Ukraynalı Doğu Bilimleri Uzmanı Yaroslav Pilipçuk: “Türk Devletleri Teşkilatı’na Katılmak Türkiye’yle Daha Aktif Etkileşim İçin Ukrayna’ya Fırsat Sunacak.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Günümüzde ekonominin merkezinin Asya’ya kayması ve Avrupa’yla Asya arasında yer alan Türk Dünyası coğrafyasında gelişen işbirlikleri katılımcı ülkelere önemli imkanlar sağlamaktadır. 2009 yılında Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan tarafından Nahçıvan’da kurulan, 2017 yılında Macaristan ve 2018 senesinde de Özbekistan’ın katılımıyla genişleyen ve yeni adı Türk Devletleri Teşkilatı olan örgüte gözlemci statüsünde katılma isteği bu sefer Ukrayna tarafından seslendirilmektedir. Ukraynalı yetkililer, ilgili platformlarda Türk Dünyasıyla özel bağlarının bulunduğunu ve gerçekleştirilecek iş birliklerinin bu bağların güçlendirilmesine katkı sağlayacağına olan inançlarını ifade etmektedir.

Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Ukrayna’nın Türk Dünyası’yla tarihi bağları, Türk Devletleri Teşkilatı’na katılma fikri ve bölgesel işbirliğinin sağlanmasına yönelik arayışlar bağlamında Tarih Bilim Doktoru Oryantalist Yaroslav Pilipçuk’un1 görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Sayın Pilipçuk, 2018 yılında Macaristan Cumhuriyeti, Türk Konseyi’ne gözlemci üye statüsünde katılmıştır. Peki Ukrayna’nın örgüte gözlemci üye statüsünde katılması girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, Turancılık Macar halkı arasında çok popülerdir. Macar halkı, Ugrianlardan çok Hunları ataları olarak görmektedir. Macarların Hıristiyanlık öncesi ve Türklerin Müslümanlık öncesi inançlarında birtakım paralellikler vardır. Son zamanlarda Ukrayna, TÜRKSOY’a katılmak isteğini ifade etmektedir. Ukrayna, Türk halkları olan Gagavuz, Karay ve Kırım Tatarlarının anavatanı olması sebebiyle bu kuruluşlara üye olmalıdır. Ayrıca Azerbaycan ve Türkiye, geleneksel olarak Ukrayna’ya dost ülkelerdir. Ukrayna’nın Türk Devletleri Teşkiları’na gözlemci olarak katılması, Kiev’e Ankara’yla daha aktif etkileşim için bir fırsat yaratacaktır. Ukrayna, Türk Konseyi’ne katılmalı ve Türkiye’yle birlikte Orta Asya ülkelerinin Türk Dünyası’na entegrasyonunu desteklemelidir.

Peki, Ukrayna’nın Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ukrayna, Orta Asya ülkelerinin her biriyle farklı ilişkilere sahiptir. Örneğin, Tacikistan’la hiçbir ilişkide bulunmayan devletin, Kazakistan ve Kırgızistan’la da ilişkileri zayıftır. Aslında Rusya’yla bütünleşen devletler, bize soğuk davranmak zorunda kalıyorlar. Bu ülkelerle ilişkiler; diplomatlar ile kültür ve bilim insanlarının katkıları sayesinde yürümektedir. Birçok sıradan Kazak, Ukrayna’yı desteklemektedir. Bunun yanı sıra 1990’lı yıllardan itibaren kurumsal düzeyde Özbekistan ve Türkmenistan’la ilişkilere sahibiz. Eski Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, Eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze ve Eski Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuçma’nın Rusya’ya karşı bir denge unsuru olan GUUAM örgütünü oluşturma girişimlerini hatırlatmak gerekir. 2010 yılında Rusya’ya yönelen bir politika yürüten Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, iktidara gelir gelmez örgütün dağıtılması inisiyatifini almıştı. 2014 senesinde Yanukoviç’in hükümeti devrildi; ancak bu arada Donbas’taki Rus-Ukrayna Savaşı ve Avrupa entegrasyonu meselesi, Ukrayna’yı Orta Asya’dan uzaklaştırdı. Şimdi ise Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy yönetiminde, Avrupa entegrasyonuna ek olarak, Özbekistan ve Türkmenistan’la bağların yeniden kurulmasına tanıklık ediyoruz. Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, reformcu ve liberal bir lider imajına sahip olduğundan, Özbeklerle ilişkileri yeniden kurmak daha kolaydır. Türkmenistan tarafsız bir tutum sergilemektedir. Türkmenlerin Kırım konusunda Rusya’nın yanında yer almaması bizim açımızdan önemlidir. Türkmen şair Mahtumkulu Firaki’nin adını taşıyan Türkmen Kültür Merkezi, Ukrayna’nın başkenti Kiev’de faaliyet göstermektedir. Ukrayna’da yaşayan Kırgız ve Kazakların sayısı Türkmen, Özbek ve Tacik topluluklarına nazaran çok daha azdır. Kırgızistan ise coğrafi olarak bizden çok uzakta olsa da demokratik bir ülkedir ve birçok yönden Ukrayna’ya benzemektedir.

Ukrayna ve Türk Dünyası arasında önemli tarihsel bağlar olduğunu söylediniz. Bir tarihçi olarak ortak tarihimizden bahsedebilir misiniz?

Evet, Ukrayna ve Türk Dünyası arasında köklü bağlar vardır. Ukrayna topraklarının yaklaşık yarısı bozkırdı. Tarihsel olarak Slavlar ve Türkler yakın etkileşimde olmuştur. Eski Ukrayna kabileleri, Rus, Peçenek ve Volga Bulgarlarına karşı Oğuz Türklerinin müttefikiydi. 17. yüzyılda Kırım Tatarları, Ukrayna halkının ulusal kurtuluş savaşında Ukraynalıların yanında yer almıştır. Bazı Ukraynalı Hetmanlar, Kırım hanları ve Osmanlı padişahlarıyla ittifaklar kurmuştur. Osmanlılar, Ukraynalı Hetman Petro Doroşenok ve Yuri Khmelnitsky’yi desteklemiştir. Sovyet tarihçilerinin göstermeye çalıştığı gibi, Zaporojye Kazakları Müslümanların açık düşmanları değildi. Rus İmparatoriçesi Yekaterina Zaporojian, Siç’i mağlup ettikten sonra Zaporojyalıların bir kısmı Osmanlı toprağı olan Tuna deltasına taşınmış ve 1829 yılına kadar orada yaşamıştır.

Çin’in Kuşak-Yol Projesi, Asya-Avrupa hattında önemli bir yer tutmaktadır. Ukrayna’da da projeye yeni bir koridorla katılma fikirleri seslendirilmektedir. Sizce bu seçenek Çin’in ilgisini çekecek midir?

Ukrayna’da şöyle bir fikir ifade edilmektedir: Çin malları, İran üzerinden Azerbaycan-Gürcistan’a ulaşıp, bu ülkenin limanları aracılığıyla Ukrayna’ya açılacak bir koridorla taşınsın. Bu durumda Çin malları, Avrupa ülkelerine Pakistan, Afganistan, İran, Türkiye ve Ukrayna üzerinden gidebilir ve tam tersi yönde de Alman teçhizatı, İran petrolü, Ukrayna cevheri ve tahılı, Afgan bakır ve nadir metalleri taşınabilir. Ancak bu projedeki birçok şey Çin ve Rusya arasındaki ilişkilere bağlıdır. Bence Ukrayna, Çin’in planlarında ilk sırada yer almıyor. Ayrıca Çin, aslında Ukrayna’nın ana müttefiklerinden biri olan ABD’ye rakiptir. Bana göre Kuşak-Yol Projesi’nin yeni bir kolu, şu anki yönetimle mümkün değildir. Hatta böyle bir kolun oluşturulması, ABD, Avrupa ve Türkiye’yle entegrasyonumuza engel olabilir. Bu konuda tahminde bulunmak zordur.

Röportajda yer alan görüşler, uzmanın kişisel görüşleri olup, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nin (ANKASAM) yayın politikasını yansıtmayabilir.

Bu röportajın orijinal hali 06.12.2021 tarihinde The International Asia Today’da Rusça ve İngilizce olarak yayınlanmıştır.

Rusça versiyonu için tıklayınız: https://theasiatoday.org/interviews-ru/украинский-востоковед-ярослав-пилип/?lang=ru

İngilizce versiyonu için tıklayınız: https://theasiatoday.org/interviews/ukrainian-oriental-studies-expert-yaroslav-pilipcuk-joining-the-organization-of-turkish-states-will-provide-ukraine-an-opportunity-for-more-active-interaction-with-turkey/

1 M.P.Dragomanov Ukrayna Ulusal Pedagoji Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Yaroslav Pilipçuk’un başlıca araştırma alanı, 9-13. yüzyıllardaki Kıpçak tarihidir. 2019 yılında Ukrayna Ulusal Bilimler Akademisi I. Kripyakevich Ukrayna Araştırmaları Enstitüsü’nde “9-13. yüzyıllarda Kıpçakların Sosyal Tarihi” konulu doktora tezini savunmuştur. Pilipçuk’un hakemli bilimsel dergilerde yayınlanmış 30 makalesi, üç tek yazarlı ve iki ortak yazarlı kitabı bulunmaktadır.

Ülviye FİLİYEVA ERKEÇ
Ülviye FİLİYEVA ERKEÇ
Ülviye FİLİYEVA ERKEÇ-Lisans eğitimini Bakü Devlet Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde tamamlayan Ülviye Filiyeva Erkeç, aynı zamanda Karabük Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden de mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, Aksaray Üniversitesi Kent Sosyolojisi Programı’nda sunduğu “Türk ve Rus Basınındaki Algılanışı ile Türkiye’ye Evlilik Yolu ile Göç Olgusu” başlıklı tezle elde eden Erkeç, Karabük Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Bölge Çalışmaları Bilim Dalı’ndaki yüksek lisans eğitimini de sürdürmektedir. Filiyeva Erkeç, ileri seviyede İngilizce, Rusça, Avarca ve Azerbaycan Türkçesi bilmektedir.

Röportaj

Central Lancashire Üniversitesi, Doktorant Sylwia Monika Gorska: “İşiba, Çin’le İlişkilerin İstikrara Kavuşturulmasının Öneminin Farkındadır.”

Japonya’daki Kishida Hükümeti’nin dış politikasını ve küresel jeopolitiği değerlendirmek üzere Ankara Kriz ve Siyasi...

Kazakistan KIMEP Üniversitesi, Doç. Dr. Maganat Shegebayev: “Etkili İletişim, Temel İnsani Beceriler Üzerine İnşa Edilmelidir.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), küreselleşen dünyada farklı kültürel geçmişlere sahip iş...

Güney Danimarka Üniversitesi, Doç. Dr. Vincent Keating: “20 Yıl Aradan Sonra Guantanamo Körfezi İçin Yeni Bir Kasvetli Sayfa Açılmıştır.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Guantanamo Körfezi’nin yeniden açılmasının göç politikalarına etkisini, insan...

CARE CSR Kurucu Direktörü Malika Sharipova: “Kadınlar Sürdürülebilir Kalkınmada Kritik Bir Rol Oynamaktadır.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), sürdürülebilir iş modellerinin rekabet gücü ve uzun vadeli...