Tarih:

Paylaş:

Kanada ve Rusya: Kuzey Kutbu Bölgesine Dayalı Rekabetin Güvenlik ve Ekonomik Boyutu

Benzer İçerikler

Son günlerde Kuzey Kutbu bölgesi Rus basınında önemli bir yer tutmaktadır. Bunun en temel nedeni ise Kuzey Kutbunda buz oranının azalması ve bu bölgeye sınırı olan ülkelerin kıta sahanlığını genişletme girişimlerinin canlılık kazanmasıdır. Bu kapsamda Rusya’yı, Kanada’nın bölgedeki sürekli askeri tatbikatları tedirgin etmektedir. Önümüzdeki süreçte ise Rusya, Birleşmiş Milletler (BM) gündemine Kuzey Kutbu bölgesindeki kıta sahanlığını genişletme projesini taşımayı düşünmektedir. Bu durum Rusya-Kanada ilişkilerini zedelemekte ve yeni uyuşmazlık alanlarını beraberinde getirmektedir.

Tarafların Kuzey Kutbu’na ilgisinin güvenlik boyutu:

Kanada’nın Kuzey Kutbu’na ilişkin temel dış politikası 2009 yılında kabul edilen “Kanada’nın Kuzey Stratejisi: Bizim Kuzey, Bizim mirasımız, Bizim Geleceğimiz” belgesi temelinde şekillenmektedir. Belgede ülkenin stratejik amacının sadece ekonomi boyutla sınırlı olmadığı ve güvenlik bağlamında askeri varlığının artırılmasının daha önemli olduğu vurgulanmıştır. Her ne kadar resmi beyanatlar Kuzey Kutbunda askeri varlığı arttırmadaki hedeflerinin suç örgütleri ve yasal olmayan göçle mücadele için olduğunu vurgulasalar da uzmanlar asıl amacın ekonomik çıkarlarını korumak için kendisiyle müttefik olmayan ve Kuzey Kutbu’na sınırı olan devletlere göz dağı vermek olduğunu savunmaktadır.

Kanada’nın Kuzey Kutbu’ndaki askeri alt yapısının zayıf olduğu bilinen bir gerçektir. Ottawa bu bölgede askeri limanlara, gemilere ve büyük askeri birliklere sahip değildir. Bu alandaki zaafını bilen yöneticiler kısa sürede silahlı kuvvetleri tamamen modernleştirerek Kuzey Kutbu’ndaki askeri alt yapıyı oluşturmayı başlıca strateji olarak belirlemiştir.Kanada’nın dış politika ve savunma sorunlarıyla ilgilenen enstitünün uzmanları ülkesinin askeri açıdan modernleşmeye adım atmasının daha çok geleceğinin tehditlerine karşı koymaya hazırlık amacı taşıdığını öne sürmektedirler.

Kanada, Kuzey Kutbu’nda güvenlik ile ekonomik çıkarlarını korumak için NATO’daki müttefikleriyle de yakın ilişki içerisindedir. Bu müttefiklerin içinde Kuzey Kutbu’yla hukuksal bağlamda sınırı olan ABD ve Danimarka ön plana çıkmaktadır. Nitekim 2011 yılının başında Kanada’nın Kuzey Kutbu’nda yaptığı tatbikatlara ABD ve Danimarka da katılım sağlamıştır. Kanada Kuzey Kutbu gibi geniş bir alanda hem finansal hem de askeri zaafından dolayı yalnız başına güvenliğini sağlayamayacağını bildiğinden, ABD’nin askeri gücünden yararlanmayı hedeflemektedir. Bu kapsamda 2010 yılında Kanada hükümeti ABD’den 16 milyar dolar değerinde 65 yeni “F-35 Lightning II” uçaklarını satın alacağını beyan etmiştir. Bölgede askeri kuvvetlerini modernleştirme açısından ise Kuzey-Batı geçişinde bulunan Resolute Bay’da (Kuzey Kutbundan 595 km. uzaklıkta) askeri eğitim merkezi ile Deniz ve Kıyı Koruma alanları yönetim birimlerini güçlendirmek için Nanisivik’de derin deniz limanını inşa etmeye başlamıştır.

Rusya’nın Kuzey Kutbu’na dayalı güvenlik politikası Eylül 2008 yılında kabul edilen “Rusya’nın 2020 ve sonraki yılların gelişimi için Kuzey Kutbu’na dayalı devlet politikası” adlı strateji belgesine dayanmaktadır. Belgeye göre Rusya’nın Kuzey Kutbu’nda güvenlik sorunlarını çözmek için askeri varlığını her an hazırda ve canlı tutması gerekmektedir. Bu kapsamda Rusya ülkesinin Kuzey Kutbu sınırlarını güvenlik bağlamında en hassas bölgeler olarak algılamaktadır. Bundan dolayı bölgede var olan askeri birliklerini her an herşeye hazır olma vaziyetinde tutma gayretindedir. Özellikle gelecekte bölgedeki yeraltı kaynaklarına dayalı rekabetin (veya uyuşmazlığın) yaşanması durumunda Kuzey Atlantik İttifakı’nın üyeleri olan ABD, Kanada ve Danimarka’ya karşı askeri varlığını her an hazırda tutması gerektiğini varsaymaktadır. Bu bağlamda Rusya’nın bölgede askeri varlığını arttırmadaki asıl amacı Kuzey Kutbu’ndaki ekonomik çıkarlarını korumaktır. Nitekim Rusya’nın BM gündemine taşımayı düşündüğü Kuzey Kutbu bölgesindeki yetki alanını 380.000 mile² kadar genişletme girişimlerinin temelinde de bölgede daha fazla yeraltı kaynaklarına sahip olmak için hukuksal zemini oluşturma amacı vardır. Kısacası bölgedeki askeri faaliyetlerin gelişiminin, petrol rezervlerinin kesinlik kazanmasına ve ulaşılabilirliğine göre şekillenmesi muhtemeldir.

Tarafların Kuzey Kutbu’na ilgisinin ekonomik boyutu:

ABD Jeoloji Hizmetleri Müdürlüğünün verilerine göre Kuzey Kutbu’nun kıta sahanlığında dünyanın keşfedilmemiş hidrokarbon rezervlerinin dörtte biri yatmaktadır. 2008 yılında revize edilen bilgilere göre ise Kuzey Kutbu’nda dünyanın keşfedilmemiş doğalgazın %30’u(tahminen 46,7 trilyon m³) ile petrolün %13’ü (tahminen 12 milyar ton petrol ile 6 milyar ton kondensatı) bulunmaktadır. Bunlara ek olarak bölgede altın, platin, rasas (kalay), nikel vs. gibi zengin madenler de mevcuttur.

Kuzey Kutbu’nun tüm bu doğal kaynak zenginliklerine ek olarak diğer bir önemi ulaşım açısından kaynaklanmaktadır. Küresel ısınmayla Kuzey Kutbu üzerinden doğrudan Atlantik ile Pasifik devletleri arasındaki mesafenin kısalması bu bölgelerdeki ülkeler arasındaki ticaretin maliyetinin azalmasına yol açacaktır. Bu bağlamda küresel ısınma Kuzey Kutbu’nun elverişli bir ulaşım yolu olarak kullanılması konusunu gündeme getirecektir.

Arktik Okyanusuna Kanada, Danimarka, Norveç, ABD ve Rusya’nın kıyısı vardır. Kuzey Kutup bölgesi erime sürecine girdiğinden, yakın gelecekte bölgedeki doğal kaynakları paylaşım sorunu ortaya çıkacaktır. Kıta sahanlığı, bölgedeki doğal kaynakların paylaşımını belirlediğinden uzun zamandır önemli bir sorun teşkil etmektedir.

BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne taraf olan devletler, kıta sahanlıklarını genişletme taleplerini Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Komisyonu’na bildirmeleri gerekir. Bu talebin BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin imzalanmasından sonra 10 yıl içinde yapılması gerekmektedir.* Bu bağlamda ilk kıta sahanlığını genişletme talebini 2001 yılında Rusya yapmış ,fakat kanıt yetersizliğinden dolayı komisyon, talebi red etmiştir. Rusya, Kuzey Buz denizindeki haklarından vazgeçmemiş ve deniz altında uzanan dağ sırasının, Rusya anakarasının devamı olduğunu kanıtlayan veriler toplamaya devam etmektedir. Komisyona diğer talep başvuruları Norveç tarafından 2006, Danimarka 2009 yılında  yapılmıştır. Kanada henüz başvuruda bulunmamış olup, 2013 yılına kadar başvuru yapmak için süresi vardır. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni henüz onaylamamış olan ABD belirsizliğini korumaktadır. Kısacası Kuzey Kutbu’na kıyısı olan devletler arasında Kanada ve ABD, Atlantik ve Pasifik Okyanus arasındaki mesafeyi kısaltan Kuzey-Batı geçişinin statüsü; Kanada ve Danimarka Hans adası; Rusya ve Norveç Barents Denizi’nin paylaşımı konularında ciddi anlaşmazlıkları vardır.

Sonuç olarak dünya iklimi değişmektedir ve küresel ısınma söz konusudur. Bilim adamlarının öngörülerine göre 2050 yılında Kuzey Kutbu buzları %30 oranında daha ince hale gelecek ve genel buz oranı %15 ile %40 arasında azalacaktır. Bu durum Kanada ve Rusya’nın deniz kuvvetlerine askeri açıdan daha rahat hareket etme olanağı yaratırken bölgede bulunan zengin yeraltı kaynaklarına ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Her iki taraf da yakın gelecekte Kuzey Kutbu bölgesinde elverişli iklimin söz konusu olacağından şimdiden askeri-siyasi açıdan hazırlanmayı dış politika hedefleri olarak saptamıştır. Bu bağlamda yakın gelecekte Kuzey Kutbu bölgesinde rekabete dayalı yeni uyuşmazlık alanları ortaya çıkacak ve muhtemelen savaşın eşiğine kadar giden bir anlaşmazlık yelpazesi doğacaktır.


* BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni Norveç 1996’da, Rusya 1997’de, Kanada 2003’te, Danimarka 2004’te onaylamışlardır.

Doç. Dr. Kanat YDYRYS
Doç. Dr. Kanat YDYRYS
Lisans eğitimini 2010 yılında Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlamıştır. 2010-2012 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Rusya Federasyonu’nun “Yakın Çevre” Politikası ve Orta Asya Güvenliği Üzerindeki Etkileri” isimli yüksek lisans tezini savunmuştur. 2012 yılından günümüze Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Ulusal Güvenlik ve Enerji Stratejsi Bağlamında Rusya Federasyonu’nun Çin Halk Cumhuriyeti’ne Yönelik Politikası” isimli doktora çalışmalarını yapmaktadır. Dış politika, enerji politikaları, güvenlik, jeopolitik, Orta Asya siyaseti konularında akademik çalışmalar ve analizler yapmaktadır.