ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, 1998 yılında ortaya konulan Adana Mutabakatı koşullarının günümüzde olmadığını belirterek şu an bölgede Türkiye ve Suriye dışında birçok aktör olduğunu söyledi. O zaman bir meşruiyet zeminine sahip değilken bugün hızlı bir şekilde terör örgütlerine adeta 33. kilometreden itibaren bir meşruiyet zemini kazandırılmaya çalışıldığını belirten Erol, Türkiye’nin de buna razı edilmeye çalışıldığını kaydetti.
Erol, bugün bakıldığında 1998 mutabakatını fazlasıyla aşan bir durumun söz konusu olduğunu hatırlattı ve terör örgütlerine doğrudan destek veren Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya gibi aktörleri işaret etti. Rusya’nın Türkiye’yi Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la muhatap kılmaya çalıştığı için Adana Mutabakatı’nı öne sürdüğünü kaydeden Erol, seçimler sonrası karşımıza çıkacak tablo neyse Türkiye’nin gereğini yerine getireceğini söyleyerek “Şu an Putin çok farklı şey söylüyor Türkiye çok farklı şeyler bekliyor. İdlib noktasında üzerimizde baskı oluşturmak suretiyle ‘Ya razı ol ya da İdlib’in doğusuna çekil.’ Deniliyor.” açıklamasında bulundu.
Diğer yandan Erol, 2019’da Rusya’yla daha fazla görüşmeler yapılacağı öngörüsünde bulunarak Rusya’nın sistematik şekilde Türkiye’yi bir tercihe zorladığını belirtti. Türk ve Rus liderlerin görüşmede ortak bir dil oluşturamadığını kaydeden Erol, Moskova’nın son açıklamalarına bakıldığında ya Rusya’nın yürütmeye çalıştığı dengede zorlandığını ya da bu sürecin sonucunda Türkiye’nin daha da güçlenmesinin kendi çıkarları açısından uzun vadede bir tehdit olacağını belirterek bunun da bir güven sorununa işaret ettiğini savundu
Bölgede bir Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) amaçlandığını ve söz konusu projeye bakıldığında Türkiye’nin altında iki devlet oluşturulmasının planlandığını kaydeden Erol, “Bir tarafta BOP Kürdistanı ve altında da selefi devlet oluşumu amaçlanmaktadır. Suriye bağlamında Türkiye açısından güvenlik tehditleri devam ederse Rusya içinde sorun oluşacaktır. İşbirliği adı altında Türkiye’nin çıkarlarının tehdit edilmemelidir.” dedi.
Erol, ABD’nin güvenli bölge önerisiyle projesini güven altına almaya çalıştığını ifade etti ve Washington’un o dönemde yaptığı güvenli bölge tanımı ile bugün arasında ciddi farklar olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin güney sınırlarında bir terör koridoru kurdurmamak bağlamında kararlı olduğunu ve kendine göre bölgede bir projesi olduğunu söyleyen Erol, Rusya’nın Türkiye’nin bölgesel politikalarını anladığını ve Moskova’nın da kendini Türkiye-ABD ilişkilerini gözeterek güvence altına almaya çalıştığını kaydetti.
Bölgedeki BOP Kürdistanı idealinin Türkiye’nin kırmızı çizgisi olduğuna dikkat çeken Erol, “ABD Suriye’de yenildi ve bu yenilgisinde Türkiye, Rusya ve İran üçlüsünün kararlılığı çok önemlidir. Nitekim Astana Süreci’nin temel hedefi BOP’un orada gerçekleşememesi ve ABD’nin bölgedeki vekil güçlerinin tasfiyesiydi. Terör örgütü DEAŞ büyük ölçüde bitirildi. Oradaki terör örgütleri YPG/PKK ise Beyaz Saray açısından istediği sonucu vermedi ve maliyetler arttı. ABD ‘çekilirken nasıl kazanırım?’ diye düşünüyor şu an. İsrail’i bir şekilde ikna etmeye çalışıyor ve İsrail de ABD’nin sıkışıklığının farkında. Son dönemde İsrail’in Suriye’ye dönük saldırılarına bakıldığında Tel Aviv, ABD’yi orada tutmaya ve terör örgütlerine meşruiyet zemini oluşturmaya çalışıyor.” şeklinde konuştu. Bu bağlamda Erol, Türkiye’nin de konjonktürü iyi okuduğunu ve bu sayede söz konusu aktörlere gerektiği gibi davrandığını ifade etti.