Tarih:

Paylaş:

Avrupa Parlamentosu Seçimleri ve Yeni Avrupa’yı Tahayyül Etmek

Benzer İçerikler

Geçtiğimiz hafta 28 Avrupa ülkesi, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 751 üyesini belirlemek üzere sandığa gitti. Seçim sonuçları sürpriz olmamakla birlikte AP’nin yeni düzeni, Avrupa Birliği’nin (AB) geçmişi ve geleceğiyle ilgili farklı yorumların yapılmasına neden oldu. Her şeyden önce aşırı sağ partiler çok fazla oy almamakla birlikte oylarını göreceli olarak arttırmayı başardılar. Bununla birlikte Yeşiller tüm Avrupa’da neredeyse yükselişe geçmiş durumda. Merkez sağ ve merkez soldaki geleneksel Avrupa partileri bu seçimi en büyük kayıpla kapatan partiler oldular. Bu da Avrupa’daki beklenen değişimin bir yansıması olarak görülebilir. Fransa ve İtalya’da aşırı sağ partilerin başarısı, bu iki ülkedeki AB karşıtlığının ve göçmen politikalarına yönelik eleştirinin bir sonucu olmuştur. İtalya’daki Kuzey Ligi partisi uzun zamandır “İtalya’nın kuzeyinin bağımsızlığı” veya diğer adıyla ayrılığı hedeflemektedir. Bu nedenle Avrupa’dan gelen tasarruf tedbirlerini sert bir dille eleştirmektedirler. Onlara göre üretmeyen kesim ülkenin güneyidir ve onlardan ayrılmak kuzeyi daha müreffeh bir ülke haline getirecektir.

Fransa’ya gelince, orada da LePen büyük bir başarı sağladı. Almanya’daki aşırı sağ parti “Almanya için Alternatif” oylarını arttırmayı başardı, fakat Yeşiller daha büyük bir başarı kaydetti. Tarihinde ilk defa Yeşiller böyle bir oy oranına ulaştı. Brexit’le meşgul olan İngiltere’de de Avrupa karşıtları ve taraftarları önde gelirken, muhafazakâr parti büyük bir oy kaybına uğradı. Bu da Brexit’in hala gündemde olduğuna, fakat farklı kişiler tarafından yönetilecek bir süreç olacağına işarettir.

Seçimin Avrupa geneli için sonucuna baktığımızda AB’yi kuran geleneksel merkez partilerinin artık siyasette arka plana düştüğünü görebiliriz. Bunda Avrupa’nın değişen yüzü ve farklı ihtiyaçları önemli rol oynamıştır. Yeşiller Partisi’nin oylarının artışı Avrupa genelinde çevreci politikalara yapılan vurgunun bir sonucu olmuştur. Almanya, Avusturya ve İskandinav ülkelerinde son zamanlarda sık sık çevreci eylemler düzenlenmiş ve bunlar hükümetlerin çevreci ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeleri doğrultusunda dikkat çekmeyi amaçlamıştır. Bununla birlikte geleneksel partilerin arka plana düşmesi AB’de yeni bir organizasyon değişikliği ihtimalini gündeme getirmiştir.

Yeşiller ve Liberallerin ön plana çıkması AB içinde özgürlükler ve diğer ülkelere yönelik politikanın da bu öncelikler çerçevesinde şekillenmesi demektir. Böyle bir değişiklik Türkiye-AB ilişkilerinde de yeni bir takım sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Dolayısıyla Türkiye’nin gerek AB müzakerelerinde gerekse AB ilişkilerde ilerleme sağlamak için reformlara hız vermesi gerekmektedir. AB içerisindeki çok seslilik yönetimi aksatıp biraz sorunlu hale getirebilir, fakat bu görüş ayrılıkları arasında bazı tavizlerin alınması da mümkün olabilecektir.

AP’deki dengelerin Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) daha farklı bir durum göstermesi, AB-ABD ilişkileri açısından da yeni bir dönemi başlatacaktır. Yeşiller ve Liberallerin Trump karşıtı tutumu, Amerika ile ilişkilerde gerilemeye yol açacak ve burada AB’den ziyade üye ülkelerin ilişkileri ikili düzeyde yürütme çabaları olacaktır. Son yirmi yılın %50’ye yaklaşan katılım oranıyla en yoğun katılımlı seçimini gerçekleştiren AP, yetkilerini genişletme ve bağımsız ülkelerdeki parlamentolara yaklaşma konusunda yeni yetkiler talep edecektir.