ABD Irak’ta Kalmak için Direniyor

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı (ABD) Donald Trump, Amerikan askerlerinin Suriye ve Afganistan’dan çekileceğini açıklamışsa da sürece ilişkin tutarsız ifadelerde bulunarak kafaların karışmasına neden olmuştur. Benzer bir açıklamayı Irak için de yapan Trump, “Zorunda kalırsak geri döneriz. Çok hızlı geri gelebiliriz ve ayrılmıyoruz. Irak’ta harika bir üssümüz var ve orada olacağız.” diyerek aslında Irak’tan çekilmek gibi bir planlarının olmadığını itiraf etmiştir. Buna karşılık Irak Meclisi Birinci Başkan Yardımcısı Hasan el-Kaabi ise “ABD güçlerinin Irak’tan çıkarılması için mecliste yasa yapacağız.” çıkışını yapmıştır.

Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), ABD’nin değişen Ortadoğu politikası doğrultusunda bölgede yaşanacak gelişmeleri ve bu gelişmelerin Türkiye’ye yansımalarının neler olabileceğini tartışmaya açarak alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Prof. Dr. Celalettin YAVUZ (İstanbul Ayvansaray Üniversitesi- İİSBF Dekanı)

Prof. Dr. Celalettin Yavuz, ABD’nin Ortadoğu coğrafyasındaki birçok ülkede hem askeri varlığının hem de üslerinin olduğunu kaydederek bölgedeki en büyük hava üssünün Katar’da olduğunu dile getirdi. ABD’nin Körfez’de önemli bir nüfuzunun bulunduğunu ifade eden Yavuz, “Söz konusu ülkeler gerek petrol şirketleri gerekse de silah satışı nedeniyle neredeyse ABD’ye bağlanmış durumdadır. Ayrıca ABD; Afganistan, Irak ve Suriye’de de varlık gösteriyor. Bilindiği üzere Amerikan Ordusu, 15 Aralık 2011 tarihinde Irak’ı terk ettikten sonra, terör örgütü DEAŞ’le mücadele etme bahanesiyle yeniden geldi. Trump, Suriye ve Irak’taki askerlerini çekmek istiyor ama ülkede faaliyet gösteren istihbarat servisleri, Irak ve Suriye’deki DEAŞ tehdidine dikkat çekerek mevzubahis ülkelerdeki Amerikan varlığını sürdürmeyi hedefliyor.” açıklamasında bulundu. Yavuz, ABD’nin Irak’tan çekilmesinin Washington için büyük bir problem olmadığını; ancak “İran Tehdidi”nin çeşitli endişelere yol açtığını belirterek “ABD, Irak ve Suriye’den çekilirken her iki ülkede de İran’ın etkinliğinin artmasından endişe etmektedir. Nitekim Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’ın da endişesi bu yöndedir.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin bölgede yabancı kuvvetlerin bulunmasını istemediğini söyleyen Yavuz, ABD’ye ek olarak Rusya ve İran’ın da Suriye’de olduğunu vurguladı. İran’ın Şii hükümetler üzerindeki etkisinin belirgin olduğunu söyleyen Yavuz, ABD’nin İran’a uygulamaya başladığı yaptırımların Beyaz Saray’ın bölge politikaları bağlamında önem arz ettiğini hatırlatarak “Bu yaptırımlar, çeşitli tepkilere rağmen uygulanıyor. Her ne kadar Almanya, Fransa ve İngiltere önemli ihtiyaçların İran’a satışının serbest bırakılması için yeni bir sistem oluştursa da yaptırımlar devam etmektedir.” dedi. Yavuz, İran’ın Irak’taki etkisinin artmasıyla birlikte, Tel Aviv’in üzerindeki baskının artacağını ve İsrail’in bölgede operasyonlara başlayabileceğini kaydederek bu durumun bölgeye istikrarsızlık getirebileceği uyarısında bulundu. Meselenin Türkiye boyutuna da değinen Yavuz, bölgedeki istikrarsızlığın Türkiye’de hem sosyolojik hem de ekonomik rahatsızlıklara neden olabileceği uyarısında bulundu.

Murat BİLHAN (Emekli Büyükelçi)

Emekli Büyükelçi Murat Bilhan, ABD’nin Irak’tan çekilmeyeceği öngörüsünde bulunarak söz konusu ülkenin Irak’a büyük yatırımlar yaptığını hatırlattı. Ayrıca Beyaz Saray’ın İran’ı baskı altında tutma gibi bir hedefinin de olduğunu kaydeden Bilhan, “ABD, Irak’ta bulunarak İran’ı gözlemlemek istiyor. Bu durumda Irak’tan çekilmesini beklemek gerçekçi olmaz.” değerlendirmesinde bulundu. Rusya’nın tutumunu da yorumlayan Bilhan, Moskova’nın Washington’u karşısına alan çıkışlardan uzak duracağını belirtti. ABD’nin Irak’tan çekilmesine ilişkin sürecin İran boyutunda ise Bilhan, “İran’ın tutumu zaten belli; düşman bir ülke, kendisini izlemek için geldiğini açıkça söyleyerek hareket ediyor.” sözleriyle Tahran’ın durumdan rahatsızlık duyduğunu ifade etti.

Diğer yandan Türkiye bakımından en hassas noktanın Fırat’ın doğusu olduğunu belirten Bilhan, “O bölgeye yerleşmeye çalışan terörist oluşumlara mâni olmak, Ankara’nın birinci önceliğidir. Gerçekten oradaki yerleşim ve düzenlemeler kimsenin değilse bile, Türkiye’nin aleyhinedir.” sözlerini kaydetti. Bu bağlamda meselenin Türkiye boyutuna değinen Emekli Büyükelçi, Ankara açısından bu bölgenin hassas bir alan olduğunu ifade ederek, “Irak’taki Amerikan askerleri, şu anda Türkiye için bir tehdit teşkil etmiyor. Ancak söz konusu ülkedeki Amerikan unsurları, Suriye’nin kuzeyine müdahale edip terörist grupların desteklenmesi için lojistik destek sağlamak gibi bir rol üstelenirse, Ankara bu durumu kabul etmez. Zira Suriye’deki tehdit henüz ortadan kalkmamıştır. Bu tehdidin de Irak’tan beslenmesi halinde, Türkiye’nin olumsuz etkilenmesi muhtemeldir.” şeklinde konuştu. Bilhan, Türk yetkililerin Suriye’deki koalisyon güçlerine de güvenmediğini iddia ederek “Bu koalisyonda Türkiye’nin çıkarları düşünülmüyor. Ayrıca Türkiye’nin bölgedeki mevcudiyeti gözden kaçırılarak birtakım tercihler yapılıyor. Bu da Ankara’yı rahatsız ediyor.” dedi.

Dr. Emre OZAN (ANKASAM Türk Dış Politikası ve Uluslararası Güvenlik Danışmanı)

Dr. Emre Ozan, ABD’nin çelişkili açıklamalar yaptığını söyleyerek Washington’un diplomasi ve savunma ekibi arasındaki uyumsuzluğun ciddi sıkıntılar yarattığını belirtti. Trump yönetiminin Suriye’den çekilme planı nedeniyle Irak’taki üslerin ön plana çıktığını dile getiren Ozan, “ABD’nin Suriye’den çekilme kararıyla birlikte Irak önem kazanmıştır. Dolayısıyla Washington’un Irak’tan çekilme gibi bir gündemi yoktur.” dedi. Suriye ve Irak’ta terör örgütü DEAŞ’a karşı gerçekleştirilmesi muhtemel operasyonlarda da Irak’taki Amerikan üslerinin kullanılacağını söyleyen Ozan, ABD’nin Ortadoğu’daki başlıca hedefinin İran’ın askeri varlığını ortadan kaldırmak olduğunu ifade etti. Bu bağlamda Ozan, Irak’taki üslerin ABD açısından çok kritik olduğunu dile getirerek ABD’nin Irak’tan çekilmesi ve oradaki üsleri kapatması gibi bir durumun çok mümkün olmadığını vurguladı. Irak merkezli gelişmelerin geleceğine dair öngörüde de bulunan Ozan, “ABD yeni gerginlikler yaratabilir. Ancak yine de bundan sonraki süreç, Bağdat’ın Washington tarafından ikna edilmesi üzerinden şekillenecektir.” dedi.

ABD’nin Suriye’den çekilme kararının arkasında DEAŞ’la mücadelenin sona erdiği vurgusu olduğunu hatırlatan Ozan, Washington’un Ortadoğu’daki tek hedefinin İran olduğunu öne sürdü. Türkiye ile ABD arasındaki gerilimde yaşanan yumuşamayı da İran’la ilişkilendiren Ozan, iki ülke arasında Suriye merkezli gelişmelerde işbirliği yaşanabileceğini belirterek “İki ülke arasında bir normalleşeme gündemdeyken ABD’nin İran’ın dengelenmesi noktasında Türkiye’den bir beklentisi olabilir. Bu da yeni gerilimler yaratabilir. Benzer bir pazarlık süreci Rusya’yla da söz konusu olabilir. Tüm bunlar, merkezinde İran’ın yer aldığı karmaşık bir denklemin bulunduğunu gösteriyor. Bu açıdan Ortadoğu’daki gelişmelerin Türkiye’ye de etkisi olacaktır. Ankara’nın önceliği ise Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturulması ve terör koridorunun ortadan kaldırılmasıdır.” sözlerini kaydetti.

Dr. İmbat MUĞLU (Terör ve Güvenlik Uzmanı)

Terör ve Güvenlik Uzmanı Dr. İmbat Muğlu, Ortadoğu’daki istikrarsızlığın tek sebebinin ABD olduğunu belirterek “Beyaz Saray, bu istikrarsızlığı devam ettirmek için elinden gelen tüm imkânları kullanacaktır. Nitekim Washington, Irak ve Afganistan gibi ülkelerden elde ettiği rantın aynısını Suriye’den de almak zorundadır. Bu nedenle de milyonlarca dolar para harcayan ABD, terör örgütleri PYD/YPG’yle ve diğer uzantılarıyla olan ilişkilerini sonlandırmayacaktır.” dedi.

ABD’nin Irak’a yönelik açıklamalarına Bağdat’ın tepki göstereceğini ve Türkiye’nin de son dönemde yürüttüğü ikili ilişkilerin hem ekonomik hem siyasi hem de askeri açıdan bölgedeki gelişmelerden etkilendiğini ifade eden Muğlu, “Anlaşıldığı kadarıyla Irak, uzun bir süre daha ABD’nin denetiminde olacaktır. Irak’ta meclis kararı alınmak istense bile, Washington bu kararı aldırmayacaktır. Nitekim önceki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani’nin bölgedeki Kürtler üzerinde ciddi bir oy potansiyeli var. Üstelik Barzani, referandum sürecinde yalnız bırakıldığı için ABD’ye kızgın olsa da kendisini orada tutan ve federal yönetimi kurduran da ABD’dir. Hatta bu küskünlük, farklı tavizlerle telafi edilmek isteniyor olabilir. Benzer bir şekilde bazı Arap aşiretlerinin de ABD’yle ortaklıkları bulunuyor. Bu nedenle de Barzani de dahil olmak üzere tüm aktörler, ABD’nin gitmemesi için oy kullanır.” açıklamasında bulundu.

Ayrıca Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesinin de çok mümkün olmadığını öne süren Muğlu, Ortadoğu’daki aktörlerin Esad’la pazarlık yapmaya hazırlandıklarını öne sürerek ABD’nin sırf bu sebeple bile bölgeyi terk etmeyeceğini savundu. Bu bağlamda Türkiye’nin terörle mücadele süreci devam ettikçe, ABD’nin Suriye’den çekilmeyeceğini öne süren Muğlu, “Oradaki güçlere bir sürü vaatte bulunan ABD, Türkiye’nin bir gece ansızın terör yuvalarını yerle bir edeceğini bilmektedir. Milyarlarca dolar harcayan Washington yönetimi buna izin vermek istemeyecek ve buradaki üslerini muhafaza edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

Kıymet SEZER GÜNGÖR (Gazeteci)

Gazeteci Kıymet Sezer Güngör, Trump’ın Suriye’den çekilme kararının zamanlamasına dikkat çekerek “Trump, bunu Türkiye’nin Münbiç’e ve Fırat’ın doğusuna operasyon yapmaya hazırlandığı bir dönemde söyledi.” dedi. ABD’nin bölgeden çekileceğine ilişkin herhangi bir emare olmadığını belirten Sezer, bölgede uluslararası koalisyon güçlerinin de bulunduğunu hatırlatarak Fransa ve İngiltere’nin çekilme kararına karşı çıktığını vurguladı. Ayrıca Sezer, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin ABD’nin yönlendirmesiyle Suriye’ye girmeye çalıştığını da dile getirerek “ABD, Ortadoğu’yu terk edemiyor. Çekilme kararı verse de tamamen çekilmiyor. Haliyle ‘Müttefiklerimiz burada kalmamız gerektiğini söylüyor.’ deyip kalabilirler.” açıklamasında bulundu.

ABD’nin kuvvetlerini Irak’a çektiğini ve Erbil’de büyük bir üs inşa ettiğini hatırlatan deneyimli gazeteci, “Sanıyorum ki dikkatleri yoğun şekilde Suriye’ye verdikleri için Irak’taki kazanımlarını kaybedeceklerini düşünüyorlar. Çünkü Türkiye, orada büyük operasyonlar yaptı. Şimdi ABD de Irak’a gidiyor. Önümüzdeki sürece baktığımızda Irak’ın “Yankee Go Home” demesi gerekir. Ancak Irak’ın buna ne kadar karşı çıkabileceği tartışılır.” şeklinde konuştu. Ayrıca Sezer, ABD’nin Suriye’den çekilmesi halinde üslerini kime devredeceğinin de belirsiz olduğunun altını çizerek “Arap gücü mü, Fransa ve İngiltere mi; yoksa terör örgütü PYD/YPG mi?” sorusunun önemli olduğunu belirtti.

Son olarak ABD’nin çekilme kararındaki esas amacının İran’ı kontrol etmek olduğu yönündeki görüşlere de değinen Sezer, meselenin Türkiye boyutuna vurgu yaparak Türkiye’nin sırf ABD istiyor diye İran’a yönelik düşmanca bir politika uygulamayacağını söyledi.

Ediz EKİNCİ (Terör ve Güvenlik Uzmanı)

Terör ve Güvenlik Uzmanı Ediz Ekinci, Trump’ın Suriye’den çekilme kararının bazı çevrelerde şaşkınlık yarattığını belirterek ABD’nin askeri operasyonları hususunda siyasi otorite tarafından verilen direktifin Pentagon’un doktrinine uyumlu olduğu ölçüde uygulandığını söyledi. Bu bağlamda söz konusu kararı yorumlayan Ekinci, “Bir giriş safhasıyla başlayan askerî harekât, daha kapsamlı bir politik planın parçası olan çıkış stratejisiyle sona erer.” diyerek ABD’nin Suriye’den asker çekme kararının somut bir kuvvet projeksiyonuyla çıkma stratejisine uygun olmadığını belirtti.

ABD’nin olası çekilme planını değerlendiren Ekinci, “ABD’nin uygulayacağı en muhtemel hareket tarzının Deyrizor’un güneyinde Fırat’ın Suriye’yi terk ettiği nokta olan Ebu Kemal ile güneybatıda Tanaf Üssü arasındaki hat üzerine yerleşmek olduğunu düşünüyorum. Nitekim bu bölgeye kuvvet aktarımı yapmak ve lojistik destek sağlamak amacıyla Irak’ın Anbar vilayetindeki Amerikan üssünün de önemli olduğu kanaatindeyim.” ifadesinde bulundu.

Son olarak Washington’un terör örgütü PKK/PYD’yi kendisine sadık bir kara birliği olarak gördüğünü söyleyen Ekinci, her şeye rağmen Washington’un Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) içinde 60 yılı aşkın bir süredir Ankara’yla müttefiklik ilişkisi bulunduğunu hatırlatarak Rusya ve Çin’le olan rekabeti nedeniyle ABD’nin bir noktadan sonra Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamayacağını iddia etti. Bu nedenle de Ekinci, Türkiye’nin önünde faydalanılabilecek önemli fırsatların bulunduğunu öne sürdü.