Tarih:

Paylaş:

Körfez Ülkelerinden Mısır’a Destek Devam Ediyor

Benzer İçerikler

Suudi Arabistan başta olmak üzere çeşitli Körfez ülkelerinden Mısır’daki siyasi sürece bir destek daha geldi. Diplomatik, siyasi ve hukuki nitelik taşıyan bu adımlar Müslüman Kardeşler (MK) ve Katar eksenli olup kendi iç kamuoylarına, Mısır’a ve bölge ülkelerine güçlü mesajlar göndermeyi amaçlamaktadır.

Suudi Krallık, MK’yi terör örgütü olarak ilan etmiştir. Öncesinde ise Riyad’ın yanı sıra Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) içişlerine müdahale edildiğini gerekçe göstererek Katar’daki büyükelçilerini geri çağırmıştır. Bu iki gelişme Mısır’daki yeni yönetime ve izlediği politikalara desteğin bir kez daha vurgulanması olarak değerlendirilmektedir. Kahire gibi Suudi Arabistan da MK’yi terör örgütü listesine almıştır. Öte yandan Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) üç üyesi de Katar’ın sürdürmekte olduğu bölgesel politikalarını kabul etmediklerini ve bunun Doha için bir geri dönüşü olacağını göstermiştir.

Gerek Suudi Arabistan’ın MK kararı gerekse KİK’in üç üyesinin Katar ile ilgili diplomatik kararı siyaseten terörizmle mücadeleye odaklanmıştır. Hukuki olarak ise iki farklı anlaşmanın altı çizilerek MK ve Katar yasal zeminde eleştirilmekte ve ilgili politikalar gerekçelendirilmektedir. KİK’in Kasım 2013 tarihli anlaşmasına gönderme yapılmıştır. Bu bağlamda Doha’nın Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE’nin iç içlerine müdahale ederek antlaşmaya uymadığı savunulmuş ve cevaben büyükelçiler çekilmiştir. Ayrıca antlaşma terörizmle mücadele gibi konularda bilgi paylaşımını ve suçluların iadesini içermektedir. Fakat MK ile bağlantılı isimleri teslim etmemesi örneğinde görüldüğü üzere Katar’ın bu yükümlülüğü yerine getirmediği kaydedilmiştir. Doha’nın siyasi süreci etkilemeye çalıştığı ve medyayı kullandığı büyükelçiler kararında belirtilmiştir. Katar’ın siyasi süreci etkilemeye çalıştığı ve El-Cezire gibi medya kanalları ile huzursuzluk yarattığı ifade edilmek istenmiştir. Mısır yönetimi ve çeşitli Körfez ülkeleri El-Cezire’yi MK yanlısı yayın yapmakla eleştirmektedir. Mısır’da kanalın elemanları MK ile işbirliği yaptıkları gerekçesiyle yargılanmaktadır. Gerek anlaşma gerekse Katar’a gönderilen bu diplomatik mesaj Körfez’de istikrarın ve güvenliğin sağlanması için önemli bir adım olarak değerlendirilmiştir.

Riyad’ın MK kararında bölgesel çıkarımlar da bulunmaktadır. Suudi Krallık; Suriye’de Esad yönetimine karşı ve aynı zamanda kendi aralarında da savaşan El-Kaide bağlantılı Nusra Cephesi ve El-Kaide’nin herhangi bir bağının olmadığını açıkladığı Irak Şam İslam Devleti’ni (IİŞD), Suud Hizbullahı ve Yemen’deki Husileri de terör listesine almıştır.

Bu iki önemli gelişme taraflarca farklı değerlendirilmiştir. Mısır gelişmeleri memnuniyetle karşıladığını belirtmiştir. MK’nin terörist bir yapı olduğunu hatırlatarak Arap ülkelerinden dayanışma göstermelerini talep etmiştir. 1998 tarihli terörizmle mücadele antlaşmasını kaynak olarak göstermiş ve imzalayan Arap devletlerini Suudi Arabistan gibi MK’yi terör örgütleri listesine almaya çağırmıştır. Bu anlaşma ilgili örgütlere maddi ve siyasi desteğin kesilmesini ve zanlıların iadesi gibi hükümler içermektedir. Buna ek olarak Kahire, ilgili antlaşma üzerinden yeni bir inisiyatifi bölgesel işbirliği çerçevesinde gündeme alacağını açıklamıştır. Öte yandan Mısır, MK ile bağlantılı sayılabilecek bir adımı da HAMAS üzerinden atmıştır. HAMAS’ın ülkedeki her türlü faaliyetini yasaklayarak hesaplarını dondurmuştur. Gerçekleşen terör saldırılarında etkisi bulunduğun öne sürülmektedir.

Katar ise izlemekte olduğu dış politikasına devam edeceğini kaydetmiştir. KİK’in üç üyesinin tavrının örgütün iç politikası olduğunu düşünmediğini; uluslararası konulardaki farklılıktan kaynaklandığını savunmuştur. Büyükelçilerin geri çekilmesi kararına karşılık kendi büyükelçilerini Suudi Arabistan’dan, Bahreyn’den ve BAE’den çekmeyeceğini açıklamıştır.

MK tarafı, Suudi Arabistan’ı aldığı kararı gözden geçirmeye çağırmış; Riyad’ın yönetime verdiği desteğe şaşırdıklarını söylemiştir. HAMAS ise Mısır ile olan ilişkilerine önem verdiklerini ve faaliyetleriyle güvenliğine tehdit oluşturmadığını savunmuştur. Mısır ile iyi ilişkilere sahip olmaktan başka bir seçeneklerinin olmadığını ifade etmiştir.

Sonuç olarak MK’ye sadece Mısır içerisinden değil bölge ülkelerinde de baskı gelmektedir. Örgüte ve Mursi’nin/MK’nin iktidarına en çok destek veren Katar’a gösterilen muhalefet somut bir hal almıştır. Suudi Arabistan’ın yasakladığı MK’yi terör örgütleri listesine dahil etmesi buna işaret etmektedir. Böylelikle Kahire’ye destek mesajı yenilenmiş; Katar’ın ve MK’nin izledikleri siyasetin kabul edilmediği gösterilmiştir. Kamu düzenine tehdit olarak görülen MK, siyasi ve hukuki yöntemlerle dışlanmak istenerek Körfez toplumlarına ılımlı siyasi görüşlerin bizzat yönetim tarafından benimsendiği ve uygulandığı vurgulanmıştır.

Dr. Ceren GÜRSELER
Dr. Ceren GÜRSELER
ANKASAM Uluslararası Hukuk Danışmanı