Tarih:

Paylaş:

İran Dış Politikasında Reformist Açılım: Ruhani’nin Irak Ziyareti

Benzer İçerikler

İran İslam Cumhuriyeti, kurulduğu günden bu yana devrimci realist-devrimci idealist cenahlar arasındaki tartışmalara sahne olmuş ve 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren bu rekabet daha çok reformistler-muhafazakârlar şeklinde tasnif edilmeye başlanmıştır. İran’ın eski Cumhurbaşkanları Haşimi Rafsancani ve Muhammed Hatemi dönemlerinde “dünya ile bütünleşme” ve “medeniyetler arası diyalog” söylemleriyle başlayan reformist açılım, 2009 yılındaki tartışmalı Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinden sonra ortaya çıkan “Yeşil Hareketi” ile birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. 2011 sonrası süreçte İran halkı ve Devrim Rehberliği, bölgede tırmanan mezhepsel gerginliğin sona ermesi ve nükleer meselenin çözüme kavuşturulması adına 2013 seçimlerinde ılımlı çizgideki Hasan Ruhani’yi destekleyerek iktidara gelmesini sağlamıştır. “İyi bir orta yolcu” olarak nitelendirilen Cumhurbaşkanı Ruhani, “ılımlılık”, “itidal” ve “dünya ile yapıcı etkileşim” sloganlarıyla İran dış politikasına reformist bir açılım getirmiş, fakat diğer taraftan Devrim Rehberliği ve Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) devrimci idealist ilkeleri dış politikayı yönlendirmeye devam etmiştir.

2017 yılında ABD Başkanlık Seçimlerini İran karşıtı söylemleriyle ön plana çıkan Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın kazanmasıyla İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Dış İşleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in birlikte yürütmüş olduğu dış politikadaki açılım süreci de büyük darbe almıştır. Ruhani ve Zarif’in dış politikadaki yumuşak güce ve itidale dayanan ılımlı siyaseti, aynı süreçte devletin omurgasını oluşturan Devrim Rehberliği ve onunla ilişkili diğer devrimci-idealist kurumlar tarafından sekteye uğratılmıştır. Bunun yanı sıra Trump yönetiminin, Ruhani’nin dış politikadaki en önemli başarısı olarak görülen Kapsamlı Ortak Eylem Planı’ndan (KOEP) çekilmesi, İran’da muhafazakâr kesimlerin daha da güçlenmesine neden olmuş ve reformist politikaların başarısızlığı daha yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştır. Bunun üzerine Devrim Rehberliği ve DMO’nun başını çektiği “devrimci idealistler” ya da “muhafazakâr elitler”, ABD’nin politikalarına karşı koyabilmek ve caydırıcılık oluşturabilmek adına ülkenin savunma kapasitesini, füzelerini ve bölgedeki Şii direnişini güçlendirmek için harekete geçmişlerdir. Bu adımlardan en dikkat çekenleri; Şubat 2019 tarihinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Tahran’a gerçekleştirdiği ziyaret ve geçtiğimiz Nisan ayında DMO Komutanı Ali Caferi’nin yerine yardımcısı Hüseyin Selami’nin atanması olmuştur. Ruhani ve Zarif, DMO’da yaşanan değişimi desteklemesine rağmen özellikle Esad’ın Tahran ziyaretinin DMO-Kudüs Gücü tarafından organize edilmesinden ve Dışişleri Bakanlığı’ndan habersiz bir şekilde gerçekleştirilmesinden rahatsız olmuş ve Zarif bu olayın ardından istifasını sunmuştur.

İran’da reformist kanadın DMO gibi paralel yapılanmalar nedeniyle dış politikada (özellikle Ortadoğu’da) yeterince söz sahibi olamadıkları sıkça dile getirilmektedir. Esad’ın Tahran ziyareti ve ardından yaşanan Zarif’in istifa kriziyle birlikte reformist Ruhani hükümeti ile DMO gibi yapılanmalar arasındaki rekabet açık bir sistem içi hesaplaşmaya dönüşmüştür. Bu noktadan itibaren Ruhani ve Zarif, İran dış politikasında yeni bir reformist açılım süreci başlatmışlardır. Mart 2019 tarihinde Ruhani ve Zarif, Bağdat’ı ziyaret ederek üst düzeyli temaslarda bulunmuş ve Necef’te Ayetullah Ali es Sistani ile görüşme gerçekleştirmişlerdir. Bu aynı zamanda İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin ilk Irak ziyareti olması sebebiyle dikkat çekmiştir. Bu temaslar sırasında İran’ın Suriye Büyükelçisi Cevad Turkabadi, Ruhani’nin yakın gelecekte Şam’a resmi ziyaret düzenleyebileceğini söylemiştir.[1] Buna ek olarak Dışişleri Bakanı Zarif, 2019 yılının başlarından itibaren Lübnan ve Irak gibi ülkelere resmi ziyaretler gerçekleştirmiş, ayrıca Esad’ın Şubat ayındaki davetine icabet ederek Nisan ayında Şam’a ziyaret gerçekleştirmiştir. Kısacası Ruhani ve Zarif önderliğindeki İran’ın reformist kanadı uzun yıllardır uzak kaldıkları Ortadoğu’ya yeni dönemde ziyaretler gerçekleştirmeye başlamışlardır. İran’da reformist kanadın Ortadoğu’da inisiyatifi ele almasıyla Suriye, Irak ve Yemen politikalarında değişikliğe gidilip gidilmeyeceği sorusu gündeme gelmiştir. Ruhani ve Zarif’in özellikle İran’ın Irak’taki etkinliğinden rahatsız olan Ayetullah Ali es Sistani ile yaptığı görüşmeler, İran dış politikasında önemli kırılmalar yaşanmaya başladığının göstergesi olmuş ve DMO’nun özellikle Ortadoğu politikalarındaki etkinliğinin kırılmaya başlandığını gözler önüne sermiştir.[2] Benzer şekilde Dışişleri Bakanı Zarif, Beşar Esad’la yapmış olduğu görüşmelerden sonra Türkiye’ye geçerek Suriye Krizi’nin çözümü konusunda ilk defa böylesi bir inisiyatif üstlenmiştir.

ABD’nin DMO’yu terör örgütleri listesine almasıyla birlikte İran’ın bölgede daha saldırgan ve caydırıcılık esasına dayalı bir politika izlemesi beklenmektedir. Bunun yanı sıra Ruhani ve ekibinin KOEP anlaşması ve yaptırımlar gibi meselelerde Batı ile müzakerelerine devam edebilmesi için siyaset ve ekonomi sahnesinde istikrarın sağlanması gerekmektedir. Dolayısıyla Devrim Rehberi Hamaney, bir yandan DMO’yu daha etkin kılmaya çalışmakta, diğer yandan reformistlerin dış politikada daha fazla söz sahibi olmasına izin vermektedir. Devrim Rehberi açısından bakıldığında Ruhani ve Zarif’in Ortadoğu ziyaretleri, reformist-muhafazakâr çekişmenin yumuşamasına ve elde edilen anlaşmalar sayesinde İran’ın bölgedeki etkinliğini artırmasına olanak sağlayan pragmatik bir açılımdır. Diğer taraftan bu açılım, Ruhani hükümetinin DMO’nun bölgedeki etkinliğinden duyduğu rahatsızlığının da bir göstergesidir. Nitekim, bazı basın kuruluşlarına göre[3] İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi, Ruhani’nin Irak ziyaretinden sonra resmi internet sayfasından Devrim Rehberliği’ni, DMO’yu ve ABD’yi hedef alan bir video yayımlamış, fakat bir süre sonra bunu kaldırmıştır.[4]  Sonuç olarak tüm bu gelişmeler, İran dış politikasında paralel yapıların etkinliğinin tartışılmaya devam edeceğini ve sistem içi hesaplamanın daha da derinleşeceğini göstermektedir.


[1] “Ruhani, Yakın Gelecekte Şam’a Resmi Ziyarette Bulunabilir”, Sputnik, https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201903111038137430-ruhani-sam-ziyaret/, (Erişim Tarihi: 07.05.2019).

[2] “When Iran Goes To Iraq: The Significance Of Rouhani’s Trip”, ECFR, https://www.ecfr.eu/article/commentary_when_iran_goes_to_iraq_the_significance_of_rouhanis_trip, (Erişim Tarihi: 07.05.2019).

[3] “Ruhani’nin Irak Ziyareti, Hamaney ve Süleymani ile Olan Bağlantısını Ortaya Koyuyor”, Al-Khalee Online, https://bit.ly/2LusYsZ, (Erişim Tarihi: 07.05.2019).

[4] “Sistani-Ruhani Buluşmasındaki En Önemli Mesajlar”, Arabi21, https://bit.ly/2V2JL5S, (Erişim Tarihi: 07.05.2019).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.