Türkiye, Fırat’ın doğusuna yönelik bir operasyona hazırlanırken Beyaz Saray’dan Amerikan askerlerinin Suriye’den çekileceği yönünde bir açıklama geldi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın da sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, Amerikan askerlerinin DEAŞ mücadele kapsamında Suriye’de bulunduğunu ve artık böyle bir tehlike kalmadığı için buradan çekileceklerini belirtti. Söz konusu çekilme içinse 60 ila 100 gün arasında bir takvim süreci öngörülüyor. Trump ve ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) arasında Suriye’den çekilme konusunda yaşanan anlaşmazlık ortadayken söz konusu çekilmenin nasıl ve ne ölçüde yapılacağı ise belirsizliğini koruyor.
Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Washington’un çekilme kararının ne anlama geldiğini ve bununla birlikte Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanacak muhtemel gelişmeleri tartışmaya açarak alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.
Dr. Emre OZAN (ANKASAM Türk Dış Politikası ve Güvenlik Danışmanı)
Dr. Emre Ozan, Ankara-Washington ilişkilerinin bir süredir normalleşme sürecine girdiğini ifade ederek iki ülke için temel sorunun ABD-PYD ittifakı olduğunu belirtti. ABD’nin Suriye’den çekiliyor olmasının “PYD ile ilişkilerinin kesileceği” anlamına gelmediğini kaydeden Ozan, “Bu çekilme kararı da bir oyalama stratejisi mi bilmiyoruz. Washington’un PYD ile ilişkilerini uzun vadede keseceğini söyleyemeyiz, askeri varlığı devam edecektir. Ama artık ABD’nin Türkiye’nin ihtiyaçlarına da cevap veren bir politika izleyeceğini söyleyebiliriz.” dedi.
Ozan, ABD’nin Suriye’de gittikçe zemin kaybettiğini ve iplerin Rusya’nın eline geçmemesi için artık bölgede Türkiye ile güçlü bir işbirliği yapması gerektiğini anladığını söyledi. Sadece PYD’ye dayanan bir Suriye stratejisinin ABD’ye bir fayda sağlamadığının altını çizen Ozan, “Dolayısıyla Washington, bölgede Türkiye’yi Rusya’dan uzaklaştıran bir politikayla elini güçlendirmek istiyor. Hatta Patriot hava ve füze savunma sistemlerinin alımına ilişkin kararı da Ankara’yı Moskova’dan uzaklaştıracak bir hamle olarak ele alınmalıdır. Bundan sonraki süreçte Ankara-Washington ilişkilerinin normalleşeceğini söyleyebiliriz ancak hala taraflar arasında bir güven sorunu olduğundan yine de bir belirsizlik içerdiğini hatırlatmak gerekir.” açıklamasında bulundu.
Dr. Öğr. Üyesi Atay AKDEVELİOĞLU (Ankara Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)
Dr. Öğr. Üyesi Atay Akdevelioğlu, ABD’nin uzun vadeli bir plan kapsamında bölgede asgari düzeyde varlık gösterdiğine dikkat çekerek, “Washington, bütün askerlerini 3-4 ay içinde bölgeden uzaklaştırmaktan bahsediyor. Ama ABD’nin Cenevre’deki Suriye Barış Görüşmeleri’nde PKK kontrolünde özerk bir devlet kurulması planı da var. Çekilmekten bahsedilirken hala ABD üslerinin inşası söz konusudur. Bu üslerde ağır uçakların inebileceği havalimanları yapılmaktadır. Dolayısıyla üslerin terk edilebileceğini zannetmiyorum.” değerlendirmesinde bulundu. Pentagon ve Beyaz Saray’ın anlaşamıyor olmasının çekilmeye bir engel oluşturmadığını belirten Akdevelioğlu, “Askerlerin bir kısmı çekilebilir. ABD askeri varlığı orada olduğu için Beşar Esad, Türkiye veya Rusya o bölgeye dokunamıyor değildir. Bölge, Washington’un siyasi koruması altındadır ve bu yeterlidir. Bu nedenle askerilerini büyük oranda azaltacaktır ama tümüyle çekeceğini sanmıyorum.” dedi.
Washington’a rağmen ya da Washington’la çatışarak Türkiye’nin bir askeri operasyon yapmasının maliyetli bir adım olduğunu vurgulayan Akdevelioğlu, Washington’la bölgede yapılacak bir operasyonda ilkesel uzlaşma sağlandığını öngörüsünde bulunarak “Pazarlıklar ayrıntılardadır. Ama ABD askerinin orada olması, olmaması, az ya da çok olmasının Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda yapacağı operasyonla doğrudan bir ilgisi yoktur.” ifadesinde bulundu. Trump’ın attığı bu adımı iki ülke arasındaki yumuşamanın göstergelerinden biri olarak değerlendiren Akdevelioğlu, diplomatik ve askeri kanalların normal bir şekilde işletildiğini kaydederek “Ankara-Washington ilişkilerindeki en kötü günler geride kaldı gibi görünüyor. Ama Ortadoğu’daki gelişmeler belli olmaz. Şartlar değişebilir.” diye konuştu.
Çetiner ÇETİN (Gazeteci-Yazar)
Çetiner Çetin, ABD’nin “Suriye sahasından çekiliyorum.” ifadesinin dikkatle takip edilmesi gerektiğinin altını çizerek çekilmeye dair henüz somut ve ölçülebilir bir durumun söz konusu olmadığını söyledi. ABD’li kaynaklardan edinilen bilgilere göre Amerikan askerlerinin El Taif, El Kaim ve Ebu Kemal bölgelerine çekileceğini belirten Çetin, “Suriye sahasında 3.820 Amerikan askeri var. Bunlara bir de İtalyan, Fransız ve Alman askerlerini dahil edecek olursak bu bölge için ciddi bir sayıdır. Diğer yandan Washington, sahadan çekilirken sadece kendi siyasi duruşunu değil, aynı zamanda Suriye’de DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu’nu da askıya almaktadır.” diye konuştu.
Amerikan askerlerinin ne kadarının çekileceği konusunda değerlendirmelerde bulunan Çetin, “ABD, askerlerinin bir kısmını bölgede bırakıp terör örgütleri PYD/YPG/SDG’nin oradaki askeri unsurlarına desteğe devam edebilir. Ayrıca Kremlin ve Beyaz Saray’ın Suriye’nin geleceğiyle ilgili bazı konularda anlaştığı ve zayıf bir ihtimal de olsa bir ‘yerinden yönetim’ modeline dair uzlaşıya vardıkları iddia ediliyor.” ifadelerini kullandı. ABD’nin Suriye’den çekilmesini izleyen süreçte Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) bölgeye asker sokabileceği iddialarını değerlendiren Çetin, söz konusu durumun mezhepsel bağlamda İran ve Türkiye’yi rahatsız edebileceğini dile getirdi. Son olarak Washington’un Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve YPG unsurlarına “şapka değiştirtip” yeniden sahaya gönderme olasılığının Ankara’yı huzursuz edeceğini kaydeden Çetin, ABD’nin bir anda bölgeyi Rusya ve İran’a bırakma eğiliminin altında ne yattığının çok iyi okunması gerektiğini söyledi ve Türkiye’nin sürece daha temkinli yaklaşması gerektiğini dile getirdi. Çetin, “ABD çekildi diye ikili ilişkiler normalleşecek dersek bu yanlış olur. Sonuçta bu durum, Washington’un terör örgütü PKK’yı desteklediği gerçeğini ortadan kaldırmıyor. İkili ilişkilerde iyileşme olacaksa tek başına Suriye sahasından çekilmek yeterli değildir. Aynı zamanda PKK ile mücadele konusunda da Washington’un Ankara’ya istihbarat desteği ve hatta gerekiyorsa askeri destek sağlaması gerekir. Bunlar dışında konuşulacak bir yumuşama meselesi çok yavan kalır.” sözleriyle ABD’nin geçici bir iyi niyet tablosu ortaya koyduğunu belirtti.
Dr. İmbat MUĞLU (Terör ve Güvenlik Uzmanı)
Dr. İmbat Muğlu, ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim kampanyası sürecinde Amerikan askerlerinin Suriye’den çekilmesine yönelik vaatlerde bulunduğunu, ancak bu vaadini gerçekleştiremediğini hatırlattı. Bu kararı bir oyalama taktiği olarak değerlendiren Muğlu, “Trump bir tüccar olduğu için borsa benzeri iniş çıkışlar yaşamaktadır. Birkaç gün önce bölgede DEAŞ’ın hala faaliyet gösterdiğine ilişkin ifadelerde bulunurken şimdi askerlerin çekileceğini söylüyor. Ancak ne olursa olsun bölgede PKK/PYD varlığı olduğu sürece Türkiye kararlı duruşundan vazgeçmeyecektir. Nitekim hala ABD bayrakları altında hendekler kazılmaktadır.” yorumunda bulundu. Muğlu, ABD’nin Suriye’den çekilmesi halinde İran ve Rusya’nın alanda etkin olacağını dile getirdi. Washington’un bölgede terörist unsurları desteklediğini hatırlatan Muğlu, “Fırat’ın doğusu bizim kırmızı çizgimizdir. Söz konusu durum, ABD ve Türk askerlerinin karşı karşıya gelmemesi için Beyaz Saray’ın yapmış olduğu bir oyalama taktiğidir. Ama Fırat’ın doğusunda ne olursa olsun bir operasyon gerçekleşecektir. Washington bölgede bir kısım askerini gönderecek, bir kısmını da belirli noktalarda güvenlik gerekçesiyle bulunduracaktır.” sözlerini kaydetti.
Öte yandan Muğlu, ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesi kararının önemli bir siyasi başarı olduğunu vurgulayarak ilerleyen süreçte ikili ilişkilerde bir yumuşama beklendiğini vurguladı. Lakin Ankara-Washington ilişkilerindeki olumlu havanın devam edip etmeyeceği konusunda yine de bir belirsizlik olduğunu ifade eden Muğlu, “Fırat’ın doğusu meselesi çözümlenmedikçe Türkiye diken üstünde olacaktır. ABD’nin çekilme kararı doğrudur ama samimiyeti şüphelidir. Beyaz Saray, diğer ülkelerin de bölgeden uzaklaşmasını sağlayarak ‘Suriye Suriyelilerindir.’ anlayışıyla hareket etmelidir.” açıklamasında bulundu. Ayrıca Muğlu, Irak’ta ve Suriye’de yaşanan gelişmelerin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bir ayağı olduğunu söyledi ve bundan sonraki hedefin İran ve Türkiye olduğunun altını çizerek söz konusu projenin gerçekleşmemesi için Fırat’ın doğusu operasyonunun desteklenmesi gerektiğini kaydetti.