ABD’nin DEAŞ Bilmecesi

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, 22 Mart 2019 tarihinde yaptığı açıklamada Suriye’de DEAŞ’ın kontrolünde herhangi bir toprak parçasının kalmadığını açıkladı. Elindeki Suriye haritasıyla bu bilgiyi desteklemeye çalışan Sanders, bu konuda ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan’ın Donald Trump’ı bilgilendirdiğini belirtti.

Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Beyaz Saray’ın son hamlesini ve Suriye’de yaşanan son gelişmeleri değerlendirmek üzere alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Prof. Dr. Sencer İMER (ANKASAM Başdanışmanı)

Prof. Dr. Sencer İmer, ABD’nin tutumunda ciddi bir değişiklik görülmediğini belirterek, “DEAŞ’ın elinde toprağın olmadığı uzun süredir konuşuluyordu. ABD buna dayanarak orada bulunmanın bir anlam ifade etmediğini belirtiyordu. Fakat öte yandan kendi güçleri olarak bölgede PYD’yi desteklemeye devam ediyor.” dedi.

İmer, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun 21 Mart 2019 tarihinde yaptığı “DEAŞ karşıtı koalisyon Suriye’de inanılmaz sonuçlar elde etti, fakat radikal İslami terörün yarattığı tehdit sürüyor.” açıklamasının birtakım ittifak oluşturma çabası olduğunu belirtti. Açıklamayla Netanyahu’ya destek verildiğinin bir kez daha gösterilmiş olduğunu söyleyen İmer, “DEAŞ onların kurdukları bir teşkilat. Zayıflamış olması ya da olmaması bir anlam ifade etmiyor. Çünkü onlar kendi yarattıkları bu teşkilatla buradaki varlıklarına bir hukuki zemin hazırlamaya ve kendi kamuoyları önünde bir sebep hazırlamaya çalışıyorlar.” dedi.

Sarah Sanders tarafından yapılan açıklamanın ABD’nin yeni bir projesi olabileceğine vurgu yapan İmer, “Donald Trump seçilmeden önce Barack Obama’ya ‘DEAŞ’ı siz kurdunuz ve ben onu göreve geldikten sonra ortadan kaldıracağım’ dedi. Fakat ortadan kaldırmayıp aksine DEAŞ terör örgütü militanlarını Afganistan’a götürüp orada Taliban’a karşı mücadele içerisine soktu.” dedi.

Prof. Dr. Celalettin YAVUZ (İstanbul Ayvansaray Üniversitesi-Tarih)

Prof. Dr. Celalettin Yavuz, “ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüleri, DEAŞ’ın elinde toprak kalmadığı yönündeki açıklamalarına rağmen bölgede hazır halde bulunan on sekiz ile yirmi bin civarı DEAŞ militanının olduğunu da söylüyorlar. Bunların önemli bir kısmı Irak’ta bulunuyor ve Irak’ta DEAŞ ile mücadele hala devam ediyor.” dedi.

ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde DEAŞ ile mücadele adı altında asker bulundurduğunu ve gelecek süreçte Amerikan askerlerinin bölgeden tamamen çekilmesinin muhtemel olmadığını vurgulayan Yavuz, Washington yönetiminin bölgede PYD-YPG terör örgütlerine Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında destek vermeye devam edeceğini belirtti. Gelecek sene için bölgeye yüksek miktarda maddi ve lojistik destek verilmesine ilişkin kararın şimdiden alındığını ifade eden Yavuz, ABD Başkanı Donald Trump’ın askerlerin Suriye’den çekileceği yönünde yaptığı açıklamanın ciddiyetle örtüşmediğini ve bunun bir proje olduğunu söyledi.

Son olarak Yavuz, “Çekilme sürecini sürekli uzatmalarındaki asıl amaç, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bölgede PKK terör örgütünün Suriye uzantısı olan PYD/YPG’ye yapabileceği bir harekât konusunda Türkiye’nin kararlılığını zayıflatmaya çalışmaktır. Müttefiki olduğu ülkeyi incitmeden ama kararlılığını da aşındırmak suretiyle yapılan bir hamle olarak görülebilir.” dedi.

Murat BİLHAN (Emekli Büyükelçi)

Emekli Büyükelçi Murat Bilhan, Suriye’nin kontrol altında olmayan tek bölgesinin kuzey toprakları olduğunu belirterek bu bölgenin halihazırda değişik örgütler tarafından kontrol edildiğine vurgu yaptı. Bölgenin ABD ve Rusya’nın paylaştığı birtakım çıkarlar bakımından “yamalı bir bohçaya” dönüştüğünü söyleyen Bilhan, “ABD, YPG’yi her bakımdan destekliyor. Rusya ise buna göz yumuyor. Çünkü YPG nedeniyle ABD ile arasında ihtilaf yaratmak istemiyor. Burada zarara uğrayacak tek ülke Türkiye’dir.” diye konuştu.

Sarah Sanders tarafından yapılan açıklamanın Washington’un bölgedeki hedefleri doğrultusunda zaman kazanmak için attığı bir adım olarak değerlendiren Bilhan, “Donald Trump’ın Amerikan askerlerini geri çekeceğini söyleyip bunu faaliyete geçirmemiş olması da buna örnekti. Amerika’da karar verici makamlar arasında bir görüş ayrılığı var. Birileri geçen sene (Trump’a) bilgi vererek askerleri çekmekte fayda olacağını söyledi. Fakat bu çekilme gerçekleşmedi. ABD derin devleti burada süreyi uzatmakla birlikte belli bölgelerdeki hakimiyetini perçinlemek istiyor.” dedi.

Dr. Öğr. Üyesi İskender KARAKAYA (Yozgat Bozok Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)

Dr. Öğr. Üyesi İskender Karakaya, radikal selefi küresel bir terör örgütü olan DEAŞ’ın Irak’ın Musul kentini ele geçirdiği Haziran 2014 tarihinden bu yana “devlet benzeri bir yapılanma” ile günümüze kadar varlığını sürdürdüğünü belirtti. Karakaya, “Türkiye’nin Fırat Kalkanı Operasyonu ve Rusya’nın askeri desteği, DEAŞ’ı Suriye ve Irak’ta küçük şehirlere sıkıştırmıştır. Özellikle de DEAŞ’ın dini ve siyasi merkezleri olarak gördüğü Musul ile Rakka şehirlerini kaybetmesi örgüt için büyük sorun teşkil etmiştir.” dedi.

Sanders ve Trump’ın “DEAŞ’ın Suriye’de toprağı kalmadı” şeklindeki açıklamalarını yorumlayan Karakaya, DEAŞ’ı ortaya çıkaran sebepler yok edilmedikçe, örgüte karşı kesin zafer ilan etmenin mümkün olmayacağını belirtti. ABD’nin özellikle SDG yapılanması altında terör örgütü PYD/YPG güçlerine yapılan yardımları DEAŞ ile mücadele açısından meşrulaştırdığını belirten Karakaya, ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesinin konuşulduğu bugünlerde bu argümanın da sorgulanacağını söyledi. DEAŞ ile mücadelenin sadece Suriye ile sınırlı olmadığını vurgulayan Karakaya, ABD açısından radikal selefi terör örgütleri ile mücadelenin küresel düzeyde devam edeceğini belirtti.

Özge ELETEK
Özge ELETEK
Özge Eletek 1999 yılında İzmir’de doğdu. İlk ve orta öğretim hayatını İzmir’de tamamlayan Eletek, 2021 yılında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Çeşitli düşünce kuruluşlarında birçok konferans ve seminere katılan Eletek, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’ndeki stajını sürdürmektedir. Halihazırda Dokuz Eylül Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir.