Son dönemde Kuzey Kore, gerçekleştirdiği kıtalararası balistik füze denemeleriyle bir kez daha dikkatleri üzerine çekmiştir. Hem uluslararası zirvelerde hem ikili diyaloglarda hem de Birleşmiş Milletler’de (BM) Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un bu girişimlerini önlemeye dönük görüşmeler yapılmıştır.
Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Lusófona do Porto Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Paulo Duarte’nin Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerine ilişkin görüşlerini dikkatinize sunmaktadır.
1- Kuzey Kore’nin nükleer silah geliştirmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kuzey Kore, nükleer silahları kullanmak için değil; kendisini Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) nükleer bir devlet olarak kabul ettirmek için geliştirmektedir. Nükleer devlet statüsüne ulaşan Kuzey Kore, ABD’nin Güney Kore’ye olan desteğinin azalacağını düşünmektedir. Ayrıca Pyongyang yönetimi, daha iyi bir statüye sahip olacağı için bazı tavizler almasının kolaylaşacağına inanmaktadır. Dolayısıyla nükleer silahlar, birtakım kazanımlara ulaşabilmek için kullanılan araçlardandır. 2019 yılında Donald Trump’ın Kim Jong Un’la görüşmesinin dünyanın dikkatini nasıl çektiğini hatırlamak gerekir. Yani nükleer güç, ülkelere statü vermektedir ve ciddi yaptırımlar altındaki devletler için bu statü çok önemlidir.
2-Uluslararası yaptırımlara ve izolasyona maruz kalmasına rağmen Kuzey Kore’nin füze denemeleri yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Realist teori açısından bakıldığında, devletlerin güç için mücadele ettiği söylenebilir. Dolayısıyla devletler, gücü elde etmek amacında olmalarından ötürü uluslararası yaptırımları pek umursamaz. Bu nedenle yaptırımların düzenli bir şekilde arttırılması, sadece intikam arzusunun güçlenmesine hizmet etmektedir. Savaşı kazanan devletlerin Almanya’ya dikte ettiği aşağılama sonucunda Adolf Hitler’in ortaya çıktığını hatırlamakta yarar vardır. Dünyadan tamamen ya da kısmen izole edilmiş bir gücün kaybedecek hiçbir şeyi yoktur. Bu yüzden de nükleer güçler, sahip oldukları silahlarla durumlarını iyileştirebileceğini veya en azından onları kullanma tehdidini öne sürebileceğini düşünmektedir. Zira hiç kimse, nükleer güce sahip bir devletle savaşamaz.
3-Kuzey Kore’nin nükleer politikasında ABD’nin rolünü nasıl görüyorsunuz?
ABD, Güney Kore ve Japonya’yla geleneksel tatbikatlarını yapmaya devam etmektedir. Ancak ABD’nin sorunu bu şekilde çözmesi pek olası değildir. Bana göre ABD, tatbikatlar yapmak yerine Trump’ın yaptığı gibi Kuzey Kore’yle diyalog kurarsa netice elde edebilir. Fakat Washington yönetimi, Kuzey Kore’yi nükleer bir devlet olarak tanımak için ön koşulları kabul etmemektedir. Bu yüzden de iki taraf da taviz vermek istememektedir. Bu da güvenlik ortamını kırılganlaştırmaktadır.
Diğer taraftan bu konuda Çin’in pozisyonuna da bakmak gerekmektedir. Pekin yönetiminin isteyeceği son şey, Kuzey Kore’den gelen göç nedeniyle sınırlarında bir krizin yaşanmasıdır. Aynı zamanda Kuzey Kore’nin nükleer kartını oynamaya devam etmesi halinde, Japonya da bir gün nükleer güç olma yoluna girebilir. Bu ise Pekin için istenilmeyen ve tercih edilmeyen bir durum olacaktır. Yani bölgede zor ve hassas bir denge vardır.
Prof. Dr. Paulo DUARTE
Prof. Dr. Paulo Duarte, yüksek lisans ve doktora eğitimini Belçika’daki Louvain Katolik Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Duarte’nin Orta Asya üzerine ele aldığı doktora tezi Calouste Gulbenkian Vakfı tarafından ödüllendirilmiştir. Halihazırda Duarte, Lusófona do Porto Üniversitesi ve Minho Üniversitesi’nde eğitim vermektedir. Duarte’nin başlıca uzmanlık alanları; Çin, Orta Asya ve Kuşak-Yol Projesi’dir.