Kadri Zeka Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Rilind Berisha: “AB Genişleme Süreci Sadece Bir Prosedür Meselesi Olmamalı, Ortak Bir Avrupa Hissi Oluşturmalı.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Batı Balkanların Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliği konusunda yeni bir sürece girilmiştir. Nitekim AB’nin Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra bölge ülkelerinin entegrasyonu için süreci hızlandırma eğiliminde olduğu söylenebilir. Öte yandan yıllardır AB yolunda ilerleyen Batı Balkan ülkeleri, genişleme sürecinin yavaş işlemesinden rahatsızlık duyduklarını açıklamışlardır.

AB’nin Batı Balkanlara doğru genişleme politikası kapsamında yayınlanan 2022 Genişleme Raporu’nda ise bölge ülkelerinin “Avrupa’nın bir parçası” olduğu vurgulanmış ve birliğe hızlı bir şekilde katılmalarının AB’nin stratejik çıkarlarına hizmet ettiğinin altı çizilmiştir. Ayrıca AB Komisyonu Ursula von der Leyen, 26-28 Ekim 2022 tarihleri arasında Kuzey Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Bosna Hersek ve Sırbistan’ı ziyaret etmiştir. Bununla birlikte 6 Aralık 2022 tarihinde Arnavutluk’un başkenti Tiran’da AB-Batı Balkanlar Zirvesi’nin düzenlenmesi beklenmektedir.

Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), AB-Batı Balkanlar ilişkilerini değerlendirmek üzere Kosova merkezli Kadri Zeka Üniversitesi’nde Dr. Öğretim Üyesi olarak görev yapan Rilind Berisha’dan aldığı görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, AB’nin genişlemesi ve reformların yapılması çağrısında bulunurken; Fransa’nın tam tersi bir yaklaşıma sahip olduğu biliniyor. Bu bağlamda AB’nin Batı Balkanlar’a yönelik genişleme sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

AB’nin büyük bir siyasi, sosyal, ekonomik vb. güç olduğunu; ancak güvenlik/savunma unsuru (AB Ordusu) olmadığını unutmamamız gerekir. Ukrayna’daki savaş, uluslararası ilişkileri tamamen değiştirmiş ve AB entegrasyonunu durdurmuştur. Öyle ki; bu savaş, AB üye devletlerinin güvenlik ve savunma politikalarını doğrudan etkilemiştir. Bir bakıma AB’nin önceliklerini yeniden belirlemesini sağlamıştır.

Genişleme sürecine bakıldığında, Batı Balkanlar önemli bir yer tutmaktadır. AB yolunda ilerleyen hemen hemen her Balkan ülkesinin kendine özgü sorunları vardır. Örneğin; son dönemde Bulgaristan ile Kuzey Makedonya arasında yaşanan kimlik sorunu, Sırbistan’ın AB yaptırımları kapsamında Rusya’ya yönelik belirsiz duruşu, Bosna Hersek’te Milorad Dodik’in ayrılıkçı söylemleri, Karadağ’daki hükümet krizi ve Kosova ile Sırbistan arasında yıllardır devam eden anlaşmazlıklar, AB’nin göz önünde bulundurması gereken hususlardır. Fakat Batı Balkanlar coğrafyasının AB’nin birinci önceliği olduğunu söyleyemeyiz.

2. AB Komisyonu’nun 2022 yılına ilişkin yayınladığı genişleme raporunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Genel olarak söylemek gerekirse, AB Komisyonu’nun son yayınladığı genişleme raporu, Batı Balkan ülkelerinin AB entegrasyonunun henüz çok başında olduklarını ve daha çok yol katetmeleri gerektirdiğini göstermektedir. Kanaatimce AB genişleme süreci sadece bir prosedür meselesi olmamalı; bilakis ortak bir Avrupa hissi oluşturmalıdır. AB’nin bu konularda sürecin daha hızlı ilerlemesi için yardımcı olması beklenmektedir. Nitekim Balkan ülkelerinin çoğu, birlik üyesi devletlere kıyasla AB değerlerini daha çok savunmaktadır.

Burada özellikle Sırbistan ile Kosova arasında yaşanan sürecin öne çıktığı söylenebilir. Sırbistan’la yasal olarak bağlayıcı bir normalleşme anlaşmasının yapılmasının AB yolunda ileriye dönük önemli adım olacağı öne sürülebilir. 2010 yılından itibaren Rusya’nın Balkan ülkelerinde, özellikle de siyaset arenası üzerindeki etkisinin ne kadar arttığı düşünüldüğünde, bölge ülkelerinin AB yolunda ilerlemesinin mühim olduğu söylenebilir.

3. AB, uzun süredir vize serbestisi için bekleyen Kosova’nın tüm kriterleri yerine getirdiğini açıklamasına rağmen bu kararı 2023 yılına erteledi. Kosova’nın hayal kırıklığı olarak nitelendirdiği kararı nasıl değerlendirirsiniz?

Karar, Kosova için büyük bir hayal kırıklığıydı. Çünkü Priştine, tüm kriterleri yerine getirmiş olmasına rağmen vize serbestisi için 6 yıldan fazla bir süredir beklemektedir. Bu, AB’nin tamamen siyasi bir karar aldığını göstermektedir. Bence bunu Priştine ile Belgrad arasındaki anlaşmanın “yemi” olarak kullanıyorlar. Oysa bunlar, iki farklı süreç olarak düşünülmelidir. Kosova, Avrupa değerlerine inanan bir ülkedir. Bu yüzden Kosova vatandaşlarının vize serbestisine sahip olması daha doğru bir yaklaşım olacaktı.

4. Ayrıca AB, Kosova ile Sırbistan’a ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik ikili diyalog kapsamında varılan anlaşmaları uygulama çağrısı da yaptı. Buna rağmen iki ülke arasında araç plakaları nedeniyle gerilim artmaya devam ediyor. Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz?

İki ülke arasında tansiyonun daha fazla yükselmeyeceği iddia edilebilir. Bu şartlar altında Kosova Hükümeti’nin kararı, ABD ve Quint ülkelerinin görüşüne tam olarak uygun olmalıdır. Sırbistan’ın Kosova sınırında 28 civarında askeri üssü bulunmaktadır ve Rusya’nın Sırp siyasetindeki etkisi hala çok büyüktür. Bu yüzden bölgedeki bu süreci yönetmek için akıllıca ve ılımlı bir siyaset yürütülmesine ihtiyaç duyulduğu söylenebilir. Kosova’nın bu süre zarfında ileriye dönük adımlar atması için araç plakalarının tescil edilmesine yönelik kararı, süresiz olmasa da belirli bir süre için ertelemesi gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca diyalog kapsamında varılan anlaşmalar, Kosova Cumhuriyeti Anayasası’na tam olarak uygun olmaları halinde uygulanmalı ve alınan kararlara saygı gösterilmelidir.


Dr. Rilind Berisha

Kadri Zeka Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Dr. Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır. Uzmanlık alanları; uluslararası ilişkiler, uluslararası kamu hukuku ve AB hukukudur. Geçmişte Universum Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Rektör Yardımcısı ve Brüksel merkezli Association Focus Europe’da proje asistanlığı görevlerini üstlenmiştir. Kuzey Makedonya’daki Güney Doğu Avrupa Üniversitesi’nden (SEEU) Siyaset Bilimi alanında doktora derecesine sahiptir.


Sibel MAZREK
Sibel MAZREK
Lisans eğitimini Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde tamamlayan Sibel Mazrek, yüksek lisans eğitimine Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü'nde Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda devam etmektedir. Çeşitli medya kuruluşlarında muhabirlik, spikerlik sunuculuk görevlerini üstlenen Mazrek, ANKASAM'da Medya Koordinatörü olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Röportaj

Yapay Zeka Etiği ve Yönetişimi Araştırmacısı Fabrizio Degni: “Çin, E-Ticaret, Yapay Zeka ve Dijital İşlemlerde Baskın Bir Güç.”

Çin’in gelişen dijital teknolojilerini ve yapay zeka çalışmalarını değerlendirmek üzere Ankara Kriz ve Siyasi...

Guiguzi Geleneksel Çin Stratejisi Öğrenimi Başkanı Fahri Prof. Dr. Hei Sing Tso: “Trump, Putin’le Daha Doğrudan Bir Stratejik İşbirliği Geliştirmek İstiyor.”

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın dış politikadaki son hamlelerini değerlendirmek üzere Ankara Kriz...

Ritsumeikan Üniversitesi, Doç. Dr.  Astha Chadha: “Güney Asya, Hint-Pasifik’te En Fazla Çatışma Yaşayan Bölgelerinden Biri Haline Gelmiştir.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Hindistan-Pasifik bölgesindeki güvenlik dinamiklerindeki değişimi, küresel siyasette...

MP-IDSA, Araştırma Analisti Simran Walia: “ABD-Japonya-Güney Kore Ortaklığı, Bölgesel İstikrar İçin Hayati Önem Taşıyor”

Japonya’nın dış ve savunma politikalarını değerlendirmek üzere Ankara Kriz ve Siyasi Çalışmalar Merkezi (ANKASAM),...