Asya’daki güç dengeleri hızla değişirken; Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan Özel Kuvvetleri’nin 12-20 Eylül 2021 tarihleri arasında Bakü’de gerçekleştirdiği “Üç Kardeş-2021 Tatbikatı”, bölgesel ve küresel aktörlerin dikkatlerini bir kez daha Güney Kafkasya’ya çekmiştir. Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan’a tam destek veren Türkiye ve Pakistan’ın da katıldığı tatbikat, bu üç ülkenin ordularının birlikte hareket etme deneyimi kazanması bakımından tarihte ilk olma özelliğine sahiptir.
Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), üç ülke tarafından gerçekleştirilen tatbikatın ne anlama geldiğini ve bölgeye yansımalarını değerlendirmek üzere alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinden alınan görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.
Dr. Öğr. Üyesi Emre OZAN (ANKASAM Türk Dış Politikası Danışmanı)
Üç dost ülke arasında ittifak ilişkisinin olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Üyesi Emre Ozan, “Dağlık Karabağ’daki son savaşta Türkiye ve Pakistan, Azerbaycan’a en güçlü desteği veren iki ülkeydi. Bu devletler geçmişten beri dostça ilişkilere sahipti; fakat bu yakınlık, sadece ikili ilişkilerde kendisini göstermekteydi. Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını geri kazandığı savaş sırasında taraflar arasında üçlü bir işbirliği mekanizması ortaya çıktı. Sadece Karabağ Meselesi’nde değil; genel düzeyde üçlü bir dostluk ve işbirliği yapısı oluşturma yönünde hareket edildi. Gerçekleştirilen tatbikatı da bu bağlamda değerlendirmek gerekir.” dedi.
Ozan, “Anlaşılacağı üzere, üçlü işbirliği İkinci Karabağ Savaşı’nın bir ürünüdür. Bunun doğal sonucu olarak söz konusu tatbikat, Azerbaycan’ın kendi ulusal davasında Türkiye ve Pakistan’ın desteğini bir kez daha teyit etmektedir. Bununla birlikte üçlü işbirliğinin amacı Azerbaycan’ı desteklemekle sınırlı değildir. Üç ülke, bölgesel sorunlar karşısındaki işbirliklerini uzun vadede işlevselleştirme arayışındadır. Nitekim Kafkasya’nın yanı sıra Ortadoğu, Orta Asya ve Güney Asya üçgeninde son yıllarda çok önemli jeopolitik kırılmalar yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir. Amerikan askerlerinin Afganistan’dan çekilmesi ve Taliban’ın iktidara gelişi bunlardan sadece biridir. Bölgesel sorunların getirdiği bir kararsızlık söz konusudur. Terörle mücadele, mülteci krizleri, enerji politikaları, bölge üzerindeki küresel rekabet gibi birçok sorun bölgesel işbirliğini gerekli kılmaktadır.” diyerek açıklamalarını noktaladı.
Prof. Dr. Sait YILMAZ (İstanbul Esenyurt Üniversitesi)
Prof. Dr. Sait Yılmaz, üç ülke arasındaki yakınlaşma çabalarının yeni bir durum olmadığını belirterek, “Geçmiş dönemde ülkelerin parlamento başkanları bir araya gelmiştir. Yaklaşık 5 yıldır özellikle Pakistan’ın bu üçlüyü kurmaya gayret ettiği gözlemlenmektedir. Büyük resimden bakıldığında, ABD ile Çin arasında patlak verebilecek savaş öncesinde Avrasya’da güç dengelerinin yeniden kurulmaya başlandığını ya da revize edildiğini söyleyebiliriz. ABD, İngiltere ve Avustralya arasında AUKUS’un kurulması da bu durumu doğrulamaktadır. Söz konusu ülkelere, Çin’e karşı ABD’yle ittifak yapabilecek Japonya, Singapur ve Güney Çin Denizi etrafındaki devletler eklenebilir. Ancak asıl kaynayan kazan, Güney Çin Denizi’nde yapılacak büyük savaşa kadar olan dönemde terörize edilecek Avrasya’dır. Avrasya için ABD, kendine Hindistan’ı müttefik seçmiştir ama bu ülke, ittifak ilişkilerinde isteksizdir.” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, “Ruslar şu an esas dikkatini Sibirya’nın kaynaklarını ve yakın çevresindeki etki bölgesini korumaya vermiş olsa da Türkiye’yi doğrudan hedef almaktan çekinmeyeceklerdir. Orta Asya dengeleri bakımından Moskova, kendi yakın çevresindeki etkisini korumak ve Türk devletleri üzerindeki prangasını devam ettirmek istemektedir. Rusya, Türkiye’nin Orta Asya’daki Türk devletleriyle gelişen askeri ve ekonomik ilişkilerinden şüphelenmektedir. Bu konular, Rus kamuoyunda artık daha sık gündeme gelmektedir. Türk Konseyi’nin faaliyetleri yakından takip edilmektedir. Örneğin Başkurdistan’da ‘Başkurt’ adlı bir grubun üyelerine Türkçülük şüphesiyle ‘bölücü örgüt’ suçlaması yapılmış ve operasyon düzenlenmiştir. Özellikle Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki çatışmalar başladıktan sonra perde arkasında Türkiye ile Rusya arasındaki mücadele daha da netleşmiş ve Türkiye’ye yönelik casus trafiği artmıştır.” yorumunu yaptı.
Avrasya’daki güç asimetrisinin Ankara, Bakü ve İslamabad’ı bir araya gelmeye zorladığını vurgulayan Yılmaz, “Türkiye, Azerbaycan ve hatta Orta Asya’daki Türk devletleri için Rusya’ya karşı bir denge kurabilmek mühimdir. ABD tarafından dost olarak görülmeyen Pakistan için de Hindistan’a karşı denge oluşturabilmek hayati öneme sahiptir. Önümüzdeki 10-15 yıla damgasını vuracak temel bölgeler Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Mançurya, İç Moğolistan, Tibet ve Hong Kong’dur. Ancak Afganistan ve Fergana merkezli terör faaliyetleri de çatışma potansiyeli oluşturacaktır. Özetle Avrasya içinde ve etrafında güç dengeleri yeniden kurulurken; Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan arasında derinliği artan yakınlaşma yeni bir parametre oluşturmaktadır. Ruslar, mevzubahis duruma Ermenistan ve İran’la cevap verme hazırlığındadır. Lakin Türkiye’yi kaybetmemek için biraz daha beklemektedir. Bununla birlikte kırmızı çizgilerinden de vazgeçmemektedir.” diyerek değerlendirmelerini tamamladı.
Prof. Dr. Ali ASKER (Karabük Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)
Konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Ali Asker, “Son dönemde Türkiye ve Azerbaycan orduları arasında askeri tatbikatlar yoğun bir şekilde yürütülmektedir. Kısa bir süre önce Laçin bölgesinde ortak taktik tatbikat; Hazar’daysa su altı hücum ve savunma gruplarının talimleri yapılmıştır. Bahse konu olan tatbikatların ardından gerçekleşen Üç Kardeş-2021 Tatbikatı da uluslararası gözlemcilerin dikkatini çekmiştir.” açıklamasında bulundu.
Asker, “Üç Kardeş-2021 Tatbikatı, özellikle Bakü için önemlidir. Bilindiği üzere, neredeyse çeyrek yüzyıl boyunca büyük güçlerin Ermenistan’ı desteklediği, Azerbaycan üzerine baskı yaptığı bir ortamda Türkiye her zaman ve her platformda Azerbaycan’ın çıkarlarını savunmuştur. Azerbaycan’a destek veren bir başka devlet de Pakistan’dır. Fakat söz konusu desteğin askeri boyutu yeterli olmamıştır. Türkiye’nin öncülüğünde bu kalıp kırılmış, 44 günlük savaşta bu destek tüm dünyaya gösterilmiştir. Hâlihazırda Türkiye, Kafkasya’da askeri anlamda boy göstermektedir. Üç Kardeş-2021 Tatbikatı da bahsi geçen sürecin bir ileri aşamasıdır. Bu tatbikatlar, Türkiye ve Azerbaycan tarafından atılan askeri işbirliğinin kapasitesini daha ileri boyutlara taşıma; müttefik, dost ve kardeş ülkelerin askeri alanda işbirliği potansiyelini gösterme bakımından çok değerlidir. Bundan sonraki süreçte daha geniş formatta tatbikatların yapılacağı öngörülebilir.” diyerek sözlerini tamamladı.
Hulusi KILIÇ (Emekli Büyükelçi)
Söz konusu tatbikatların bölgede oluşturabileceği etkiye değinen Emekli Büyükelçi Hulusi Kılıç, “Üç Kardeş-2021 Tatbikatı; Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan üçlüsünün bu düzeyde yaptığı ilk tatbikat olma özelliğini taşımaktadır. Bilindiği üzere 44 gün süren savaşın ardından Bakü’nün yanında olan iki başkent Ankara ve İslamabad’dı. Bu süreçte Türkiye ve Pakistan birtakım silahları deneyerek Azerbaycan’ın askeri tecrübelerini arttırma amacını da içermekteydi.” dedi.
Tatbikatın siyasi önemine de değinen Kılıç, “Tatbikat, bölge ülkeleri için de bir mesaj niteliği taşımaktadır. Ortak tatbikat, silahların gelişmişliği, ortak kararlılığın gösterilmesi, Kafkasya’da barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması açısından da son derece önemlidir. Ayrıca Çin’in ortaya attığı Kuşak-Yol Projesi için de bir güvence teşkil etmektedir. Tatbikatlar, 10 Kasım 2020 tarihli ateşkesi sürekli olarak ihlal eden Ermenistan ve destekçilerine de bir mesaj niteliği taşımaktadır. Üç ülkenin silahlı kuvvetleri arasında eşgüdüm, savunma sanayiinde işbirliği ve savaş güçlerinin birleştirilerek küresel ölçekte mücadele etmenin örneği sergilenmiştir. Savaşa barış zamanında hazırlanmak lazımdır. Ayrıca belirtilmelidir ki; üç ülkenin gerçekleştirdiği tatbikat hiç kimseye karşı değildir. Sadece Azerbaycan’ın topraklarında gözü olanlara verilen bir mesajdır.” diyerek açıklamalarını tamamladı.
Elnur ENVEROĞLU (Gazeteci-Eurasia Diary)
Gazeteci Elnur Enveroğlu, İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından Azerbaycan’ın askeri savunma alanında daha yoğun tedbirler almaya başladığını belirterek, “Önceleri müzakereleri veya dengeli bir politika izlemeyi tercih eden Azerbaycan, bugün gerekirse ulusal çıkarlar temelinde bunu askeri yollarla çözmeye hazır olduğunu göstermeye çalışmaktadır. Kardeş Türkiye’yle yapılan peş peşe ortak hava, kara ve su tatbikatları ve üçüncü kardeş ülke Pakistan da dâhil olmak üzere son yapılan askeri tatbikatlar, Azerbaycan’ın askeri savunma yeteneklerini geliştirmeyi amaçlayan hamlelerdir.” dedi.
Enveroğlu, “Azerbaycan’ın kuzeyde Rusya, batıda Ermenistan ve güneyde İran gibi komşularla çevrili olduğunu da belirtmek isterim. Ermenistan’la sınır bölgesinde yakın zamanda yaşanan bazı tatsız olaylar, Rus barış güçlerinin Karabağ’da işlerini gerektiği gibi yapamaması vb. sorunlar, Azerbaycan’ı daha sert adımlar atmaya zorlamıştır. Örneğin İran Dışişleri Bakanlığı’nın temelsiz bahanelerle Azerbaycan-Türkiye ortak tatbikatına sert tepkisi, kendisinin ve komşularının iki kardeş ülkenin birliğinden endişe duyduğunu göstermektedir.” şeklinde ifade etti.
Son olarak Enveroğlu, “Üç ülkenin gerçekleştirdiği ortak askeri tatbikat, terörle mücadelede düşmanla savaşan özel kuvvetlerin eğitimine yönelik ilk askeri eğitim niteliğindedir. 12-20 Eylül 2021 tarihleri arasında devam edecek tatbikatlar, üç kardeş ülkenin birlik ve dokunulmazlığını ifade etmektedir. Söz konusu tatbikatın gerçekleşmesinde, Türkiye’nin inisiyatifi çoktur. Ankara, bugüne kadar birçok tatbikatta öncü rol oynamıştır. Tatbikata nükleer bir güç olan Pakistan, bir NATO üyesi olan Türkiye ve giderek güçlenen Azerbaycan’ın katılım sağlaması övgüye değerdir. Bir diğer dikkat çeken nokta ise askeriyenin eğitim ve tatbikatlarda gerçek silah kullanmasıdır. Buradan da ezici bir mesaj verildiği açıktır.” diyerek değerlendirmelerini tamamladı.