Avrupa’nın Enerji Arayışlarında Yeni Umudu: Hazar Denizi

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2014 yılında yazdığı bir yazıda “Modern tarihimizdeki her uluslararası düzenin temelinde bir enerji kaynağı vardır”[1] tespitinde bulunan Robert Kaplan’ın bu sözü, mevcut konjonktürde yaşanan çatışmaları tanımlamak için önemli bir bakış açısı sunmaktadır. 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesiyle başlayan süreç, başta enerji olmak üzere pek çok farklı gelişmeye yol açmıştır. 2000 yılında iktidara gelen Vladimir Putin’in enerji gücünü dış politikasının ana unsuru haline getirmesi ve Avrupa’nın derinliklerine kadar giden boru hatları kurması, Avrupa’yı Rusya’nın enerji açısından bağımlı kılmıştır. Putin, söz konusu stratejiyi uygularken Avrupa’ya karşı pençesini gizlemiştir. Bu anlamda Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in Rus enerji şirketi Gazprom’a yönetici yapılması ve onun etkisini kullanması, Rusya açısından önemli bir yumuşak güç kazanımı olarak tarihe geçmiştir. 

Putin’in stratejisini iyi okuyamayan ve tuzağa düşen Avrupa, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesiyle birlikte yaptığı hatanın farkına varmış ve mevzubahis durumun olumsuz sonuçlarıyla yüzleşmeye başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra küllerinden doğan ve önemli bir ekonomik gelişme gösteren Avrupa, uzun bir süre dünya üretiminin merkezlerinden ve kalkınmanın temel coğrafyalarından biri olarak görülmüştür. Özellikle de İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinin sanayileşme sürecini tamamlaması, Avrupa treninin ana lokomotifleri olarak anılmalarına neden olmuştur. 

Ticaret, refah ve kalkınma güvenliğini sağlam temeller üzerine kuran Avrupa, söz konusu enerji güvenliği olduğunda aynı yaklaşımı gösterememiştir. Bilindiği üzere, enerji güvenliğinin üç aşaması vardır. Bu aşamaları; talep güvenliği, arz güvenliği ve güzergâh güvenliği şeklinde adlandırmak doğru bir yaklaşım olacaktır. Talep güvenliği, satıcı ülkeleri ilgilendirirken; arz güvenliği ise alıcı ülkeleri ilgilendirmektedir. Güzergâh güvenliği ise her iki tarafı da ilgilendirmektedir.

Uzun yıllar Rusya’dan gelen doğalgaz haricinde farklı satıcılara yönelmeyen ya da yönelemeyen Avrupa, arz güvenliğini tamamen Rusya’ya bırakmıştır. Rusya’nın Avrupa’ya coğrafi olarak bağlı olması ve Putin’in enerji kartını kullanmadaki ustalığı, bu durumun önemli nedenlerinden biri olarak görülürken; Avrupa’nın ortak bir politika yürütememesi ve alternatif güzergahlara yönelmemesi de söz konusu durumun başlıca nedenleri arasında yer almaktadır.

Son dönemde yaşanan gelişmeler ve Avrupa’nın kendi içinde yaşadığı enerji krizi, kıta ülkelerini yeni arayışlara yönlendirmiştir. Savaşın başında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) menşeili LNG firmalarından gelen enerjiyle bu sorunu çözmeye çalışan Avrupa, bu konuda başarılı olamamıştır. Zira hem mesafenin uzaklığı maliyetleri arttırmış hem de LNG piyasasının kendi iç dinamikleri kesintisiz bir enerji akışına engel olmuştur.

Avrupa’nın alternatif olarak düşündüğü bir başka proje de EastMed Boru Hattı olmuştur. Doğu Akdeniz doğalgazını deniz altından Avrupa’ya taşımayı amaçlayan bu proje, uzun süredir teorik olarak kamuoyunun gündemindeydi. 2020 yılında taraf ülkelerce imzalanan anlaşmayla ön plana çıkan proje, çeşitli eleştiriler almış ve “uygulanması imkânsız” bir proje olarak adlandırılmıştır. Özellikle de maliyetinin fazlalığı ve Doğu Akdeniz’de gerilimi arttıracak bir rotasının bulunması, yöneltilen eleştirilerin ana odak noktası olmuştur. Lakin Avrupa Birliği (AB), EastMed’e umut bağlamış ve projenin gerçekleşebileceğini öngörmüştür. Buna rağmen zaman, EastMed’in uygulanamaz olduğunu savunan insanların haklılığını ve AB’nin yanlış bir projeye umut bağladığını açığa çıkarmıştır. Maliyet, ekolojik endişe ve bölgede gerilim yaratması gibi sebeplerle hem taraf hem de projeyi yakından izleyen ülkeler peşi sıra projenin uygulanamayacağını açıklamıştır. ABD’nin de projenin uygulanamaz olduğunu duyurmasıyla EastMed,[2] Akdeniz’in sularına gömülmüştür.

Enerji talebini LNG ve EastMed Projesi vesilesiyle çözmeyi düşünen Avrupa’nın planları gerçekleşmemiş ve gelinen noktada AB, Rus doğalgazına alternatif yaratamamıştır. Yeni arayışlara yönelen ve kısa sürede enerji arzını çeşitlendirmeye çabalayan AB’nin imdadına Hazar doğalgazı yetişmiştir. Uzun bir süre kâğıt üstündeki projeleri gündemine alan AB, durumun aciliyetine istinaden altyapısı hazır ve işleyen projelere yönelmiştir. Bu anlamda öne çıkan bölge de Hazar Denizi olmuştur.

Dünyanın en eski petrol üretilen bölgelerinden biri olan Hazar Denizi, kanıtlanmış doğal kaynakları bakımından mühim bir enerji üssü olarak bilinmektedir.ABD Enerji Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, Hazar Denizi ve çevresini oluşturan havzalarda kanıtlanmış ve muhtemel doğalgaz rezervler miktarının 292 trilyon fit küp olduğu tahmin edilmektedir.[3]

18 Temmuz 2022 tarihinde diplomatik temaslarda bulunmak için Azerbaycan’a giden AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’le bir araya gelmiştir. Görüşme sonrasında Azerbaycan ile AB arasında enerji alanında Stratejik Ortaklık Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. AB’nin daha güvenilir enerji tedarikçilerine yöneldiğini belirten Leyen, şu açıklamayı yapmıştır:[4]

“AB, Rusya’dan uzaklaşmaya ve daha güvenilir ve dürüst ortaklara yönelmeye karar verdi. Azerbaycan’ı da bu ortaklar arasında saymaktan mutluluk duyuyorum. Gerçekten bizim için çok önemli bir enerji ortağısınız ve her zaman güvenilir oldunuz. Sadece arz güvenliğimiz için değil; aynı zamanda iklim güvenliği çabalarımızda da önemli bir ortaktınız. Az önce imzaladığımız Mutabakat Zaptı, enerji ortaklığımızı daha da güçlendiriyor.”

Varılan anlaşma gereği halihazırda Avrupa’ya giden 8 milyar metreküp doğalgazın önümüzdeki yıl 12 milyar metreküpe ve birkaç yıl içinde 20 milyar metreküpe çıkması hedeflenmektedir. Leyen’in ziyaretinden bir gün sonra da AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov bir araya gelmiş ve benzer açıklamalar yapmıştır. Toplantı sonrasında AB Konseyi’nden yapılan yazılı açıklamada da şu hususlar vurgulanmıştır:[5]

“Azerbaycan, AB’nin önemli bir ortağı ve Avrupa’ya doğalgaz ve petrol sağlayan; dolayısıyla AB’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirme çabalarına katkıda bulunan stratejik bir enerji partneridir. Bu nedenle enerji, dün AB ile Azerbaycan arasında imzalanan Enerji Alanında Stratejik Ortaklık Hakkında isimli yeni mutabakat zaptı üzerine bina edilen görüşmelerimizde önemli bir konuydu.”

AB’nin Hazar’a yönelmesinin Güney Kafkasya’da başlayan normalleşme çabalarına da olumlu yönde katkı yapacağı söylenebilir. Enerji güvenliğinin bir unsuru olan güzergâh güvenliği, geçmişten dersler çıkardığı görülen AB için dikkate alınması zorunlu bir parametredir. Bu kapsamda AB’nin bölgeye ilgisi ve istikrarlı bir enerji akışı sağlama hedefi, Güney Kafkasya’da başlayan barış sürecini sekteye uğratmak isteyen güç odaklarına karşı bir kalkan görevi ifa edecek, barış sürecini destekleyen unsurlar için ise cesaretlendirici bir etki yaratacaktır.

Ayrıca Hazar doğalgazının Avrupa’ya ulaşma stratejisi, Hazar’ın en önemli paydaşlarından biri olan Türkmenistan için de fırsat olacaktır. Nitekim 2021 yılında Azerbaycan ve Türkmenistan, aralarında uzun yıllardır sorun yaşanmasına sebep olan Hazar Denizi’ndeki “Dostluk” petrol yatağında; keşiflerin, işletmenin ve enerjinin kullanımının iki ülke tarafından müşterek bir şekilde yürütülmesi konusunda anlaşmaya varmıştır.[6]

Türkmenistan’ın yanı sıra Kazakistan’ın da son dönende Hazar Denizi’ne ilgisinin arttığı aşikardır. Söz konusu ülkenin Rusya üzerinden yaptığı petrol ihracatının Ukrayna Savaşı yüzünden kesintiye uğraması nedeniyle alternatif yol arayışına girişmesi ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in petrol sevkiyatı için Trans Hazar Koridoru’nun öncelikli hale getirilmesi noktasında hükümete talimat vermesi, Hazar Denizi’ni, transit enerji jeopolitiğine çevirecektir. Bahse konu olan durum, AB’nin de destekleyeceği bir jeopolitik olarak görülmektedir. Zira Leyen, Azerbaycan ziyareti sırasında kamuoyunda gündeme gelmeyen; lakin gelecek döneme ilişkin çok önemli bir ipucu barındıran şu sözleri de söylemiştir:[7]

“AB, Orta Asya ve ötesiyle bağlantılar kurmak için Azerbaycan’la çalışmak istiyor. Bu yüzden Hazar ötesi bağlantılar hakkındaki tartışmaları ve fikirleri büyük bir ilgiyle takip ediyoruz. Bu tartışmaları derinleştireceğiz.”

Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesiyle başlayan süreç, pek çok jeopolitik fay hattını kırmış ve küresel düzeyde çeşitli sonuçlara yol açmıştır. Bu fay hatlarından biri olan enerji, AB’nin öncelikleri arasında ilk sıraya çıkmıştır. Yeni arayışlara yönelen birlik, kendisi için hem coğrafi hem de güvenlik açısından en uygun olan Hazar Denizi’ne yönelmiş ve stratejik bir adım atmıştır. Birliğin çabaları ve Hazar ülkelerinin enerji arzlarını çeşitlendirme hedefleri, gelecek dönemde Hazar Denizi’nin ön plana çıkacağını gözler önüne sermektedir.  


[1] Robert Kaplan, “The Geopolitics Of Energy”, Forbes, https://www.forbes.com/sites/stratfor/2014/04/04/the-geopolitics-of-energy/?sh=71defe1b3b39, (Erişim Tarihi: 20.07.2022).

[2] “ABD, Yunanistan’ın Nüyük Umut Bağladığı EastMed Projesine Destek Vermeyeceğini Bildirdi”, Euro News, https://tr.euronews.com/2022/01/10/abd-yunanistan-n-buyuk-umut-baglad-g-eastmed-projesine-destek-vermeyecegini-bildirdi, (Erişim Tarihi: 20.07.2022).  

[3] “Oil and Natural Gas Production is Growing in Caspian Sea Region”, Energy Information Administration, https://www.eia.gov/todayinenergy/detail.php?id=12911, (Erişim Tarihi: 20.07.2022).

[4] “Statement by President von der Leyen with Azerbaijani President Aliyev”, European Commission, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/STATEMENT_22_4583, (Erişim Tarihi: 20.07.2022).  

[5] “Azerbaijan: Remarks by High Representative Josep Borrell after the Cooperation Council”, European Union, https://www.eeas.europa.eu/eeas/azerbaijan-remarks-high-representative-josep-borrell-after-cooperation-council_en?s=217, (Erişim Tarihi: 20.07.2022).  

[6] Ayyıldız Huri Kaptan, “Azerbaycan ve Türkmenistan, Hazar’daki Petrol Yatağı Konusunda Anlaştı”, Kırım Haber Ajansı, https://qha.com.tr/haberler/azerbaycan-ve-turkmenistan-hazar-daki-petrol-yatagi-konusunda-anlasti/296473/,(Erişim Tarihi: 20.07.2022).  

[7] “Statement by President von der Leyen with Azerbaijani President Aliyev” European Commission, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/STATEMENT_22_4583, (Erişim Tarihi: 20.07.2022).

Mustafa Cem KOYUNCU
Mustafa Cem KOYUNCU
Mustafa Cem Koyuncu, Karabük Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler bölümünde Master öğrencisi olup Hint-Pasifik Bölgesi, ABD-Çin Rekabeti, uluslararası güvenlik, jeopolitik ve stratejik araştırmalar alanları üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Karabük Üniversitesi’nde eğitimine başlamadan önce, Boğaziçi Üniversitesinde Lisans eğitimini tamamlamıştır. Özel sektörde yöneticilik tecrübesi kazanmasının ardından Koyuncu, kariyerine ANKASAM’da devam etmektedir. Koyuncu, ileri seviyede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler