Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyaretinin ardından Çin Halk Cumhuriyeti’nin buna nasıl misillemede bulacağı merak edilmeye başlanmıştır. İlk olarak Tayvan’ın çevresinde deniz tatbikatlarına başlayan Pekin, ayrıca savunma toplantıları, deniz seyri sefer güvenliği ve iklim görüşmeleri dahil olmak üzere Washington’la diyaloğunu azaltmayı öngören 8 maddelik karşı tedbirler aldığını açıklamıştır.
Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Pelosi’nin Tayvan ziyaretinin bölgesel ve küresel jeopolitiğe yansımalarını ve Çin’in ABD’ye nasıl misillemede bulunabileceğini tartışmak üzere Tayvan Politika Merkezi CEO’su David Spencer’dan almış olduğu görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Pelosi’nin Tayvan ziyaretiyle birlikte adanın statükosunun dolaylı olarak değiştiğini düşünüyor musunuz? Artık Avrupa ülkeleri, Tayvan’a daha sık ziyaret gerçekleştirebilir mi?
Bence Çin Halk Cumhuriyeti’nin aşırı tepkisi, statükoyu kendi lehlerine değiştirmeye yönelik açık bir girişimdir. Tayvan üzerinden (muazzam irtifada da olsa) füzeler fırlatma ve adanın karasuları içerisinde “tatbikat yapma tehdidi” gibi eylemler yeni emsalleri oluşturmaktadır. Bu eylemler, Çin’in Tayvan Boğazı’nın uluslararası sularında bu tip askeri faaliyetlerini normalleştirme potansiyeline sahiptir. Bunun işe yarayıp yaramayacağı, Tayvan’ın ve diğerlerinin nasıl tepki verdiğine bağlı olarak değişecektir. Tayvan Hükümeti şimdiye kadar itidalli bir tepki gösterdi ki bu bence yapılacak en doğru şeydir. Daha geniş anlamda uluslararası toplum, statükoda bir değişikliğe müsamaha göstermeyeceğini göstermelidir. Görünüşe göre ABD, yakında donanma gemileriyle Tayvan Boğazı’nda gezinmeyi planlamaktadır. Umarım İngiltere ve diğer ülkeler de aynı şeyi yapar.
Ziyaretler açısından bakacak olursak; dünyadaki hükümetlerin, kiminle buluşacakları ve nereye seyahat edecekleri hususunda Çin’in vermiş olduğu diktelere izin vermemelerinin hayati olduğunu düşünüyorum. Pelosi ziyarette haklıydı, ancak gezi çok daha iyi yönetilebilirdi ve Avrupalı politikacılar da aynısını yapmalı. İngiltere Dışişleri Komitesi’nin sonbaharda planladığı bir gezi var. Bunun devam etmesini çok ümit ediyorum. Tayvan Politika Merkezi, Birleşik Krallık ve Tayvan arasında daha fazla bakanlar ziyareti yapılması çağrısında bulunuyor. Benim görüşüme göre; bu, daha önce hiç olmadığı kadar önemli hale gelmiştir.
2. Çin’in sert güç hamlelerinin yakın çevresinde daha da artacağını tahmin edebilir miyiz?
Eğer soruyu doğru anladıysam Çin’in bölgedeki diğer komşularına yönelik düşmanlığını soruyorsunuz. Tekraren vurgulamak isterim ki Çin’in Tayvan Boğazı’ndaki son eylemlerinin bu konuda yeni emsaller oluşturduğunu düşünüyorum. Çin’in Güney Çin Denizi’nde birçok ülkenin sularını ihlal eden dokuz çizgi hattı (dokuz çizgili hat) vardır. Japonya ve Güney Kore gibi demokratik ülkelerle de toprak anlaşmazlıkları dahil olmak üzere çok sayıda gerilim vardır. Kişisel görüşüm; Çin’in saldırgan bir dış politika yürüterek ülke içindeki sorunları (ekonomik gerileme, yaşlanan bir nüfustan kaynaklanan demografik zorluklar) maskelemeye çalıştığıdır. Bu sorunlar daha da kötüleşecektir. Bu yüzden Pekin, dış politikada daha agresif hale gelirse şaşırmam.
3. Çin’in yakın zamanda Tayvan’a herhangi bir operasyon başlatacağını düşünüyor musunuz?
Hayır. Bu aşamada olası bir askeri işgalin sonuçları, kaybedilen yaşamlar ve ekonomik yansımalar açısından felaket olacaktır. Çin’in şu anda buna ihtiyacı yok ve ayrıca bu noktada kazanacaklarının garantisi de yok. Şu anda ihtiyaç duyulacak sayıda birlik indirme yeteneğinden de yoksunlar. Çin, Tayvan’ı savaşsız almayı tercih ederdi. Bu yüzden daha fazla güç kullanma tehdidi, daha fazla ekonomik zorlama ve daha fazla diplomatik baskı görme ihtimalimiz var, ancak yakın zamanda bir “işgal” görmeyeceğiz.
4. Tayvan’da çıkacak olası bir çatışmasının Pasifik, Orta Asya ve Avrupa jeopolitiğine etkileri neler olabilir?
Ekonomik olarak felaket olurdu. Uzak Doğu’dan Avrupa’ya yapılan sevkiyatların %88’i Tayvan Boğazı’ndan geçmektedir. Tayvan, hemen hemen tüm modern teknolojilerde gerekli olan yarı iletkenlerin büyük çoğunluğundan sorumludur. Eğer böyle bir şey olursa, Tayvan’ın dünyanın en büyük 21. ekonomisi olduğunu görmezden gelmek olur. Çin’e ekonomik yaptırımlar uyguladığınızda, bunun tüm dünyadaki etkisi çok büyük olacaktır. Asıl etki ise jeopolitikte yaşanacaktır. Bir yanda Rusya ve Çin, diğer yanda küresel demokrasiler, hızla Soğuk Savaş sürecine gireceklerdir.