Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), sürdürülebilir iş modellerinin rekabet gücü ve uzun vadeli kârlılık üzerindeki etkisi, kadın liderliğini destekleyen başarılı sürdürülebilirlik projeleri ve şirketlerin Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetim (ESG) ilkelerine uyum sağlamasının küresel piyasalardaki önemini değerlendirmek üzere Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR) ve ESG uzmanı ve aynı zamanda CARE CSR Kurucu Direktörü Malika Sharipova ile gerçekleştirdiği röportajı dikkatlerinize sunmaktadır.
1. Sürdürülebilir Kalkınma günümüz iş dünyasını sizce nasıl dönüştürmektedir?
Sürdürülebilir kalkınmanın günümüz iş dünyasını köklü bir şekilde yeniden şekillendirdiğini görmekteyim. Şirketler artık yalnızca finansal performanslarıyla değil, aynı zamanda insanlar ve gezegen üzerindeki etkileriyle de değerlendirilmektedir. ESG faktörleri, kurumsal stratejilere entegre edilmekte ve hükümetler dünya genelinde çevre yasalarını giderek daha da sıkılaştırmaktadır. Avrupa Birliği’nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CSDDD) ve karbon sınır vergileri, şirketleri tedarik zincirleri boyunca sürdürülebilirliği benimsemeye zorlamaktadır.
Özbekistan’da da bu sürecin yavaş ilerlese de en azından başlamış olduğunu görmek memnuniyet vericidir. Bu gelişmeleri aşağıdaki alanlarda gözlemleyebiliriz:
- Hükümet, özellikle enerji ve su yönetimi konularında daha sıkı çevresel düzenlemeler getirmiştir. Yeşil enerjiye yönelik hükümet politikaları, işletmelerin sürdürülebilirlik gerekliliklerine uyum sağlamasının giderek artan bir zorunluluk hâline geldiğini göstermektedir. Acwa Power–enerji sektörünün en büyük yatırımcısı için hazırladığım Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR) projeleri ile Özbekistan’ın en büyük hidroelektrik şirketinin çevresel ve iklim değişikliği politikalarının hazırlanmasına yönelik mevcut projeler, günümüz iş dünyasında sürdürülebilirlik ve sorumluluk stratejilerinin uygulanmasının bir gereklilik hâline geldiğini kanıtlamaktadır.
- Uluslararası yatırımcılar ve finansal kurumlar, artık şirketlerden net ESG taahhütleri talep etmektedir. Özellikle Özbekistan ekonomisinin temel sektörleri olan tekstil ve tarım endüstrileri, ihracat imkânlarını sürdürebilmek için sürdürülebilir su kullanımı ve etik iş gücü uygulamalarına uyum sağlama konusunda giderek daha fazla baskı altındadır. Bu doğrultuda 100’den fazla tekstil şirketine sosyal ve çevresel uyumluluk ile adil iş gücü konularında gerekli bilgileri sağlayarak destek oldum. Bu şirketlerden bazıları, uluslararası sosyal ve çevresel sertifikaları ile denetimleri başarıyla tamamlayarak Avrupa pazarına ürün satma imkânı elde etmiştir.
İklim değişikliği, küresel ölçekte giderek daha büyük bir endişe kaynağı hâline gelmektedir. Sürdürülebilirliği risk yönetimi stratejilerine entegre eden işletmeler, bu zorluklara uyum sağlama konusunda çok daha avantajlı bir konumda bulunmaktadır. Atıkları azaltan, yenilenebilir enerjiye geçen ve kaynakları en verimli şekilde kullanan şirketler hem maliyetlerini düşürmekte hem de dayanıklılıklarını artırmaktadır. Amazon ve Apple, karbon nötr operasyonlar için büyük yatırımlar yapmakta; Patagonia ve Tesla gibi markalar ise iş modellerine sürdürülebilirliği entegre ederek başarılı bir şekilde büyümektedir.
Örneğin Özbekistan’ın su kıtlığı sorunları göz önünde bulundurulduğunda, şirketlerin uzun vadeli tarımsal verimliliği sağlamak adına yenilikçi sulama çözümleri ve su tasarrufu stratejileri geliştirmeye başlaması gerekmektedir.
2. Şirketlerin sürdürülebilir ve sorumlu iş modellerine geçişteki en büyük motivasyonu ne olmalıdır?
Şirketlerin sürdürülebilir ve sorumlu iş modellerine geçişteki en büyük motivasyonu, uzun vadeli hayatta kalma ve rekabet gücü olmalıdır. Günümüzde ESG ilkelerini iş stratejilerine entegre edemeyen şirketlerin düzenleyici risklerle, finansal istikrarsızlıkla ve tüketici güveninin kaybıyla karşı karşıya kaldığını veya rekabetçi piyasa koşullarına dayanamayarak elendiğini görmekteyiz. Küresel çapta giderek sıkılaşan ESG düzenlemeleri, örneğin AB Yeşil Mutabakatı ve tedarik zinciri özen yükümlülüğü yasaları, şirketler için pazara girişte sürdürülebilirliği zorunlu hâle getirmektedir. Örneğin, Özbek tekstil ihracatçılarının Avrupa pazarına erişebilmesi için sürdürülebilirlik standartlarını karşılaması gerekmektedir.
Ayrıca Sorumlu Yatırım (SRI) trendinin giderek güçlendiğini ve yatırımcıların ESG uyumlu işletmelere öncelik verdiğini görmekteyiz. Güçlü sürdürülebilirlik stratejilerine sahip şirketler, yeşil finansmana daha kolay erişim sağlamakta, etki yatırımcılarının ilgisini çekmekte ve daha düşük borçlanma maliyetlerinden yararlanmaktadır.
Enerji verimliliği ve atık azaltımı gibi sürdürülebilir uygulamalar operasyonel maliyetleri düşürmektedir. Yenilenebilir enerji ve döngüsel ekonomi modellerine yatırım yapan şirketler, hammadde fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı daha az savunmasız hâle gelmektedir.
Tüketiciler giderek daha fazla etik ve şeffaf markaları tercih etmektedir. Bunun yanı sıra yeni nesil çalışanlar amaç odaklı iş yerlerini tercih etmekte, bu da ESG faktörlerini yetenek çekme ve elde tutma açısından kritik hâle getirmektedir.
Tüm bunlar ve daha fazlası, sürdürülebilir bir modele geçişin sadece yasal uyumluluk veya itibar yönetimiyle ilgili olmadığını; aynı zamanda hızla değişen dünyada uzun vadeli kârlılığı, inovasyonu ve dayanıklılığı güvence altına almak için bir zorunluluk olduğunu göstermektedir.
3. Kadın liderliğini destekleyen başarılı sürdürülebilirlik projelerine örnekler verebilir misiniz?
Kadın liderliğini destekleyen başarılı sürdürülebilirlik projeleri, kadınların güçlendirilmesinin sosyal, çevresel ve ekonomik açıdan olumlu sonuçlar doğurduğunu göstermektedir.
Bu konuda birkaç örnekten bahsedebiliriz. Örneğin, Grameen Shakti (Bangladeş) projesi. Grameen Bank girişiminin bir parçası olan Grameen Shakti, kadınları güneş enerjisi teknisyeni olarak eğiterek kırsal topluluklarda güneş enerjisi sistemlerinin kurulumunu ve bakımını yapmalarını sağlamaktadır. Bu proje yalnızca yenilenebilir enerjiyi teşvik etmekle kalmayıp aynı zamanda kadınların teknik becerilerini ve ekonomik katılımını da artırmaktadır.
Coca-Cola’nın 5by20 Girişimi–Bu proje, 2020 yılına kadar Coca-Cola’nın değer zinciri içinde 5 milyon kadın girişimcinin ekonomik olarak güçlenmesini sağlamayı amaçlamıştır. Eğitim ve mentorluk yoluyla kadınlar liderlik becerileri kazanmış, finansal bağımsızlıklarını elde etmiş ve topluluklarının ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğine katkıda bulunmuştur.
Korzinka, Özbekistan’ın önde gelen süpermarket zinciri, kadınları iş gücünde desteklemek amacıyla çeşitli girişimler uygulamaktadır. Korzinka’daki Kadın Liderlik Programı, yönetimde cinsiyet eşitliğini aktif olarak teşvik ederek daha fazla kadının şirket içinde liderlik rollerinde yer almasını sağlamaktadır. Şirket, kadınları destekleyen bir iş yeri kültürü oluşturmayı hedeflemekte; eğitim programları, kariyer gelişimi ve iş yerinde ayrımcılığa karşı politikalarla kadınların yükselmesini teşvik etmektedir.
Kadınlar sürdürülebilir kalkınmada kritik bir rol oynamaktadır ve kadınlar güçlendirildiğinde tüm topluluklar bundan fayda sağlamaktadır. Bu nedenle, kadın liderliğini destekleyen sürdürülebilirlik projeleri, ekonomik büyümeyi, sosyal eşitliği ve çevresel dirençliliği teşvik ettikleri için büyük önem taşımaktadır.