Vostok 2018 Tatbikatı: Rusya’nın Türkiye’yi Davet Etmesi Ne Anlama Geliyor?

Rusya Federasyonu, 11-18 Eylül 2018 tarihleri arasında “Vostok 2018 Tatbikatı”nı gerçekleştiriyor. Sibirya’da düzenlenecek olan ve Çin ile Moğolistan’ın da askeri birlikleriyle katılacağı açıklanan tatbikata Türkiye de seyirci olarak davet edildi. Moskova’nın bu davetine karşılık Ankara da söz konusu daveti değerlendireceğini duyurdu.

Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Vostok 2018 Tatbikatı’nın Ankara-Moskova ilişkileri açısından ne anlama geldiğini tartışmaya açmakta ve alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini siz değerli okuyucularına sunmaktadır.

Aydın NURHAN (Emekli Büyükelçi)

Vostok 2018 Tatbikatı’nı değerlendirdiği açıklamasında Emekli Büyükelçi Aydın Nurhan, Türkiye’nin şu anda NATO’dan ayrılamayacağını ifade ederek Rusya’nın da bu durumun farkında olduğunu belirtti. İdlib’de Moskova ile Ankara’nın amaçlarının çok farklı olduğunu ifade eden Nurhan, “Bu farklı görüşleri uzlaştırmak çok kolay değil. Dolayısıyla Rusya’nın daveti, bir iyi niyet göstergesi olarak yorumlanmalıdır. Bir anlamda Moskova, Ankara’ya dostluk eli uzatıyor.” dedi. Diğer yandan NATO’ya da bir mesaj verildiğini söyleyen Nurhan, Rusya’nın Batı’ya “Türkiye’yi mümkün olduğunca sizden uzaklaştırmaya çalışıyorum.” uyarısında bulunduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA (İstanbul Aydın Üniversitesi)

Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, 15 Temmuz 2016 tarihindeki hain darbe girişiminin Türkiye’nin dış politika yönelimleri açısından milat olduğunun altını çizerek Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı gibi askeri operasyonlar ile Türkiye’nin Suriye’deki gelişmeler karşısında adım attığını ve kendisini bölgedeki en temel aktörlerden biri haline getirerek doğru bir hamle yaptığını söyledi. ABD’nin terörü tırmandıran politikaları karşısında, Türkiye’nin en temel destekçisinin Rusya olduğunu ifade eden Karaca, “ABD ile Münbiç nedeniyle diyalog halinde olan ikili ilişkiler, Rahip Brunson nedeniyle krize girdi. Bunlar devam ederken karşımıza İdlib çıktı. İdlib önemlidir. Çünkü Moskova-Tahran-Şam üçlüsü, İdlib’i vurmak istiyor. Eğer İdlib’de Rusya-Türkiye ayrışması yaşanırsa, Astana Süreci de askıya alınabilir. Bu da uluslararası kamuoyunda Avrupa ile ABD’nin dirsek temasına geçmesine neden olur.” açıklamasında bulundu.

Esad’ın İran ve Rusya’dan gelen desteğe güvenerek İdlib’i vurmaya başladığını hatırlatan Karaca, Türkiye’nin tutumunun net olduğunu vurgulayarak “Artık Türkiye, Suriye ve Irak merkezli gelişmelerde ABD’nin de Rusya’nın da vazgeçilebileceği bir ülke değildir. Bu da 15 Temmuz’dan sonra net bir biçimde ortaya çıkmıştır.” dedi. Karaca, Moskova’nın Vostok 2018 Tatbikatı’na Türkiye’yi davet etmesinin de bu perspektiften değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Geçtiğimiz dönemde yaptığı bir Çin seyahati üzerinden örnek veren Karaca, Çin’de Türkiye’nin bir eksen kayması yaşayıp yaşamadığı yönündeki sorularla karşılaştığını ve kendisinin de bu sorulara “Böyle bir kayma yok ama uluslararası olaylar, ülkelerin anlık dış politika üretmelerine neden oluyor; bu da eksen kayması olarak yorumlanamaz.” şeklinde yanıt verdiğini ifade etti.  Bu tespitten hareketle ikinci bir çıkarımda bulunan Karaca, böyle bir dönemde Türkiye’nin tatbikata çağrılmasının arkasında, bir eksen kayması oluşturma hedefinin bulunabileceğini de belirterek uyarıda bulundu. Son olarak tatbikatı bir gövde gösterisi olarak yorumlayan Karaca, “İlk defa bu kadar büyük bir tatbikat yapılacak. Kuşkusuz bu da Çin ve Rusya’nın ‘Biz birbirimizden ayrı düşünmüyoruz.’ mesajı olarak açıklanabilir.” dedi.

Prof. Dr. Sencer İMER (ANKASAM Başdanışmanı)

Prof. Dr. Sencer İmer, Vostok 2018 Tatbikatı’nın Rusya’ya karşı uygulanan ambargoya bir cevap niteliğinde olduğunu ifade ederek Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) etkisine dikkat çekti. İmer, Moskova’nın Suriye rejimiyle birlikte İdlib’i ele geçirmek istediğini ve buna karşı Washington’un da PKK’nın (Partiya Karkerên Kurdistanê/Kürdistan İşçi Partisi) Suriye kolu olan PYD’ye (Partiya Yekîtiya Demokrat/Demokrat Birlik Partisi) desteğe devam ettiğini hatırlatarak “Rusya; dünya üzerinde bir güç olduğunu göstermek için askeri hazırlık niteliği taşıyan bu tatbikatı yapıyor.” dedi. Öte yandan Çin ve Moğolistan’ın da katıldığı ve Türkiye’nin de izleyici olarak davet edildiği tatbikat için İmer, “Rusya’nın ciddi ekonomik sorunlar yaşadığı bir dönemde, böyle büyük ölçekli bir tatbikat gerçekleştirmesi, büyük bir tehdit algılamasının sonucudur. Moskova, Washington’a ve onunla hareket eden tüm güçlere gözdağı veriyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Tatbikata Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler açısından bakıldığında bir problem olmadığının altını çizen İmer, “Tam tersine işbirliği söz konusu ve bu nedenle de Ankara, Beyaz Saray’dan ihtarlar alıyor.” diyerek Türkiye’nin kararlılığını vurguladı. Ayrıca İmer, “Rusya ile Türkiye, Suriye’de barışın temini konusunda aynı istikamette yürüse de İdlib’de farklılıklar bulunması nedeniyle mutabakat sağlanamadı.” dedi. Diğer taraftan ABD’nin İdlib Operasyonu hususundaki tutumunu da değerlendiren İmer, “Aslında bu operasyon, ABD’nin çıkarlarıyla örtüşmüyor. Çünkü Washington, oradaki teröristlerle sivillerin ayrılmasını da rejimin toprak bütünlüğünü sağlamasını da istemiyor. Bu nedenle de PYD’yi silahlandırmaya ve ordulaştırmaya devam ediyor.” açıklamasında bulunarak Türkiye ile ABD’nin çıkarlarının örtüşmediğine işaret etti.

Timur AKHMETOV (Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi-Araştırmacı)

Timur Akhmetov, Türkiye’nin söz konusu tatbikata seyirci olarak katılacağını ve benzer tatbikatların Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde de yapıldığını belirterek “SSCB de tatbikatlara NATO ittifakında yer alan ülkeleri davet ediyordu. Şimdi de Türkiye davet edildi. Bunu olağanüstü bir gelişme olarak değerlendirmemek lazım.” dedi. Akhmetov, tatbikatla Batı’ya bir mesaj verildiğini dile getirerek, Türkiye’nin Rusya ile daha sıkı ilişkiler kuracağı yönünde bir izlenimin oluşturmak istediğini söyledi. Ankara’nın tatbikata bir NATO üyesi olarak davet edildiğini hatırlatan Akhmetov, “Geleneksel askeri diplomasi kurallarına göre, komşu ülkeleri korkutmamak için onları davet etmeniz gerekir.” sözleriyle Ankara’nın davet edilmesinin bir diplomatik prosedür olduğunu belirtti. Ayrıca Akhmetov, bu diplomatik girişimin açacağı yolun kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede Ankara-Moskova ilişkilerine siyasi derinlik kazandırabileceği öngörüsünde de bulundu.