Rusya-Ukrayna Krizi: Kerç Boğazı ve Azak Denizi Meselesi

Rusya Federasyonu, Azak Denizi üzerinde karasularının ihlal edildiği gerekçesiyle Ukrayna’ya ait 3 gemiye el koyarak askeri mürettebatını tutuklamış ve Kiev’i provokasyon yapmakla suçlamıştır. Bu durum Ukrayna halkı tarafından protesto edilirken Parlamento, bölgedeki gerginliği önlemek amacıyla 30 günlük bir sıkı yönetim ilan etmiştir. Gerginliğin esas nedeni olarak başta Kırım olmak üzere birçok iddia gündeme gelirken, ilerleyen günlerde Karadeniz’in giderek ısınacağı öngörülmektedir.

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Rusya ile Ukrayna arasında çıkan krizin sebeplerini ve ne gibi sonuçlar doğurabileceğini tartışmaya açarak alanının önce gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Prof. Dr. Sencer İMER (ANKASAM Başdanışmanı)

Prof. Dr. Sencer İmer, Ukrayna ve Rusya geriliminde Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko’nun sıkı yönetim ilan ettiğini söyleyerek söz konusu kararın savaşla bir ilgisi olmadığı, yalnızca tehdit edilen bölgelerin güvenliğini kapsadığını dile getirdi. 2019 yılının Mart ayında Ukrayna’da yapılacak başkanlık seçimlerine dikkat çeken İmer, “Parlamento normal olarak seçimlerin yapılmasını öngörüyor.” diye konuştu. Rusya’nın Kırım Yarımadası’nı ilhak ederek hem donanma üssünü ele geçirmeyi hem de Azak Denizi’nde kendi donanmasına güvenli bir yer tutmayı planladığını dile getiren İmer, “Çünkü Moskova, hep batıdan gelen bir tehditle karşı karşıya olduğunu düşünmektedir. Ukrayna’nın da Batı’nın bir uzantısı haline gelmesini ve donanma üssünün olduğu yerde ve Azak Denizi’nin içinde böyle bir donanma üssünü istememesi normal karşılanabilir.” dedi. İmer, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) de Ukrayna’nın bu teşebbüsünü arka planda destekliyor olabileceklerini ifade ederek “Şu an bölgede birtakım üslerin kurulacağı iddialarının gündeme gelmesi gerginlikleri arttıracağı için Ukrayna açısından pek akıllıca bir davranış olmayacaktır.” ifadesinde bulundu.

Prof. Dr. Mesut Hakkı CAŞIN (İstinye Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı/T.C. Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi)

Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Rusya ve Ukrayna arasındaki meselenin, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) çöküşünden beri yaşanan Karadeniz’in paylaşımı kavgası olduğunu ifade ederek, bu kavganın ilk mücadelesinin donanmanın paylaşımı konusunda yaşandığını dile getirdi. Rusya’nın Avrupa Birliği (AB) ve NATO’nun genişlemesine karşı iki ülke noktasında bir direnç gösterdiğini belirten Caşın, bu direncin Ukrayna ve Gürcistan olduğunu kaydetti. Ayrıca Moskova’nın bu durumu bir milli güvenlik meselesi olarak algıladığına işaret eden Caşın, “2014’deki krizden 2019’a doğru gelirken Rusya, AB ve NATO’nun genişlemesine karşı çıktığını askeri güç kullanarak göstermiştir. Ancak Kerç Boğazı’nın hukuki statüsüne bakıldığında buranın bir boğaz olması sebebiyle deniz trafiğine açık tutulması gerekmektedir.” sözlerini kaydetti. Azak Denizi’nde yaşanan olayda kimin haklı olduğunu öğrenmek için bir soruşturma komisyonu kurulması gerektiğine dikkat çeken Caşın, “Bu bir provokasyon mu değil mi? Öyleyse seçimler nedeniyle mi bu provokasyona girişildi?” ifadelerini kullandı. Caşın, Ukrayna açısından bakıldığında Poroşenko’nun vaat ettiği şeyleri yapamadığını ve ekonomik olarak AB ve ABD’den yeterli desteği alamadığını ifade ederek, seçimlerin zamanında yapılacağı öngörüsünde bulundu.

Öte yandan coğrafi olarak Karadeniz’de en uzun kıyıya sahip ülke olarak Türkiye’nin hem bölge ülkesi hem de NATO üyesi olduğunu vurgulayan Caşın, Ankara’nın konuyu çok dikkatli takip ettiğini dile getirdi. Türkiye için hem Rusya’nın hem de Ukrayna’nın önemli olduğunu vurgulayan Caşın, “Ankara inisiyatif alıp arabulucu olabilir. Burada Almanya yerine Türkiye, taraflar arasındaki gerginliği azaltıcı rol oynayabilir.” diye konuştu.

Prof. Dr. Yaşar ONAY (İstanbul Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)

Prof. Dr. Yaşar Onay, Ukrayna tarafından bilinçli bir şekilde kriz çıkartıldığını ve Karadeniz’de yaşananların bir provokasyon olduğunu söyleyerek gerilimin temel nedeninin TürkAkım Projesi olduğunu belirtti. Onay, “TürkAkım Projesiyle Rus petrolü Türkiye üzerinden geçerse Ukrayna devre dışı bırakılmış olacak. Ukrayna’nın bunu kabul edeceğini zannetmiyorum.” sözlerini kaydederek önümüzdeki yıl provokasyonların artabileceği uyarısında bulundu. Bu bağlamda Onay, Karadeniz’in güvenli bir bölge olmadığına yönelik bir algının da oluşturulmak istendiğini ifade etti.

Bir zamanlar SSCB’ye ait ülkelerin hepsinin ya NATO ya da AB üyesi olduğunu belirten Onay, “İçinde bulunduğumuz dönemde NATO; biri Rusya diğeri ise terör örgütü Devlet’ül Irak ve’ş Şam (DEAŞ) olmak üzere iki hedef gösteriyor. Ama DEAŞ, NATO’ya hedef olabilecek bir güçte değildir. Bu nedenle aslında bir numaralı hedef Rusya’dır. Moskova da bunun farkındadır ve özellikle Moldova, Ukrayna ve Gürcistan, Rusya’nın kırmızı çizgileridir.” ifadesinde bulundu. Söz konusu üç ülkede Batı yanlısı liderlerin olması ve bunların Rusya aleyhine karar alması durumunda Kremlin’in müdahale edebileceğini söyleyen Onay, “Burada kritik ülke Türkiye’dir. Ankara’nın çok rasyonel bir dış politika izlemesi lazım. Çünkü hem NATO üyesiyiz hem de Ukrayna ve Rusya ile ilişkilerimiz çok iyi. Ankara’nın Kerç Boğazı’yla ilgili şu ana kadar yaptığı açıklamalar ve izlenen politikalar doğrudur ve bu şekilde devam edilmesi gerekir.” açıklamasında bulundu.

Timur AKHMETOV (Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi-Araştırmacı)

Timur Akhmetov, Kiev hükümetinin iktisadi olarak zor durumda olduğuna dikkat çekerek Batı’dan gelen somut yardımların ister askeri ister maddi olsun hayati önem taşıdığını dile getirdi. Bu bağlamda Ukrayna’nın Batılı herhangi bir ülkeden yardım alması halinde yaşanabilecek senaryoları değerlendiren Akhmetov, özellikle ABD’yi işaret ederek “Ukrayna sınırı boyunca ABD askeri unsurlarının bölgeye yerleşmesi, hiç şüphesiz Rusya için büyük bir tehdit teşkil etmektedir. Ukrayna’da bir üs yapılması halinde, bugün ne kadar ihtimal dışı gözükse de hem Rusya-ABD diyalogu daha sıkıntılı hale gelecek hem de Ukrayna’daki çatışmalar daha derinleşecektir.” ifadesini kullandı. Diğer yandan ABD’nin Ukrayna gibi parçalanmış bir devlette askeri tesisler kurmasının doğru bir adım olmadığını belirten Akhmetov, Ukrayna’nın doğusunda çatışmalar hala sürüyorken böyle bir ihtimalin doğrudan Moskova ile çatışma olasılığını artıracağını dile getirdi.