Rusya-Ukrayna Savaşı Almanya’nın Dünya Politikasını Değiştirdi mi?

Almanya’da 16 yıllık Angela Merkel döneminden sonra 8 Aralık 2021 tarihinde Olaf Scholz’un Şansölye seçilmesiyle yeni bir döneme girildi. Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı ve Hamburg Eyaleti Başbakanı olarak çeşitli görevler yapmış olan Scholz, Angela Merkel’den görevi devralmasından bu yana çok sayıda bölgesel ve küresel krizle karşı karşıya kaldı. Göreve geldiği gün, dış politikada süreklilikten yana olacağını belirten Scholz, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda takındığı tutum nedeniyle en çok konuşulan dünya liderlerinden biri oldu.

Savunmaya eskisinden daha fazla yatırım yapacaklarını ve enerjide Rusya’ya bağımlılığın azaltılacağını açıklayan Scholz, Alman Ordusu’nun modernizasyonu ve güçlendirilmesi için 100 milyar avroluk mali kaynak ayrılacağını duyurdu. Açıklama, İkinci Dünya Savaşı sonrasında temkinli ve pasif politikalar izleyen Almanya’nın dünya politikasında köklü değişimlere gideceğine dair bir sinyal olarak yorumlandı. Dolayısıyla Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması güvenlik kaygılarını arttırdı. Bu durum, Almanya’da bir dönüm noktası olarak nitelendirilirken; ülkede savunmadan enerjiye birçok alanda yeni uygulamaların hayata geçirilmesi bekleniyor. Bu kapsamda uzmanlar, Almanya’nın Scholz döneminde uygulayacağı politikaları, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’ne (ANKASAM) değerlendirdi.

ANKASAM Danışmanı Dr. Emre Ozan: “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısı Almanya’nın dış politikasını değiştirdi.”

Almanya’nın dış politikasının her zaman temkinli ve dengeli bir çizgide olduğunu belirten ANKASAM Danışmanı Dr. Emre Ozan, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının Alman dış politikasında köklü değişimlere yol açtığını ifade etti. Almanya’nın Rusya’dan enerji bağımlılığını azaltacak önlemler alacağına dikkati çekerek silahlanmada ciddi bir hamle yapacağını vurgulayan Ozan, “Bu hamle, Almanya’nın konvansiyonel askeri tehditler karşısında daha güçlü olma ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Bu ihtiyacı ortaya çıkaran temel gelişme ise Rusya’nın saldırganlığıdır. Bundan dolayı Almanya’nın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’yle (NATO) ilişkileri önem kazanacaktır. Fakat bu silahlanma hamlesini sadece Rusya’ya karşı bir önlem olarak düşünmemek gerekir. Genel anlamda uluslararası sistemdeki çok kutupluluk karşısında Almanya, kendi konumunu yeniden tanımlamak isteyecektir. Bu bakımdan askeri güç, büyük önem taşımaktadır. Askeri kapasite, yeri geldiğinde ABD’yle de daha dengeli ilişkiler için gerekli görülmektedir.” diye konuştu.

Prof. Dr. Uğur Özgöker: “Almanya, Avrupa’da askeri bir güç olarak ortaya çıkacak.”

Merkel’den sonra Scholz’un zayıf bir profil çizdiği yönündeki yorumların doğru olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Uğur Özgöker, Almanya’nın güçlü bir devlet geleneğine sahip olduğunu söyledi. Özgöker, “Almanya bugüne kadar iktisadi kalkınmayı hedefledi ve 1945 yılında taş üstünde taş kalmayan Almanya’dan dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline gelen ülkeye dönüştü.” ifadelerini kullandı.

Berlin yönetiminin Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından pasif politikasını değiştirmeye başladığının altını çizen Özgöker, “Aslında Almanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bastırıldığı için pasif bir politika izlemek zorunda kaldı. Yoksa Almanya, tarih boyunca Avrupa’da ve Avrasya’da hep müdahaleci bir politika izledi. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra silahlanması yasaklandığı için düşük bir profil sergilemek durumunda kaldı. Fakat şimdi silahlanma için 100 milyar avro mali kaynak ayırarak savunmaya Rusya’dan bile daha çok yatırım yapmaya başladığını gördük.” dedi.

Özgöker, “Ukrayna Savaşı, Almanya için son damla oldu. ABD ve müttefiklerine çok güvenilmemesi gerektiğini gördü. Dünya şartları değişti. Silahlanma yasağı da kalktı. ABD’ye Almanya para veriyordu. Artık kendi paramı verir ve kendi silahlarımı üretirim diyor. Dolayısıyla Almanya, Avrupa’da siyasi güçten ziyadede askeri güç olarak ortaya çıkmaya başlamıştır.” yorumunda bulundu.

Emekli Büyükelçi Avni Karslıoğlu: “Scholz’un savunma harcamalarının arttırılmasına yönelik kararı Almanya’da bir değişikliğin işareti.”

Almanya’nın dış politikasının ticaret üzerine kurulu olduğunu ifade eden Eski Berlin Büyükelçisi Avni Karslıoğlu, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Almanya’nın politikasını değiştirdiğini vurgulayarak yaşanan değişimlerin ne yönde ilerleyeceğini tahmin etmenin zor olduğunu belirtti. Karslıoğlu, “Almanya’nın ‘ticaret yaparak değiştirme’ politikası vardı. Bunu Çin ve Rusya başta olmak üzere birçok ülkeyle denediler. Burada amaç, ülkeleri ticaret yoluyla kendilerine bağımlı hale getirmekti. Ancak şu ana kadar alınan kararlar çok yeni, tam olarak ne olacağını kestirmek zor.” değerlendirmesinde bulundu.

Karslıoğlu, “Scholz, Hamburg Belediye Başkanlığı yaptığı için bütün dünyayla ticareti bilen biri. Meselelere daha geniş bir açıyla bakabiliyor. İki hafta öncesine kadar Scholz da diğer Şansölyelerle aynıydı; ancak şimdi politikada değişiklikler var. Savunma için 100 milyar avro harcayacağım demesi ve Ukrayna’ya yardım kararı alması, Almanya’da bir değişikliğin işareti ama bu ne kadar sürdürülebilir bilemiyoruz.” diye konuştu.

Emekli Albay Coşkun Başbuğ: Almanya, askeri bir güç olarak sahneye çıkabilir.

Almanya’nın Avrupa’yı dengeleyen ve ekonomik olarak ayakta tutan bir konumda olduğunu ve askeri anlamda Fransa’yı öne sürerek Avrupa’ya yeni bir statü kazandırmayı istediğini belirten Emekli Albay Coşkun Başbuğ, “Avrupa Ordusu fikrini Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dillendirse de bunun asıl finansörü Almanya’dır. Bunun için 5 milyon avro tahsis etti ama ABD bu projeyi engelledi. Neden? Çünkü NATO, ABD’nin kullandığı en kullanışlı aparat. Bunun üzerinden silah satıyor, bunun üzerinden siyaset tasarımı yapıyor. Bunların hepsi, ABD için birer kozdur. Dolayısıyla Avrupa Orudusu’nun kurulması demek, ABD’nin beyin ölümünün gerçekleşmesi demektir. Bu düşünce, Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde bastırıldı; ancak hiçbir zaman rafa kalkmadı.” dedi.

Scholz’un kaos ortamını fırsat bilerek Alman Ordusu’nun geliştirilmesine yönelik 100 milyar avro ödenek ayırmasını önemli bir gelişme olarak yorumlayan Başbuğ, yeni dünya düzeninin çok kutuplu bir sürece gittiğini ve bu sistemde Avrupa’nın bir kutup olacağını ve bunun başını da Almanya ve Fransa’nın çekeceğini öne sürdü.

Başbuğ, “Scholz’dan savunmaya yönelik yeni adımlar gelirse, Almanya ciddi anlamda dünyada askeri bir güç olarak sahneye çıkabilir. Dolayısıyla Almanya’nın pasif bir politikadan agresif bir politikaya geçtiğini söyleyebiliriz. Almanya, bunu yaparken de iyi bir denge siyaseti yürütmenin arayışı içinde. Scholz’un Türkiye’ye yaptığı ziyarette de bunun göstergesi.” şeklinde konuştu.

Gazeteci Hüseyin Gökçe: Almanya en kötü senaryoya hazırlanıyor.

Scholz’un savunma harcamalarının arttırılmasına yönelik açıklamasının Almanya’nın dış politikasında paradigma değişikliğine işaret ettiğini öne süren Gazeteci Hüseyin Gökçe, “Rusya’ya yönelik yaptırımların artması ve buna karşılık Rusya’nın enerji kartını oynaması, Almanya’yı ister istemez yeni bir çizgiye yönlendirdi.” dedi.

Gökçe, “Savunma harcamaları için 100 milyar avro fon ayıran ve Rusya’nın enerji tehdidini de göz önünde bulunduran Scholz yönetimi, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji tüketimi içindeki payını artırarak bağımlılık seviyesini azaltmayı hedefliyor. Tüm bu gelişmeler, Rusya-Ukrayna Savaşı nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Almanya’nın kendisini her türlü senaryoya hazırladığını gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu.


Sibel MAZREK
Sibel MAZREK
Lisans eğitimini Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde tamamlayan Sibel Mazrek, yüksek lisans eğitimine Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü'nde Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda devam etmektedir. Çeşitli medya kuruluşlarında muhabirlik, spikerlik sunuculuk görevlerini üstlenen Mazrek, ANKASAM'da Medya Koordinatörü olarak çalışmalarına devam etmektedir.