4 Kasım 2022 tarihinde Pekin’i ziyaret eden Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Rusya’nın nükleer tehditlerinden duydukları rahatsızlık konusunda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’le hemfikir olduklarını söylemiştir. Cinping’in son dönemde Avrupa’da nükleer silahların kullanılmasına karşı çıkması, Rusya’yı açıktan veya dolaylı olarak hedef alması şeklinde yorumlanmaktadır.
Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Çin’in Rusya-Ukrayna Savaşı’yla ilgili duruşunun değişip değişmediğini araştırmak üzere Barış ve Çatışma Çözümü Platformu (PeaceRep) Araştırmacısı Bernardo Mariani’nin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.
1. Scholz’la yaptığı görüşmede Cinping, Avrupa’da nükleer silahların kullanılmasına karşı çıktı. Bu durum, Çin’in Rusya’ya açık bir uyarısı olarak yorumlanabilir mi? Sizce Çin’in Rusya-Ukrayna Savaşı’na bakışı değişti mi?
Son zamanlarda Çin’in Ukrayna’daki savaşla ilgili duruşunun değiştiğine dair çeşitli emareler vardır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15-16 Eylül 2022 tarihlerinde Semerkant’ta düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü Devlet Başkanları Zirvesi’nde Çin’in savaşla ilgili “soru işaretleri ve endişeleri” olduğunu kabul etmişti. Daha sonra Ukrayna’nın Rus kontrolündeki bölgelerinde gayrimeşru referandumlar düzenlenmeye başlandığında Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Ukraynalı mevkidaşı Dimitro Kuleba’ya hitaben yaptığı konuşmada, Pekin’in Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu ve güç kullanımını reddettiğini söylemişti.
4 Kasım 2022 tarihinde Pekin’e yaptığı ziyaret esnasında da hem Scholz hem de Cinping, Ukrayna’daki savaşta nükleer silah kullanılmaması gerektiği konusunda hemfikir olduklarını belirttiler. Yine 14 Kasım 2022 tarihinde; yani G20 Zirvesi esnasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile Cinping, Ukrayna’da nükleer silah kullanımını veya kullanma tehdidini reddetme konusundaki ortak tutumlarını vurguladılar. Bununla birlikte Çin’in Rusya’ya ilişkin yaklaşımını daha fazla değiştirip değiştirmeyeceği, ayrıca endişelerini ve memnuniyetsizliğini ifade etmenin de ötesinde gerilimi azaltmak ve savaşın sona ermesini kolaylaştırmak için Rusya üzerindeki nüfuzunu kullanmak adına daha fazlasını yapıp yapmayacağı henüz belli değildir.
2. Cinping’in nükleer silahların kullanılmaması noktasında Putin’i bizzat uyardığını düşüyor musunuz?
Cinping’in Putin’i nükleer silah kullanmaması konusunda bizzat uyardığına dair herhangi bir şey yaşandığını söyleyemem. Ancak bahsettiğim son kamuoyu açıklamaları göz önünde bulundurulduğunda Cinping’in bunu söyleme olasılığı, bu sözlerin sahada uygulanıp uygulanamayacağıyla ilgilidir, diyebilirim. Elimizde yeterince kanıt olmadığı için bu yalnızca spekülasyon olarak kalacaktır ve muhtemelen gerçeği asla tam olarak bilemeyeceğiz.
Dengeleme eyleminde bulunan Çin, çatışmanın barışçıl bir şekilde çözülmesi çağrısında bulunurken; tarafsızlık politikasını vurgulamaya da devam edecektir. Pekin, Moskova’yla olan stratejik ortaklığını tehlikeye atmak istememektedir ve doğrudan Putin’i eleştirmek şeklinde yorumlanabilecek eylemlerden kaçınacaktır. Fakat Çin, savaşın uzamasından ve bunun küresel etkilerinden duyduğu memnuniyetsizliği dile getirmekte ve nükleer silahların kullanılmasına ya da kullanma tehditlerine karşı çıkmaktadır. Elbette bu sözlerin siyasi bir ağırlığı vardır ve boş bir retorik olarak yabana atılmamalıdır. Zira bu durum, Çin’in Rusya’ya verdiği desteğin sınırlarının açıkça kabul edilmesi anlamına gelmektedir.
3. Sizce Çin, Tayvan Sorunu’na yoğunlaşabilmek ve bu konuda Rusya’nın güçlü desteğini alabilmek için Ukrayna’daki savaşın bir an önce bitmesini istiyor olabilir mi?
Çin’in Tayvan Meselesi’ne konsantre olabilmek için Ukrayna’daki savaşın bitmesini istediğine inanmıyorum. Batılı güçleri ve özellikle de Çin’in başlıca küresel rakibi ABD’yi, askeri ve mali yardım yoluyla da olsa Güney Çin Denizi’nin çok uzağında tutan Ukrayna’daki savaşın uzun süre devam etmesinin Çin’in lehine olduğu iddia edilebilir. Bununla birlikte Pekin, fayda-maliyet analizi yaptığında şu endişeyi taşıyor olabilir: Sonu görünmeyen bir savaş, daha fazla istikrarsızlığa, ekonomik çalkantıya ve çatışmanın uluslararasılaşmasına neden olabilir. Bütün bunlar ise Çin’in çıkarlarına zarar vermektedir. Bu nedenle de Pekin’in dengeleme eyleminde, giderek faydadan dezavantaja doğru bir eğilim oluşmaktadır.
Bernardo Mariani
Bernardo Mariani, Barış ve Çatışma Çözümü Platformu (PeaceRep) araştırmacısıdır. 2005 yılından bu yana Çin’in küresel güvenlik meselelerindeki rolü üzerine araştırmalar yapmış ve diyaloğa ilişkin projeler yönetmiştir. Saferworld’ün Organizasyonel Yönetim Ekibi’nde de Çin Programı Başkanı olarak on yıl görev yapan Mariani, geçmişte Avrupa, Rusya ve Orta Asya’da çatışma önleme ve barış inşası alanlarında danışmanlık, araştırma ve eğitim faaliyetleri yürütmüştür. Ayrıca Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suçla Mücadele Ofisi (UNODC) ve Avrupa Komisyonu için danışman olarak çalışmış ve bölgeler arası güvenlik tehditleri hakkında danışmanlık yapmıştır.