Güneydoğu Norveç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gleen Diesen: “NATO, Revizyonist Bir Aktör Haline Geldi.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Ukrayna Savaşı’ndan sonra Rusya’ya karşılık verebilmek için Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeleri, bölgesel ittifaklar yoluyla askeri güçlerini geliştirmeye başlamışlardır. Bu bağlamda ittifak içerisinde “İskandinav Bloku”, “Baltık Bloku” ve “Doğu Avrupa Bloku” gibi güç merkezleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Avrupa, artık kendi savunmasını güçlendirmek adına alternatif işbirliklerine yönelmektedir. Böylece NATO içerisinde kutuplaşma tehlikesi artmaktadır.

Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), NATO içerisindeki bloklaşma tehlikesini ve Avrupa güvenliğinin geleceğini değerlendirmek üzere Güneydoğu Norveç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gleen Diesen’in görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Rusya’nın Doğu Avrupa, Baltıklar, İskandinavya ve Kuzey Kutbu’na yönelik (nükleer silahlar dahil) güç kullanma tehdidi artıyor… Sizce NATO, “Rus tehdidi” ile mücadele etmek için üzerine düşeni yapıyor mu? Ayrıca Avrupa veya NATO’nun Rusya’dan gelebilecek herhangi bir saldırıya hazır olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu düşünceye ancak bir noktaya kadar katılabilirim. Çünkü Rusya, Batı’nın Ukrayna’daki savaşa katılımının NATO’yla arasında doğrudan savaş riskini arttıracağı konusundan önceden uyarmıştı. Moskova, Avrupa’yı nükleer bir saldırı başlatmakla tehdit etmemesine rağmen bu, Batı medyasında popüler bir anlatı haline geldi. Rus yetkililerden söz konusu iddiayı destekleyecek somut ifadeler görmek gerekir. Zira Rusya’nın nükleer doktrini, yalnızca nükleer bir saldırıya misilleme olarak veya devletin varlığı tehdit edildiğinde, nükleer silahların kullanılmasına izin vermektedir.

“Rus tehdidi”, güvenlik ikilemi açısından değerlendirilmelidir. Bir yandan NATO’nun kendisini Rusya’ya karşı savunmak için askeri yeteneklere sahip olması gerekirken; diğer taraftan da NATO’nun aşırı agresif askeri duruşu, yalnızca Rusya’yı misilleme yapmaya teşvik edecektir. NATO, statükocu bir güç olduğu için Soğuk Savaş sırasında bir istikrar kaynağıydı. Soğuk Savaş sonrası ise NATO, sürekli genişleyen ve diğer devletlere karşı askeri güç kullanan revizyonist bir aktör haline geldi. NATO’nun savunma potansiyelini güçlendirmesi, yayılmacı ve revizyonist dürtülerinden vazgeçmesi halinde “Rus tehdidiyle” en iyi şekilde başa çıkması mümkün hale gelebilir.

2. NATO, Rusya’nın olası bir saldırı ihtimaline karşı askeri işbirliğini bölgesel düzeyde artırıyor. Bunun NATO içinde bölgesel düzeyde bloklaşmaya yol açabileceğini düşünüyor musunuz?

NATO, Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü vekalet savaşında sınırlarını aşırı derecede genişletti. Bazı Avrupa ülkeleri, muhtemelen Rusya’ya karşı daha kalıcı bir düşmanlık yaklaşımına yönelecek; diğerleri ise çatışmayı azaltmaya çalışacaktır. Bu yüzden NATO içerisinde daha derin bölünmeler bekliyorum. Bu, muhtemelen NATO içinde bölgesel yapılanmaların oluşmasıyla sonuçlanacaktır.

3. Avrupa güvenliğiyle ilgili gelecek öngörünüz nedir?

Avrupa güvenliğine ilişkin tahminlerim son 25 yılda olduğu gibi aynıdır. Avrupa güvenlik mimarisi çökecektir. Sonuç olarak ya büyük bir Avrupa savaşı yaşayacağız ya da pan-Avrupa güvenliğini yeniden tesis etmek için bir anlaşmaya varacağız. Pan-Avrupa güvenlik anlaşmaları, Soğuk Savaş’tan hemen sonra “bölünmez güvenlik” ve “egemen eşitliği” ilkelerini benimseyen “Yeni Bir Avrupa için Paris Şartı”nın imzalandığı 1990 yılında ortaya çıktı. Bu ilkeler daha sonra 1994 senesinde AGİT oluşumuna dahil edildi.

NATO yayılmacılığı, pan-Avrupa güvenlik anlaşmalarını iptal etti. NATO, Avrupa’daki bölünmeleri sona erdirmek yerine bu uyuşmazlıkları Rusya sınırlarına kaydırdı. Bölünmez güvenlik ilkesinin aksine sınırlarını Rusya’nın çevresine doğru genişleten NATO, egemen eşitliği yerine “uluslararası kurallara dayalı düzen” kavramına ve egemen eşitsizliğine dayalı uluslararası bir sistem inşa etmektedir. Ardından Moldova, Gürcistan, Belarus ve Ukrayna’da çatışmalara neden olan Avrupa’nın yeni güvenlik sınırlarının çizilmesi noktasında yeni bir Soğuk Savaş devam etti. Geriye sadece iki seçenek kaldı: ya pan-Avrupa güvenlik anlaşmalarına geri dönün ya da savaşa gidin.


Prof. Dr. Gleen Diesen

Glenn Diesen, Güneydoğu Norveç Üniversitesi Profesörü ve “Russia in Global Affairs” dergisi editörüdür. Araştırma alanları; Rus muhafazakarlığı, politik ekonomi ve Büyük Avrasya üzerinedir. Diesen’in başlıca kitapları “Büyük Avrasya’nın Batı Yarımadası Olarak Avrupa (2021)”; “Avrasya’nın Dönüşü (2021)”; “Rus Muhafazakarlığı (2021)”; “Dördüncü Sanayi Devriminde Büyük Güç Politikaları (2021)”; “Değişen Dünyada Rusya (2020)”; “Batı Uygarlığının Çöküşü ve Rusya’nın Yeniden Dirilişi (2018)”; “Rusya’nın Büyük Avrasya için Jeoekonomik Stratejisi (2017)” ve “AB ve NATO’nun Rusya’yla İlişkileri” (2015) başlıklı eserlerdir.


Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Röportaj

North Greenville Üniversitesi, Dr. Öğr. Üyesi Jong Eun Lee: “Rusya-Kuzey Kore İttifakı, Pyongyang İçin Daha Faydalı Olabilir”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Kuzey Kore’nin Rusya’yla askeri-ekonomik işbirliğini ve bu...

Hindistan Birla Teknoloji ve Bilim Enstitüsü, Araş. Gör. Amit Kumar: “Çin’in Son Küresel İnisiyatifleri, Bölgesel Entegrasyon İçin Daha Sofistike ve Çok Boyutlu Bir Yaklaşımı...

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Çin’in bölgesel ve küresel politikalarını, dünya siyasetindeki...

Kapadokya Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Tuğrul Keskin: “Ekonomideki Değişim, Amerikan Kültürünü ve Siyasetini de Değiştirdi.”

ABD Başkanlık seçimleri yaklaşırken, seçimlerin ABD dış politikasını ne yönde şekillendireceği, değişimler olup olmayacağı...

Dongseo Üniversitesi, Doç. Dr. Chris Monday: “Marco Polo Okurlarının Bildiği Gibi, Moskova Bir Durgun Su İken, Semerkant Bir Uygarlık Merkeziydi.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi, Kuzey Koridoru Projesi'nin önemini ve Rusya ile Çin'in...