bir rol oynayacaktır. Özellikle AB’nin teşvik ettiği bu etik yaklaşımlar, diğer küresel aktörler üzerinde de bir baskı yaratabilir ve AI gelişiminde yeni standartların oluşmasını sağlayabilir.
Bununla birlikte, AI Yasası, uluslararası iş birliği ve ortaklıklar için de bir fırsat sunmaktadır. AB ile uyumlu teknolojiler geliştirmek, dünya genelinde AI araştırma ve geliştirme projelerinde daha fazla işbirliği doğurabilir. Bu da yapay zekâ teknolojilerinin küresel ölçekte gelişimini hızlandırırken, AI alanında AB’nin liderliğini pekiştirme potansiyeline sahiptir.
Jeopolitik Dinamikler ve Teknolojik Rekabet
AI Yasası’nın küresel teknolojik liderlik yarışına etkisi ise jeopolitik bağlamda daha da dikkat çekicidir. Teknolojik ittifaklar ve jeopolitik ilişkiler, bu düzenlemenin getirdiği değişikliklerle yeniden şekillenebilir. Özellikle ülkeler AB ile daha yakın teknolojik iş birliği yapma amacıyla AI Yasası’nın standartlarına uyum sağlamak zorunda kalabilirler. Bu durum, teknoloji sektöründe yeni ittifakların kurulmasına ve mevcut ilişkilerin dönüşmesine neden olabilir. AI Yasası’nın getirdiği standartlar, sadece AB ve çevresindeki ülkeleri değil, aynı zamanda Çin ve ABD gibi küresel teknolojik güçleri de etkileyecektir.
Sonuç: Küresel Standartların Belirleyicisi
Sonuç olarak, Avrupa Birliği’nin AI Yasası, küresel ölçekte yapay zekâ kullanımını standardize etme ve düzenleme konusunda önemli bir dönüm noktasıdır. Bu yasa, sadece AB sınırları içerisinde değil, uluslararası arenada da etkisini gösterecek ve yapay zekanın gelişimini şekillendirecek. Yasanın küresel teknolojik liderlik yarışındaki etkisi ise, diğer büyük aktörlerin bu düzenleyici gelişmelere nasıl yanıt vereceğine ve uluslararası işbirliklerinin nasıl ilerleyeceğine bağlı olarak değişecektir. Özellikle, yapay zekâ yönetimi konusunda AB’nin etik ve insan merkezli yaklaşımı, bu yarışta öncü bir rol oynamasına olanak tanıyabilir.