Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), küresel güvenlik ortamında yapay zekânın rolünü, etik ve güvenlik risklerini, uluslararası işbirliklerindeki etkisini ve terörle mücadelede sunduğu stratejik fırsatları değerlendirmek amacıyla Nanyang Teknoloji Üniversitesi, S. Rajaratnam Uluslararası Çalışmalar Okulu’nda Güvenlik Çalışmaları Profesörü ve Singapur Uluslararası Politik Şiddet ve Terörizm Araştırma Merkezi’nin kurucusu Rohan Gunaratna ile gerçekleştirdiği röportajı dikkatlerinize sunmaktadır.
1. Terörle mücadelede teknolojinin, özellikle yapay zekanın rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yapay zeka (YZ), günümüzün en önemli ve hızla gelişen teknolojilerinden biridir. Güvenlik alanında olduğu gibi, farklı sektörlerde de giderek daha fazla kullanılmaktadır. Bu alandaki gelişmelerin yakından takip edilmesi, olası risklerin yönetilmesi ve teknolojinin güvenlik politikalarına entegrasyonu için kapsamlı çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Hükümetlerin yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Terörle Mücadele Ofisi bünyesindeki BM Terörle Mücadele Merkezi de bu konudaki gelişmelere odaklanarak Siber Güvenlik ve Yeni Teknolojiler Küresel Programı aracılığıyla çeşitli projeler yürütmektedir.
Şu anki araştırma alanım, yapay zekanın güvenlik çalışmalarına nasıl entegre edilebileceğine odaklanmaktadır. Yapay zekanın büyük veri analizi ve öngörü sistemlerinde nasıl daha etkin kullanılabileceğini araştırıyorum. Bu alanda çalışma yapmak isteyenler, düşüncelerini benimle paylaşabilirler.
2. Güvenlik politikalarının sürdürülebilirliğini sağlamak için uzun vadeli stratejiler nasıl geliştirilebilir?
Küresel güvenlik ortamı sürekli değişirken, farklı tehdit unsurları da ortaya çıkmaktadır. Uluslararası kuruluşlar ve hükümetler, güvenliği sağlamak adına kapsamlı politika çerçeveleri oluşturmuş ve çeşitli stratejiler geliştirmiştir.
Bu stratejiler üç temel yaklaşımdan oluşmaktadır:
(i) Kısa vadeli güvenlik önlemleri,
(ii) Operasyonel güvenlik politikaları
(iii) Uzun vadeli stratejik planlamalar.
Kısa vadeli ve operasyonel güvenlik önlemleri, ani tehditlere karşı reaktif ve önleyici müdahaleler içerirken, uzun vadeli stratejik yaklaşımlar, toplumsal dayanıklılığı artırmaya, riskleri azaltmaya ve sürdürülebilir çözümler üretmeye odaklanır.
Bu çerçevede, güvenlik politikalarının etkinliğini artırmak için toplumsal farkındalık çalışmaları, sosyal uyumu destekleyen projeler ve yeniden entegrasyon programları büyük önem taşımaktadır. Böylece güvenlik politikalarının uzun vadede kalıcı ve sürdürülebilir olması sağlanabilir.
3. Güvenlik tehditlerine karşı uluslararası işbirliği ne kadar etkilidir? İşbirliğini artırmak için hangi ek adımlar atılabilir?
Küresel güvenlik riskleri, giderek daha geniş bir coğrafyayı etkilemektedir. Bu nedenle, uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi, bilgi paylaşımının artırılması ve ortak çalışmaların daha kapsamlı hale getirilmesi kritik bir öneme sahiptir.
Güvenlik alanındaki uluslararası işbirliğini geliştirmek için:
- Ortak veri tabanları oluşturulmalı,
- Karşılıklı personel değişim programları uygulanmalı,
- Ortak eğitim ve tatbikatlar düzenlenmeli,
- Deneyim, uzmanlık ve kaynak paylaşımı artırılmalıdır.
Bu tür işbirlikleri, küresel güvenliğin korunmasına katkı sağlayabilir ve risklerin daha etkin şekilde yönetilmesine yardımcı olabileceğini düşünmekteyim.