Tarih:

Paylaş:

Çeşitli Afrika Ülkelerinde Doğal ve “Yapay” Felaketler: Kuraklık ve Kıtlık

Benzer İçerikler

Çeşitli Afrika ülkelerinde ciddi boyutta kuraklık ve kıtlık yaşanmaktadır. Birleşmiş Milletler, durumu İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük insani kriz olarak nitelendirmektedir. Somali, Güney Sudan, Nijerya, Kenya ve Etiyopya bu sorunlara maruz kalan ülkelerdir. Somali’de ülke genelinde; Nijerya, Güney Sudan’da da kısmen kıtlık ilan edilmiştir. Kenya ve Etiyopya’da kuraklık yaşanmaktadır.

Somali’de kuraklık nedeniyle ulusal felaket ilan edilmiştir. Geçen yıl kısmen ülkenin kuzeyi kuraklıktan etkilenirken bu sene bütün bölgelere yayıldığı görülmektedir. Kuraklığa dair nedenler sıralanınca en başta yağışların verimli olmaması gelmektedir. Kuraklığın, kıtlığın yaşanması ile doğrudan ilişkisi bulunmakta ve sorunun ekolojik boyutunun altı çizilmektedir. En az 6,2 milyon kişi gıda kıtlığı çekmektedir. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre bu rakam, ülke nüfusunun yarısından fazlasına tekabül etmektedir. Yaşanan olumsuzluklar doğrudan veya dolaylı olarak beraberinde başka problemleri de getirmiştir. Yerlerinden edilen kişi sayısı artmaktadır. Gıda temininde ve su seviyelerinde düşüş yaşanmaktadır.

Ülkenin siyasi tablosunun; başka bir deyişle istikrarın ve güvenliğin sağlanamamasının sorunun bu boyutlara varmasında etkisi bulunmaktadır. Örneğin yeni yönetimin gündem maddelerinden birisi de yoksullukla mücadeledir. Diğer yandan terör örgütü Eş-Şebab’ın saldırıları da devam etmektedir. Yolları kapatmakta dolayısıyla gıda yardımı için çeşitli bölgelere erişim sağlanamamaktadır. Yeni devlet başkanı Abdullahi Muhammed, sorunların çözülmesi için gayret sarf edeceklerini belirtirken halka çok büyük beklenti içerisine girmemesini tavsiye etmiştir.

Son dönemde Somali’ye yapılan üst düzey ziyaretler durumun vahametini gösterir niteliktedir. Ayrıca yeni liderliğe ve izlenen politikalara destek olarak da nitelendirilebilir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, göreve başlamasından bu yana ilk kez Somali’yi ziyaret etmiş; ulusal felakete uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeyi ve desteğini almayı hedeflemiştir. Zengin ülkelerin maddi desteğine ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek yardım çağrısında bulunmuştur. Dünyanın, Somali’yi göz ardı ettiğini vurgulamıştır.

İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, ülkeye ziyaret düzenleyen bir diğer üst düzey isim olmuştur. Kuraklıkla mücadele ve güvenliğin sağlanması odaklı çalışmalarda bulunmuştur. İngiltere’den farklı çevrelerin katkı sağladığı yardımları ilgililere teslim etmiştir.

Güney Sudan’da iki bölgede kıtlık ilan edilmiştir. 100.000’den fazla kişi gıdaya erişememektedir. Ülkede sürmekte olan çatışmalar düşünülünce kıtlığın insan eliyle yaratıldığını söylemek mümkündür. Geniş çaplı büyük kıtlığı getirecek kadar büyük kuraklık, sel gibi ulusal felaketler yaşanmamıştır fakat üç yıldan fazla bir süredir hükümet ve muhalifler arasında devam eden silahlı çatışmalar; tarım ve hayvancılığı olumsuz yönde etkilemiş, gıda stoklarını azaltmış ve beraberinde kıtlığı getirmiştir. Yoksulluk, ekinlerin yok edilmesi, gıdanın yetersiz bir şekilde dağıtılması, yüksek fiyatlar ve tarımsal üretimin düşük düzeyde olması felaketin insan kaynaklı olduğunun diğer göstergeleri olarak nitelendirilebilir.

Yardım girişimleri bulunmakta fakat siyasi istikrarsızlık ve güvenliksiz ortamı süreci fazlasıyla olumsuz etkilemektedir: zaman zaman gıda yardımları ve yardım görevlileri silahlı gruplarca hedef alınmakta, görevliler tehdit edilmekte veya kaçırılmaktadır. Yardım ulaştırabilmek için yardım kuruluşları, hükümet ve muhalif unsurlar arasında görüşmelere devam edilmektedir.

Nijerya’da kıtlığın yaşandığı bölge önemlidir; durumu açıklayıcı özelliğe sahiptir. Ülkenin kuzeydoğusunda, terör örgütü Boko Haram’ın saldırı düzenlendiği bölgede ciddi oranda gıda kıtlığı yaşanmaktadır. Yaşanan bu güvensizlik tablosundan ötürü çiftçilerin ekim yapamadığına ya da hasatları toplayamadığına dikkat çekilmektedir.

Kenya, Şubat ayında kuraklık sebebiyle ulusal felaket ilan etmiştir. Ülkedeki kentlerin neredeyse yarısının kuraklıktan etkilendiği resmen açıklanmıştır.  Çözüm olarak yardımın yapılması üstünde durulmaktadır; şayet yardım gelmezse 2,7 milyon kişinin açlıkla karşı karşıya kalacağına dikkat çekilmektedir.

Etiyopya da kuraklıktan etkilenmektedir. Geçen yıl El-Nino’dan kaynaklı kuraklık özellikle tarım sektöründe etkisini göstermiş; yaklaşık 10,2 milyon kişi açlığa maruz kalmış ve yüzbinlerce hayvan telef olmuştur. Bu sene, gıda güvenliğine dair yeni tehditlerin ortaya çıktığına dikkat çekilmektedir. Addis Ababa, 45 milyon Amerikan dolarından fazla kaynağını mücadele edebilmek için ayırdığını açıklarken uluslararası kesimden yaklaşık 940 milyon Amerikan doları civarında kaynak talep etmektedir.  

Sonuç Yerine: 

İklim değişikliğinin var olup olmadığı; uluslararası ilişkileri, ülkeleri etkileyip etkilemediği tartışmalarına, Donald Trump’ın ABD lideri olması ve akabinde tartışmalı adımlar atmasına Afrika’nın çeşitli ülkelerindeki kuraklık ve kıtlık en ses getiren cevabı vermiştir. Kuraklık, kıtlık sebebiyle çeşitli ülkelerde ulusal felaket ilan edilmiştir. Felaketlerin bir kısmının insan eliyle yaratılmasına ya da tetiklenmesine dikkat çekmek gerekmektedir.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’in dünyanın Somali’yi göz ardı ettiğine dair söylemi; Afrika ve “büyük güçler” arasındaki ilişki, ekoloji ve uluslararası siyaset açısından ilginç bir yaklaşımı teşkil etmektedir. Kendi görevinin ve Birleşmiş Milletler’in sorumluluklarının sorgulanmasına neden olmaktadır. Afrika’nın uluslararası ilişkilerinde yardım politikasının ve uluslararası işbirliğinin yeterliliğini tartışmaya açmaktadır. Örneğin 2016’da Nijerya Devlet Başkanı Muhammadu Buhari, örgütü ve çeşitli yardım kuruluşlarını daha fazla kaynak almak adına durumu abartmakla suçlamıştır. Örgüte göre kıtlıkla mücadele edebilmek için büyük çaplı yardımın acilen yapılması gerekmektedir. Guterres’in şikâyetini Birleşmiş Milletler’in yetkili ve kilit organlarına taşıması, kıtaya yardım yapılmasında diretmesi felaketlerle mücadelede kısa ve orta dönemde etkili olabilir fakat ekolojik sistemin sorunlarına ne kadar cevap vereceği belirsizdir. Son 25 yıllık dönemde Somali’de üç kez kıtlığın yaşanması; 2011’de kıtlık sebebiyle 260.000 kişinin hayatını kaybetmesi felaketin bir sarmala dönüşebileceğini ve adı üstünde sürecin “felaketle” sonuçlanabileceğini göstermektedir.

Güvenliğin ve istikrarın sağlanması, yukarıda adı geçen ülkelere ekonomik yatırımların yapılması gibi uluslararası ilişkilerin başat gündem maddelerinin yanı sıra iklim değişikliği ile mücadelenin, ekolojik dengenin gözetilmesinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ve yine Afrika’dan gelen acı sonuçlarla hatırlanmıştır.

Dr. Ceren GÜRSELER
Dr. Ceren GÜRSELER
ANKASAM Uluslararası Hukuk Danışmanı