Afrika Boynuzu bölgesinin en uç kısmında olan Cibuti, Afrika kıtasındaki en küçük yüz ölçümüne sahip ülke konumundadır. Fakat Ortadoğu bölgesine yakın olması, Bab-ül Mendeb Boğazı’ndaki konumu ve enerji geçiş yollarındaki ehemmiyeti, bu ülkeyi büyük devletler nezdinde önemli bir noktaya taşımaktadır. Çin de söz konusu Afrika Boynuzu ülkesini önemseyen ve yatırım yapan devletlerdendir. Çin ve Cibuti arasındaki diplomatik ilişkiler 8 Ocak 1979 tarihinde başlamıştır.[1] Çin’in son 41 yılda uyguladığı reform ve dışa açılma politikası ve Cibuti gibi Afrika ülkeleriyle geliştirdiği ilişkiler, Pekin yönetiminin dünyaya entegrasyonunun doğal bir sonucudur. Dolayısıyla taraflar arasındaki ilişkiler, Pekin yönetiminin Afrika kıtasında yarattığı etkiye dair fikirler vermektedir.
İki ülke arasındaki işbirliği, 41 yıl boyunca sorunsuz bir biçimde ilerlemiştir. Münasebetlerdeki siyasi güven derinleştikçe, karşılıklı bağlar da güçlenmiştir. Nitekim taraflar, 2017 yılında iki ülke arasında yeni bir dönem başlatan ve stratejik ortaklık kurma amacını taşıyan bir anlaşma imzalamıştır.[2] Mevzubahis anlaşmanın ardından Pekin yönetimi, Cibuti’de bir askeri üs kurmuş ve bu üs, Çin’in sınırlarını dışındaki ilk resmi üssü olmuştur. Aynı zamanda Çin’in askeri üs kurması, sınırları ötesinde yeni ve kalıcı askeri varlık arayışı içinde olduğunu da göstermektedir. Ayrıca Cibuti Kuşak-Yol Projesi bağlamında Çin’le anlaşma imzalayan Afrika ülkelerindendir.
Çin-Cibuti ilişkileri, Pekin yönetiminin Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesine yönelik ekonomik çıkarları ve politikaları bağlamında incelenmelidir. Çin’in Cibuti’yle olan münasebetlerine bakıldığında, ilişkilerin seyrinde Kuşak-Yol Projesi’nin hızlandırıcı bir etki yarattığı söylenebilir. Cibuti, Çin’in deniz aşırı yatırımları ve Afrika kıtasındaki ekonomik çıkarları nedeniyle Pekin tarafından bir ticari merkez olarak görülmektedir.
Konuya dair ilk neden Cibuti’nin stratejik konumudur. Zira dünyanın en yoğun denizcilik yollarından birinin üzerinde yer alan Cibuti, Çin’in ekonomik çıkarları açısından en kritik yerlerden biridir. Pekin’in Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle günde 1 milyar dolardan fazla ticaretinin olduğu, bu ticaretin önemli bir kısmının Aden Körfezi’nden geçtiği ve Çin’in toplam petrol ithalatının en az yüzde 40’ının Hint Okyanusu üzerinden yapıldığı düşünüldüğünde, bahsi geçen ülkenin Pekin nezdindeki ehemmiyeti daha iyi anlaşılmaktadır.[3] Cibuti hem Kızıldeniz hem de Hint Okyanusu’na erişimi kontrol eden bir coğrafi konuma haiz olup; Asya-Pasifik, Basra Körfezi ve Afrika Boynuzu bölgesini birbirine bağlamaktadır. Kızıldeniz’e açılan kapıda bulunan Cibuti’yi Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesine geçişi sağlayan önemli bir merkez olarak tanımlamak mümkündür.
İkinci neden ise 2013 yılında hayata geçirilmeye başlanan Kuşak-Yol Projesi’nde Cibuti’nin Çin’den Hint Okyanusu’na ve Aden Körfezi’ne; oradan da Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz’e uzanan ticaret yollarında lojistik merkezi haline gelmesidir. Ayrıca Çin, Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’dan Cibuti’ye uzanan ve maliyeti 3,4 milyar dolar olan bir demiryolu hattı inşa etmek istemektedir.[4] Bahse konu olan yatırım, Cibuti’nin Kuşak-Yol Projesi bağlamındaki stratejik konumunu en üst seviyeye çıkarmasında mühim bir rol oynamaktadır.
Üçüncü neden ise Cibuti’nin Çin’in enerji güvenliğinin sağlanması adına önemli bir noktada bulunmasıdır. Pekin’in ham petrol ithalatının yalnızca yüzde 3’ü ve doğalgaz ithalatının sadece yüzde 4’ü Bab-ül Mendeb Boğazı’ndan geçse de Cibuti’deki askeri üsle beraber Çin, petrol ve doğalgazın boğazdan geçişini kolaylaştırmakta ve bu ithalatın korunmasını sağlamaktadır.[5]
Cibuti’nin Çin için önemli bir merkez olmasının son nedeni ise ülkede yapılan 14,4 milyar dolarlık altyapı projelerinin büyük çoğunluğunun Çin bankaları tarafından finanse edilmesidir.[6] Yani Pekin yönetiminin bahsi geçen ülkede önemli ekonomik çıkarlarının olmasıdır.
Cibuti, Çin’in askeri üs kurmasından sonra Batılı devletlerin de ilgi odağına girmiştir. Oysa bazı Batılı aktörlerin zaten bu ülkede üssü vardır. Fakat Çin’in askeri üs tesis etmesi, yeni bir oyuncunun oyuna dahil olması anlamına gelmiştir. Bu da Batılı aktörlerin dikkatini çekmiştir. Her ne kadar Çin’in söz konusu üs aracılığıyla ülkedeki nüfuzunu arttırmak isteyeceği öngörülse de halihazırda Pekin yönetimi, üssün Aden Körfezi’ni kullanan Çinli ticaret gemilerine ve görevlilerine lojistik destek ve koruma sağladığını dile getirmektedir.
Aslında Cibuti; Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa ve İtalya gibi Batılı devletlerin askeri üslerine de ev sahipliği yapmaktadır. Ancak bu ülkeler, Cibuti’ye yatırım yapmakla ilgilenmemektedir. Nitekim 4.000 askerle Cibuti’de en fazla asker bulunduran ülke olan ABD, Yemen’deki terör faaliyetlerini bahane ederek bölgede üs kurmuş ve jeopolitik çıkarları doğrultusunda hareket etmiştir.[7] Fransa ise 1.000 kişilik askeri birliğe sahip olup; ülkedeki en büyük ikinci birliğe sahiptir. Aynı zamanca Cibuti, Fransa’nın Afrika’da en fazla asker bulundurduğu ülkedir.[8]
Açıkçası Batılı devletler, üsler karşılığında Cibuti’ye kira ödemekte; lakin yatırım yapmamaktadır. Ancak Çin, Kuşak-Yol Projesi bağlamında altyapı hamlelerinde bulunmaktadır. Elbette Pekin yönetimi, bunu kendi ekonomik çıkarları adına yapmaktadır. Ancak yatırımlar, Cibuti’nin kalkınmasına da olanak yaratmaktadır. Bu da Cibutili karar alıcılar tarafından memnuniyetle karşılanmaktadır. Ülkede Çin yatırımları ve yardımları sayesinde ekonomik büyüme yüzde 5 bandını aşmış ve 2017 yılında yüzde 6,7 olarak kayda geçmiştir.[9] 2015 yılında başlayan ve birçoğu Çin’den gelen kredilerle finanse edilen altyapı projelerinde gözle görülür bir artış yaşanmış ve bu durum, Cibuti’nin ekonomik büyümesinde belirleyici bir etken olmuştur.
Çin’in Cibuti’yle ilgili geleceğe yönelik projeleri de vardır. 4.800 hektarlık bir arazi üzerine yapılması planlanan 3,5 milyar dolarlık bir projeyle Cibuti Uluslararası Serbest Ticaret Bölgesi hayata geçirilmek istenmektedir. Nitekim bahse konu olan projenin ilk ayağı 2018 yılında açılmıştır.[10] Proje tamamlandığında Cibuti, ticaret merkezi olarak konumunu güçlendirerek Afrika’nın en büyük serbest ticaret bölgesi olacaktır. Dahası 2025 yılına kadar Cibuti halkı için 50 binden fazla bir istihdam yaratılması planlanmaktadır.[11] Bu sebeple Cibuti yönetiminin ve halkının Çin’e yönelik yaklaşımı, Batılı güçlerden farklı olarak son derece olumludur. Ancak Çin’e bağımlı hale gelinmesinden korkan kişilerin sayısı da az değildir. Zira Çin’den alınan kredilerin nasıl geri ödeneceği sorusu oldukça düşündürücüdür.
Sonuç olarak Bab-ül Mendeb Boğazı üzerinden Hint Okyanusu’na ve Kızıldeniz’e erişimi kontrol eden Cibuti, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki güvenlik politikaları kapsamında stratejik bir noktada yer almaktadır. Bu da Cibuti’nin ticaret ve güvenlik bağlamında önemini arttırmıştır. Bu ehemmiyetten ötürü söz konusu ülke, ABD, Fransa ve Çin gibi büyük güçlerin asker bulundurduğu bir yer olmuştur. Dolayısıyla Afrika’da artan ABD-Çin rekabetinin başlıca oyun sahalarından birinin de Cibuti olabileceği söylenebilir. Bu mücadele neticesinde Cibuti’nin dünya siyasetindeki yerinin de ön plana çıkacağı ifade edilebilir. Mevcut durumda ise çeşitli endişelere rağmen Çin’in ülkedeki etkisi, başta ABD olmak üzere diğer Batılı devletlere kıyasla çok daha fazladır.
Makalede yer alan görüşler, yazarın kişisel görüşleri olup, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nin (ANKASAM) yayın politikasını yansıtmayabilir.
[1] Konu hakkında detaylı bilgi için bkz. “Message de bienvenue”, Ambassade de la Republicue Populaire de Chine en Republicue de Djibouti, http://dj.china-embassy.org/fra/dszc/t369988.htm, (Erişim Tarihi: 17.10.2021)
[2] “La Chine et Djibouti conviennent d’établir un partenariat stratégique”, Xinhuanet, french.xinhuanet.com/2017-11/23/c_136774886.htm, (Erişim Tarihi: 17.10.2021)
[3] Mordechai Chaziza, “China Consolidates Its Commercial Foothold in Djibouti”, The Diplomat, https://thediplomat.com/2021/01/china-consolidates-its-commercial-foothold-in-djibouti/#:~:text=In%202017%2C%20China%20established%20a,era%20in%20China-Djibouti%20relations, (Erişim Tarihi: 17.10.2021)
[4] Aynı yer.
[5] Aynı yer.
[6] Aynı yer.
[7] “Les militaires étrangers à Djibouti”, BBC, https://www.bbc.com/afrique/region/2015/06/150619_djibouti_bases, (Erişim Tarihi: 18.10.2021)
[8] Aynı yer.
[9] “Djibouti: Le contexte économique”, Fellah Trade, https://www.fellah-trade.com/fr/export/carte-atlas/djibouti/economie, (Erişim Tarihi: 18.10.2021)
[10] Olivier Caslin, “Avec la Djibouti Free Trade Zone, le pays concrétise ses ambitions régionales”, Jeune Afrique, https://www.jeuneafrique.com/mag/593371/economie/logistique-djibouti-concretise-ses-ambitions-regionales-ports-diftz/, (Erişim Tarihi: 19.10.2021)
[11] Yu Jincui, “The truth behind China’s presence in Djibouti”, Global Times, https://www.globaltimes.cn/content/1135256.shtml, (Erişim Tarihi: 19.10.2021)