Tarih:

Paylaş:

Halayib Üçgeni Krizi Bir Kez Daha Gündemde

Benzer İçerikler

Geçtiğimiz günlerde Mısır’da güvenlik güçleri, Halayib Üçgeni bölgesi sakinlerinden 221 Sudan vatandaşını tutuklamıştı. Mısır makamlarına göre bu tutuklamaların sebebi, Sudanlıların illegal yollarla bölgeye giriş yapmış olmalarıydı. Ancak; Sudanlı yetkililer, Mısır’ın böyle bir adım atmasını gergin olan ilişkilerin kopma noktasına getirilmesi şeklinde yorumlamışlardır.

Tarihi perspektiften bakıldığında, 1950’lerin başına kadar Sudan idari anlamda Mısır’a bağlıydı. 1956 yılında Mısır – İngiliz sömürgeciliğinden kurtulan ve bağımsızlığını kazanan Sudan, ülke sınırlarını belirlemiştir. Buna ek olarak; Kızıl Deniz’e kıyısı olan Halayib Üçgeni, Mısır ve Sudan arasında tartışmalı bir bölge haline gelmiştir.

[otw_is sidebar=otw-sidebar-2]

Tartışma bağlamında Sudan, bölgenin kendisine ait olduğunu iddia ederken; 1995 yılında Mısır bölgeyi askeri güç aracılığıyla kendi hâkimiyeti altına almıştır. Dolayısıyla iki ülke arasında vuku bulan ilişkiler gergin bir döneme girmiştir. Sudan, bu meselenin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’ne taşınması gerektiğini savunurken; Mısır sorunun BMGK’ye taşınmasına her zaman karşı çıkmıştır.

Halayib Üçgeni Krizi’nin Gündeme Gelmesinin Nedenleri

Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yaşanan gelişme ve krizler birbiri ardına gelmektedir. Sudan ile Mısır bölge ülkelerde vuku bulan birkaç krizde fikir ayrılığı yaşamaktadır. Bu fikir ayrılıkları Halayib Üçgeni Krizi’nin gündeme taşınmasında önem arz etmektedir. Bahse konu fikir ayrılıkları aşağıdaki gibidir:

Libya Krizi: Kaddafi yönetiminin devrilmesinin ardında Libya’ya kaos ortamı hâkim olmuştur. Bunun sebebi, uluslararası ve bölgesel güçlerin Libya’ya dair önceliklerinin oldukça farklı olmasıdır. Örneğin; ABD, Avrupa ülkeleri, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi aktörlerin ana taleplerinin başında, Müslüman Kardeşler (İhvan) Hareketi’nin Libya yönetiminden uzak tutulmasıdır. Dolayısıyla Emekli General Halife Hafter bu ülkeler tarafından her şekilde desteklenmiştir. Diğer taraftan Sudan ve Katar gibi ülkeler İhvan yönetimini desteklemektedir. Bu bağlamda Sudan ve Mısır’ın Libya Krizi’nde birbirlerinden farklı tutumlar sergilediklerine şahit olunmuştur. Buna göre Mısır, Sudan’ın Libya devrimcilerine verdiği desteği sona erdirmesi adına Halayib Üçgeni’nde bulunan Sudanlıları tutuklamış olabilir.

Güney Sudan Krizi: 2011 yılında Güney Sudan, Sudan’dan ayrılarak; özgürlüğünü ilan etmiştir. Bağımsızlığını kazanmasından iki sene sonra kaosa sürüklenmesinin yanı sıra; Güney Sudan’da bulunan binlerce kişi hayatını kaybetmiştir. Mısır istihbaratının raporlarına göre Sudan, ülkedeki kaosta çok önemli bir rol oynamıştır. Bunun nedeni Güney Sudan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından Sudan’a savaş ilan etmesinin yanı sıra Hiclic bölgesine saldırmasıydı. Tüm bunlara ek olarak Sudan’ın, Güney Sudan’daki silahlı muhalifleri desteklediği düşünülmektedir. Ayrıca Mısır; Güney Sudan Hükümeti’ne destek vermektedir. Mısır Hava Kuvvetleri’ne bağlı uçakların muhalifleri bombalaması bu duruma verilecek en güzel örneklerden biridir.

Etiyopya Rönesans Barajı: Rönesans Barajı iki ülke arasında büyük anlaşmazlıklara konu olmuştur. Sudan’ın Rönesans Barajı projesini dolaylı olarak desteklediği düşünülmektedir. Kahire yönetiminin, Sudan’ın bu yöndeki tutumundan rahatsız olmasından ötürü Halayib Üçgeni üzerinden Hartum’a baskı uygulamaya çalıştığı düşünülebilir.

Yemen Krizi: 2015 yılında Yemen’de bulunan Husilere karşı bir askeri koalisyon oluşturan Suudi Arabistan, bu koalisyonda Mısır’ın önemli ve etkin bir rol alması beklemişti. Çünkü “Sisi Darbesi” olarak adlandırılabilecek askeri müdahale ile iktidarın değişimi Suudi Arabistan yönetiminin desteğiyle başarıya ulaşmıştır. Şunu hatırlatmakta fayda vardır; 1960’lı yıllarda Yemen’de meydana gelen ayaklanma kapsamında Mısır, olayları bastırmak üzere ülkeye askerlerini göndermiştir. Fakat olaylar sırasında onlarca Mısırlı asker hayatını kaybetmiştir. Tüm bu yaşananlardan ders alan Kahire yönetimi, dış politikada askeri koalisyonlara katılmama hususunu bir prensip olarak benimsemiştir. Sisi yönetiminin 1960’lı yılların senaryosunu tekrarlamak istememesi nedeniyle, Suudi Arabistan’a asker göndermeyeceğini belirtmiştir. Mısır’ın beklentisine yanıt vermemesi üzerine Suudi Arabistan yönetimi, Sudan’a yönelmek zorunda kalmıştır. Bu yaşananlara rağmen Sisi rejimi, Sudan’ın teklifini kabul edeceği ihtimali üzerinde durmamıştır.

Ancak Sudan, Suudi Koalisyonu’nun çağrısına ilk cevap veren ülke olmasına ek olarak askerlerini Yemen’e göndermiştir. Resmi rakamlar uyarınca, 12 bin Sudanlı asker Yemen topraklarında bulunmaktadır. Bu durum Sudan ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin gelişmesine vesile olmuştur.

Mısır; Suudi Arabistan ve Sudan arasında gelişen ilişkiler neticesindeki rahatsızlığını birkaç şekilde belirtmiştir. Örneğin; Sudan’ın İran’la devlet düzeyindeki ilişkilerinin sona erdiğini açıklamasına rağmen, Mısır medyası ikili ilişkilerin dolaylı olarak devam ettiğini lanse etmiştir. Dolayısıyla bu durum Suudi Arabistan’la ilişkilerin gerginleşmesine sebebiyet vermektedir. Bunlara ek olarak Mısır, geçtiğimiz aylarda Suudi Arabistan’la paylaşması gereken deniz sınırı üzerine belirlemeler yapmaya çalışmıştır. Mısır’ın Suudi Arabistan’la sınırların çizebilmesinin ön şartı Sudan’la arasında büyük bir sorun teşkil eden Halayib Üçgeni Krizi’ni çözmesidir. Bu nedenle Mısır, Halayib Üçgeni bölgesini tartışmalı bir konu olmaktan çıkarmaya çalışmaktadır.

Körfez Krizi: Geçtiğimiz aylarda Mısır’ın da aralarında bulunduğu 4 Arap ülkesi, Katar’a bir abluka uygulayarak diplomatik ilişkilerini kestiklerini ilan etmişlerdir. Bahsi geçen ülkeler Sudan’dan Katar’la olan ilişkilerini kesmesini talep etmiştir. Fakat Hartum yönetimi, tüm bu talepleri reddederek söz konusu krizde tarafsız bir politika izleyeceğini ilan etmiştir. Katar’ın her zaman Sudan’a destek veren bir aktör olması, bu politikanın nedeni olarak gösterilebilir. Mısır, Sudan’ı bu kararından vazgeçirmek adına Halayib Üçgeni Krizi’ni bir kez daha gündeme getirme ihtiyacı duymuştur.

General Sisi’nin Mısır yönetimini askeri bir darbe yaparak ele geçirmesinin ardından Sudan ile Mısır arasındaki ilişkiler gergin bir döneme girmiştir. Sisi rejimi, Sudan’da bir koas çıkartmak adına elinden geleni yapmakta olup; bir taraftan Darfur’da bulunan silahlı muhaliflerine maddi destek sağlarken, diğer taraftan ülke içine sızarak istihbarat faaliyetleri yürütmektedir. Farklı bir perspektiften bakıldığında ise; Sudan, Mısır’ın Güney Sudan ve Libya’daki faaliyetlerini yakından takip etmektedir. Hatta geçtiğimiz günlerde, Darfur’da konumlanan silahlı örgütler, Güney Sudan ve Libya’dan eş zamanlı olarak buraya saldırmayı planlamaktaydı.

Sudan Silahlı Kuvvetleri’nin saldırıyı bertaraf etmesinin ardından ele geçirilen mühimmatların Mısır’dan temin edildiği tespit edilmiştir. Bu durumun neticesinde, Mısır’ın Sudan’a karşı ne tür faaliyetler yürüttüğü ortaya çıkmıştır.

Gerginleşen ilişkilere bağlı bir şekilde Hartum yönetimi, Mısır mallarına ambargo uygulamaya başlamış ve söz konusu ülke vatandaşlarına vize uygulanmasını kararlaştırmıştır. Böylesi bir adımın Sudan tarafından atılmış olması, Sisi rejiminin farklı bir tavır takınmasına neden olmuş, bunun sonucunda da Halayib Üçgeni’nde bulunan 221 Sudan vatandaşı hakkında tutuklama kararı alınmıştır.

Sonuç olarak, anlatılanlardan da görüldüğü üzere, Sudan ile Mısır arasındaki ilişkiler dönem dönem gerginleşmekteydi. Fakat bugünlerde ikili ilişkiler görülmemiş bir şekilde kopma noktasına gelmiştir. Tüm bunların uluslararası ve bölgesel konjonktüre dayandığı düşünülmektedir. Yukarıda örnek olarak ele alınan krizler sona ermediği sürece ikili ilişkilerin düzelmekten ziyade daha da gerginleşeceği öngörülmektedir.

İbrahim NASSIR
İbrahim NASSIR
1988 yılında Sudan’ın Kassala şehrinde doğmuştur. İlkokulu ve liseyi Kassala’da okuduktan sonra Sudan – Türkiye arasındaki anlaşma kapsamında lisans eğitimini almak için 2008 yılında Türkiye’ye gelmiştir. 2013 yılında Türkiye Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi’nden lisans derecesini almıştır. Türkiye–Afrika ilişkileri konusunda bir çok panel ve konferensa konuşmacı olarak katılmıştır. Uluslararası alanda bir çok akademik çalışmada bulundu. Ulusal düzeyde çeşitli radyo ve televizyon programlarına katılmıştır. Yüksek Lisansını Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkileri Bölümü’nde yapmaktadır. Afrika, Ortadoğu ve İran Çalışmaları başlıca ilgi alanlarını oluşturmaktadır. İyi derecede İngilizce ve Türkçe bilmektedir.