Rusya’nın Suriye İmtihanı

Suriye’de her geçen gün tablo değişmekte ve bölgesel aktörlerin attığı adımlar da giderek önem kazanmaktadır. Türkiye, Münbiç ve Fırat’ın doğusuna operasyon için gün saymaya devam ediyor. Diğer taraftan Şam hükümeti, Türkiye’nin olası bir harekâtına karşı Suriye’nin kuzeyindeki Kürt gruplarla temaslarının arttığını ifade etti. Üstelik Kürt gruplardan yetkili kişilerin Rusya’ya giderek Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la mutabakata varmak için Moskova’nın arabuluculuğunu istedikleri iddia edildi. Rusya ise söz konusu teklifi önemli bir adım olarak değerlendiriyor.

Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Rusya’nın Suriye’de atacağı adımları Türkiye açısından değerlendirmek üzere alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Prof. Dr. Sencer İMER (ANKASAM Başdanışmanı)

Prof. Dr. Sencer İmer, Suriye’de 2011 yılındaki ayaklanmadan önce kültürel ve siyasi hakları olmayan Kürtlerin o tarihten sonra yaşanan iç savaşla birlikte bir güç elde ettiklerini söyleyerek özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) PKK/PYD’yi silahlandırmasıyla örgütün etkinliğini artırdığını belirtti. Suriye rejiminin Kürtler konusunda pragmatik şekilde hareket ettiğine dikkat çeken İmer, “İdlib ve PYD’nin olduğu bölgeler dışındaki alanlar Şam rejiminin kontrolündedir. Rejim ya onlarla savaşacaktı ya da uzaklaşacaktı. Anlaşılacağı üzere şu an uzlaşmayı tercih etmiş görünüyor.” açıklamasında bulundu. İmer, “Şu an” kelimesinin özellikle altını çizerek bu durumun sürekli uzlaşmak anlamına gelmeyeceğini ifade etti. Ayrıca Suriye rejiminin ülke topraklarını federatif yapı olmadan kontrol etmek istediğini hatırlatan İmer, PYD’nin silahlı bir güç olarak kabulünün mümkün olmadığını ancak terörist grupların silah bırakmasıyla onlara da bazı haklar tanınabileceğini söyledi.  Konuyu ABD açısından da ele alan İmer, “ABD, yaptığı silah desteğiyle güçlenen PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde bir devlet yaratmasını ister. Rusya da buna karşı çıkmaz çünkü Moskova bir noktada Suriye’de daha fazla angajman istemiyor. Kendi açısından alacağı şeyleri aldı ve Suriye’nin toprak bütünlüğü yetiyor, federatif yapı da onları rahatsız etmiyor.” dedi.

Türkiye, İran ve Suriye açısından bakıldığında bir federatif yapı oluşumunun kabul edilebilir olmadığını belirten İmer, “Ancak Suriye’de yeni anayasa yapılarak demokratik seçimlerin ardından bir hükümet oluştuktan sonra o bölgenin sorumluluğu Suriye hükümetine ait olacaktır. Dolayısıyla Türkiye’yi tehdit edecek terör hareketleri bir noktada Suriye’nin sorumluluğundadır.” diyerek bunun aksi bir durumda Türkiye’nin gerekeni yapacağını vurguladı. İmer, bu senaryo gerçekleştiği takdirde Türkiye’nin Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesinden çekileceğini ve diğer yabancı güçlerin de bölgeden çekilmesi gerektiğini dile getirdi. “Biz başka ülkelerin iç meseleleri için değil, terör tehdidinden kurtulmak ve oradaki göçleri önlemek için bunu yapıyoruz.” ifadesinde bulunan İmer, Ankara’nın bu bağlamda Kürt heyetler ve Moskova arasında gerçekleşen görüşmeleri dikkatle takip edeceğini kaydetti.

Doç. Dr. Mehmet Sait DİLEK (Atatürk Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)

Doç. Dr. Mehmet Sait Dilek, Rusya’nın terör örgütü PYD’nin ABD ile sıkı bir şekilde angaje olmasından rahatsızlık duyduğunu belirterek daha önce Rusya’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında Afrin’e gerçekleştirdiği terör operasyonuna itiraz etmediğini hatırlattı. Bu bağlamda Dilek, Moskova’nın terör örgütü PYD’nin sınırlı da olsa sahada cezalandırılmasını sağlamış olduğunu söyledi. Ancak ABD’nin bölgeden çekilmesi veya nüfuzunu kaybetmesi halinde terör örgütü PYD’nin Esad rejimiyle görüşmesinin ve Rusya’nın da bu pazarlıkta rol oynamasının kaçınılmaz olduğunu öne süren Dilek, “Bu senaryo gerçekleştiği takdirde Rusya, Esad unsurlarının Fırat’ın doğusuna girerek hem terör örgütü PYD’ye kalkan olmasını hem de Suriye’nin kuzeyinde rejimin egemen güç hale gelmesini planlayacaktır.” diye konuştu. Son olarak Dilek, Rusya’nın Suriye Anayasası’nın yeniden yazımı sürecinde dış politika, savunma, güvenlik ve enerji alanlarında Şam rejimine tam bağlılık göstermesi şartıyla Suriye’deki Kürtlere özellikle kültürel alanda birtakım ayrıcalıklar verilmesini destekleyebileceğini kaydetti.

Alev KILIÇ (Emekli Büyükelçi)

Emekli Büyükelçi Alev Kılıç, Rusya’nın temel olarak Suriye’de kalıcı olmayı hedeflediğini söyleyerek “Rusya’nın orada deniz üssü vardı. Esad döneminde hava üssünü de kurdu ve artık Suriye’nin yerleşmiş bir parçasıdır.” açıklamasında bulundu. Bu bağlamda Moskova’nın Suriye’yle ilişkilerindeki kalıcı statüsünü zedelememek adına çabaladığını ortaya koyan Kılıç, “Bunun yollarından birinin de Suriye’nin halklarından biri olan Kürtleri karşısına almamaktan geçiyor. Suriye, ilerleyen dönemde toprak bütünlüğüne ve ulusal birliğine kavuştuğu anda dahi yine orada Kürt varlığı olacak. Rusya da bu Kürt varlığını karşısına almayı Suriye’deki uzun vadeli çıkarlarına uygun bulmuyor.” sözlerini kaydetti.

Timur AKHMETOV (Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi-Araştırmacı)

Timur Akhmetov, Rusya’nın terör örgütü PKK meselesinin çözümü konusunda Türkiye’ye “Suriye Kürtlerinin Şam yönetimi tarafından kontrol edilmesi” teklifini sunduğunu kaydederek Rusya’nın bu yaklaşımının üç temele dayandığını ifade etti. İlk olarak terör meselesinden bahseden Akhmetov, “Moskova, iki devletin yani Türkiye ve dolaylı olarak Suriye’nin ikili diyalog çerçevesinde bu meseleyi çözmeleri gerektiğini savunmaktadır.” ifadelerini kullandı.  İkinci yaklaşım olarak Akhmetov, İdlib’deki veya Suriye’nin diğer bölgelerindeki terörist gruplarla sıcak çatışmaya girmeden meselenin ele alınması gerektiğini belirterek “İdlib’de terörle buluşan gruplar siyasi baskı yoluyla terör eylemlerinden vazgeçmeye ikna olmalı. Aynısı Fırat’ın doğusunda neden geçerli olmasın?” diye konuştu.

Son olarak Rusya’nın Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerini haklı bulduğunu ifade eden Akhmetov, “Aynı zamanda Rusya, Türkiye’nin ABD ile birlikte güttüğü politikaları hoş karşılamıyor. Rusya’ya göre Türkiye, Suriye’ye ilişkin güvenlik problemlerini Suriye’nin egemenliğini ihlal etmeden çözmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.

İrfan SAPMAZ (CNN Türk Haber Koordinatörü)

İrfan Sapmaz, son günlerde Ankara-Washington arasındaki tweet atışmalarına dikkat çekerek “Türkiye tarafından daha alt perdeden cevap veriliyor. Bu arada tabi Moskova bu olayı çok yakından takip ediyor. Afrin Operasyonu’nda hem hava sahasının kullanılması hem de bölgedeki operasyonlar konusunda Rusya ile işbirliği içerisindeydik. Ancak şu an Rusya-Esad-PKK/YPG üçgeni içerisinde diyalogların sürdüğü bir dönemde Moskova bölgede elini güçlendirmeye çalışıyor. Bu normal bir durumdur. Çünkü askerî açıdan her ülke kendi çıkarları doğrultusunda adım atmaktadır.” sözlerini sarf etti.

Öte yandan Sapmaz, Suriye’de Esad’ın tamamıyla Putin’in güdümünde olan bir devlet başkanı olduğunu kaydederek “(Suriye’de) Esad’dan bahsetmek mümkün değil.” diye konuştu. Türkiye’nin Rusya’nın politikaları ne olursa olsun bölgesel hedefleri bağlamında kararlılığını sürdürmesi gerektiğini vurgulayan Sapmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki telefon görüşmesine dikkat çekerek “Telefon görüşmelerinde Trump manevra yapıyor ve bu ikili konuşmalar önem kazanıyor. Türkiye Afrin ve Zeytin Dalı operasyonlarında olduğu gibi Fırat’ın doğusunda da kararlılığını göstermelidir. Nitekim sahada güçlü olursanız masada güçlü olursunuz.” açıklamasında bulundu.