Tarih:

Paylaş:

Hindistan’ın Çin’le Ekonomik Rekabeti

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Çin, 19.7 trilyon dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ile dünyanın en büyük ikinci ekonomisidir. Hindistan ise 3.7 trilyon dolarlık GSYİH ile beşinci sıradadır.[1] The Reuters’ın 11 Aralık 2023 tarihli son raporuna göre; “Hindistan ekonomisi, hızla yükselişe geçmek için Çin’in yolunu takip etmektedir.”[2] Bu bağlamda ülke, son iki yıldır dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olmuştur. Uluslararası Para Fonu’na göre Hindistan ekonomisinin 2023 ve 2024 yıllarında ‘%6’dan fazla büyümesi beklenmektedir.[3] Aynı dönemde Çin’in %4-5, dünya ekonomilerinin ortalama %3, gelişmiş ekonomilerin ise %1,5 büyümeyeceği tahmin edilmektedir.

Reuters’in raporuna göre; Hindistan’ın ekonomisi ve demografik yapısı, Çin’in 1990’lı yılların sonu ve 2000’lerin başındaki dönemine benzemektedir. Bu da Hindistan’ın önümüzdeki yirmi yıl boyunca eğer hızlı ve sürdürülebilir bir büyüme yakalayabilirse Çin’in yolundan gideceğini göstermektedir. Hindistan’ın gelecek yirmi yıl içinde Çin’le aynı seviyeye ulaşabilmesi için ekonomik politikalarına ek olarak enerji stratejisi ve diğer nüfus uygulamalarında da aynı başarıyı yakalaması gerekecektir.

Ekonomik ve demografik olarak Hindistan, Çin’in bundan yıllar öncesi ulaştığı seviyeye henüz yeni ulaşmaktadır. Örneğin Hindistan, kişi başına düşen GSYİH oranında 7.100 dolara 2022 yılında ulaşırken; Çin bu orana ilk kez 2007-2008 döneminde ulaşmıştır. Yine ülkede kentsel alanlarda yaşayan nüfusun payı 2022 yılında %35’e ulaşırken, bu seviye Çin’de 2000 civarında yakalanmıştır. Bir başka örnek olarak Hindistan’da enerji tüketimi 2022 yılında kişi başına 26 gigajul’e ulaşırken; bu, Çin’in 1990’ların başında ulaştığı bir orandır.

Bu noktada, iki ekonomi arasında özellikle iklimden kaynaklanan farklılıklar olabileceği unutulmamalıdır. Çünkü Çin’in şehirleri çok daha yüksek enlemlerde olduğundan ısınma için daha fazla enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun yanı sıra enerji alanında devlete ait firmalar ile özel sektör arasındaki ilişkiler de dahil olmak üzere önemli farklılıklar vardır. Buna mukabil demografik benzerlikler de bulunmaktadır. Örneğin kentsel alanlara göç etmeye hazır büyük bir kırsal nüfus ve sanayileşme potansiyeli açısından önemli benzerlikler vardır. Buna ek olarak Hindistan, büyük kentsel bölgelerdeki şiddetli hava kirliliği ve ortalama yaşam beklentisi oranlarında Çin’in 1990’lı ve 2000’li yıllarda sahip olduğu seviyededir.

Hindistan, kentleşmenin, sanayileşmenin, hane halkı gelirlerinin ve enerji tüketiminin genellikle birkaç on yıl boyunca en hızlı şekilde arttığı bir yükseliş dönemine girmektedir. Ülke, eğer büyük politik hatalar yapmaktan kaçınırsa ve diğer olumsuz küresel şokları atlatabilirse önümüzdeki 10-20 yılın büyük bölümünde dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olarak kalabilir. Hindistan’ın hızla kentleşmesi, sanayileşmesi ve özellikle orta sınıfın zenginleşmesi, enerji hizmetlerine olan talepte muazzam bir artışa yol açacaktır.

Gelecek 20-30 yıllık periyodda Hindistan, enerji tüketimi, fosil yakıt kullanımı ve emisyonlarla ilgili kendi yolunu izleyecek ve kendine özgü zorluklarla baş etmek zorunda kalacaktır. Bu noktada belirtmek gerekirse Çin’in 2000’li ve 2010’lu yıllardaki hızlı, sürekli ve muazzam büyümesinin arka planında 1980’li ve 1990’lı yıllardaki reform ve açılımları yatmaktadır. Buna ek olarak 2013 yılında ilan edilen Kuşak ve Yol Girişimi’nden sonra Çin’in küresel ekonomiye katkısı hızla artmıştır. Hindistan, Çin’in yolundan gidebilmek adına Kuşak ve Yol Girişimi gibi devasa yatırım projelerine ihtiyaç duyabilir. Bunun yolu ise güçlü bir devlet yapısı, siyasi kararlılık ve dengeli bir dış politika izlemekten geçmektedir.

Çin, Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Hindistan için de bir koridor önermesine rağmen Yeni Delhi, bu projeye sıcak bakmamaktadır. Hindistan ve Çin gibi hızla büyüyen ekonomilerin önderlik ettiği bu yüzyıl, Batı’nın karşısında Asya’nın yükselişine tanıklık edebilir. Fakat bunun için rekabetçi anlayışın terk edilmesi gerekmektedir. Eğer Hindistan ve Çin, ekonomik işbirliği ve kazan-kazan işbirliği çerçevesinde bir araya gelerek Asya Yüzyılı’nı gerçekleştirmeyi başaramazlarsa, Asya’daki krizlerin önünü alabilmek neredeyse mümkün olmayacaktır.

Dünyanın en büyük ekonomileri arasında Asyalı aktörlerin sayısının artması, küresel ekonominin merkezinin Batı’dan Asya’ya kayması anlamına gelecektir. Hindistan’ın sürdürülebilir ekonomik büyümeyi yakalaması ve dünyadaki jeopolitik şokları başarıyla atlatabilmesi için politik kamplaşmalardan kaçınabilmesi önem arz etmektedir. Bu kutuplaşma siyasetinin etkisi, son yıllarda Hindistan-Çin ilişkilerinde sıklıkla görülmektedir. Sınır gerginliklerinin ardından Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Hindistan’daki G20 Zirvesi’ne katılmaması, ikili ilişkilerde büyük bir uçurumun olduğu görüşünü desteklemektedir. 

Küresel düzlemdeki jeopolitik kırılmaların etkisiyle büyük bir güven bunalımına giren Hindistan-Çin ilişkilerinde yeni krizlerin ortaya çıkması, yalnızca bölgesel siyaseti değil, küresel ekonomik düzeni de etkileyecektir. Sonuç olarak Hindistan’ın siyasi ve ekonomik tercihleri, Asya’nın gelecek yüzyılın inşasında üstleneceği rolde belirleyici olacaktır.


[1] “Dünyanın En Büyük Ekonomileri”, Get Midas, https://www.getmidas.com/blog/dunyanin-en-buyuk-ekonomileri/, (Erişim Tarihi: 12.12.2023).

[2] “India’s Economy Follows China To Reach Rapid Take Off”, Reuters, https://www.reuters.com/markets/asia/indias-economy-follows-china-reach-rapid-take-off-2023-12-11/, (Erişim Tarihi: 12.12.2023).

[3] Aynı yer.

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.