Irak’ın Moskova Büyükelçisi Aydar Mansur Hadi tarafından Irak Hükümeti’nin Rusya’dan S-400 Hava Savunma Sistemleri satın almaya hazırlandığının açıklanması, uluslararası politikanın en önemli gündem maddelerinden biri oldu. Ülkesinin savunma politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hadi, Bağdat Hükümeti’nin S-400’ler konusunda kesin kararını verdiğini; ancak teslimat tarihinin ve yol haritasının henüz belirlenmediğini ifade etti.
Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Irak’ın S-400 hamlesinin ne anlama geldiğini tartışmaya açarak alanında önde gelen uzman ve akademisyenlerin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.
Prof. Dr. Sencer İMER (ANKASAM Başdanışmanı)
Prof. Dr. Sencer İmer, Irak’ın S-400 satın alma kararının Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bölge politikalarından kaynaklandığını belirtti. İmer, “S-400’ler, F tipi uçakların geçişini ve havadan yapılabilecek her türlü saldırıyı engelleme kapasitesine sahip olmalarıyla öne çıkıyor. Irak, bölgede yaşanabilecek herhangi bir olumsuzluk karşında tarafsız kalmak isteyecektir. Yakın gelecekte İran’a ya da Türkiye’ye gerçekleşebilecek bir saldırıda kendi topraklarının ve hava sahasının kullanılmasını istemeyen Bağdat yönetimi, böyle bir çözüm bulmuştur.” yorumunu yaptı. Bu bağlamda İmer, Irak’ın hem kendini güvence altına almak hem de ABD önderliğindeki devletler tarafından yapılması muhtemel saldırıları önlemek amacıyla güvenlikçi politikalar uyguladığını söyledi.
Bölgedeki güvenlik sorunlarının Suriye boyutuna da değinen İmer, “Benzer bir güvenlik tehdidi Suriye Krizi’nde de bulunmaktadır. Suriye’de rejime karşı taarruza geçmek üzere hazır bulunan terör örgütü Partiya Yekîtiya Demokrat/Demokratik Birlik Partisi (PYD) güçleri, olası taarruzda hava desteğine ihtiyaç duyacaktır. Tahmin edileceği gibi, bu hava desteğini ABD sağlayacaktır. Uçaklar ise büyük olasılıkla Irak’ta bulunan üslerden kalkacaktır. Buna karşılık Bağdat yönetimi, Suriye’ye yapılacak taarruzda ABD’nin destekçisi olmak istememektedir. Dolayısıyla Irak Hükümeti’nin aldığı S-400 kararının temelinde güvenlik kaygıları bulunmaktadır.” şeklinde konuştu.
S-400 Hava Savunma Sistemleri’nin satın alınmasının sadece Irak’la sınırlı kalmayacağını da öne süren İmer, ilerleyen dönemlerde Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere, birçok ülkenin S-400’lere yöneleceğini iddia etti. Bu kapsamda İmer, “ABD’nin uluslararası sistem üzerindeki hegemonyası, tüm ülkeleri rahatsız etmektedir. Amerikan hegemonyası karşısında tesis edilmeye çalışılan güç dengesinde ise S-400’ler önemli bir rol oynayacaktır.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa YETİM (Osmangazi Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)
Irak Anayasası’na göre Başbakan’ın Şii olması gerektiğini hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yetim, “Her ne kadar Irak Parlamentosu farklı aktörlerden oluşsa da mevcut hükümet, İran’a yakın isimlerle dikkat çekmektedir. Ayrıca Mukteda Es-Sadr’ın etkisinden dolayı ülkedeki ABD karşıtlığı da güçlüdür. Nitekim Bağdat’ın S-400’lere ilişkin kararı da bölgede ABD ile İran arasında yaşanan Soğuk Savaş’ın bir sonucudur.” açıklamasında bulundu.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun geçtiğimiz günlerde Irak’a gerçekleştirdiği ani ziyarete de değinen Yetim, söz konusu ziyaretin amacının Irak’ın S-400’ler konusunda adım atmasının engellenmesi olduğunu dile getirerek, “Pompeo’nun ziyareti sonrasında, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani de Irak’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Dolayısıyla Irak, ABD ve İran arasında önemli bir nüfuz mücadelesine sahne oluyor. S-400’lere dair karar da bu rekabetin yansıması şeklinde yorumlanabilir.” cümlelerini kurdu.
Irak’ın S-400 hamlesinin güvenlik politikalarına ilişkin bir girişimden ziyade siyasi bir nitelik taşıdığına dikkat çeken Yetim, “İran’ın Irak üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bu açıdan S-400 hamlesi, İran’ın Irak aracılığıyla uluslararası topluma verdiği siyasi bir mesaj olarak değerlendirilebilir.” dedi.
Irak’ın S-400’leri satın alma konusundaki kararını hayata geçirme ihtimalinin zayıf olduğunu da ifade eden Yetim, “Türkiye ve Irak, S-400’ler konusunda farklı konumdadır. Türkiye’nin tehdit algısı, tamamen ulusal güvenliğiyle ilgilidir. Irak’ın kararı ise bölgesel ve küresel anlamda ortaya çıkan güç mücadelelerinin önemli bir sonucudur.” yorumunu yaptı.
Prof. Dr. Ali Engin OBA (Emekli Büyükelçi/Çağ Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)
Irak’ın güvenlik endişelerinden dolayı Rusya’dan S-400 satın alma kararı verdiğini öne süren Emekli Büyükelçi Ali Engin Oba, “Bilindiği üzere Ankara, askeri ve stratejik açıdan hava savunma sistemine ihtiyaç duyması nedeniyle Rusya’dan S-400’leri satın alma yoluna gitmiştir. Benzer bir şekilde Irak’ın almış olduğu karar da güvenlik kaygılarından kaynaklanmaktadır.” şeklinde konuştu.
Irak’ın S-400 kararının Türkiye’yi de etkileyeceğine işaret eden Oba, “Sınır komşusu olan iki ülke de benzer tehditler altındadır. Söz konusu tehditlerin önlenmesi amacıyla alınmış bu karar, iki tarafın da çıkarlarına uygundur. Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi’nin Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret de ikili ilişkilerdeki olumlu havanın göstergesidir.” açıklamasında bulundu.
Ediz Ekinci, (BM Eski Askeri Danışmanı)
Irak ordusuna eğitim desteği sağlayan NATOMissionIraq bünyesinde faaliyet gösteren Almanya ve Hollanda’nın eğitici personelini çekmesiyle ilgili değerlendirmeler yapan BM Eski Askeri Danışmanı Ediz Ekinci, “Irak ordusunun eğitimini başlangıçta NATO Training MissionIraq (NTM-I) yapmaktaydı. Bu görev 2019 yılı itibariyle NATO MissionIraq (NM-I) olarak değiştirildi. Almanya ve Hollanda’nın eğitim faaliyetlerinden çekilmesi, ABD’nin Bağdat ve Erbil’de kritik personel dışındakilerin ülkeden ayrılması direktifini vermesinden sonra eğitim misyonundan ABD personelinin azaltması nedeniyle meydana gelebilecek güvenlik zafiyetlerin kaynaklanmış olabileceğini düşünüyorum. NATO’nun gerek Irak’ta gerekse Afganistan’da “green on blue” terimi ile ifade edilen eğittikleri askerler tarafından öldürülmeleriyle ilgili kötü tecrübeleri bulunuyor. Söz konusu iki ülkenin bu tutumunun Irak’ın Rusya’dan S-400 almak istemesiyle hiçbir ilişkisi bulunmuyor.Kaldı ki Almanya, Rusya’nın Kuzey Akım 2 Projesi’ndeki en büyük partneri. ABD Almanya ile Kuzey Akım 2 Projesi, göreceli ABD ve NATO’dan bağımsız bir Avrupa Ordusu kurmak istemesi ve İran nedeniyle ciddi sorunlar yaşamaktadır” şeklinde değerlendirdi. Ekinci “ABD, NATO içerisindeki dayanışma ruhunu sadece Türkiye’ye yönelik değil, Batı Avrupa açısından da stratejik seviyede zorlamaktadır. Türkiye bu süreçte, ABD’nin kendisine olan vazgeçilmez ihtiyacını iyi yönetebilirse ekonomik ve askeri olarak kazançlı çıkacaktır.” dedi
Bu bağlamda Türk-Amerikan ilişkilerini elinde kor ateş tutan iki insana benzetilebileceğini söyleyen Ekinci, kritik noktanın koru ilk önce kimin elinden bırakacağı olduğunu söyledi. Türkiye’nin tüm sıkıştırmalara karşı elindeki kartları iyi oynadığını ve Milli güç unsurlarını süratle geliştirmemiz gereken çok kritik bir dönemdeyiz ifadelerini kullandı.
Irak’ın S-400 almak istemesine ilişkin Ekinci, “ABD yönetimi için küresel olarak “Esirgeme” konsepti olarak tanımlanabilecek üç temel “Esirgeme” alanı vardır. Bunlar; İsrail’in güvenliği maske mazereti altında İsrail’in fiziki ve bilişsel etki sahasını korumak ve genişletmek; dünya deniz, ticaret ve enerji hatlarındaki hakimiyeti muhafaza ve Çin’in sınırlandırılması. ABD’nin yaptığı ve yapmadığı her şeyi bu üç çerçevede değerlendirirsek ABD ile ilgili sorunlara daha net bakabiliriz.Bu çerçevede, Irak’ın Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi almak istemesi de doğrudan ABD’nin “Esirgeme” konseptine karşı zayıf da olsa bir tehdit niteliğindedir.” diye konuştu.
Ekinci, “ABD İsrail’in güvenliği için Ortadoğu’da harekât alanını yeniden şekillendirmektedir. DEAŞ, PKK/PYD terör örgütü ile Suriye şekillendirildi ve devam ediyor, Golan Tepeleri konusu bu şekillendirmenin en göze batan şekli. İran’ı bölgeden çıkarmak isterken askeri/siyasi araçların bir karışımını uyguluyor. Rusya’ya rağmen İsrail’le birlikte, askeri olarak İran’ı vuruyor. Yani burada Rusya ile bir ödünleşme de söz konusudur. İran’ı kendi topraklarında askeri/siyasi olarak etkisiz hale getirmek ve İsrail’in etki ve ilgi sahasından irtibatını kesmek için Körfez’de ve Irak’ta askeri gücünü yeniden tertipleyip bir sıklet merkezi oluşturmak istiyor.” şeklinde belirtti.
Ekinci sözlerini, “Trump Suriye’den çekileceğiz dediğinde, bizim değerlendirmemiz Suriye’den çekilmek değil, yeniden tertiplenmek ve Abu Kemal’in güneyi Irak’ın El Anbar’ı ile Tanaf arasındaki bölgede sıklet merkezi oluşturmak istiyorlar şeklinde olmuştu. Bütün bu olanlar karşısında Obama’nın İran’ın bir vekili haline getirdiği Irak’ın tepkisi ise S-400 füzesi almak tehdidi şeklinde karşımıza çıktı.” şeklinde sonlandırdı.