Röportaj

Tufts Üniversitesi, Fletcher Okulu, Kıdemli Araştırmacı Dr. Mihaela Papa: “BRICS, Son Dönemde Ekonomik Ortaklık ve İnovasyonu Güçlendirmeye Öncelik Vermektedir.”

BRICS grubu, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Bretton Woods kurumları, Dünya Ticaret Örgütü ve çok sayıda diğer kurum dahil olmak üzere küresel yönetişim sisteminde reform yapmayı amaçlamaktadır.
Genişleyen BRICS’in toplam varlığı, bu grubu önemli bir küresel pazar gücü haline getirmektedir.
Grubun etkili olabilmesi için uzlaşmaya varması ve tek bir ağız olarak konuşması gerekmektedir.

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

BRICS ülkeleri, global ekonomi ve politika arenasında giderek artan bir etkiye sahiptir. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın yanı sıra yeni üyeler Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile bu grup, çok kutuplu bir dünya düzenini destekleyen önemli bir güç merkezi haline gelmiştir.

Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), BRICS ülkelerinin küresel ekonomideki rolünü değerlendirmek üzere Tufts Üniversitesi Fletcher Okulu Kıdemli Araştırmacısı Dr. Mihaela Papa’dan almış olduğu görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

1. BRICS ülkeleri hangileridir? BRICS hakkında bilgi verebilir misiniz?

BRICS grubu on ülkeden oluşan stratejik bir ortaklıktır. Bunlar; Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika (BRICS) ve yeni üyeler; Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Bu ülkeler, daha çok kutuplu bir dünya düzenini teşvik etmek, küresel kurumlarda reform yapılmasını savunmak ve yükselen ekonomiler ile gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere politikalarını koordine etmektedir. BRICS grubu, yıllık zirveler düzenleyen, kapsamlı hükümetler arası işbirliği yapan ve sivil toplum etkileşimlerini kolaylaştıran gayri resmi bir kurum olarak işlev görmektedir. Başlangıçta 2006 yılında Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin (BRIC) dışişleri bakanları grubu olarak tasarlanan grup, 2009 yılında bağımsız bir yapıya dönüşmüş ve bir yıl sonra Güney Afrika’yı da bünyesine katmaya karar vermiştir. Grubun mevcut üyelerini kapsayan ikinci genişlemesi, Ocak 2024’te resmileşmiş ve böylece grubun üyeliği iki katına çıkmıştır.

2. Gelecekte BRICS ülkelerinin küresel ekonomideki rolünü nasıl öngörüyorsunuz?

Bu hem ekonomik hem de siyasi bir sorudur. Ekonomik açıdan grup, bağımsız bir oluşum olarak kurulduğunda, büyük ve hızla büyüyen piyasa ekonomileri arasında işbirliğini geliştirmeyi amaçlayacağını düşünmekteyim. Bu grup, daha küçük ekonomileri de bünyesine katmak suretiyle ekonomik büyümeyle ilk tahminlerden farklılaşmıştır. Bununla birlikte, genişleyen BRICS’in toplam varlığı, bu grubu önemli bir küresel pazar gücü haline getirmektedir. Grubun önündeki zorluk, BRICS içi ticareti teşvik etmek gibi ekonomik gündemleri ilerletmek için iç ekonomik asimetrileri yönetmekte yatmaktadır. Siyasi açıdan BRICS ülkeleri, dolardan uzaklaşmak ve küresel ekonomik yönetişimin mevcut yapılarına meydan okumak için çabalarını koordine etmekte ve bu yapıların kendi çıkarlarını ve isteklerini daha iyi temsil etmesini sağlamayı amaçlamaktadır. 

3. Sizce BRICS’in kurumsal gelişimi, önümüzdeki yıllarda hangi alanlara odaklanmalı ve bu gelişim BRICS ülkelerinin iç ve dış ilişkilerine nasıl katkı sağlayabilir?

BRICS grubu çok çeşitli konularda işbirliği yapmaktadır. Büyük yatırımlarla öncelikle kalkınma finansmanına yönelmektedir. Grup şu anda ekonomik ortaklık ve inovasyon gündemlerini güçlendirmeye öncelik vermekte ve bu bağlamda Yeni Kalkınma Bankası’ndan en iyi şekilde nasıl yararlanılabileceğini araştırması gerekmektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin uygulanması, iklim değişikliği ve yapay zeka gibi önemli küresel zorlukları ele alma kabiliyeti, küresel rolünü şekillendirmek için çok önemlidir. Ayrıca, grubun uluslararası sistemin en zayıf üyelerini nasıl destekleyebileceğini ve küresel kamu mallarına nasıl katkıda bulunabileceğini göstermesi gerekmektedir.

Kurumsal gelişim, iç müzakerelerin bir sonucudur. Zaman içinde BRICS işbirliğinin derinleştiğine, muğlak hükümlerin sağlam kurumsal çıktılara dönüştüğüne, üyeliğin genişlediğine ve BRICS portföyündeki konu alanının genişlediğine tanık olduk. Halihazırda çok sayıda ülke gruba katılmak için resmen başvuruda bulunmuş veya ilgisini ifade etmiştir ve genişlemeye ilişkin verilen kararlar, grubun geleceğini önemli ölçüde etkileyecektir. Örneğin BRICS’e on yeni üyenin katılması halinde işbirliği daha geniş bir konu yelpazesini kapsayabilmekteyken, potansiyel olarak daha az kapsama sahip olması muhtemeldir.

4. BRICS’in Birleşmiş Milletler ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası örgütlerle ilişkilerinin gelecekte nasıl gelişebileceğini ve bu ilişkilerin uluslararası işbirliğini nasıl şekillendirebileceğini düşünüyorsunuz?

BRICS grubu, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Bretton Woods kurumları, Dünya Ticaret Örgütü ve çok sayıda diğer kurum dahil olmak üzere küresel yönetişim sisteminde reform yapmayı amaçlamaktadır. Grubun etkili olabilmesi için uzlaşmaya varması ve tek bir ağız olarak konuşması gerekmektedir. Grubun sadece beş üyesi varken bu durumun uygulanması zor olmasıyla beraber, şu an on üyesiyle daha da zor olabilir. Bununla birlikte, bu ülkeler işbirliği yapmaya istekli ve birlikte daha fazla pazarlık gücüne sahipler. Bu da gelecekte statükoda değişikliklerin muhtemel olduğunu göstermektedir.

Dr. Mihaela Papa
Dr. Mihaela Papa, BRICS ve sürdürülebilirliğe geçiş konularına odaklanarak müzakere stratejisi ve koalisyon kurma konularında uzmandır. BRICS araştırmalarına, Harvard Hukuk Fakültesi’nde doktora sonrası araştırmacı ve Fudan Üniversitesi BRICS Çalışmaları Merkezi’nde misafir akademisyen olarak başlamıştır. Çevresel dış politika, iklim diplomasisi ve küresel yönetişim üzerine yayınları Global Environmental Politics, Global Environmental Change, Climate Policy ve diğer dergilerde yer almıştır. Yorumları Foreign Affairs ve The Conversation’ın yanı sıra CNN, Bloomberg, BBC, AP, News24, South China Morning Post ve diğer medya kuruluşlarında yayımlanmıştır. Mihaela Papa, aynı zamanda MIT ve Hırvatistan Dışişleri Bakanlığı da dahil olmak üzere kurumlara küresel stratejiler konusunda danışmanlık yapan ve uluslararası işbirlikleri ve programlara liderlik eden kanıtlanmış bir geçmişe sahip aktif bir uzmandır. Washington Hükümeti, Avrupa Komisyonu ve Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü’nde danışman olarak görev yapmıştır. Hırvatistan’da ticaret ekonomisti olarak lisans eğitimini tamamladıktan sonra Tufts Üniversitesi Fletcher Okulu’nda Hukuk ve Diplomasi alanında yüksek lisans ve Uluslararası İlişkiler alanında doktora yapmıştır.
Dilara Cansın KEÇİALAN
Dilara Cansın KEÇİALAN
Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Dilara Cansın KEÇİALAN, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı'nda yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında yüksek lisans eğitimini sürdüren Keçialan, ayrıca Atatürk Üniversitesi'nde Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde öğrenim görmektedir. ANKASAM'da Avrasya Araştırma Asistanı olarak görev yapan Keçialan'ın başlıca ilgi alanları Avrasya ve özellikle Orta Asya bölgesidir. İngilizce, Rusça ve az derecede Ukraynaca bilmekte olup Kazakça öğrenmektedir.

Röportaj

Mahidol Üniversitesi, Dr. Daniele Carminati: “Hallyu, Yabancıların Güney Kore’ye Bakış Açısını Değiştirmeye Başlamıştır.”

Güney Kore’nin küreselde gitgide artan popüler kültürünün de etkisiyle Kore yumuşak gücü ve kamu...

KIMEP Üniversitesi Hukuk Fakültesi Geçici Dekanı Doç. Dr. Rustam Atadjanov: “Orta Asya’da Uluslararası Hukukun Gelişiminde Kaydedilen İlerleme Çok Yönlüdür.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Orta Asya ülkelerinin hukuksal etkilerini değerlendirmek üzere...

Orta Asya Üniversitesi, Araş. Gör. Zalina Enikeeva: “Her Orta Asya Ülkesi, Turizm Sektörlerinde Dijital Teknolojileri Kullanmaktadır.”

Orta Asya ülkeleri, turizmdeki dijitalleşme yolculuğunda önemli adımlar atmıştır. Bölge ülkeleri, dijital platformların ve...

Uluslararası Güvenlik ve Strateji Merkezi (CISS) Araştırmacısı Sun Chenghao: “ABD, Asya-Pasifik Bölgesindeki Müttefiklerine Özerklik Tanımaya Meyilli Değildir.”

Asya-Pasifik bölgesi, küresel ticaret ve stratejik çıkarlar için bir merkez görevi gören muazzam bir...