Analiz

Avrupa Birliği’nin Batı Balkanlar Genişleme Politikası

AB’nin genişleme politikası, ekonomik açıdan oldukça kazançlı bir strateji olarak görülmektedir.
AB’nin Batı Balkanlardaki genişleme süreçleri, bölgenin siyasi ve ekonomik anlamda kalkınmasının yanı sıra birliğin bütünleşme yolundaki ilerlemesi açısından da büyük önem taşımaktadır.
Batı Balkan devletleri, birlik ekonomisinde yaklaşık olarak %35 paya sahiptirler.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Avrupa Birliği’nin (AB) genişleme politikası, birliğin en başarılı stratejileri arasında yer almaktadır. Kuruluşunda 6 üyeye sahip olan AB, genişleme politikası sayesinde günümüzde 28 üyeye kadar ulaşmıştır. AB’nin genişlemesi, uluslararası ilişkiler açısından da önemli bir siyasi süreçtir. Bu süreç, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana daha da önem kazanarak ilerlemiştir. Birlik, 2004 yılından sonra çoğunluğunu Doğu Avrupa’nın post-komünist ülkelerinin oluşturduğu büyük bir genişleme süreci başlatmıştır. Bunun yanı sıra Slovenya’yı, Bulgaristan’ı, Romanya’yı ve Hırvatistan’ı da bünyesine alarak Balkanlara kadar gelmiştir.

Gelecek süreçte AB’nin daha fazla genişleme politikası uygulayacağı öngörülmektedir. Özellikle son yıllarda Batı Balkanlar’daki Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Kuzey Makedonya, Karadağ ve Sırbistan gibi ülkelere odaklandığı görülmektedir.[1]

AB’nin Batı Balkanlardaki genişleme süreçleri, bölgenin siyasi ve ekonomik anlamda kalkınmasının yanı sıra birliğin bütünleşme yolundaki ilerlemesi açısından da büyük önem taşımaktadır. AB, genişleme politikası kapsamında entegrasyon süreçlerini hızlandırarak bölgede barış ve güvenliğin istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini hedeflemektedir. Karadağ, Kuzey Makedonya ve Bosna-Hersek gibi ülkelerin üyelik süreçleri, AB açısından stratejik bir politika olarak görülmektedir.

14 Aralık 2023 tarihinde gerçekleşen AB-Batı Balkanlar Zirvesi’nde konuşan AB Başkanı Ursula von der Leyen, genişleme politikalarının hızla devam ettiğini açıklamıştır. Von der Leyen, basın toplantısında bölge ülkelerinin müzakerelerinin devam ettiğini ve temennisinin katılım süreçlerini başlatmak olduğunu da vurgulamıştır. Karadağ’daki yeni hükümetin katılım müzakerelerindeki değişiklikler de kamuoyuyla paylaşılmıştır.[2] Buna ek olarak Karadağ’daki değişen hükümetin AB standartlarıyla uyum içinde ilerlemesi, potansiyel bir üyelik sürecinde Karadağ’ı ilk seçenekler arasında tutmaktadır.[3]

Öte yandan Kosova ve Sırbistan’ın AB taahhütlerini yerine getirmesi gereken şartlar bulunmaktadır. AB Başkanı Leyen’e göre, özellikle Ohri Antlaşması’nın uygulanması durumunda Batı Balkan devletleri, AB genişleme süreçlerinde önemli bir adım atacaktır.[4]

Batı Balkan devletleri, birlik ekonomisinde yaklaşık olarak %35 paya sahiptirler.[5] Bu nedenle AB’nin genişleme politikası, ekonomik açıdan oldukça kazançlı bir strateji olarak görülmektedir. Von der Leyen’in açıklamalarına göre, “Yeni Büyüme Planı” ile Batı Balkanlar’daki ekonomik büyümenin yaklaşık 10 sene içerisinde iki katına ulaşılması hedeflenmektedir.[6]

Batı Balkanlar’daki AB genişleme süreci, reformları yerine getirme bilincini gerektirmenin yanı sıra zorlukları da beraberinde getirmektedir.  Aday ülkelerin AB fasıllarındaki reformları yerine getirmeleri önemlidir. Örneğin Karadağ, yaklaşık 33 fasıldan sadece 3’ünü tamamlayabilmiştir.[7] Bu durum, birçok kişi tarafından yeni bir hükümetin varlığıyla ilişkilendirilmektedir.

Diğer bir zorluk örneği ise Belgrad-Priştine Diyaloğu’dur. Kosova Başbakan Yardımcısı Besnik’e göre, diyalogdaki zorluklar, Kosova’nın hala beş AB ülkesi tarafından tanınmamış olduğu gerçeğiyle ilişkilidir ve diğer bölge devletlerine oranla daha fazla zorlukla karşı karşıyadırlar.[8] Diyalog sürecinin devam etmesi, sadece Kosova açısından değil, AB entegrasyonu açısından da sorun teşkil etmektedir. Sırbistan’ın AB’ye katılımı gerçekleşmeden önce Kosova’yı tanıması gerektiği yaygın olarak kabul edilmektedir.

Karadağ dışında en olası diğer aday üye Sırbistan’dır. Bugüne kadar 10 fasıl açmakla beraber 2 fasılı da geçici olarak kapatmıştır. Karadağ ile karşılaştırdığımızda Sırbistan, birçok konuda geride kalsa da AB üyeliği sürecinde önemli adımlar atmıştır. Her iki ülkenin üyelik sürecindeki olumlu bakış açısı, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude’in 2017 yılındaki açıklamasına dayanmaktadır. Claude verdiği demeçte, Sırbistan ve Karadağ ülkelerinin AB’ye katılımının muhtemel olduğunu belirtmiştir.[9]

Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin uzunluğuna dair geçmiş örnekler bulunmaktadır. Bir örnek de Bosna-Hersek’in AB üyeliği sürecidir. Bosna-Hersek’e 8 yıl aradan sonra Avrupa Komisyonu tarafından müzakerelerinin başlaması tavsiye edilmiştir. Bu tür gecikmeler sonucunda AB’nin bölgedeki politikalarının sona ermesi ve Batı Balkan ülkelerinin örgüt dışında bırakılması muhtemeldir. Batı Balkanlar’daki genişleme politikası aday ülke başvuru süreçlerindeki yaşanan sorunlardan ötürü “tamamlanmamış iş” olarak da adlandırılmaktadır.[10] Çünkü genişleme politikası 2003 yılında başlamıştır ve sadece 2013 yılında Hırvatistan tam üye olabilmiştir. 6. genişleme politikası olarak bilinen bu süreç,[11] üyelik başvuru süreçlerindeki Balkan devletlerinin yaşadığı zorlukları gözler önüne sermiştir. Bölgede uygulaması gereken politikaların yeniden canlandırılmasının önemi ortadadır.

Sonuç olarak AB’nin özellikle Soğuk Savaş sonrası entegrasyon süreçleri Balkanlar bölgesinde hız kaybetmeden başlamıştır. Bu süreçte bazı devletler AB hükümlerini yerine getirmek amacıyla müzakerelere tabi tutulmuştur. Ancak son yıllarda AB’nin Batı Balkanlar bölgesine yönelik müzakere süreçleri ve iyileştirme politikaları dikkat çeken unsurlar arasındadır.  Fakat Batı Balkanlar’daki genişleme süreçleri, beraberinde zorlukları da getirmektedir. Aday ülkelerin reformları yerine getirme hedeflerini bilinçli bir şekilde sürdürmeleri bu yüzden oldukça mühimdir. AB desteklerinin etkili bir araç olduğu bilinmekle beraber aday ülkelerin taahhütlerini yerine getirme açısından istekli olmaları da bir o kadar önemlidir. Çünkü AB’nin genişleme politikası sadece bölgesel açıdan bir kalkınmayı ve entegrasyonu teşvik etmemekte, aynı zamanda küresel barış ve güvenliğe de katkıda bulunmaktadır.


[1] James Ker-Lindsay vd., (2017). “The national politics of EU enlargement in the Western Balkans”, Southeast European And Black Sea Studies, 17(4), s. 511-512.

[2] “Statement by President von der Leyen at the joint press conference with President Michel following the EU-Western Balkans Summit”, Neigbourhood Enlargement, https://neighbourhood-enlargement.ec.europa.eu/news/statement-president-von-der-leyen-joint-press-conference-president-michel-following-eu-western-2023-12-14_en, (Erişim Tarihi: 29.06.2024).

[3] “EU enlargement in the Western Balkans: Expectations and obstacles”, Euronews, https://www.euronews.com/2024/03/17/eu-enlargement-in-the-western-balkans-expectations-and-obstacles, (Erişim Tarihi: 29.06.2024).

[4] “Statement by President von der Leyen at the joint press conference with President Michel following the EU-Western Balkans Summit”, a.g.e., (Erişim Tarihi: 29.06.2024).

[5] Aynı yer.

[6] Aynı yer.

[7] “EU enlargement in the Western Balkans: Expectations and obstacles”, a.g.e., (Erişim Tarihi:29.06.2024).

[8] Aynı yer.

[9] James Ker-Lindsay vd., 2017, s. 513-514.

[10] Butković, H., & Samardžija, V. (2014). “Challenges of continued EU enlargement to the Western Balkans-Croatia’s experience”. Economics and Business Review, s. 92.

[11] “Avrupa Birliği’nin Genişlemesi”, AB, https://www.ab.gov.tr/avrupa-birliginin-genislemesi_109.html, (Erişim Tarihi: 01.07.2024).

Fatıma Zehra İNCE
Fatıma Zehra İNCE
2024 yılında Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Bitirme tezi olarak “ABD-Irak İlişkilerinde Petro-Dolar Kavramının Analizi: 1979-2003 Yılları Saddam Hüseyin Yönetimi” başlıklı çalışmasını tamamlamıştır. Ortadoğu ve İslam Ülkeleri başlıca ilgi alanları olan İnce, ileri düzeyde İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler