Tarih:

Paylaş:

Dünyada Eksen Kayması: AB-Çin Yakınlaşması

Benzer İçerikler

Son yıllarda, uluslararası politik sistemde önemli değişimlerin yaşandığı görülmektedir. Zira gerek siyasi gerek toplumsal gerekse de ekonomik olarak birçok ülkede çeşitli olaylar meydana gelmektedir. Bilindiği gibi Amerika Birleşik Devletleri (ABD), II. Dünya Savaşı’ndan beri “Dünya Lideri” konumundadır. Bu sadece ekonomik veya siyasi bir liderlik değil, iktisadi, kültürel, ideolojik ve diğer alanları da kapsayan somut bir üstünlüğe dayanmaktadır. Ancak son zamanlarda, bilhassa 2000 senesinden itibaren, Rusya’nın askerî ve siyasi açıdan; Çin’in ise hem askerî ve siyasi hem de ekonomik bakımdan geliştiği görülmektedir. Çin, ekonomik olarak dünyadaki çoğu devletten üstün ve ileri bir konuma ulaşmıştır. Pekin’in ekonomik ağırlığındaki bu artış ve Çinli firmalardaki hızlı büyüme, Washington’un endişelenmesine sebebiyet vermektedir. Bu analizde de Çin’in ve dünyanın yaşadığı değişimle ilişkili olarak yaşanan AB-Çin yakınlaşması ele alınmaktadır.

ABD merkezli tek kutuplu dünya düzeninin Çin, Rusya ve Avrupa Birliği (AB) gibi aktörlerin kendilerini göstermesiyle birlikte değişime uğradığı ve çok kutuplu dünya düzenine geçiş yaşandığı görülmektedir.[1] Dolayısıyla ABD’nin yanı sıra Çin’in, Rusya’nın ve Almanya-Fransa ikilisinin başını çektiği AB’nin yeni kurulan dünya düzenindeki kutuplar olarak karşımıza çıktığı görülmektedir. Özellikle de Donald Trump’ın ABD Başkanı olmasıyla birlikte, uluslararası sistem üzerindeki liderliği sorgulanmaya başlanan Washington, bu yeni dünya düzenine kolayca alışacak gibi görünmese de uyum sağlamak zorunda kalacaktır. Zira artık ABD’nin karşısında durabilecek Çin ve Rusya gibi iki önemli devlet vardır. Pekin önceki yıllarda çok büyük bir ekonomiye sahip değilken; Soğuk Savaş sonrası dönemde, hızlı bir kalkınma yaşamış ve dünyanın birçok yerinde nüfuz kazanmıştır. Bu gücünü ve nüfuzunu akıllı bir şekilde kullanan Çin, neredeyse dünyanın her yerine ihracat yapmaktadır. Fakat bu sıradan bir ihracat faaliyeti olarak görülmemelidir. Çünkü günümüzde kullandığımız çoğu ürün Çin malıdır. Ayrıca bu durum, diğer ekonomik alanları da kapsamaktadır. Örneğin; bankacılık sektörü, Huawei ve Xiaomi gibi büyük şirketler ve borsa gibi birçok alanda Çinli firmalar öne çıkmıştır. Öyle ki Çinli iş insanlarının kendi mevduatlarını ve paralarını Çin dışındaki ülkelerden çekmeleri halinde, dünyada büyük bir ekonomik kriz yaşanabilir.

Bir diğer husus ise küresel ekonominin yön değiştiriyor olmasıdır. Bu durumdan, dünya ekonomisinin günümüzde sadece ABD’den ibaret olmadığı ve gelecek yıllarda ABD’nin birinciliğinin sona ereceği, Çin’in ise ekonomik liderliği ele geçireceği sonucu elde edilebilir. Bu çıkarımı gösteren çeşitli araştırmalar da vardır.[2] Örneğin 2030 yılına gelindiğinde, Çin’in dünya ekonomi sıralamasında birinci sıraya yerleşeceği tahmin edilmektedir. Pekin’le beraber Yeni Delhi ve Brasilia gibi aktörlerin de yükselişe geçeceği düşünülmektedir. Buradan çıkarılacak sonuç ise tek kutuplu dünya düzeninin devam etmeyeceği ve ABD’nin Çin ve Rusya gibi devletlerin öne çıktığı çok kutuplu dünya düzenine alışmak zorunda kalacağıdır. Aslında Washington’un günümüzde yürüttüğü mücadele de bu gerçeği göz ardı etmemektedir. Zira Çin’in ekonomik olarak ABD’nin önüne geçmesi, Beyaz Saray’ın birçok alandaki etkisinin azalacağını göstermektedir. Bu nedenle ABD’nin Huawei gibi çeşitli şirketlere tavır alması şaşırtıcı değildir.[3]

Pekin’in geliştirdiği “Kuşak-Yol Projesi”, Washington’un dikkate aldığı ve en çok önem verdiği konulardan biridir. Nitekim ABD, söz konusu projenin gerçekleşmesini önlemek amacıyla Orta ve Güney Asya ile Ortadoğu ülkelerinin birçoğunda etkin olmaya devam etmektedir. Bölge ülkelerinin bir kısmında devam eden iç karışıklıkların da Çin’in Kuşak-Yol Girişimi’ni engelleme amacı taşıdığı öne sürülmektedir. Örneğin Afganistan’daki iç karışıklıkların devam etmesi ve hatta bölgeye Devletü’l Irak ve’ş Şam (DEAŞ) militanlarının yerleştirilmesi, Çin’in bahsi geçen projesini aksatmaya yönelik çalışmaların sonucu şeklinde yorumlanmaktadır. Proje hakkında değinilebilecek bir diğer husus ise Yeni İpek Yolu’nun geçtiği güzergâhlarla ilgilidir. Pekin, proje kapsamında “kuşak” olarak İpek Yolu Ekonomik Kuşağı rotalarını; “yol” olarak ise Deniz İpek Yolu rotalarını oluşturmuştur.[4] Rotalar denilmesinin sebebi ise birden çok güzergâhın bulunmasıdır. Altı farklı kara ve deniz güzergâhı olmak üzere Güneydoğu Asya, Doğu Asya, Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika, Güney Asya ve Avrupa’yı içine alan 65 ülkenin dahil olduğu proje, sadece Çin’in değil; birçok ülkenin kalkınması açısından oldukça önemlidir.[5] Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından açıklanan girişimin 900 alt projesi için 890 milyar dolarlık bir bütçe gerektiği hesaplanmıştır. Söz konusu bütçeden güzergâh üzerinde yer alan ülkeler de faydalanacaktır.[6] Avrupa da Yeni İpek Yolu’ndan payına düşeni alacağından; bir başka deyişle mevzubahis proje, Avrupa ekonomisi için de büyük önem teşkil ettiği için AB de üzerine düşeni yapmaktadır.[7] Dolayısıyla geleceğin en büyük ekonomisi olacağı düşünülen Çin’le yakınlaşmak Avrupa tarafından sağlıklı bir strateji olarak yorumlanmaktadır.[8] Aksi takdirde genç nüfusu günden güne azalan Avrupa’nın güç kaybetmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Bundan ötürü Almanya, Fransa ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinin de dahil olduğu bu girişim, Çin-AB yakınlaşmasını hızlandıracaktır.

İki hafta önce Cinping liderliğindeki Çinli yöneticilerin İtalya, Almanya ve Fransa’ya gerçekleştirdikleri üst düzey diplomatik ziyaretler de Çin-AB yakınlaşmasının başladığına işaret etmektedir. Zira İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, 22 Mart 2019 tarihinde Cinping’i misafir etmiş ve yapılan görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, ikili ilişkilerinin güçlendirileceği mesajı verilmiş ve ekonomiden futbola pek çok alanda anlaşmalar yapıldığı açıklanmıştır.[9] Ancak Yeni İpek Yolu projesi dahilinde gelişen Pekin-Roma işbirliği nedeniyle AB ve ABD’den bazı tepkiler de gelmiştir. İtalyan basınında AB yetkilileri tarafından Çin’in Avrupa’nın rakibi olarak nitelendirildiği söylenirken; ABD basını ise “bir İtalyan limanının Çinlilerin ticari giriş kapısı olacağını”; dolayısıyla kurulan yeni ilişkiye sıcak bakılmadığını yazmıştır. Öte yandan Fransa, Almanya, Avrupa Komisyonu liderleri ve Çin Devlet Başkanı, 26 Mart 2019 tarihinde Paris’te bir araya gelmiştir. Yapılan görüşmede AB-Çin ilişkileri ve iki ülke arasındaki ticari anlaşmalar konuşulmuştur.[10] Çin lideri Cinping, Pekin ile Avrupa’nın birlikte yol aldığını; ancak aralarındaki şüphelerin de kaldırılması gerektiğini dile getirmiştir. Komisyon ise Çin’in ikili anlaşmalardan ziyade AB’yle anlaşma yapmasını istediklerini belirterek Avrupa’nın Çin pazarına daha fazla erişimini talep etmiştir.[11]  Bazı AB yetkililerinin İtalya’ya verdiği tepkinin nedeni bu talepten de anlaşılmaktadır. Zira AB, birlikle yapılacak olan anlaşmanın ikili anlaşmadan çok daha kârlı olacağını düşünmektedir. Çünkü hiçbir AB ülkesi, her bir devletle ayrı ayrı ilgilenen Çin’le rekabet edecek güçte değildir. Bu sebeple de birlik halinde ortak tutum benimsenmesi daha makul ve gerçekçi bir seçenektir.[12]

Paris’teki bu toplantı, küçük çaplı bir zirve olarak düşünülebilir. Neticede AB, Çin’le 12 Nisan 2019 tarihinde resmi bir zirvede yeniden bir araya gelmiştir. Buna ek olarak Almanya’nın AB Dönem Başkanlığı’nı almasından sonra, 27 Eylül 2019 tarihinde yeni bir AB-Çin Zirvesi’nin yapılacağı da bilinmektedir.[13]

Yukarıda bahsedilenler ışığında, Pekin’in değişen ve gelişen uluslararası sistemde yeni bir kutup olarak öne çıktığı ifade edilebilir. Gelecek on yıl içinde ekonomik olarak ABD’yi de geçeceği tahmin edilen Çin, aynı zamanda askeri ve siyasi anlamda da tüm dünyadaki etkisini arttırmaktadır. “Kuşak-Yol” projesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Yeni dünyaya ayak uydurma çabası içinde olan Avrupa ise hem kendisini korumak hem de gelecekte de mevcut gücünü elinde tutabilmek adına Çin’le ilişkilerini geliştirmektedir. AB’nin ikili ilişkilere bakışının pek olumlu olmaması ise birlik ülkelerinin tek başlarına davranmaları halinde, Çin’e karşı güç kaybedecek olmalarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla Brüksel, Pekin’e karşı şüpheyle yaklaşmakta; ancak birlik halinde hareket etmek kaidesiyle karşılıklı ilişkileri iyileştirmeye yönelik adımlar da atmaktadır. Devam eden ve edeceği öngörülen AB-Çin zirveleri, karşılıklı yakınlaşmanın artacağına işaret etmektedir. Zaten AB de ABD’nin tavır ve tutumlarına karşı, kendisini Çin’e yaklaştırma ihtiyacı duymaktadır. Bu durumun Trump’ın politikalarından bağımsız olmadığını söylemek mümkündür.[14] Ekonomik anlaşmaların yanı sıra Avrupa’nın Çin’den demokrasinin sağlanması ve insan hakları ihlalleri konusunda da bazı beklentileri vardır.[15] Nitekim Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Müslüman Türklere yapılan zulümler, bahsi geçen bölgede insan hakları ihlali olduğunu net bir biçimde gözler önüne sermektedir. Ayrıca Çin’in yönetim yapısında tek partinin varlığı ve genel uygulamada parti liderinin devlet başkanı olması da demokrasiyle bağdaşmamaktadır.

Kısacası Pekin, son dönemin parlayan yıldızı olarak öne çıkmakta ve iktisadi kapasitesiyle dünyanın her yerinde varlık göstermektedir. Her geçen gün büyüyen ve gelişen ekonomisi sayesinde geleceğin küresel lideri olmaya aday olan Çin’e çoğu ülke veya birlik itidalli bir şekilde yaklaşmaktadır. Aksi takdirde söz konusu ülkeler hem ABD’den alacakları tepkiden hem de Çin’in etkisi altına girerek ekonomik bağımlılığa maruz kalmaları riskinden dolayı zor durumla karşılaşabilirler. Bu yüzden AB, hala Çin’e karşı şüpheler beslemekte ve itidalli bir yaklaşım sergilemektedir. Dünya konjonktürünün değişeceği varsayımı çerçevesinde, Avrupa’nın Çin’le olan münasebetlerini derinleştirmesi olasıdır. Neticede Fransa, Almanya ve İtalya gibi ülkelerin Pekin’le olan münasebetlerini geliştirmeyi hedefleyen adımlar attığı görülmektedir. Çünkü yaşanmakta olan eksen kayması neticesinde Çin ve genel anlamda Asya, kürenin yeni eksenini oluşturabilir. AB ise Çin’le olan bağlarını sağlamlaştırarak varlığını daha güçlü bir şekilde sürdürebilir. Dolayısıyla AB-Çin yakınlaşmasının devam edeceği öngörülebilir.


[1] “Sophie Brocard, Commerce UE-Chine: Les 5 Enjeux d’un rapprochement”, Toute L’Europe, https://www.touteleurope.eu/actualite/commerce-ue-chine-les-5-enjeux-d-un-rapprochement.html, (Erişim Tarihi: 06.04.2019)

[2] Arıel Zılber, “United States will Drop to become the World’s Thırd Biggest Economy behind China and India by 2030”, Daily Mail, https://www.dailymail.co.uk/news/article-6575793/China-worlds-largest-economy-2030-India-surpass-U-S.html, (Erişim Tarihi: 08.04.2019)

[3] Simon Fletcher, “US vs Huawei: A Timeline of 5G, Foldable Phones and the World’s Next Great Tech War”, CCN, https://www.ccn.com/us-huawei-mate-x-5g-war-timeline, (Erişim Tarihi: 02.04.2019)

[4] ‘Bir Kuşak Bir Yol Projesi’ nedir?, İktibas, iktibasdergisi.com/2018/01/12/bir-kusak-bir-yol-projesi-nedir-projeye-dahil-olan-65-ulke-hangileri/, (Erişim Tarihi: 03.04.2019)

[5] “Full Text of President Xi’s Speech at Opening of Belt and Road Forum”, Xinhua, www.xinhuanet.com//english/2017-05/14/c_136282982.htm, (Erişim Tarihi: 02.04.2019)

[6] Mehmet Enes Beşer-Rukiye Ünal, “Çin’in Dünyaya Açılma Girişimi: Bir Kuşak Bir Yol”, Boğaziçi Asya Araştırmaları Merkezi, 10.05.2018, https://medium.com/@bogaziciaam/çinin-dünyaya-açılma-girişimi-bir-kuşak-bir-yol-7556a0ae0388, (Erişim Tarihi: 07.04.2019)

[7] “L’Union Européenne, Paralysée Devant le Géant de fer Chinois”, LaLibre.be, https://www.lalibre.be/debats/opinions/l-union-europeenne-paralysee-devant-le-geant-de-fer-chinois-5c9a23779978e263331cea30, (Erişim Tarihi: 04.04.2019)

[8] Alıcıa García-Herrero vd., “EU–China Economic Relations to 2025: Building a Common Future”, A Joint Report, Bruegel, bruegel.org/2017/09/eu-china-economic-relations-to-2025-building-a-common-future/, (Erişim Tarihi: 02.04.2019)

[9] “Çin ve İtalya ‘Yeni İpek Yolu’ Projesinde İşbirliği Öngören ‘İyi Niyet Anlaşması’na İmza Attı”, Sputnik, https://tr.sputniknews.com/avrupa/201903221038365564-cin-italya-yeni-ipek-yolu-anlasma-si-conte/, (Erişim Tarihi: 03.04.2019)

[10] “Trump’a Karşı Çin-AB Yakınlaşması: Şi’den ‘Şüpheleri Bir Kenara Bırakın, Birlikte İlerleyelim’ Mesajı”, Sputnik, https://tr.sputniknews.com/avrupa/201903261038429734-trump-a-karsi-cin-ab-yakinlasmasi-si-den-supheleri-bir-kenara-birakin-birlikte-ilerleyelim-mesaji/, (Erişim Tarihi: 04.04.2019)

[11] Arzu Çakır, “AB’den Çin’e: ‘İpek Yolu Projesiyle Avrupa’yı Bölme”, Amerika’nın Sesi, https://www.amerikaninsesi.com/a/ab-den-çin-e-yeni-i̇pek-yolu-mesajı-naif-değiliz-karşılıklılık-bekliyoruz-/4848834.html; Mathieu Duchatel, “EU-China Relations Face a Bumpy Road in the Year ahead”, South China Morning Post, 05.01.2019,  https://www.scmp.com/news/china/diplomacy/article/2180817/eu-china-relations-face-bumpy-road-year-ahead, (Erişim Tarihi: 05.04.2019)

[12] Mişel Ebu Necm, ​“Avrupa-Çin Zirvesi: Çok Taraflı Dünya Düzenine Bağlılık ve Pekin’in Talep Listesi”, Şarkul Avsat, https://aawsat.com/turkish/home/article/1652891/​avrupa-çin-zirvesi-çok-taraflı-dünya-düzenine-bağlılık-ve-pekin’-talep-listesi, (Erişim Tarihi: 04.04.2019)

[13] Bahattin Gönültaş, “AB Üyeleri Çin’e Yönelik Strateji Arayışında”, Anadolu Ajansı, 06.04.2019, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ab-uyeleri-cin-e-yonelik-strateji-arayisinda/1443838#, (Erişim Tarihi: 08.04.2019)

[14] Commerce: Vers un Rapprochement UE-Chine Face à Trump?, Le Parisien, www.leparisien.fr/flash-actualite-economie/commerce-vers-un-rapprochement-ue-chine-face-a-trump-09-02-2017-6668610.php, (Erişim Tarihi: 02.04.2019)

[15] “AB ile Çin yakınlaşıyor”, Handelsblatt, https://www.eurotopics.net/tr/203067/ab-ile-cin-yakinlasiyor#, (Erişim Tarihi: 07.04.2019)

Göktuğ ÇALIŞKAN
Göktuğ ÇALIŞKAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde lisans eğitimi alan Göktuğ ÇALIŞKAN, aynı süreçte çift ana dal programı kapsamında üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yer alan Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim görmüştür. 2017 yılında lisans mezuniyetini tamamladıktan sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans programına başlayan Çalışkan, bu programı 2020 yılında başarı ile tamamlamıştır. 2018 yılında ise çift ana dal programı kapsamında eğitim gördüğü Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bursu kapsamında 2017 yılı YLSY programını kazanarak halen Fransa’da dil eğitimi alan Göktuğ Çalışkan aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisidir. YLSY programı kapsamında Fas'ta Uluslararası Rabat Üniversitesinde Yönetişim ve Uluslararası İstihbarat alanında 2. yüksek lisansını yapmakta olan Çalışkan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası Ilişkiler bölümünde doktorasına başlamıştır. Iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmektedir.