Montclair Eyalet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elizabeth Wishnick: “Arktik Ülkeleri, Çin’in Bölgedeki Yatırımlarının Oluşturacağı Siyasi Sonuçlardan Endişelenmektedir.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Arktik Bölgesi, özellikle de Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından sahip olduğu enerji kaynakları ve transit güzergâh potansiyeli nedeniyle büyük güçlerin odak noktası haline gelmiştir. Çin’in kendini “Yakın Arktik Ülkesi” olarak tanımlaması ve bölgeyi Kuşak-Yol Projesi’nin tamamlayıcı bir unsuru olarak görmesi, bölgedeki varlığını artıracağının sinyallerini vermiştir.

Öte yandan Arktik Konseyi’nin Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş ve yaptırımlar sonrasında işlevini kaybetmesi, Moskova ile Pekin’in Batılı ülkelere karşı geliştirdiği işbirliğinin ilgili bölgeye yansımasıyla sonuçlanmıştır. Dolayısıyla Arktik Bölgesi, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından değişen jeopolitik dengelerle birlikte önem kazanmış ve yeni bir güç mücadelesi alanına dönüşmüştür.

Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Arktik Bölgesin’deki Çin-Rusya işbirliğini ve bu işbirliğinin bölgesel-küresel dinamiklere yansımalarını değerlendirmek üzere ABD’de bulunan Montclair Eyalet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elizabeth Wishnick’in görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Birçok araştırmaya göre Çin, Kuzey Kutbu Bölgesi’nde Rusya’yla derinleşen bir stratejik ortaklığa sahiptir. Batılı ülkelerin bu ortaklığa yönelik tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Batılı ülkelerin Arktik Bölgesi’ndeki Çin-Rusya yakınlaşmasına yönelik iki temel endişesi vardır. Bunlardan ilki, Rusya’nın Çin’e Kuzey Kutbu’nda askeri üs olarak kullanılabilecek liman erişimi sağlama ihtimalidir. Zira bu, Kuzey Kutbu’ndaki Çin-Rus askeri işbirliği potansiyelinden duyulan endişeyle ilgilidir. Ancak her bir Batılı ülkenin Kuzey Kutbu’ndaki Rusya ve Çin faaliyetleri hakkında ayrı ayrı kaygılarının bulunduğu da açıktır.

Söz konusu endişeler, Çin’in bölgeye yönelik ilgisi ve Rusya’yla yaptığı doğal kaynak anlaşmalarının Arktik devletleri üzerindeki çevresel etkisiyle de ilişkilidir. Ayrıca Çin’in bölgedeki yatırımlarının oluşturacağı siyasi sonuçlardan da kaygı duyulmaktadır. Örneğin Çin’in Grönland’daki büyük yatırımları, bölgenin özerklik talepleri bağlamında Danimarka’yla münasebetlerini etkileyebilir.

Diğer taraftan Pekin’in Avrupa’daki bölünmeleri derinleştirmeye çalışması ve Çin teknolojilerinin ve bilimsel istasyonlarının çok amaçlı kullanım potansiyeli hakkında da çekinceler mevcuttur. Tüm bunlar, Çin ile birçok Avrupa devleti arasında insan hakları sebebiyle kötüleşen siyasi ilişkiler de dikkate alındığında önem arz etmektedir.

4 Şubat 2022 tarihinde Pekin ve Moskova’nın imzaladığı anlaşma, Avrupa’nın Çin’den gelen tehdide ilişkin algılarında büyük bir değişikliğe yol açmıştır. Zira bu anlaşma, Rusya’nın 2. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşan Avrupa güvenlik normlarını ihlal etmesinin Pekin tarafından onayladığı anlamını taşımaktadır.

2. Çin kendisini “Yakın Arktik Ülkesi” olarak ilan etmiştir. Öte yandan Rusya’nın ulusal çıkarlarına vurgu yaparak Kutup Bölgesi’ne özel önem atfettiği de bilinmektedir. Bu bağlamda bölgede iki ülke arasında bir rekabetten de söz edilebilir mi?

Başlangıçta Rusya, Çin’in Arktik Konseyi’ndeki gözlemci statüsü almasına karşı çıkan devletlerden olmuştur. Kuzey Kutbu devletlerinin egemenliğini tanımasının ardından Çin, Rusya açısından Arktik Konseyi’nde gözlemci statüsüne uygun hale gelmiştir.

Moskova, 2013 yılına kadar Çin’in Arktik Bölgesi’ne yönelik yatırımlarını teşvik etme noktasında isteksiz kalmıştır. Üstelik 2022 yılında maruz kaldığı ağır yaptırımlara rağmen Kremlin, Pekin’in projelerine alternatif aramaya devam etmektedir. Bu konuda Rus uzmanlar, Moskova’nın Çin’in “Kutup İpek Yolu” hakkında pek hevesli olmadığını iddia etmektedir. Buna göre Moskova, Kuzey Geçidi Rotası’nın sadece Asya’dan Avrupa’ya bir geçiş yolu olarak kullanılmasını değil; aynı zamanda buranın bir yatırım alanı olarak görülmesini istemektedir.

3. Bu işbirliği, Rusya-Ukrayna savaşından nasıl etkilenmiş olabilir?

İkili ilişkilerde karışık bir atmosfer söz konusudur. Bu işbirliğinin ve savaşın Pekin açısından olumlu yönü, Çin’in enerji indirimlerinden yararlanması ve yeni yatırım fırsatları elde etmesidir. Ancak olumsuz tarafta yaptırımlar hem özel hem de devlete ait bazı Çinli şirketlerin önceki sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmelerini zorlaştırmıştır.

Rusya ve bazı Batılı ülkeler, Kuzey Kutbu’nda Rusya’nın Çin’e daha bağımlı olduğunu düşünmektedir. Lakin Moskova yönetimi, bundan kaçınmak için mümkün olan her yolu denemektedir. Bu noktada Rusya’nın Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Türkiye’yle ortaklık ihtimalinin bulunduğu söylenebilir.

4. Kutup İpek Yolu Projesi ve bunun enerji piyasalarına etkisi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Kutup İpek Yolu, Avrasya için Kuşak-Yol Projesi’ne benzeyen bir ticaret ve transit girişimidir. Asya ve Avrupa enerji piyasaları, boru hattı doğalgazı için farklı Arktik alanlarından yararlanmaktadır. Rusya’nın Arktik enerji projelerinin Asya’ya yeniden yön verme şansına sahip olduğu alan, sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ticaretidir. Fakat mevcut şartlarda Rus Arktik LNG’sinin geliştirilmesi, yaptırımlar nedeniyle ciddi zorluklarla karşı karşıyadır.

5. Çin-Rusya’nın ortaklığında bilimin rolü nedir? İki ülke için Kuzey Kutbu’nda politik çıkarlar mı; yoksa bilimsel bağlılık mı önce geliyor?

Pekin için bilimsel araştırmalar konusunda Moskova’yla kurulacak işbirliği, Çin gemilerine yeni bir deneyim sağlayacağı için “Yakın Arktik Ülkesi” statüsünü haklı çıkarma hedefi bakımından büyük önem arz etmektedir.

Dr Elizabeth Wishnick

Elizabeth Wishnick, Montclair State Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi Profesörü ve aynı zamanda Asya Çalışmaları Lisans Yandal Koordinatörüdür. 2002 yılından beri Columbia Üniversitesi’nde modern ve çağdaş Doğu, İç ve Güneydoğu Asya çalışmaları yürüten Wishnick, Weatherhead Doğu Asya Enstitüsü’nde araştırma görevlisidir. Daha önce Barnard College, Columbia College ve SIPA’da uluslararası ilişkiler, Çin siyaseti ve Çin dış politikası alanlarında lisans ve yüksek lisans dersleri vermiştir. Wishnick’in araştırmaları, Çin dış politikasına ve geleneksel olmayan güvenliğe odaklanmaktadır.


Elif TEKTAŞ
Elif TEKTAŞ
2020 yılında Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Elif Tektaş, aynı yıl Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans programına başlamıştır. Halihazırda yüksek lisans eğitimine devam eden Tektaş, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Röportaj

GABİM Genel Müdürü Dr. Faruk BOSTANCI: “Kuşak ve Yol Girişimi, Orta Asya Ülkelerinin Ekonomik Gelişimine Önemli Katkılarda Bulunmuştur.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Çin ekonomisinin gelişiminde Kuşak ve Yol Girişimi’nin...

Newcastle Üniversitesi, Leverhulme Erken Kariyer Araştırmacısı Dr. Maria Papageorgiou: “Çin’in Orta Doğu’daki Angajmanı Çok Yönlüdür.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Çin’in Orta Doğu’daki yumuşak güç stratejileri, bunun...

Hazar Çevre Konsorsiyumu CEO’su Yernar Sailybayev: “Hazar Denizi, Tüm Kuzey Yarım Küre İklimini Doğrudan Etkilemektedir.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Hazar Denizi çevresindeki ekosistem ve iklim değişikliğiyle...

North Greenville Üniversitesi, Dr. Öğr. Üyesi Jong Eun Lee: “Rusya-Kuzey Kore İttifakı, Pyongyang İçin Daha Faydalı Olabilir”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Kuzey Kore’nin Rusya’yla askeri-ekonomik işbirliğini ve bu...