Analist Dr. Marina Kostic: “Sırp Ortodoks Kilisesi’yle Temel Anlaşma imzalanmadan Karadağ-Sırbistan ilişkilerinin normalleşmesi mümkün değildir.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: Русский

Karadağ’da URA Halk Hareketi lideri Dritan Abazovic’in iktidara gelmesiyle Karadağ-Sırbistan ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile Karadağ Başbakanı Dritan Abazovic, yaptıkları açıklamalarda ikili ilişkileri sıfırlayarak yeni bir başlangıç yapmayı hedeflediklerini belirtmişlerdir. Abazovic’in 29 Haziran 2022 tarihinde Sırbistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirmesi, iki ülke ilişkileri bakımından bir dönüm noktası olarak görülmektedir.

Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Karadağ ile Sırbistan arasındaki ilişkileri değerlendirmek üzere Sırbistan’ın önde gelen düşünce kuruluşlarından Institute of International Politics and Economics (IIPE) Analisti Dr. Marina Kostic’in görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Karadağ Başbakanı Dritan Abazovic, 29 Haziran 2022 tarihinde Belgrad’a ilk resmi ziyaretini gerçekleştirdi. Abazovic, ziyaretin Sırbistan ile Karadağ arasındaki ilişkilerde “yeni bir sayfa açtığını” söyledi. Ziyareti nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünya düzenindeki kutuplaşma ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB), Rusya ve Çin arasındaki çelişkili ilişkiler düşünüldüğünde, bu aktörler arasındaki tüm sınır bölgelerinin stratejik öneme sahip olduğu söylenebilir. Zira bu durum, küresel kutuplaşma ve rekabete dahil olan tüm aktörlerin Balkanlardaki etkilerini ve faaliyetlerini artıracakları ve tüm yerel ve bölgesel aktörleri kendi gündemlerine dahil etmeye çalışacakları anlamına gelmektedir.

Batı Balkanlar, kurumsal olarak AB’ye veya Batı sistemine tamamen dahil olmadığı için bölgeyi Batı’nın çıkarlarına bağlı tutmaya çalışan çeşitli girişimler yaşanmaktadır. Bunlardan en öne çıkanları, Almanya’nın liderliğindeki Berlin Süreci ve Fransa’nın liderliğindeki Avrupa Jeopolitik Topluluğu gibi projeler ve çoğunlukla ABD tarafından desteklenen Açık Balkan Girişimi’dir. Batılı aktörlerin bu faaliyetleri, Batı Balkanlar’da kendi aralarında bir tür rekabet olduğunu göstermektedir. Bu geniş çerçeveye, Sırbistan-Karadağ ilişkilerini de koymak mümkündür. Bu anlamda bölgesel işbirliğinin teşvik edildiği söylenebilir.  

2. Abazoviç, Sırbistan’ı her bakımdan Karadağ’a en yakın ülke olarak nitelendirdi. İki ülkenin ilişkileri sıfırlamak istemesinin nedeni nedir?

Abazovic’in Belgrad ziyareti şu 3 husus bakımından önemlidir. Birincisi, bölgeyi bir araya getirmede Karadağ’ın sorunun değil; çözümün bir parçası olmayı istemesidir. İkincisi ise bölgesel aktörlerin kendi aralarındaki meseleleri çözmeden AB’ye kabul edilmeyeceklerinin farkında olmalarıdır. Üçüncüsü de bu devletlerin ekonomik olarak birbirine bağımlı olması ve Covid-19 salgını sonrasında özellikle de turizm alanında daha iyi bir performansın gösterilmesi gerektiğidir. Böylece ilişkilerde “yeni bir sayfa” olarak nitelendirilen ziyaret, bölgeyi AB’ye yaklaştırmak ve ekonomik toparlanmayı sağlamak adına Sırbistan-Karadağ ilişkilerinin normalleşmesinin başlangıcını sembolize etmektedir.

3. Açık Balkan Girişimi ikili ilişkilerde nasıl bir rol oynuyor?

Bazı eleştirmenler, Açık Balkan Girişimi’ni AB için bir adım olarak görmektedir. Ancak girişim, bazı bölge dışı aktörlerin bölgeye müdahil olması bakımından sıkıntılıdır. Yine de bölgesel işbirliğine kapı aralaması mühimdir. Söz konusu görüşmede Sırp Ortodoks Kilisesi ile Temel Anlaşma ve Karadağ’ın girişime katılımı, ele alınması gereken ve çözülmesi mümkün olan ilk konular olarak vurgulandı. Dolayısıyla Açık Balkan Girişimi’nin iki ülke arasındaki ilişkilerde genel ortamın iyileştirilmesi noktasında önemli bir avantaj sağladığı belirtilebilir.

4. Karadağ Hükümeti’nin Sırp Ortodoks Kilisesi’yle (SPC) imzalamayı planladığı “Temel Anlaşma” koalisyon ortakları arasında tartışmalara ve çatışmalara neden oldu. Bu durum, ikili ilişkileri nasıl etkiler?

Bu sorunuza kısaca cevap vermek bakımından şunu söyleyebilirim: Sırp Ortodoks Kilisesi’yle Temel Anlaşma imzalanmadan taraflar arasındaki diplomatik münasebetler de dahil olmak üzere ilişkilerin normalleşmesi mümkün değildir.


Sibel MAZREK
Sibel MAZREK
Lisans eğitimini Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde tamamlayan Sibel Mazrek, yüksek lisans eğitimine Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü'nde Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda devam etmektedir. Çeşitli medya kuruluşlarında muhabirlik, spikerlik sunuculuk görevlerini üstlenen Mazrek, ANKASAM'da Medya Koordinatörü olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Röportaj

CAICT, Araştırmacı Bingyi Yang: “Çin, Yapay Zeka (YZ) Gelişimine Büyük Önem Veriyor.”

Çin’in gelişen dijital teknolojilerini ve yapay zeka çalışmalarını değerlendirmek üzere Ankara Kriz ve Siyasi...

Occidental Koleji, Doç. Dr. Igor Logvinenko: “Türkiye, Yenilenebilir Enerji Alanında Önemli İlerlemeler Kaydetmiştir.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), küresel enerji piyasalarının dönüşümünü, yenilenebilir enerjiye geçişin...

Central Lancashire Üniversitesi, Doktorant Sylwia Monika Gorska: “İşiba, Çin’le İlişkilerin İstikrara Kavuşturulmasının Öneminin Farkındadır.”

Japonya’daki Kishida Hükümeti’nin dış politikasını ve küresel jeopolitiği değerlendirmek üzere Ankara Kriz ve Siyasi...

Kazakistan KIMEP Üniversitesi, Doç. Dr. Maganat Shegebayev: “Etkili İletişim, Temel İnsani Beceriler Üzerine İnşa Edilmelidir.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), küreselleşen dünyada farklı kültürel geçmişlere sahip iş...