Balkanlardaki nüfuzunu artıran Çin, bölge ülkeleriyle işbirliğini derinleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda Pekin yönetimi, Balkanlarda çeşitli projeleri finanse ederek önemli girişimlerde bulunmaktadır. Ekonomik hedefleri doğrultusunda Balkanları stratejik bir bölge olarak gören Çin’in özellikle de Sırbistan’da büyük yatırımlara imza attığı bilinmektedir. Dolayısıyla Çin, söz konusu yatırımlar aracılığıyla Balkanlardaki yumuşak gücünü arttırmaktadır.
Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Çin’in Balkanlar politikasını değerlendirmek üzere Bosna Hersek’in eski Çin Büyükelçisi Amel Kovacevic’in görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.
1. Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı’na (BIRN) göre Çin, 2009-2021 yılları arasında bölgeye 32 milyar avro yatırım yaptı. Çin, Balkanlardaki ekonomik ağırlığının yanı sıra siyasi olarak da nüfuzunu arttırmaya çalışıyor. Siz, Çin’in bölge politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çin’in bölgeye milyarlarca yatırım yaptığı söyleniyor. Aslında bunlar, yatırım değil. Çin, Balkanlardaki bazı projeleri finanse etti. Bu nedenle projelerin yatırımcılarından bazıları özel sektörde faaliyet gösteriyor; bazıları ise devlet destekli kuruluşlardır. Esasen Çin, inşaat ve enerji gibi alanlardaki işbirlikleri noktasında bir müteahhit rolü görmektedir. Dolayısıyla Çin, Balkanlarda yatırım yapmıyor. Çünkü yatırım deyince bir nevi geri dönüş süresi kabul eden projelere kendi sermayelerini koyması gerekmektedir.
Özetle Çin, Balkanlarda mühendislik, satın alma ve inşaat gibi farklı türdeki projelerin finansman yüklenicisidir. Yani Çin, Bosna Hersek, Sırbistan, Hırvatistan ve Karadağ hükümetlerinin açtığı uluslararası ihaleler sonucunda bu projeleri üstlenmektedir. Bu yüzden Çin’in 32 milyar avroluk yatırımı var deyince, bu tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Örneğin Hırvatistan’da 2022 yılının Temmuz ayında resmi törenle açılan Dubrovnik de dahil olmak üzere, Güney Adriyatik kıyısını ülkenin geri kalanına bağlayan Peljesac Köprüsü, Çinli firma “China Road and Bridge Corporation” tarafından inşa edildi. Ancak köprü projesini Avrupa Birliği (AB) finanse etti. Yani bölgeye ulaşan bir Çin yatırımı yok.
Kısacası Çinlilerin Balkanlarda nüfuz elde etmek için her türlü projeye dahil olmak istemesi, gereğinden fazla övülüyor. Elbette Balkan ülkeleri, Çin’le işbirliğine aktif olarak katılıyorlar. Burada Çin’in önceliği değer yaratmaktır. Bunun için de mevcut kaynakları kullanıyor. Lakin Balkanlardaki tüm bu projelerin, bankalara ve devletlere dayalı olduğu unutulmamalıdır.
Bölgede herhangi bir iç çekişme ve çatışma olmazsa, Çin’in önemi tamamen ortadan kalkar. Aslında bu ülkeler savunmasız durumdadır. Dolayısıyla “küresel güçler”, Balkanlardaki çatışmaları kullanıyorlar. Çin de önem kazanıyor.
2. Çin’in AB’den rol çalmaya çalıştığını düşünüyor musunuz?
Hayır düşünmüyorum. Çünkü kimlik (millet) olarak kıyaslanacak kapasiteleri, hırsları veya gündemleri yok. Çin’in her şeyden önce coğrafya meselesi var. AB, tüm Balkan ülkeleri için bir perspektif sunmaktadır. Dolayısıyla çeşitli zorluklara rağmen AB hem ekonomik hem de politik açıdan bölge ülkeleri tarafından daha çok benimsenmektedir. Bu nedenle de Çin’in gerek ekonomik gerekse de politik olarak AB’den rol çalmaya çalıştığı söylenemez.
3. Balkan devletlerinin Çin’le işbirliğine yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
AB üyesi olan ve olmayan Balkan ülkeleri, Çin ile 17+1 işbirliğinin parçası olduklarını rahatlıkla söyleyebilirler. Bunun yanı sıra bölge devletlerinden Sırbistan’ın Çin’le daha yakın münasebetler geliştirdiği görülmektedir. Zira ülkede Çin tarafından yürütülen mega projeler vardır. Bunun yanı sıra AB üyesi olan Slovenya’da da yatırımlar söz konusudur. Ayrıca Çin’in Bosna Hersek’te planlanan birkaç projesi de bulunmaktadır. Ancak tamamlanacak gibi görünmüyorlar. Çünkü AB kriterleri ve küresel standartlarla ilgili bazı sorunlar gündeme geldi. Dolayısıyla Balkan ülkelerinin Çin’le işbirliği içerisinde oldukları belirtilebilir ama AB’nin çok daha farklı bir konumda yer aldığı göz ardı edilemez.
4. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Çin’in Balkanlar politikasına etkileri hakkında neler söylersiniz?
Çin’in olumlu etkisinin yumuşak güç unsuru olarak kullandığı diplomasisinden kaynaklandığı görülmektedir. Lakin genel anlamda Çin, sanılanın aksine bölgede zemin kaybediyor. Burada Sırbistan’ın farklı bir rol oynadığı söylenebilir ama bu durum, Balkanların değişmez bir sorunudur.
Amel KOVACEVİC
United Bank of Albania’nın CEO’sudur. Finans, bankacılık ve diplomasi alanlarında 25 yıllık profesyonel bir kariyeri vardır. 2018-2020 tarihleri arasında Bosna Hersek Maliye Bakanı, 2010-2013 yılları arasında Bosna Hersek’in Çin ve Moğolistan Büyükelçisi olarak görev yapmıştır.