Özbekistan bir kez daha tarihi anlardan birine, bölge ve dünya siyaseti açısından büyük önem taşıyan bir zirveye ev sahipliği yapıyor. Dünyanın önde gelen liderlerinin katılım sağladığı, “Yükselen Asya”da işbirliğini bir kez daha ön plana çıkaran ve bunu küresel boyuta taşıma noktasında yeni-somut kararların alınması beklenen bir zirveye şahitlik ediyoruz.
İşte tam da bu noktada Özbekistan’ın Dönem Başkanlığı’nda gerçekleştirilen “Semerkant Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi”, bir çok açıdan büyük bir önem arz ediyor. Bu önemi ana hatlarıyla belirtmek gerekirse:
- Krizler üzerinden yeni bir dünya düzeninin inşa edilmeye çalışıldığı, başta iklim, enerji ve gıda sorunları olmak üzere, çok boyutlu yeni güvenlik sorunlarının tırmanmaya başladığı bir ortamda Semerkant’tan tüm dünyaya “savaş değil-barış, işbirliği, hep birlikte kazanalım, dünyamızı daha yaşanılır bir hale getirelim” mesajı veriliyor.
- Nitekim bu zirvede otuza yakın belgenin imzalanacağı belirtilmektedir. Bu belgeler arasında ulaştırma, yeşil ekonomi, sanayi, dijital teknoloji ve inovasyon gibi alanların olacağı görülmektedir. Özellikle de bölgesel güvenlik ve işbirliğinin en temel parametresi olan ulaştırma koridorlarının iyileştirilmesine odaklanılacağı ve bu kapsamda Güney Asya-Orta Asya-Kafkasya-Avrupa güzergahının hayata geçirilmesine yönelik altyapı çalışmalarının hızlandırılacağı anlaşılmaktadır.
- Bu kapsamda Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev’in “ŞİÖ Semerkant Zirvesi: Küreselleşen Bir Dünyada Diyalog ve İşbirliği” başlıklı makalesinde üye devletlere ilişkin “Her birimiz güçlüysek, ŞİÖ de güçlüdür.” ve “Birlikte Kalkınma Yoluyla Ortak Başarıya Doğru” mesajlarında da ön plana çıkan “kazan-kazan” anlayışı, “işbirliği” ve “diyalog” vurgusu, barışçıl bir dünya ve burada ŞİÖ’nün üstlendiği misyon ve vizyona bir çerçeve oluşturması açısından oldukça dikkat çekicidir.
- Bu noktada Afgan Sorunu’na işbirliği merkezli çözüm arayışlarının yine bu zirvenin önemli gündem maddelerinden biri olacağı görülmektedir. Söz konusu gündem maddesini, 2021 yılının Temmuz ayında Cumhurbaşkanı Sayın Mirziyoyev’in öncülüğünde gerçekleştirilen “Orta Asya ve Güney Asya: Bölgesel Bağlantısallık. Sınamalar ve Fırsatlar Konferansı” ile bir arada düşündüğümüzde, tam da bu noktada Özbekistan’ın dönem başkanlığının başarısı bir kez daha karşımıza çıkmaktadır.
- Örgüte olan ilginin her geçen gün daha da arttığı görülüyor. Özellikle de dış politikasında çok boyutluluğu ön plana çıkaran Özbekistan’ın dönem başkanlığında ŞİÖ’ye tam üyelik, gözlemci üyelik ve diyalog ortaklığı noktasında artan ilgi oldukça önemli. Bu kapsamda ŞİÖ’nün genişleme eğiliminde olduğu; çok farklı coğrafyalardan, bölgelerden artan üye, gözlemci üye ve diyalog ortağı sayısıyla kendisini gösteriyor.
- Örgütün uluslararasılaşmasını, küresel bir boyut kazanmasını sadece farklı coğrafyalardan-bölgelerden katılımlarla ya da artan ilgiyle izah etmek çok da doğru olmayacaktır. ŞİÖ’nün Semerkant Zirvesi’nin gündem maddelerinin kendisi, başlı başına bu örgüte olan ilginin nedenlerini de yansıtmaktadır. Söz konusu ilgi, dünyanın savaş değil, barış-istikrar ve işbirliği mesajı olarak da değerlendirilebilir.
- Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Mirziyoyev’in de ifadesiyle “başarılı bir bölgesel işbirliği modeli” olan ŞİÖ’nün barışa, işbirliğine ve diyaloğa dayalı küreselleşme süreci artık başlamıştır. Sayın Mirziyoyev’in birçok dilde yayımlanan makalesinin başlığı da buna işaret etmektedir.
- Dolayısıyla Semerkant Zirvesi, ŞİÖ’nün bölgeselden küresele işbirliğini merkeze alan yapıcı bir örgüt olarak uluslararası sistemdeki yerini-adını koyma noktasında bir dönüm noktasına işaret etmektedir.
- Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ŞİÖ Zirvesine katılımı, bölgesel-küresel barış ve istikrara ve bu noktada diyalog, işbirliği ve diplomasiye Türkiye tarafından verilen önemin, desteğin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bunu bir eksen kayması olarak değerlendirmek son derece yersiz ve haksız bir tutumu, anlayışı temsil etmektedir. Türkiye’nin ŞİÖ Zirvesi’nde “Diyalog Ortağı” olarak yer alması, dünyanın ekseninin yeniden inşası sürecinde savunduğu yapıcı, çok taraflı ve işbirliğine dayalı diplomasi anlayışının bir parçasıdır. Bu Ankara’nın izlediği dış politikadaki tutarlılığı göstermektedir. Nitekim Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın bu zirveye davet edilmesi, Avrasya’nın, Yükselen Asya’nın Türkiye’ye, Türk dış politikasına olan güvenini yansıtması açısından oldukça dikkat çekicidir. Bu, aynı zamanda Ankara’nın barış, işbirliği ve diyaloğu merkeze alan diplomasisine verilen desteğin bir göstergesidir. Dolayısıyla bu zirveye katılım Türk dış politikasındaki çok boyutluluğu, kazan-kazan anlayışına dayalı işbirliğini, refahı, bu bağlamda daha adil bir dünya açısından çok kutupluluğa verilen önemi ve bunun tüm dünya tarafından takdirini, kabulünü göstermesi açısından oldukça önemlidir.
Sonuç olarak Semerkant ŞİÖ Zirvesi; ilklere imza atılan, sadece örgüt bağlamında değil, uluslararası sistemin inşa noktasında da ön plana çıkan bir zirve olarak şimdiden tarihteki yerini almış durumdadır. Bu başarıda, hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanı Sayın Mirziyoyev’in liderliğinde büyük bir performans ortaya koyan Özbekistan diplomasisi önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda Yeni Özbekistan ve bölgenin önemli medeniyet merkezlerinden birisi olan Semerkant, bir kez daha dünya ve insanlık tarihinde kendisinden beklenen rolü yerine getirmiştir ve getirmeye de devam edecektir. Bu zirve, hiç kuşkusuz “Üçüncü Rönesans” açısından da önemli bir tarihi başarı olarak şimdiden tarihteki yerini almıştır.