ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Irak’ın kuzeyine yönelik olarak gerçekleştirilen operasyonları hatırlatarak şu anki Kuzey Irak ve hedeflere yönelik bu hava operasyonları aslında Kuzey Suriye’ye yönelik bahsedilen Fırat’ın doğusu ağırlıklı operasyonun parçası olduğunu dile getirdi. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) hem Kuzey Irak’taki birtakım unsurları kullanmak suretiyle hem de oradaki otorite boşluğunu kullanmak suretiyle Fırat’ın doğusuna yönelik sevkiyatı bu koridor üzerinden gerçekleştirdiğini belirten Erol, “Münbiç’te de birtakım hareketlilikler söz konusu. Belirtilen operasyon, her şeyden önce Türkiye’nin güneyinde bir terör koridoru istemediğini gündeme getirmektedir. Türkiye Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) tehdidini yakından hisseden bir ülke olarak hem diplomatik açıdan hem de askeri anlamda tedbir almaktadır.” açıklamasında bulundu.
Erol, diplomatik açıdan İstanbul’da Dörtlü Suriye Zirvesi gerçekleştirildiğini belirterek bu zirveyle birlikte Türkiye’nin bir destek aldığını söyledi. Dolayısıyla ABD’nin sadece Türkiye-Rusya-İran üçlüsü karşısında değil, Batılı müttefikleri olarak gördüğü Avrupa’nın desteğini kaybetmek suretiyle yalnızlaşma sürecine girdiğini savunan Erol, “ABD’nin son çare olarak Fırat’ın doğusuna yakınlaştığını gördük.” dedi. Erol, ABD’nin terör örgütü PYD üzerinden bölgede oluşturmaya çalıştığı bir lejyoner devletin söz konusu olduğunu kaydetti ve ABD ve İsrail ikilisi dışında bölgede PYD/YPG ve PKK terör örgütlerine aslında yeşil ışık yakan başka bir unsur olmadığını vurguladı. Ayrıca Erol, Suriye’de ABD’nin elinde sadece terör örgütleri kaldığını ifade ederek Kürt diye tabir edilen unsurların aslında terörist unsurlar olduğunu ve gerçek bölge Kürtlerinin bölgeden sürüldüğünü kaydetti.
Türkiye’nin Washington’un önemli bir noktada sıkıştırdığını söyleyen Erol, ABD’nin Körfez Ülkeleri’ni de kontrol etmekte zorlandığını ve Türkiye’yi kaybetme ihtimali olduğunu belirtti. Erol, Türkiye’nin de bölgesel ve küresel tabloyu net bir şekilde okuyarak adımlar attığını dile getirdi ve Türkiye’nin elindeki avantajları harekete geçirme noktasında sonuç almak istediğini vurguladı.
Yemen’e ilişkin olarak da açıklamalarda bulunan Erol, Türkiye’nin diğer ülkelere kıyasla daha hassas bir yaklaşımda bulunduğunu belirtti ve Yemen’in bir nüfuz alanı olarak görülmediği söyledi. Bu bağlamda Erol, diğer ülkelerin yeni bir vekalet savaşına sahne olduğunu ifade ederek Müslüman ülkelerin de Yemen’deki insanların katlinde rol adlığını sözlerine ekledi.