Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş devam ederken Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) Çin ile Tayvan arasındaki tansiyonu yükseltecek bir adım geldi. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez ve Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’ın da aralarında bulunduğu ABD’li senatörlerden oluşan altı kişilik heyet, Tayvan’ı desteklemek amacıyla Taipei’ye ziyaret gerçekleştirdi.Söz konusu ziyarete Çin’in tepkisi gecikmedi. Çin Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Tayvan’la herhangi bir şekilde resmi temas kurmasına karşı çıktıklarını açıkladı. Ayrıca bakanlık, “Tek Çin” ilkesinin ve iki ülke arasında imzalanan 3 ortak bildirinin uygulanması gerektiğini hatırlatarak, ABD’den Tayvan’la resmi temaslarını kesmesini istedi. Bununla birlikte Çin, ABD’li heyetin ziyareti sırasında ada çevresinde askeri tatbikatlar düzenledi.
ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley de Çin’in Tayvan’ı işgal etmesi durumunda “ABD’nin tıpkı Ukrayna’ya yaptığı gibi Tayvan’a da destek verebileceğini” dile getirmişti. ABD’li heyetin ihtilaflı bölgeye yaptığı ziyaretin perde arkasını Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’ne (ANKASAM) değerlendiren uzmanlar, ziyaretin Çin’e karşı bir uyarı niteliğinde olduğunu belirttiler.
ANKASAM Asya-Pasifik Uzmanı Cenk Tamer: ABD, Tayvan’ın bağımsızlığı üzerinden Çin’i provoke etmeye çalışıyor.
ABD’nin, Tayvan’ın uluslararası örgütlere katımını ve ülkenin bağımsızlığını desteklediğini belirten ANKASAM Asya Pasifik Uzmanı Cenk Tamer, “ABD, Tayvan’ın bağımsızlığı konusunda uzun süre Pekin yönetiminin tepkisini çekmek istemedi. Aslında gri bir strateji izlemeye çalıştı. Yani Çin’in ‘tek Çin’ ilkesini kabul etmekle birlikte Tayvan’ı desteklemeye devam etti. Bu anlamda 1979 tarihli Tayvan Yasası’na sadık kalacağını söyledi. Daha da önemlisi ABD, Avrupa ülkelerini Tayvan’la ilişkiler kurmaları yönünde cesaretlendirdi.” dedi.
ABD’nin Tayvan’ın bağımsızlığı üzerinden Çin’i provoke etmeye çalıştığını ileri süren Tamer, söz konusu bağımsızlığın Washington’un Asya-Pasifik’te Pekin’e karşı kazandığı bir zafer anlamına geleceğini söyledi. Tamer, “Washington, eğer Tayvan’ı savunacağını açık bir şekilde söylerse, Çin tehdidi artacaktır ve işgale zemin hazırlayacaktır. Yani Çin, ABD’nin Tayvan’ı savunması durumunda harekete geçecektir. Ancak Çin’in ABD’nin oyununa düşmediği görülmektedir. Dolayısıyla ABD, Çin’i savaşa çekmeyi başaramamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Çin’in buradaki hedefinin ABD’yi uluslararası hukuku çiğneyen bir hamle yapmaya zorlamak olduğunu vurgulayan Tamer, ABD’nin bu konudaki hedefinin ise dünya devletlerinin Tayvan’ın bağımsızlığını tanımasını sağlamak olduğunu belirtti. Son olarak Tamer, “Eğer dünyada birçok devlet Tayvan’ın bağımsızlığını tanırsa, Çin’in adaya asker çıkarması da zorlaşacak ve belki de imkânsız hale gelecektir.” diye konuştu.
Tayvan Milli Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü Araştırmacısı Chienyu Shih: Çin, ABD’nin Tayvan’ı bir piyon olarak kullandığını düşünüyor.
ABD’nin temel amacının Çin’in “Tek Çin” ilkesine zarar vermek olduğunu ve Pekin’in çıkarlarını hedef aldığını belirten Tayvan Milli Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü Araştırmacısı Chienyu Shih, “Pekin, Washington’un Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan yararlandığını düşünüyor. Buna göre ABD, Tayvan’ı Çin’in Rusya’ya desteğini engellemek amacıyla bir piyon olarak kullanıyor.” yorumunu yaptı.
ABD’li heyetin Tayvan’a gerçekleştirdiği ziyaretin Washington yönetiminin Taipei’yi sıkı ve tutarlı bir şekilde desteklediğine dair olumlu bir hareket olarak görülmesi gerektiğini belirten Shih, Tayvan’ın Doğu Pasifik’te stratejik bir öneme sahip olduğunu söyledi. Ayrıca Shih, işbu ziyaretin Tayvan’ın güç kullanılarak ele geçirilmemesi için Çin’e bir hatırlatma ve uyarı niteliğinde olduğunu sözlerine ekledi.
Emekli Albay Ferhan Oral: Ziyaret, Çin’in Rusya’ya karşı tutumunu değiştirmesi amacıyla yapıldı.
ABD’li heyetin Tayvan ziyaretini, Çin’in Tayvan’a karşı güç kullanabileceği endişesinin bir yansıması olarak değerlendiren Emekli Albay Ferhan Oral, ayrıca ziyaretin, Çin’in Ukrayna’daki savaş kapsamında Rusya’ya karşı pasif tutumunu değiştirmesi amacıyla yapıldığını; ancak bunun mümkün olmadığını dile getirdi. Oral, “Ziyaret, ABD’nin tek kutuplu dünya düzenini devam ettirme çabaları kapsamında rakip iki (Çin ve Rusya) kutbu ekonomik olarak zayıflatma ve her iki ülke arasındaki dayanışmayı kırma çabalarının tezahürü olarak da okunabilir.” ifadelerini kullandı.
Konuyu askerî açıdan mercek altına alan Oral, “ABD, Pasifik’te hem ittifaklar (AUKUS-Avustralya, İngiltere, ABD İttifakı) hem de savunma alanında işbirliği yaptığı Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler yoluyla Çin’i dengeleme çabalarının yeterli olmadığını düşünmektedir. Ayrıca ABD, yıl içerisinde Stratejik Konseptini yenileyecek olan NATO’yu da alan dışı olarak bölgede görevlendirmeye yönelik çaba gösterecektir. Aynı şekilde Ukrayna Savaşı sonrası Avrupa güvenliğinin ABD’siz sağlanamayacağını görmekle birlikte AB’nin de geçtiğimiz ay Dış İlişkiler Konseyi tarafından onaylanarak yayınlanan “Stratejik Pusula”sında Hint-Pasifik’te deniz varlığını güçlendirmeye yönelik ifadeler dikkat çekmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Emekli Büyükelçi Dr. Ahmet Bülent Meriç: ABD, Çin’in müdahalesine karşı Tayvan’ın asimetrik mücadele yeteneklerini güçlendirmeyi vaat ediyor.
Tayvan’a bir heyet göndererek ABD’nin Çin’e bir mesaj verdiğini ifade eden Emekli Büyükelçi Ahmet Bülent Meriç, Washington’un Pekin’e daha önce de Ukrayna konusunda Rusya’ya destek çıkmaması ve savaşın barışçıl bir şekilde çözümüne katkıda bulunması gerektiği yönünde mesajlar verdiğini hatırlattı.
Çin’in “Erişimi Engelleme-Bölgeden Men Etme (Anti Access/Area Denial-A2/AD)” stratejisi kapsamında Tayvan’ı balistik ve seyir füzeleriyle kendi askeri alanı içerisine aldığını ve dolayısıyla ABD’nin Tayvan’a müdahale imkanının ortadan kalktığını belirten Meriç, Pekin’in Tayvan’ın yakınına bir yığma yaptığını söyledi.
1979 tarihli Tayvan İlişkiler Yasası ve 2019 tarihli Tayvan Müttefikleri Uluslararası Koruma ve Geliştirme İnisiyatifi Yasası’na değinen Meriç, “ABD, ‘Taipe Act’ ismi verilen kanunlarla Tayvan’ın güvenliğini garanti altına alıyor. Ancak bu kanunlarda ABD’nin Tayvan’a yönelik güvenlik ve savunma taahhüdü çok muğlak bir şekilde kaleme alınmış. Bu muğlaklık da ABD’nin işine yarıyor, diplomaside bu durumdan yararlanılır. Bu bir şekilde caydırıcılık sağlıyor. Dolayısıyla ABD’li heyetin bölgeye yaptığı ziyaretle bu caydırıcılık sürdürülmeye çalışılıyor. Yani ABD bu ziyaretle, Çin’in müdahalesine karşı Tayvan’ın asimetrik (hibrit) mücadele yeteneklerini güçlendirmeyi vaat ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Ayrıca Meriç, ABD’nin, Çin’in A2/AD stratejisine karşı yeni bir strateji geliştirdiğini ve bu kapsamda katmanlı füze savunma sistemini o bölgeye yerleştirerek Tayvan etrafında önlemlerini aldığını ifade etti.
Gazeteci Mehmet Emre Öztürk: Ziyaret, bölgede güvenlik ve istikrarı zedeleyebilir.
ABD’nin Tayvan’a daha önce birçok ziyaret gerçekleştirdiğinin altını çizen Gazeteci Mehmet Emre Öztürk, heyette yer alan senatörlerin Çin’e karşı keskin bir duruş sergilediklerini vurguladı. Öztürk, “Bölgesel anlamda ziyaretin, güvenlik ve istikrarı sarsıcı adımlar taşıdığı göz önünde bulundurulmalı. Tayvan’ı resmi olarak tanıyamayan ABD, diplomatik faaliyetlerini de gayriresmi olarak Tayvan Amerikan Enstitüsü üzerinden yürütme eğilimi gösteriyor. ‘Tek Çin’ ilkesine zarar verici bu tür adımlar, Çin ile Tayvan yönetimi arasında tansiyonu daha fazla artırmaktadır. Tsai Ing-wen yönetiminin, ABD ile attığı her adım anakara Çin’de daha sert söylemlerin ortaya çıktığını gösteriyor.” dedi.
Ziyaret karşısında Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun Tayvan Adası’nın çevresindeki hava ve deniz sahalarında tatbikat düzenlediğini hatırlatan Öztürk, 1971 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edilen “Tek Çin” ilkesi sayesinde günümüzde Çin’in önemli bir meşruiyet dayanağının olduğunu söyledi. Bu anlamda Öztürk, Çin’in gayriresmi yollardan Tayvan üzerinden gelecek her türlü siyasi kışkırtmaya karşı çıktığını söyledi.