Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon sinyalleri vermesinin ardından Amerika Birleşik Devletleri (ABD), askerlerini Suriye’den çekeceğini açıkladı ve bunun üzerine ABD’nin DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett H. McGurk istifa etti. Trump yönetimiyle birtakım sıkıntılar yaşadığı bilinen McGurk’in yanı sıra ABD Savunma Bakanı Jim Mattis de istifasını sundu. Bu gelişmeler Amerika’da “Washington merkezli bir hükümet krizi mi yaşanıyor?” sorusunu akıllara getirdi.
Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik gerçekleştireceği operasyonun Amerika’da yaşanan hükümet krizinde etkili olup olmadığını tartışmaya açarak çok sayıda uzman ve akademisyenin görüşlerinizi sizlerle paylaşmaktadır.
Prof. Dr. İlter TURAN (Bilgi Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)
Prof. Dr. İlter Turan, ABD Başkanı Donald Trump’ın atadığı kişilerin bir süre sonunda istifa etmelerinin ya da istifalarının talep edilmesinin artık olağan bir gelişme olduğunu dile getirerek söz konusu durumun artık krizi sergileyecek bir gösterge olmaktan uzaklaştığını belirtti. Turan, “Dolayısıyla Trump’ın görevi sırasında anlaşılıyor ki sürekli bir ‘tahammül etme’ vardır. Ayrıca ABD yönetiminde de bir değişim havası hakimdir. Askerlerin bölgeden çekileceğinin ifade edilmiş olması, içinde Suriye’nin de yer aldığı daha kapsamlı bir Ortadoğu politikasının değişmesi anlamına gelmektedir.” açıklamasında bulundu. ABD yönetiminin birer parçası olan diğer kurum ve kuruluşlarda görev alanların söz konusu değişiklerin kendilerine danışılmadan yapılması nedeniyle görevlerinden ayrıldıklarını ifade eden Turan, “Bunların bir kısmının değişik gerekçelerle görevlerini bırakacağı konusu zaten konuşulmaktaydı. Savunma Bakanının da ayrılacağı yönünde görüşler vardı. Suriye politikasında kendilerine danışılmadan kapsamlı bir değişiklik yapılmış olması ise bu süreci hızlandırmıştır.” dedi ve Trump’ın son adımlarının bu süreci tetiklediğini sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Tayyar ARI (Uludağ Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)
Prof. Dr. Tayyar Arı, ABD’de art arda yaşanan istifaları ve Suriye konusundaki son gelişmeleri değerlendirerek “Bir iktidar mücadelesi olduğunu söyleyebiliriz.” dedi. Trump’ın söz konusu çekilme kararını kimlerle ve ne kadar tartıştığı konusunun henüz net olmadığını kaydeden Arı, “Trump, bu durumda çeşitli eleştiriler almaktadır. ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) bu konuda bir onayı olmadığı ve alınan karara uymak zorundaymış gibi gözüktüğü ifade edilebilir. Bu bağlamda yaşanan durum bir krizdir ama boyutlarını açıkça söylemek mümkün değildir.” açıklamasında bulundu. Arı, söz konusu durumda birden fazla aktör olduğunu kaydederek gelişmeleri Trump’ın kendi iktidar mücadelesinde bir adım öne çıkmak için vermiş olduğu bir kararmış gibi ele almanın eksik bir değerlendirme olacağını söyledi. Sözlerinin devamında Arı, “Bir takım iktidar mücadeleleri vardır ama gelişmelerin kendi içinde de bir rasyonalitesi vardır. Washington’un karar verme süreçleri içerisinde bir gelecek öngörüsü mutlaka olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan Arı, Türkiye’nin ABD’nin Suriye’den çekilmesi karşısında uzun vadeli düşünmesi ve kendi gündemine odaklanmasının önemine işaret etti ve Ankara’nın “Fırat’ın doğusu-batısı yani Irak sınırına kadar olan bölgede güvenliği sağlaması” ve Suriye’nin geleceğinin ne olacağı?” parametreleri üzerinden bir yol haritası belirleyebileceğini söyledi. Ayrıca Beşar Esad güçlerinin bölgeye gelmesi gibi hadiselerin mutlaka Washington’un onayı üzerinden yürüyeceğini dile getiren Arı, “Beyaz Saray’ın burayı tamamen bırakıp gideceğini zannetmiyorum. Bu mantıksız görünen şeylerin arkasında bir rasyonalite olabilir. Bunu anlamaya çalışmak ve hazırlıklı olmak lazım.” diye konuştu.
Doç. Dr. Nuri KORKMAZ (ANKASAM AB-Balkanlar Danışmanı)
Doç. Dr. Nuri Korkmaz, Washington’un Suriye’den çekilme isteğini daha önce de gündeme getirdiğini hatırlatarak, “ABD, Barack Obama döneminde de Afganistan’dan çekilecekti ama tamamen ayrıldığı görülmedi. (Beyaz Saray’ın) son açıklamalarında, ABD bölgeden çekilecek ve terörle savaşı Türkiye yönetecek gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Fakat burada kast edilen DEAŞ’la mücadeledir.” sözlerini kaydetti. Ankara’nın en başından beri Münbiç’e operasyon yapmaktan bahsettiğini vurgulayan Korkmaz, Türkiye’nin operasyon ihtimalinin Washington’un Suriye politikasındaki gelişmeleri hızlandırdığını dile getirdi. Ayrıca Korkmaz, ABD’de yaşanan istifa krizine de değindi. McGruk ve Mattis’in Obama döneminden beri Suriye konusunda görevli olduklarını ve söz konusu yetkililerin bölgesel politikaların değişmesi nedeniyle istifa ettiklerini ifade eden Korkmaz, ABD Başkanı’nın Obama’ya benzer politikalar yürüttüğü iddiaları karşısında “Obama ve Trump’ın yürüttüğü politikalar tamamen farklıdır. Trump DEAŞ’la yaptıkları savaşta Kürtleri müttefik olarak görürken Obama, onları bölgede tek güç haline getirmeye yönelik bir siyaset yürütüyordu.” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin bölgede yapacağı operasyonlarda ABD’nin askeri stratejisini de hesaba katması gerektiğini söyleyen Korkmaz, Fırat’ın doğusuna düzenlenecek operasyonların hassas bir şekilde yürütüleceğini ifade etti. Yaşanan gelişmeler karşısında Rusya’nın olumsuz bir tavır sergilemediğini, dolayısıyla Türkiye’nin Suriye’de kalıcı bir güç olmasının kuvvetli bir ihtimal olduğunu belirten Korkmaz, “Washington ve Moskova da karşılıklı olarak anlaşmış gibi durmaktadır. Trump’ın çekilme kararını açıklamadan önce Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmede bulunması da koordineli bir çalışma yürütülmesi noktasında kritik bir adımdır. Türkiye açısından tek sıkıntılı nokta ise bölgedeki unsurlara verilen silahların toplanılacağının söylenmesi, ancak toplatılmamasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Umut ARIK (Emekli Büyükelçi)
Umut Arık, Donald Trump’ın başkanlık kampanyaları sırasında açıkça “Bizim oralarda ne işimiz var?” yaklaşımını sergilediğini dile getirerek “Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki kişiler, ABD Başkanı’na Türkiye ile ilişkilerinde Suriye’de kalıcı olmayacaklarını söyletmiş ancak kendileri terör örgütleri PYD/YPG ve PKK’ya destek olmaya devam etmişlerdir. ABD’nin küreselleşme yaklaşımı ile Pentagon tarafından ortaya atılan taktiğe ve onun neticelerine bakıldığında Trump, İran’ın kazançlı olduğunu görmüştür. Dolayısıyla ne Körfez Ülkeleri ne de terör örgütleriyle Tahran’ın yükselişine engel olunamayacağını fark etmiştir.” diye konuştu. Arık, ABD’nin burada terörist unsurlarla Türkiye’nin gücüne karşı gelemeyeceğini ve söz konusu terörist grupların İran’ı dengeleyemeyeceğini vurgulayarak “Washington, Körfez Şiilikleri vs. ile bir proxy hakimiyeti (vekil güçlerle etkinlik) elde edemez. Eğer bir hâkimiyet elde etmek istiyorsa müttefik olarak Türkiye’yi seçmelidir. Diğer taraftan paralı askerlerle bu iş yürümeyecektir.” sözlerini sarf etti.
Öte yandan Beyaz Saray’ın bölgede İsrail’in güvenliği açısından İran’a karşılık Esad’ın hakimiyetini tercih edebileceğini söyleyen Arık, “Washington’un Suriye kararı, Ankara’nın Münbiç ve Fırat’ın doğusuyla ilgili strateji değişikliğine gitmesine neden olamaz. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve ABD’den giden silahlar orada durduğu müddetçe Türkiye’nin beka meselesi devam edecektir.” açıklamasında bulundu. Arık ayrıca operasyonun yapılması noktasında Ankara’nın sadece Tahran ve Moskova ile ortaklık mecburiyetinde olmadığının altını çizdi ve istişarelere bağlı olarak Washington ve Tel Aviv’le de bölgesel işbirliklerinin mümkün olabileceğini kaydetti. Son olarak Arık, olası bir Kürt devletinin kurulmasına sadece Türkiye’nin değil, İran, Irak ve Suriye’nin de müsaade etmeyeceğini sözlerine ekledi.
Mete YARAR (Terör ve Güvenlik Uzmanı)
Mete Yarar, Washington’un kendi içerisinde yönetimsel anlamda birtakım sorunlar yaşadığını ve bunun artık bilinen bir gerçek olduğunu vurguladı. McGurk’ün özellikle Suriye’den çekilme mevzusu olmasa da görevinin önümüzdeki Şubat ayında biteceğini dile getiren Yarar, “Ayrıca ABD Başkanı ve Mattis’in de anlaşamadıkları ve istifa edeceği sık konuşulan konulardan biriydi. Ben açıkçası istifaları Suriye’deki olayla bağdaştırmıyorum ama belki tüm bu süreçlerin hızlandırılmasında bir vesile olmuş olabilir. Nitekim daha öncesinden fikir ayrılıkları vardı.” diye konuştu.
Yarar, ABD’nin Suriye’den çekilmesi noktasında sık sık görüş ayrılıkları yaşadığını hatırlatarak böylesi gelişmelerin daha önce de tekrarlandığına dikkat çekti: “Washington’un Afganistan, Irak ve Suriye politikalarında bir zikzak yaptığını Obama döneminde de gördük. Irak’tan çekildiğini söyleyen ABD’nin hala orada olduğunu biliyoruz. O yüzden ABD’nin Suriye’den çekileceği açıklamaları bir samimiyetsizlik olarak değil, ancak fikir ayrılıklarından oluşan bir dengesizlik şeklinde ifade edilebilir.” yorumunda bulundu.
İrfan SAPMAZ (CNN Türk Haber Koordinatörü)
İrfan Sapmaz, ABD Başkanı Donald Trump’ın şu an ülkesinde ciddi bir dirençle karşı karşıya olduğunu belirtti. Trump’ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmeden sonra Suriye’den çekilmeye yönelik sürecin hızlandığını kaydeden Sapmaz, “Bu hem Türkiye’yi kaybetmeme hem de bundan sonra bölgede Ankara ile daha güçlü hamlelerde bulunma adına alınmış bir karardır. Ancak ABD, Suriye’den daha önce de çekileceğini söylemişti. Türkiye de bu bağlamda temkinli bir diplomasi sergiliyor.” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin Afrin Operasyonu’na hazırlandığı dönemde Washington’un çeşitli yöntemlerle Ankara üzerinde baskı oluşturmaya çalıştığını dile getiren Sapmaz, Ankara’nın buradaki duruşunun çok önemli olduğunu vurguladı. Sapmaz, Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve bölgedeki birçok grupla yakın ilişkiler kurmasını da kendi lehine bir gelişme olarak değerlendirdi ve “ABD ve Batılı ülkeler de Türkiye’yi kaybetmektense işbirliği yapmanın daha faydalı olacağını gördüler.” ifadelerini kullandı.