Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere ve Avustralya liderleri 16 Eylül 2021 tarihinde yaptıkları ortak bir açıklamayla güvenlik alanında AUKUS adı altında yeni bir işbirliğinin kurulduğunu ve bu kapsamda ABD ile İngiltere’nin Avustralya’yla nükleer enerjili denizaltı teknolojisini paylaşacağını duyurmuştur.

Uzmanlar, “dönüm noktası niteliğindeki üçlü ortaklığın” Çin tarafından kendisine ve özellikle de Güney Çin Denizi’ndeki bölgesel etkisine karşı bir girişim olarak görüleceğini düşünmektedir Aslında ABD, ittifakın “Pekin’e karşı” oluşturulduğu gerçeğini gizlememektedir. Nitekim geçmişte Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Hint-Pasifik bölgesinde gerilim alanları yaratmasını ve yeni bölünme hatları oluşturmasını eleştirmiştir.
Halihazırda ABD, dünyanın en güçlü ordusuna ve askeri gücüne sahip devlettir. Rusya ve Çin, bu konuda ABD’nin kapasitesine yakın güçler olarak değerlendirilmektedir. Nitekim Global Firepower’ın askeri güç sıralamasında ilk sırada ABD yer almaktadır.
AUKUS’un açıklanmasının ardından Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Moskova’nın AUKUS konusunda henüz bir pozisyon belirlemediğini söylemiştir. Rus yetkili, ittifakın amaç ve hedefleri hakkındaki bilgi eksikliği nedeniyle bu üçlü ortaklık konusunda tüm meseleleri dikkate incelediklerini belirtmiştir.
Bu kapsamda Peskov, “Öncelikle bu ittifakın detaylarını anlamamız gerekiyor. Tabii ki bilgileri dikkatle inceliyoruz. Bir pozisyon oluşturmadan önce amaçları, hedefleri ve araçları anlamamız önemlidir. Bu soruları cevaplamamız gerekiyor. Hâlâ çok az bilgi var.” yorumunda bulunmuştur.
İttifak, nükleer füze fırlatabilen üst düzey teknolojili denizaltı projesinin Avustralya’yla paylaşılmasını ve söz konusu ülkenin sularına konuşlandırılmasını öngörmektedir. ABD, mevzubahis teknolojiyi geçmişte yalnızca İngiltere’nin erişimine açmaktaydı. Bu nedenle proje, Çin’e karşı atılan yeni bir adım şeklinde değerlendirilmektedir.
Siyaset bilimciler, olup bitenlerin Batı askeri ittifakı içinde derin sorunları ve artan çıkar çatışmalarını da gün yüzüne çıkardığına dikkat çekmektedir. Bu konuda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nin (ANKASAM) sorularını yanıtlayan Azerbaycanlı siyaset bilimci Ramis Yunus,* Anglo-Saksonların kurduğu bu anlaşmanın Çin’e karşı olduğunu savunmuştur.
ABD’nin çekildiği bölgelerde oluşan güç boşluğunu Pekin, Moskova ve Tahran’ın avantaja çevirdiğine dikkat çeken Yunus, “Suriye’deki güç boşluğunu Rusya ve İran değerlendirdi. ABD güçleri Afganistan’ı terk ettiği anda da burayla ilgili politika geliştiren ilk devletler Rusya ve Çin oldu. Bildiğimiz gibi Rusya ve İran, ABD Ulusal Güvenlik Belgesi’nde ismi zikredilen dört aktörden ikisidir. Çin ise bu devletlerle müttefiktir.” dedi.
Yunus, “ABD, genel olarak bölgesel değil; küresel sorunlara odaklanmış vaziyettedir.Asya’da NATO üyesi olmayan Japonya, Güney Kore, Avustralya gibi devletlerle müttefiklik kurarak Çin’i sınırlandırmaya çalışmaktadır.” yorumunu yaptı.
Bahse konu olan dönüşümün bir paradigma farklılaşmasından kaynaklandığını dile getiren Yunus, “Artık eski paradigmaları uygulamayı bırakan ABD’nin 2008 yılının Ağustos ayında Gürcistan’da, 2014 yılında Ukrayna’da, 2020 yılında Güney Kafkasya’da (II. Karabağ Savaşı) gelişen durumlara müdahale etmemesinin sebebi de bu dönüşmüştür. Tüm bu gelişmeler, yeni paradigmalar henüz tam olarak şekillenmese de eski yöntemlerin artık uygulanmadığını göstermektedir.” dedi.
ABD’nin AUKUS gibi bir anlaşma imzalamasının yeni paradigmaların habercisi olduğuna vurgu yapan Yunus, “Avrupa Birliği ve NATO bugün zayıflamış bir durumdadır. Arap ülkelerindeki devrimler ve ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi bir fiyaskoydu ve bunu herkes gördü. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın ilk resmi ziyaretlerini bahsi geçen ülkelere gerçekleştirmesi de söz konusu durumla ilişkilidir. ABD’nin İngiltere ve Avustralya’yla yaptığı bu anlaşma artık paradigmanın ideoloji ve slogandan uzaklaşıp realist bir zemine oturduğunu gözler önüne sermektedir. Bu durumun devam etmesi beklenmektedir. Çin gibi rakiplerin tepkisi ise zamanla ortaya çıkacaktır.” açıklamasında bulundu. Yunus, geçen sene Büyük Britanya’nın savunma bütçesini iki kat arttırdığını da altını çizmiştir.[1]