Bologna Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Matteo Dian: “Güney Kore, ABD’yle Birlikte Kuzey Kore’ye Kararlılık Mesajı Gönderiyor.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2 Ocak 2023 tarihinde Seul Başkanlık Ofisi, Güney Kore ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Kuzey Kore’ye karşı ortak nükleer operasyonu konu alan bir tatbikat düzenlemeyi görüştüğünü açıklamıştır. Bundan kısa süre sonra ABD Başkanı Joe Biden, bölgede herhangi bir ortak nükleer tatbikat olmayacağını söylemiştir. Kendisi bir nükleer güç olmadığı için Güney Kore, Kuzey Kore’den gelebilecek nükleer saldırılara yanıt verebilmek için ABD’nin kitle imha kapasitesinden faydalanmayı amaçlamaktadır.

Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Güney Kore’nin ABD’yle ortak nükleer tatbikat yapma çabalarını ve bunun bölgeye etkilerini değerlendirmek üzere Bologna Üniversitesi Siyasal ve Sosyal Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Matteo Dian’dan aldığı görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

1.  Güney Kore, ABD’yle ortak nükleer tatbikatlar yapmayı görüştüklerini açıklamıştır. Sizce Seul, gelecekte Pyongyang’a karşı daha saldırgan bir politika izleyebilir mi?

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, ABD’yle birlikte nükleer silah kullanımını simüle eden ortak nükleer planlama ve tatbikatlar yapabileceklerini öne sürdü. Ancak ABD, normalde bu faaliyetleri nükleer olmayan devletlerle yürütmediği için Biden yönetimi, söz konusu olasılığı yalanladı.

Burada iki farklı dinamik söz konusudur. Bir yandan Yoon, hem Kuzey Kore’ye karşı güç bir mesaj göndermek istedi hem de Pyongyang’a karşı nükleer misilleme planlayarak ABD’yle olan ittifakını daha simetrik hale getirmeyi amaçladı.

Öte yandan Biden yönetimi, net ve etkili bir caydırıcılık duruşunu sürdürmek istiyor. Ancak aynı zamanda (ortak nükleer tatbikat gibi) Kuzey Kore’yle olan gerilimi arttıracak adımlardan da kaçınarak Seul yönetimini dizginlemeyi amaçlıyor.

2. Güney Kore, entegre caydırıcılık oluşturmak için ABD ve Japonya’yla işbirliği yapmaktadır. Bu, bölgesel güvenliği nasıl etkileyebilir?

Güney Kore, Japonya ve ABD arasındaki üçlü işbirliği, Washington tarafından güçlü bir şekilde teşvik edilmesine rağmen nispeten düşük düzeyli kalmıştır. Hem Güney Kore hem de Japonya, ABD’yle Soğuk Savaş döneminin başlarında oluşturulan ikili ittifaklara sahiptir. Bu ittifaklar, son on yılda genişlemiş, sağlamlaşmış ve görüş ayrılıkları giderek azalmıştır. Her ikisi de ABD’yle müttefik olduğu halde ve Kuzey Kore’den gelen ortak tehdide rağmen bir dizi faktör, üç ülke arasında anlamlı bir savunma işbirliği kurulmasını engellemektedir.

İşbirliğini engelleyen en büyük faktör, 20. yüzyılın ilk yarısında Japonların Kore’yi işgalinden kaynaklanan çözülmemiş tarihi sorunlardır. Çin’e bakış açısı, bölgesel düzen ve iki ülkenin bu düzendeki rolüne ilişkin farklı algılar vardır ve bu faktörler ikili işbirliğini daha da sınırlandırmaktadır. “Askeri Bilgi Güvenliği Genel Anlaşması (GSOMIA)” gibi nispeten ılımlı anlaşmalar bile Güney Kore halkı nezdinde pek tatmin edici değildir. Bu nedenle her iki ülke de Kuzey Kore’ye yönelik caydırıcılıklarını paralel olarak güçlendirdi. Washington’la ittifakını pekiştirdi. Özellikle de karşı saldırı yetenekleri söz konusu olduğunda kendi askeri kaynaklarını geliştirdi.

3. Güney Kore, Kore Yarımadasının nükleer silahlardan arındırma politikası izliyordu. ABD’yle nükleer tatbikat kararı, sizce Seul’un politikalarıyla ne kadar uyumludur? Kuzey Kore, buna daha büyük bir tepki verebilir mi?

Güney Kore’nin uzun vadeli hedefi ve resmi politikası, Pyongyang’ı nükleer silahlarından vazgeçmeye ikna etmek anlamına gelen Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması olmaya devam etmektedir. Bununla birlikte söz konusu hedefe ulaşılamadığından Güney Kore, caydırıcılık duruşunu güçlendirmeye çalışmaktadır. Bunun için Seul, Biden yönetimiyle birlikte Kuzey Kore’ye kararlılık mesajı göndermek ve onun provokasyonlarına karşılık vermek için ortak askeri tatbikatlar yapmaya yeniden başladı.

Bir tür “nükleer paylaşım” önerisi hem ittifak içindeki işbirliğini daha da pekiştirme amacını gütmekte hem de Kuzey Kore’nin rekor sayıdaki füze denemesi ve insansız hava aracı saldırılarına yanıt verme ihtiyacını yansıtmaktadır. Genel olarak durum, kısa vadede bir tırmanma yarışıyla karakterize edilebilir. Kuzey Kore, nükleer silaha sahip bir devlet olarak uluslararası meşruiyet kazanabilmek ve ABD-Güney Kore ittifakının etkinliğini azaltmak için nükleer ve balistik programını hızlandırmaya istekli görünmektedir.

Bununla birlikte ABD ve Güney Kore’nin Kuzey Kore’yi caydırmaya ve bölgesel istikrarı korumaya yönelik çabaları, her iki ülkenin de aynı çizgide kalması ve gerilimi gereksiz yere tırmandırabilecek önlemlerden kaçınarak net kararlılık sinyalleri vermesi durumunda işe yarayabilir.


Doç. Dr. Matteo DIAN

Matteo Dian, Bologna Üniversitesi Siyasal ve Sosyal Bilimler Bölümü’nde doçenttir. Daha önce Oxford Üniversitesi, Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu, Avrupa Üniversite Enstitüsü (EUI) ve Venedik’teki Ca’Foscari Üniversitesi’nde araştırma görevlisi ve öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Doktora derecesini Floransa’daki Scuola Normale Superiore’de İnsan ve Toplum Bilimleri Enstitüsü’nden almıştır. DIAN’ın küresel yönetişim, ABD-Japonya ittifakı, Çin ve Japonya dış politikalarıyla ilgili kitapları bulunmaktadır. Araştırma alanları; Uluslararası ilişkiler teorileri, Doğu Asya’da güvenlik, Japonya siyaseti, Çin dış politikası ve ABD’nin Asya-Pasifik politikasıdır.


Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Röportaj

North Greenville Üniversitesi, Dr. Öğr. Üyesi Jong Eun Lee: “Rusya-Kuzey Kore İttifakı, Pyongyang İçin Daha Faydalı Olabilir”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Kuzey Kore’nin Rusya’yla askeri-ekonomik işbirliğini ve bu...

Hindistan Birla Teknoloji ve Bilim Enstitüsü, Araş. Gör. Amit Kumar: “Çin’in Son Küresel İnisiyatifleri, Bölgesel Entegrasyon İçin Daha Sofistike ve Çok Boyutlu Bir Yaklaşımı...

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Çin’in bölgesel ve küresel politikalarını, dünya siyasetindeki...

Kapadokya Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Tuğrul Keskin: “Ekonomideki Değişim, Amerikan Kültürünü ve Siyasetini de Değiştirdi.”

ABD Başkanlık seçimleri yaklaşırken, seçimlerin ABD dış politikasını ne yönde şekillendireceği, değişimler olup olmayacağı...

Dongseo Üniversitesi, Doç. Dr. Chris Monday: “Marco Polo Okurlarının Bildiği Gibi, Moskova Bir Durgun Su İken, Semerkant Bir Uygarlık Merkeziydi.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi, Kuzey Koridoru Projesi'nin önemini ve Rusya ile Çin'in...