Rusya-Ukrayna Savaşı esnasında yaşanan gelişmelerden Orta Asya ülkeleri de etkilenmektedir. Bölge devletleri, Ukrayna’nın egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve üniter yapısına saygı duyulması gerektiğine inanmaktadır. Bu kapsamda bölge ülkeleri, savaşın çözüm olmadığını ve ihtilafların barışçıl yollarla diplomatik bir şekilde çözülmesini savunmaktadır. Zira savaşın devam etmesi, bölge ülkelerinin ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Fransız siyasi uzman Doç. Dr. Adrian Fauve’nin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.
1. Bildiğiniz gibi Kazakistan, Rusya’nın sınır komşusudur. Bu da iki ülke arasında bir coğrafi bağımlılık durumu yaratmaktadır. Buna rağmen Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Kasım-Cömert Tokayev, Kazakistan’ın Ukrayna’nın Luhansk, Donetsk, Zaporijya ve Herson bölgelerinde düzenlenen referandumları tanımayacağını açıkladı. Siz Astana yönetiminin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sayın Tokayev, söz konusu referandumları tanımadığını belirterek Rusya ile Kazakistan arasındaki müttefiklik ilişkisine rağmen ayrılıkçı yapıların yasal olmadığına ve dolayısıyla Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne dikkat çekti. Sayın Tokayev, Kazakistan’ın Kosova, Tayvan, Güney Osetya ve Abhazya’daki tutumunun da aynı yaklaşımı barındırdığını belirterek Kazakistan dış politikasındaki tutarlılığı ortaya koydu.
Öyle görünüyor ki Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın sözleri, Rus yetkililerin Kuzey Kazakistan’a ilişkin provokatif açıklamalarından rahatsızlık duyan Kazak halkına da hitap etmektedir. Dolayısıyla Kazak liderin ifadelerinin iç kamuoyundaki endişeleri giderme amacı güttüğü de söylenebilir. Aynı zamanda bu sözler, ülkenin güç merkezleri arasındaki dengeleri gözeten çok vektörlü ve çok boyutlu dış politika anlayışının anlaşılabilmesi amacıyla Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e de mesaj vermiştir.
2. Benzer bir şekilde Özbekistan da tüm ihtilafların barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğine inandığını açıkladı. Lakin Kazakistan’dan farklı olarak Özbekistan, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’ne (KGAÖ) ve Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB) üye değildir. Bu durum, Moskova karşısında Taşkent’in elini rahatlattığından bahsedilebilir mi?
Kuşkusuz Özbekistan, Orta Asya siyasetindeki en önemli devletlerdendir. Bu yüzden de Taşkent’in durduğu nokta oldukça mühimdir. Zira Özbekistan, hiçbir bölgesel örgüte katılmamaktadır. Taşkent’in buna dönük bir planı da bulunmamaktadır. Ancak Rusya ile Özbekistan arasında güçlü ekonomik bağların bulunduğu realitesi de göz ardı edilemez. Her şeyden önce Rusya’da çok ciddi sayıda Özbek işçiler vardır. Bunlar ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Ayrıca Özbekistan’ın enerji güvenliği bağlamında inşa etmeyi planladığı nükleer santral konusunda da Rusya’yla olan müzakereleri sürmektedir.
Bununla birlikte Özbekistan kamuoyunda yaşa bağlı bir kutuplaşma olduğunu söylemek gerekmektedir. Görece daha yaşlı kesimlerde Rusya’yı destekleme ve Batı’yı eleştirme eğilimi bulunmaktadır. Bu kesimler, Ukrayna’daki savaşı da Rusya’nın Batı’yla olan mücadelesinin bir parçası olarak değerlendirmektedir. Buna karşılık daha genç ve eğitimli kesimler de ise Rusya karşıtı bir yaklaşımın söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.
3. Astana ve Taşkent’in aksine Bişkek ise daha tepkisiz bir görüntü sergilemektedir. Bu durum, Rusya’ya olan iktisadi bağımlılıktan mı kaynaklanıyor; yoksa başka faktörler de mi Kırgızistan’ın politikası üzerinde etkili oluyor?
Elbette ki ekonomik bağımlılığın belirleyici olduğundan söz edilebilir. Kırgızistan, AEB üyesi olduğu için Rusya’dan ciddi meblağlarda ithalat yapmaktadır. Ayrıca yaklaşık yarım milyon Kırgız vatandaşının ülke dışında ve özellikle de Rusya’da göçmen işçi olarak bulunduğu bilinmektedir. Üstelik Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan’a kıyasla ekonomik olarak daha kırılgandır. Bu kırılganlığa örnek vermek gerekirse, Kırgızistan’da kağıdın büyük kısmı Rusya’dan ithal edilmektedir. Bu nedenle de savaşın ardından kağıt maliyetleri iki kat artmış ve yayıncılık faaliyetleri, olumsuz etkilenmiştir. Bu da eğitim sektörüne yansımıştır.
Olaya güvenlik açısından bakıldığında da Rus nüfuzunun yadsınamayacak düzeyde olduğu belirtilmelidir. Tarihsel olarak Kırgız elitleri, Rusya’ya yakındır. Ülkenin seçkinleri içerisinde Avrupalılaşmış olanlar bile, hala Rusça konuşmaktadır.
4. Peki, Tacikistan’ın siyasi pozisyonu nedir?
Tacikistan’da da Rusya da çalışan işçi durumunun etkisi görülmektedir. Ekonomik ve siyasi bakımdan Duşanbe-Moskova hattındaki münasebetlerde ciddi bir karşılıklı bağımlılık ilişkisi vardır. Tacikistan, bu anlamda Kırgızistan’la benzer bir durumdadır.
Güvenlik konusunda ise Afganistan merkezli gelişmeler hasebiyle Tacikistan, Rus askeri varlığına ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle ülkede resmi olarak konuşlandırılmış 201. Rus Askeri Üssü vardır. Duşanbe yönetimine göre bu üs, Tacikistan-Afganistan sınırının güvenliği noktasında kritik öneme sahiptir. Bu yüzden de Duşanbe, Moskova’yla yakın ilişkileri sürdürme gayreti içerisindedir.
5. Son olarak bölgedeki beş ülkeden üçünün KGAÖ üyesi olduğu görülmektedir. Bu devletlerin savaşın için çekilme konusunda herhangi bir korkuları var mı?
Bahse konu olan ülkeler, Rusya’ya askeri yardım sağlama potansiyeline sahip değildir. Ruslara yardım etmek isteseler de en fazla eski Sovyet silahlarını depolardan çıkarıp verebilirler. Evet, bölgenin çok genç nüfusu var ve bu bir demografik üstünlük. Ancak 21. yüzyılda savaşlarda dikkat edilmesi gereken asıl husus, nicelik değil; niteliktir. Bu savaş, bir kez daha çağdaş askeri düşünce ve teknolojinin tam üstünlüğünü tüm dünyaya göstermiştir.

Adrian Fauve, Paris-Saclay Üniversitesi’nde doçenttir. Çeşitli kurumlarda uluslararası araştırma deneyimine sahiptir. Fauve, Ulusal Chung Hsing Üniversitesi (Tayvan), Université Libre de Bruxelles (Belçika), Tartu Üniversitesi (Estonya), Babes-Bolyai Üniversitesi’nde (Romanya) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler akademisyeni olarak dersler vermiştir.