ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Münbiç’te yaşanan patlamayı değerlendirerek “Burada Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) ‘Çekilme sürecini hızlandırın.’ mesajı verilmiş olabileceği gibi ABD’nin bölgede oyalanmasına da vesile olabilir.” açıklamasında bulundu. Ancak şu ana kadar yaşanan gelişmelere bakıldığında ABD’nin vekaleten savaşı tüm cephelerde kaybettiğini belirten Erol, ABD kaybının önümüzdeki süreçte hızlanabileceğini söyledi ve Washington’un düne kadar bölgede terör örgütlerinin koruyucusu olarak faaliyet gösterdiğini ifade etti. Erol, Münbiç patlamasının ABD’nin çekilme sürecini hızlandıracağını belirterek bunun yanında Türkiye’ye terör örgütü DEAŞ noktasında ciddi anlamda bir görev yükleyeceği öngörüsünde bulundu.
ABD’nin mesihçi anlayış üzerinden bir siyaset yürüttüğünü söyleyen Erol, ABD’nin hızlı şekilde güçlenmesinde Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) etkisi olduğunu ifade ederek “Nasıl Sykes-Picot ile İsrail kurulduysa ve burada İngiltere bir rol oynayarak Osmanlı İmparatorluğu tasfiye edildiyse aynı şekilde Türkiye tasfiye edilmeden Büyük İsrail’in kurulması mümkün değildir. Erol, ABD içerisinde 2009 yılından beri görüş ayrılıkları olduğunu ve Mskove ve Tel Aviv arasında göründüğü gibi yekpare bir müttefiklik ilişkisinin olmadığına dikkat çekerek ABD içindeki güçlerin de” Washington’un İsrail noktasında bir vekil aktör olduğu” yönündeki açıklamalarını hatırlattı. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın Türkiye ziyaretinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ağzıyla konuştuğunu ifade eden Erol, “Dolayısıyla bugün yaşanan patlamanın ABD içindeki İsrail karşıtlığını da gündeme taşıyacaktır.” dedi.
“Suriye’de DEAŞ yenilgiye uğratıldı.” diyen ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in açıklamalarını hatırlatan Erol, çekilmeyle ilgili yapılan çelişkili açıklamaları acziyet olarak nitelendirdi. Erol, ABD’nin artık kendi sınırları güvende olmayan bir devlet olduğunu söyleyerek Türkiye’nin bölgede belirleyici bir yere sahip olduğunu kaydetti ve ABD’nin bu nedenle Türkiye’yi yanına almaya çalıştığını vurguladı.
Diğer yandan Türkiye’nin tarihsel kodlarına döndüğünün altını çizen Erol, bu bağlamda hem iç hem de dış politikada bir değişim ve dönüşüm süreciyle karşı karşıya olduğumuzu vurguladı. Yeni bir Gezi Olayı ya da darbe hazırlığı olabileceği gibi iddiaların altında da bu değişimin yattığını ortaya koydu. Erol, Türkiye’nin dış politikada geçirdiği evrimi ifade ederken operasyonlarla belli çizgilere çekilmek istenen bir Türkiye’den operasyon yapan ve küresel çapta oyun oynayabilen bir Türkiye’ye gelindiğini belirterek konjonktürün Türkiye’ye bu gücü zaten eliyle verdiğini dile getirdi. Bu bağlamda Rusya, Çin, ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) de Türkiye’yi kaybetmek istemediğini söyleyen Erol, uluslararası sistemin yeni inşa sürecinde Türkiye’nin çok kritik bir önemde olduğunu vurguladı.
Erol, Türkiye’nin güvenliğinin ancak Misakı Milli sınırlarının gerçekleşmesiyle söz konusu olabileceğine dikkat çekerek BOP ve Misakı Milli’nin şu an sahada çatıştığını savundu. ABD’nin Suriye’den çekilerek bölgesel politikalarından tamamen vazgeçip vazgeçmediği sorusunun önemine dikkat çeken Erol, BOP politikası tasfiye edilmeden Türkiye’nin burada Münbiç de dahil olmak üzere Fırat’ın doğusu bağlamındaki operasyonlarının devam ettirilmesi gerektiğini kaydetti.
Son olarak Türkiye, Suriye ve Lübnan’ın önemli ilişkilerde bulunmak üzereyken Ankara ve Şam’ın karşı karşıya getirildiğini söyleyen Erol, Türkiye’nin bundan sonraki süreçte Suriye’de demokratik seçim talebinde bulunduğunu belirtti.